Söz 122

248 24 3
                                    

"Vatan Türkiye'dir.''

Dur! Dur ve bir dinle beni. Kulak kabart hele bir sözlerime. Sana vatan nedir, ne değildir diye sual edecek olanlara bir çift söz edebilmen için gönlümden hasrete bulanmış sözler, fikrimden de inciler dökeceğim avuçlarına. Kâh sözlerim gönlünü uçuracak bir kuş misali, kâh diyeceklerim daraltacak sineni bir mengeneye tutulmuş gibi.

Şırıl şırıl çağlayan şelaleleriyle, oluk oluk akan çeşmeleriyle, masmavi gökyüzünde süt beyazı kanatlarını çırpan, cıvıldayan kuşlarıyla... Dallarını dua edercesine göğe açmış, kara toprağa kök salmış ağaçlarıyla. Arzına çivili, dorukları hep karlı ulu dağlarıyla...  Toprağını neşelendiren börttü böceği, gül ve çiçeği. Gündüzünde altın sarısı saçlarını seren güneşi, gecesini ışıldatıp taçlandıran kameri ve gecesini parça pürçük eden sitareleriyle...

Masmavi gökyüzünde asılı süt beyazı pamuksu bulutları... Altında uzanır diyarım.  Koca koca yüce dağların çevrelediği bir yurt. Yeşilin her tonuna doymuş, kuşların şakıdıkları cennetsi bir diyar. Üç bir yanını sulandırmış denizler. Yukarılarından aşağılarına doğru kıvrıla kıvrıla dökülür billur şelaleler. Irmak kenarlarında meleleşir kuzucukları. Ve daha nice nice misaller dillendirilmek için sırasını bekler. Al kanlara bulanmış bayrağının gölgesinde, ay ve yıldızının ışıltısında uzanan vatandır Türkiye'm.

Anlatırken vatanı kimi zaman yüzünde güller açsın, bazen de kaşların çatsın. Öyle ki vatan sevinç ve öfkedir diye bilsinler. Kimi zamanlar da gözlerinden yanaklarına doğru usulce yaşlar akıt. Sol ve sağ yanaklarına doğru. Sakarya ve Fırat gibi... Akıttı ki vatan vuslat ve kardeşliktir diye bilsinler. Bazen de yanaklarında gamzecikler açtır. Açsın ki vatan kabirdir diye anlasınlar. Kâh anlat kâh beklettir dilinde kelimeleri. Öyle ki vatan heyecan ve sabırdır diye öğrensinler.

Öyle bir anlat ki vatan nedir ne değildir diye sual edecek olanlara dinleyenler doysunlar anlatışına. Hani vatanın doyurduğu gibi olsun. Hep yerinde de durma. Bazen kalk ve dimdik dur. Bazen de otur ve koyu bir sukuta bürün. Kimi zamanlarda yürüt boy ve posunu. Öyle ki vatan emek demek, dinlenmek demek diye öğrensinler.

Ben sana vatanı anlatacağım. Sen de sana vatandan sual edeceklere öyle bir anlattı ki dilden dile, gönülden gönülle, bir kulaktan yekdiğerine düşsün anlatışın. Düştüğü sinelerde bir kıvılcım çaksın. Çaksın ki vatan nedir ne değildir diye iyice bilsinler. Bilsinler ki sineler siper olsun vatana. Öyle ya vatana siperler gerekti.

Velhasıl ben sana vatan diyeceğim sen ise bana can diyeceksin. Ben sana can diyeceğim. Sen bana canan diyeceksin. Ben sana canan diyeceğim. Sen ise mecnunum diyeceksin. Zira vatan aşktı.

Sana vatan nedir, ne değildir diye soranlara Bosna'yı anlat. Suriye'yi dillendir senden vatanı dinlemek isteyenlere. Bakışlarını dudaklarına dikmiş senden vatanı anlatmanı bekleyenlere Filistin'den bahset. Durma... Haydi, oku Nur bacının mektubunu. Oku da vatanı bilmek isteyenler iyice bellesinler vatan nedir, ne değildir diye.

Şimdi dinle. Önce bir dinle beni. Sonra da sana anlat dediğim gibi kalkıp anlat âleme. Anlat ki vatan nedir, ne değildir diye bilsinler.

Bosna... Benden az biraz ırak, gönlüme yakın, dualarımda ona yakı dilediğim tümümden koparılmış bir parçam. Önce bir Bosna'yı dinle benden. Dinle ki Bosna vatanı anlatsın sana.

HER ŞEY SENİN İÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin