LAMİYA

By vildanVNK

28.7K 1.6K 330

"Sessiz ol," diye tekrarladı kendini. "Sorularının cevaplarını elbet bulacaksın Lamiya ama onları cevaplamak... More

TANITIM
~ 1.BÖLÜM ~
~ 2.BÖLÜM ~
~ 3. BÖLÜM ~
~ 4. BÖLÜM ~
~ 5. BÖLÜM ~
~ 6. BÖLÜM ~
~ 7. BÖLÜM ~
~ 8.BÖLÜM ~
~ 9. BÖLÜM ~
~ 10. BÖLÜM~
~11. BÖLÜM~
~ 13. BÖLÜM ~
~ 14. BÖLÜM ~
~ 15. BÖLÜM ~

~ 12. BÖLÜM ~

519 47 4
By vildanVNK

BÖLÜM ŞARKISI: Cigarettes After Sex - Keep On Loving You

Gözlerim Boğaç'tan uzaklaşıp arabanın kırık tamponunda gezinmeye başladığı an; bu arabayla onun ne halt ettiğini sorguladım. Kornaya kısaca basıp çekti, refleks olarak tekrar ona baktım.

"Gelsene." dedi.

Bir adım ona doğru attım fakat içimde bir yerlerde bunun yanlış olduğunu biliyordum. Ben her ne kadar Boğaç ile düşman olmak istemesem de bu artık imkansızdı. Ailemi öldürenlerin Korku Avcıları olduğunu öğrenmiştim. 

"Neden geleyim?"

Arabasıyla aramda iki ya da üç metre kadar olmalıydı.

"Konuşmamız lazım."

"Sen neden buraya gelmiyorsun?"

Onun arabasına binmek istemiyordum.

Sol kolunu arabanın camından dışarı çıkardı ve gökyüzünü gösterdi.

"Islanmak istemiyorum."

"Fakat hava yağmurlu-"

Cümlemi kesen şey, gök gürültüsüyle beraber sağanak halde yağmaya başlayan yağmurdu. Boğaç'a baktığımda, kaşlarını bana kaldırmış gülümsüyordu.

"Pekala..." diye mırıldandım. Arabasına bindiğim an beni kaçıracak değildi. Hoş, nereye kaçırabilirdi ki?

Arabaya doğru yürüdüm, yürürken aklımda olan bir başka şey ise Omay'ın beni uyarmak için kullandığı laflardı. Aslında onunla istediğim konuların tamamını konuşmuş sayılmazdım. Öz Koruyucular ve Korku Avcıları dünyasına dair merak ettiğim şeyler vardı. Bilmem gerekenden çok daha azını biliyormuş gibi hissediyordum. 

Şoför koltuğunun yanındaki koltuğa oturmak adına arabanın kapı kolunu tuttum. Ağır bir hareketle açtım ve bindim. Kapıyı kapattığımda, ortalığa büyük bir gürültü yayıldı. Islanan saçlarıma dokundum.

"Yağmur yağacağını nereden bildin?"

Çalışan araba motorunu durdurdu ve anahtarda olan sağ elini bacağının üzerine bıraktı. Bana doğru döndü.

"Hava durumuna baktım."

O kadar kayıtsızdı ki, karşısında kendinizi dünyanın en gereksiz insanı hissedebilirdiniz.

"Buna inanmamı bekleme." dedim kaşlarımı çatarak. 

"Tamam, sezgilerim güçlü diyelim."

Bundan sonra aramıza bir sessizlik girdi.

"Beni korkuttun." dedim sessizliği bozmak için. "Bir anda büyük bir fren sesiyle ortalığa çıkman, korkunçtu."

"İçime gelen güçten, ne kadar korktuğunu anladım."

Ona yandan baktığımda, gayet ciddiydi. Bu ciddiliğin altında yatan mutlu bir ifade yakaladım. Sanki rahatlamış gibi. Hani nefesini tutar, sonra bir anda nefes alırsın ya... O anda oluşan rahatlamadaki gibiydi yüz ifadesi. Kayıtsızlıktan çıkmıştı.

"Beni korkutunca içine bir güç mü geliyor?"

"Korkun beni besliyor.''

"Ne tür bir beslenme bu?"

Sağ kolunu, koltuğunun kolluğuna yaslayarak bana eğildi.

"Ölmekten son anda kurtulmak gibi bir beslenme."

Kaşlarımı kaldırıp, "Nefesin tükenirken, nefes almak gibi mi?" dedim. Bana birazcık daha yaklaştı, yüzündeki o kayıtsızlıktan ürperdim. Bu ürpertiyi engellemek, kendimi ona kullandırmamak istiyordum fakat bu mümkün değildi. Gözlerinin rengi beyaza çalmaya başladı.

