Medyaya Jungkook fanları çok ama çok yavaş baksın! Sksjsj
Sınırımız 240. Artık sınır geçildiğinde yb geliyore.
İyi okumalar...
-Eren?
Başımı kaldırıp kapının dibinde bana kaşlarını çatarak bakan Taehyung'a döndüm. Gözleri önce elimdeki resimlere, ardından da bana baktı.
-senin burada ne işin var?
Neden kendimi suçlu bir çocuk gibi hissediyordum?
-şey, b.ben...
-yah!şunu yapmaya bir son ver Jimin!
Koridordan duyduğumuz sesle Taehyung bir bana bir koridora baktı. Ardından hızla kapıyı kapadı ve elimdeki resimleri alarak yatağın altına itti. Ben şaşkınca ona bakarken o beni elimden tutarak ayağa kaldırdı ve benimle birlikte hızla banyodan içeri girdi. Aynı anda odanın kapısı da açılmıştı. Beni çekiştirerek duşakabinden içeri soktu ve küvetin içine girdi. Ardından hiç ummadığım bir şey yaparak beni de küvetin içine çekti. Sendeleyerek üzerine düştüğümde yüzüm boynunun girintisine çarpmıştı.
Allahım bir dakikada nasıl bu pozisyona geldik?!
Taehyung uzanarak duşakabini kapadığında korkudan dolayı nefes nefeseydim. Başımı kaldırdığımda gözlerini kapıdan çekerek bana baktı.
Neden mesafe bu kadar az?!
-Hobie hyung, ben banyoya giriyorum.
Banyo'nun kapısı açıldığında başımı boynunun girintisine sakladım ve elimin altındaki tişörtünü parmaklarımın arasına alarak sımsıkı kavradım.
Yakalanmak istemiyordum. Yakalanırsam Jhope bir daha yüzüme bile bakmazdı.
Jimin ıslık çalarak içeri girdiğinde ışığı açmıştı. Ardından duyduğum hışırtı sesi umarım giysisini çıkarma sesi değildir.
AMA GİYSİSİNİ ÇIKARIYORDU! GİYSİLERLE BANYO YAPACAK HALİ YOK YA!
Başımı kaldırıp Taehyung'a baktığımda elinin birini başımın arkasına koydu ve başımı tekrar boynuna bastırdı. İyi, en azından o görüntüye marus kalmayacaktım.
Jimin'in elleri duşakabinin kapağını tuttuğunda bir anda ışıklar gitmişti. Şaşkınlıkla başımı kaldırdım ve karanlıkta parlayan kahverengi gözlere baktım. O da en az benim kadar şaşkındı.
-hyung! Bu bir şakaysa hiç komik değil!
Jimin duşakabinden adım sesleri
eşliğinde kapıdan çıktığında üzerinden kalkmak için doğrulmuştum ki elini belime koyup beni tekrar üzerine yatırdı. Şaşkınlıkla başımı kaldırıp ona baktığımda boğazını temizledi ve gözlerini kaçırdı.
-biraz daha bu şekilde duralım. Yani onlar odadan çıkana kadar.
Kafamı sallayıp başımı tekrar boynuna doğru götürdüm. Nefes alırken burnumun boynuna demesiyle vücudunun kasıldığını hissettim. Sanırım ağırlığım artık onun için sorun olmaya başladı.
Ellerimle göğsünden destek alarak üzerinden kalktığımda bu sefer bana engel olmamıştı. O da doğrularak ayağa kalktığı sırada duşakabinin kapısına biri vurmaya başladı. Korkuyla ona baktığımda o da endişeli görünüyordu. Taehyung uzanarak yavaşça kapıyı açtı.
Lan?!
Lan zıplayarak kapıyı işaret ettiğinde
kapıya doğru koşmaya başladım. Taehyung da peşimden geliyordu. Odadan çıkarak hızla kendi odama girdiğimde derin bir nefes aldım.
Yakalanmamıştım.
Benim ardımdan kapı tekrar açıldığında Taehyung içeri girdi ve kapıyı arkasından kapayarak karşıma dikildi.
-her şeyi anlatıyorsun.
Sanırım yakalanmadığım konusunda bu kadar emin olmamalıyım.
♊♊♊
Olanları baştan sona ona anlattığımda hiçbir şey söylememişti. Sanki benim suçum varmış gibi.
Boğazımı temizleyerek gözlerimi kucağımdan ona çıkardım. Tam karşımada kendi yatağında oturuyordu.
-o resimler tahmin ettiğim kişiyle ilgili olamaz öyle değil mi?
Kaşlarını çattığında açıklama gereği duyarak devam ettim.
-yani birkaç ay önce Jhope ve bir kızı şirketin pratik odasında konuşurken duymuştum. Kız ona onunla oynadığını fakat Jhope'un onu sevmekten vazgeçmeyeceğine emin olduğunu söylemişti. Bu o kız değil mi?
Taehyung yatakta geriye kayarak sırtını yatakla buluşturdu ve kolunu kaldırarak gözlerinin üzerine koydu.
Anlaşılan cevap vermeme hakkını kullanıyordu.
Derin bir nefes alarak yatağa yattığım sırada sesini duydum.
-evet. Jhope'un sevdiği fakat sevgisinin karşılığını ihanetle aldığı kişi Jenny.
O bu kadar kötü biri olamazdı. Neden bunu Jhope'a yapıyordu ki. Onun kadar iyi biri böyle bir sevgiyi hak etmiyordu.
-bir şey demeyecek misin?
Görmeyeceğini bildiğim halde omuz siktimin.
-ne diyeceğimi bilmiyo-
Kapının birden açılmasıyla ikimiz de kapıya baktık. Jimin üzerinde sarı bornoz, elinde bir düzine kabloları sinirle bize bakıyordu. Telefonuyla alttan tuttuğu ışıkla ise daha korkunç görünüyordu.
Elimin birini koluma götürerek diken diken olan tüylerime bastırdım. Şuan korkunç görünüyordu.
Jimin kabloları kaldırarak yüzünü buruşturdu.
-depodaki elektrik kablolarını kim söktü?!
Taehyungla birbirimize baktık. Ne yani, ışıkların gitmesini birilerinin kabloları sökmesiyle mi oldu?
-hayır, biz odadan dışarı çıkmadık.
Jimin sinirle kapıyı çarparak gittiğinde başımı Taehyung'a çevirdim.
-kim yapmış olabilir?
Sorduğu soruyla sırıttım.
-sence?
Gözlerini kıstıktan sonra aklına gelen şeyle gülümsedi.
-Lan?
-tam üstüne bastın.
Kahkaha atarak yerinden doğruldu.
-hayatımda onun kadar akıllı bir hayvan daha görmedim.
Gururla dikleştim.
-e tabi ben eğittim.
Gülerek gözlerime baktığında dalmış gibiydi. Ben de aynı şekilde ona gülümsedim. Ekip olduğumuz zamanlarda gerçekten iyi biriydi.
-çok güzelsin...
Söylediği şeyle gülümsemem yüzümde soldu.
NE?!
Taehyung boğazını temizleyerek kaşlarını çattı.
-yani Lan'ın yaptığı şey çok güzel. Onu tebrik etmeliyim.
-aynen.
Diyerek sırtımı ona döndüm ve hızla yorganın altına girdim.
Umarım dediği gibi söylemiştir ve ben yanlış anlamışımdır.
♊♊♊
-HADİ HADİ HADİ!! APTALDAN FARKIN YOK! DAHA GÜZEL YAP ŞU HAREKETLERİ!!
Jimin'in başımda durup yaptığım dans hareketlerine hakaret etmesi ne kadar iğrenç bir his biliyor musunuz? Keşke dans konusunda ondan yardım istemeseydim.
-ÇABUK!! YAPTIKLARIMI TEKRAR ET!
IDOL dansının hareketlerini tamamen öğrenmiştim. Hepsi de beni sabah akşam çalıştıran Jimin'in sayesindeydi. Tamam çalıştır çalıştırmasına da neden beni bu kadar zorluyorsun?
Nefes nefese dizlerimin üzerine çöktüğümde Jimin dans etmeyi kesti. Ardından başını iki yana sallayarak yanıma geldi ve eğilerek bana baktı.
-hala çok yolun var.
Kaşlarımı çattım.
-performans için gerekli tüm hareketleri biliyorum ve yapabiliyorum. Benden daha ne istiyorsun?
-bilmen veya uygulaman önemli değil. Her zaman daha fazlasını yapmalısın. Ancak bu şekilde zirveye ulaşabilirsin.
Allah aşkına ona zirveye ulaşmak istiyordum dedim mi?!!
-zirveye ulaşmak istediğimi kim söyledi?
-o zaman en başından bu işi bırak. Benden bu kadar.
Dedi ve bir şey diyemeden odadan dışarı çıktı. Allahım resmen çekik tribi yedim.
OF!!