"Aynen öyle."

Sırtımın koltuğa iyiden iyiye yapıştığını hissettiğim an, sağ elimin işaret parmağıyla onu omzundan ittirdim.

"Benden uzaklaşmanı istiyorum Boğaç."

"Neden?" dedi gözlerinin açık grisi iyiden iyiye beyaz olduğu vakit. "Korkuyor musun?"

Buna cevap vermedim.

"Evet, korkuyorsun." dedi gözlerini kapatarak. "Hissediyorum."

Sırtımı koltuktan ayırdım, buraya gelmem hataydı. Elim kapı kolunu buldu. Kapıyı açtım ve sırtımı koltuktan çektim ki, Boğaç kapıma uzanıp geri kapattı.

"Tamam, sadece konuşacağız. Seni korkutmayacağım."

Gözlerinin rengi tekrar griye döndü. Kendini koltuğuna yasladı. Nefes nefese kalmıştım. Neden korktuğumu da bilmiyordum. Evimin hemen önündeydik ve araba çalışır vaziyette değildi. Kendimi arabadan atabilir, evime girip kapıları kilitleyerek anneannemi bekleyebilirdim. Ondan korkmama gerek yoktu. 

"Hem, seni yeteri kadar korkutursam şoka girebilirsin. Ve sen şoktayken, seninle konuşamam."

"Tam olarak benden ne istiyorsun?" dedim sesime güç verip, bakışlarımı karşıdaki çöp tenekesine dikerek.

"Sence senden ne istiyorum Lamiya?"

Benim sorumu döndürüp de bana sorması oldukça can sıkıcıydı.

"Bilmiyorum ki sana soruyorum." dedim öfkeme yenik düşer bir halde.

"Omay'a sormadın mı?"

Gözleri, bu soruyu sorarken benden bir an olsun kaçınmadılar. Bunu hissediyordum.

"Sen nereden-"

''Bu zamana kadar onunla tanışmış olduğunu tahmin ediyorum.''

"Pekala..." diyerek arkama yaslandım. "Omay ile konuşmaya gittim, doğru tahmin ettin. Bana senden uzak durmamı söyledi. Ki, haksız da sayılmaz. Ne dersin?"

Sırtım arabanın rahatsız koltuğundayken, başımı ona çevirdim.

"Sayılmaz."

"Ne?" dedim şaşkınca.

"Haksız sayılmaz." diye kendi dediklerini teyit etti. "Ama benden uzak durmayacaksın, bunun o da farkında."

"Hah! Senden istersem uzak durabilirim, tamam mı?"

"Durmayacaksın."

O kadar kendinden emindi ki, sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

"Buna nasıl emin olabiliyorsun?"

"Sezgilerime güveniyorum."

Kaşlarımı havaya kaldırdım.

"Sezgilerin?"

Başını aşağı yukarı oynattı.

"Sezgilerim." dedi.

Aramıza tekrar derin bir sessizlik girdi. Kapüşonumun sağ kolunu biraz yukarı çekmek için kolumu havaya kaldırmıştım ki, torpidoya çarptım ve araba adeta döküldü. Büyük bir gürültüyle torpidonun kapısı kucağıma düştü. 

"Arabama ne yapmaya çalışıyorsun?" dedi sinirleri alınmış halinden oldukça uzak, alçak bir sesle. Ve üzerime düşen torpidoyu alıp yerine takmak adına kucağıma doğru eğildi. Kendimi koltuğa yapıştırdım ve torpidonun aniden üzerime düşmesinden oluşan heyecanımı yenmek adına derin derin nefes alıp vermeye başladım. Nihayetinde torpidoyu yerine oturttu.

"Allah aşkına! Bu araba milattan kalmaysa, tüm bu olanların hiçbiri benim suçum değil!"

Kucağıma eğilen bedenini koltuğuna geri çekti.

"82 Model."

"Ne?"

Ne saçmalıyordu bu?

"82 Model," diye tekrarladı kendini. Gülümsemeye başlamıştı. İki yanağında da derinleşen gamzeleri vardı. Bunu daha önce görmemiştim. "Milattan kalma değil."

"Ah! Sen ciddi misin? O zaman tamam. 82 Model ise artık hiçbir problemimiz olmama-" Kendi sözümü kendim, "Saçmalamayı kes Boğaç." diyerek bitirdim.

"Saçmalamıyorum. 82 model Volkswagen Passat."