Beni neden bu kadar zorluyor? Şirketteki dans hocamız beni bu kadar zorlamıyordu. Jimin ise benden intikam almak ister gibi sabah akşam çalıştırıyordu.
Acaba intikam mı almak istiyor? Ama ne için?
Sinirlerim bozuldu.
Ağrıyan yerlerimden dolayı sızlanarak pratik odasından dışarı çıktım. Ardından hızlı adımlarla kendi odama çıktım. Duş almadığım sürece kendime gelemeyeceğim anlaşılan.
Banyoya girdikten sonra hızla kıyafetlerimden kurtuldum ve duşakabinin içine girdim. Bu odada küvet yoktu. Omuz silerek duş başlığını açtım ve ılık suda rahatlamaya başladım.
Kesinlikle bu günün en güzel anı duş olayı olmalı.
Elime şampuan dökerek saçlarımı köpürtürken bir yandan da IDOL şarkısını söylüyordum. Jimin beyefendi sayesinde sözleri de ezberlemişim. Üstelik diğerlerinin kısımlarını da ezberletmişti bana.
Kesinlikle bana garezi var.
Su başlığını tekrar başımdan aşağı akacak şekilde ayarladığım sırada banyonun kapısı açılmıştı.
Ulan ben kapıyı kapatmadım mı be?!
-Eren?
-KAPLUMBAĞA DEDEN! ÇIKSANA BE DIŞARI MARUL KAFA!!!
Giren kişi hızla dışarı çıktığında suyu kapadım ve bornozumu giyinip hızla duşakabinden dışarı çıktım. Allahtan kapalıydı. Banyodan dışarı çıktım ve kapının önünde arkası dönük olarak bekleyen kişiye baktım. Biraz önce giren kişi...
-Jungkook?!
Jungkook kızaran yüzünü kaldırıp bana baktığında oldukça şaşkın görünüyordu.
-b.ben bilmiyordum. Bilseydim kesinlikle şeye etdim. Yani şey yapmak için şey etmemiştim ben içeri.
Hızlıca başımı sakladım.
-aynen ben de kapıyı şey yapmayı unutmuşum. Kapıyı şeyetseydim sen girmeyecekdin içeri.
-özür dilerim.
İkimiz de aynı anda birbirimizden özür dilediğimizde yüzüm daha da kızardı.
Neden hep onunla bu şekilde bir konuşma yaşamak zorundayım?
-banyoda işin bitti-
Kapıdan gelen sesle ikimiz de oraya döndük. Taehyung kapının hemen önünde ikimize bakıyordu.
-Jungkook, ne oluyor burada?
Jungkook elini ensesine koyarak başını aşağı eğdi.
-aslında ona sinemaya gidip gidemeyeceğimizi soraca-
-izleyemezsiniz.
Taehyung'un sertçe konuşmasıyla ikimiz de kaşlarımızı çatarak ona baktık.
-nedenmiş o?
Taehyung biraz durduktan sonra soruyu cevapladı.
-çünkü benim onunla işim var.
-ne işiymiş bu?
Taehyung gözlerini kaçırdı.
-ona bir konuda yardım edeceğim.
-benim neden bundan haberim yok?
Dedim kollarımı bağlayarak. Kaşlarını çattı.
-çünkü-
-sevgilim.
Lisa Taehyung'un koluna girerek bunu söylediğinde Taehyung da en az bizim kadar şaşkındı.
-Lisa, senin burada ne işin var?
Lisa başını onun omzuna koyarak alttan ona baktı.
-unuttun mu? Bugün seninle sinemaya gidecektik.
Taehyung hatırlamış olacak ki gözlerini kapayarak sertçe burnundan soludu.
-tamam...
Dedi ve Jungkook ile bana sinirli bir şekilde baktıktan sonra Lisa'nın kolundan tutarak odadan dışarı çıktı. Şaşkınlıkla Jungkook'a baktım.
-neden böyle yaptığını anlamadım.
Jungkook cevap vermeden arkalarından bakarken kaşları çatılı. Anlaşılan onun bu konu hakkında bir fikri vardı. Yavaşça yanına gittim ve koluna dokundum. Bunu yapmama bana döndü.
-tamam gidelim ama önce üzerimi giyinmeliyim.
Dedim ve banyoya ilerledim fakat o an kolumda hissettiğim elle olduğum yerde kaldım. Ona döndüm ve anlamaz bir şekilde bakmaya başladım.
-senden bir şey isteyebilir miyim?
Başımı salladığımda devam etti.
-lütfen sinemaya giderken kız gibi giyinenilir misin?
Dediğine şaşkınlıkla ona baktım.
-ya tanınırsam?
Gülerek başını iki yana salladı.
-merak etme seni o halinle kimse tanıyamaz.
Başımı sallayarak banyoya ilerledim. Hemen Aybüke'yi aramalı ve bana elbise getirmesini istemeliyim.
♊♊♊
-AYBÜKE BU NE!!
Aybüke elindeki kısa elbiseyi üzerime tuttu ve gülümsedi.
-elbise işte. Üstelik çok güzel.
Gözlerimi devirdim. Güzel dediği elbise kısaydı bir kere ve ben kısa şeylerle rahat edemiyordum.
-of Aybüke of. Adam gibi bir şey getirsen ölürdün sanki.
Dedim ve banyoya girip giysileri kapının arkasına astım. Ardından önce göbeğimin üzerinde biten yarım atleti, daha sonra kalın askılı kot elbiseyi üzerime geçirdim. Banyodan dışarı çıktığımda Aybüke gülerek yanıma geldi.
-harika oldun.
Oflayarak aynanın başına geçtim ve kendimi süzdüm.
Şey... Fena olmamıştım. Üstelik elbise göründüğü kadar kısa değildi.
Aybüke bileğime iki bilezik geçirdikten sonra boynuma bileziklerle uyumlu bir kolye geçirdi. Ardından beni hızla aynanın başına oturttu ve getirdiği makyaj malzemelerini çıkardı.
-kendini bana bırak bebeğim.
Gülerek başımı salladığımda omzuma değen saçlarımı düzleştirdi. Ardından yüzüme hafif bir makyaj yapıp gül kurusu bir ruj sürdü.
Uzun zamandır kız gibi hissetmemiştim.
-harika oldun.
Gülümseyerek ayağa kalktım ve ellerini tuttum.
-çok teşekkür ederim.
Bana sarılıp yanağımı öptü.
-sen daha iyilerini hak ediyorsun.. Şimdi çantanı al ve aşağı in. Herkesin gözleri kamaşacak.
Hülümseyerek başımı salladım ve odadan dışarı çıktım. Ardından yavaş yavaş merdivenlerden inmeye başladım. Attığım her adımda heyecandan titriyorum.
Acaba beni beğenecekler mi?
Merdivenin son basamağında boğazımı temizlemem üzerine tüm bakışlar beni buldu. Aynı anda gözlerinde şaşkınlığı görmek beni gülümsetmişti.
İlk konuşan Namjoon oldu.
-Eren, erkek olarak burada harcanıyorsun.
Bu dediğine otuz iki diş gülümsedim. Kız halime iltifat almak iyi hissettirmişti.
-nereye gidiyorsun?
Jin'in sorusuyla ona döndüm.
-Jungkook ile sinemaya gideceğiz.
Dedim ve ekledim.
-bu arada Jungkook nerede?
Jin tam ağzını çıktı ki birden duyduğum kırılma sesiyle sıçrayarak mutfak kapısına döndüm. Jungkook elindeki cam bardağı yere düşürmüştü. Bakışlarımı gözlerine çıkardım. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. Jimin kahkaha atarak diğerlerine döndü.
-inme indi kookiemize. Biri şuna format atsın.
Herkes onun bu esprisine gülerken Jungkook ağzını birkaç kez açıp kapadı.
-s.s.sen, sen güzel olmuşsun.
Dedikten sonra masanın üzerinde duran yelpazeyi almış ve yüzüne doğru sallamaya başlamıştı. Onu anlayamıyordum. Ne yapıyordu?
O yelpazeyi sallarken Jin'in yelpazeyi elinden almasıyla boğazını temizledi ve kızaran yüzüyle bana doğru geldi. Ardından gülümseyerek elini uzattı.
Onun eli mi titriyordu?
Sanırım biraz önce bardak kırıldığı için korkmuştu.
(Salak mı salağa mı yatıyor tartışın skshshs)
Gülümseyerek elimi elinin içine koyduğumda elimi sımsıkı kavradı ve beni çekmeye başladı.
-hadi gidiyoruz.
Başımı sallayarak ona ayak uydurdum. Bakalım bu akşam beni neler bekliyor.
Acaba sinemada ne olacak? Dın dın dın skshshshhs
Sizce Aybüke Jimin'in banyosunda mahsur kalsaydı onu içeri çeker miydi? Aksnsjsbsb
Hepinize BTS'li günler😏🐒