Araba bi anda sessizliğe gömüldü, ardından ikimiz de kahkaha attık. Uzun süre sonra ilk kez bu kadar içten gülmüştüm. Ona baktığımda sanki o da uzun bir süre sonra tekrar gülmüştü. Araba bi anda tekrar sessizliğe gömüldü.

"Senin ehliyetin var mı? Ayrıca bu arabayı da nereden buldun?"

Sessizliği bu sorum yarıp geçmişti.

"Araba kullanmayı bildikten sonra ehliyete lüzum var mı?"

Aslında yoktu. Sonuçta ehliyeti olan insanlar da kaza yapıyorlardı fakat ehliyetleri olduğu için kanunen göz ardı ediliyorlardı.

"Peki kaç yaşındasın?"

"On yedi."

"On yedi mi? Dönüşümün on yedide olmayacak mıydı?"

"Ben Öz Koruyucu değilim Lamiya. Bizde her şey daha farklı."

Tek kaşımı kaldırdım.

"Dönüşmen için ne yapman lazım?"

Hayal Gölgem'in dediği şeyleri hatırlıyordum. Fakat bunları ondan da duymak istiyordum.

"Bunu biliyorsun."

"Senden duymak istiyorum."

Bana bir cevap vermedi, sadece gülümsedi. 

"Neden Korku Avcısı olmak istiyorsun?"

Konuyu değiştirmiştim. Başını sadece sağa sola salladı, sorularımı yanıtlamamayı sürdürüyordu.

"Hiçbir şeyin farkında değilsin Lamiya."

"O zaman farkında olmamı sağla."

"Bunlar, doğanın kanunu. Sorgulama. Bizim genlerimiz böyle ve onlara istesek de istemesek de ayak uydurmalıyız. Ayrıca...'' Yandan bir bakış attı.  ''Ben dönüşümümü tamamlayalı 2 gün oluyor.''

Şaşkınlıktan kalakaldım. 

''Nasıl yani? O zaman artık ölümsüz müsün?''

Bir yandan içim rahatlamıştı, benimle uğraşmasına gerek yoktu. Dönüşümü için beni kullanamayacaktı. Bir dakika!

''Bir Öz Koruyucu'yu mu öldürdün?!''

Bu sorum karşısında cevapsız kaldı. Bir cevap vermesini bekledim ama vermemeyi sürdü. Yavaşça arkama yaslandım. 

''Dolaylı yollardan diyelim...''

Yandan ona baktım. Pişman olmuş muydu bilmiyorum ama epey soğukkanlıydı. 

Bileğimi gösterdi, ardından bileğimdeki bilekliğe dokundu. 

''Bilekliğin var... Takmışlar.''

Gözlerimiz buluştu. İçim gıcıklandı. Omay ellerimi tuttuğunda böyle olmamıştı. Hatta pek de bir şey hissettiğim söylenemezdi. Ama şimdi... 

''Soruma cevap vermedin.''

''Sen de benim soruma cevap vermedin Lamiya.''

''Hangi soruna?''

''Bilekliğini bugün mü taktılar?Daha önce görmemiştim.''

Başımı aşağı yukarı salladım. 

''Sanırım potansiyel kurbanın benim.'' Dudağı sağa doğru kıvrılmıştı, sanki benimle dalga geçiyordu.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  

Sağ elim, kapı kolunu buldu. Buradan gitmek istiyordum fakat son bir şey sormak istedim.

"Buraya neden geldin?"

Göz ucuyla beni süzdü ve kayıtsızlığını hiç bozmadan, "Seni kontrol etmek istedim." diye bir kelimeyi ağzından yuvarladı.

-

Instagram: vildanVNK

Twitter: vildanVNK

Instagram(hikayelerim ve bana sormak istediğiniz sorularınız, iletmek istediğiniz mesajlarınız için olan hesap): vildannurkaraoglanhikayeleri

Continue Reading

You'll Also Like

94K 7.1K 38
Biyoloji öğretmeni Kim Taehyung, öğrencisi Jeon Jeongguk'a ödev verir. #201023 #010824
25.7K 219 10
Oy kullanmaya giderken tanıştığım ak partili sandık görevlisi kadın hayatımı değiştirdi.
84.1K 6.6K 64
"James lütfen öyle söyleme o bizim aşkımızın meyvesi" "NE AŞKI?" Diye bağırdı James 1. #Dracomalfoy 02/01/2024 1. #Harrypotter 31/08/2023 1. #Slyther...
46.7K 2.2K 29
#yalicapkini #afrasaracoglu #mertramazandemir #seyfer #antepli