~ 1.BÖLÜM ~

6.1K 241 63
                                    

Koşuyorum. Daha uzağa, daha dibe, daha karanlığa. Işık yok, göremiyorum. Alışıyorum. Siyah artık korkunç bir renk değil. Onu renk görmediğim saatten beridir yalnızca içimde büyüyen bir boşluk. Üşüyorum, biraz soğuk. Hissediyorum. Ciğerlerim nefes yerine acı bir şeyle doluyor. Siyahım büyüyor, karanlık her yer. Biraz daha, biraz daha doldu şimdi. Üşüyorum anne, üşüyorum. Neredesin? Kurtarın beni, bağıramıyorum. Kurtarın beni yalvarırım... Anne. Ben kızın, kurtar. Bak şimdi daha derin, daha çıkmaz bu yer. Batıyorum baba, neredesin? Seni seviyorum derken cümlem yarıda kesildi. Kız bu sulara, öfkelen hadi. Korur musun peki yine beni? Kolların nerede baba? Bulanıklaşıyor, silik görüntüler. Göremiyorum, yardım edin. Ayaklarım koşamıyor şimdi. Daha karanlık her yer. Ciğerlerim acıyor, paramparça hissediyorum. Gözlerim aralık, ölü kokuyor burası. Sen, bana göz kırptın. Ölmediğini söyle. Çünkü biliyorum, ölmedin.

Kıpraşan göz kapaklarımı hissetmeye başladım. Gecenin lacivert-beyaz, cılız ışınları, göz bebeklerimi acıtarak istila etti. Göz kapaklarımı açmış, gözlerimi tüm çıplaklığıyla sergilemiştim. Doğrulmaya çalıştığım an, kaslarım gerildi, başım zonklamaya, kollarım sarsılmaya başladı. Kelimeler tepemde uçuşuyor, beni tekrar sert zemine yatırmak için bir kadın çaba sarf ediyordu. Dudakları benimkilerle birleşince, ciğerlerimde ılık nefesini hissettim. Keskin bir acı daha, ah.

Beni bıraktığında, içime doluşan suyu kustum. Ve kendimi onun kollarına bıraktım. Kelimeler tepemde uçuşmaya devam ederken, hafif aralık gözlerime yıldızlar eşlik etti. Dünya döndü, gözlerim kapandı. Oracıkta bayıldım.

***

1 ay sonra...

Parçalanmış umutlar ve kırıklarla dolu bir hayal âlemi.

Her şey bundan sonra başladı. Bandım bittiğinde yapıştıramadığım bir hayal sonrası veya parçalanmadan hemen önce yakalayıp tutamadığım bir umuttan sonra böyle oldum. Umutlarım ve hayallerim beni terk ettikten sonra, hayattan beklentilerim silikleşti. Bağlanmaya çalıştığım herhangi bir şeye tutunamaz, tutup da kendime bağlayamaz oldum. Ben kayboldum. Belki de hayal kırıklarım boğazımı keserek ruhumu öldürmüştür. Bilemezsin.

Sahil boyunca koştum. Düşüncelerim benden uzaklaşmıyor, atletimin altında atan kalbim yaşayan bir ölü olduğumu inkâr edercesine sarsıyordu ciğerlerimi. Onu susturmak istedim. Uzun bacaklarımı durdurup soluğumu tutmak ve taze ter tabakamda boğularak ölmek istedim. Bunu düşündükçe, kendime yapacağım her kötülüğü daha fazla yapmak istedikçe, koşmaya devam ettim. Düşüncelerim susana, kalbim atmaktan yorulup bedenimi yere düşürene kadar kendimi zorladım. Bir kaç dakika sonra dayanamayarak kendimi çimlere attım. Bunu seviyordum. İyi hissettiriyordu. Nabzımı zorlayan o ses, kalbimin gümbürtüsünü dinlemek güzeldi. Yaşadığımı hissettiren belki de tek şeydi.

Sonra bir bank bulup oturdum. Deniz tam karşımdaydı. Annem ile babam ölmüştü. Sanırım abim de öyle. Eğer cesedi balıklar tarafından yenmediyse, bulunacaktı. Beni de denizde boğulmaktan son anda bir kadın kurtarmıştı. Ne şans ama! Gözlerimle denizi taramaya devam ettim. Hayatım birdenbire nasıl bu hâle gelebilmişti? Anneannemle yaşıyordum. Beni yanına alan, altmış beş yaşındaki tatlı kadın. Ah, anneannem. Onu seviyorum. Hastanede gözümü açtığım o lanet gün, yanı başımda elimi tutan beyaz tenli narin ellerinin bedenimde hissettirdiği tatlı esinti, daha dün gibi aklımdaydı. Ne kaza anını, ne de o gemide neler olup bittiğini hatırlıyordum. Anneannem bir hafta sonra hastaneden çıktığım gün, sadece annemle babamın artık hayatta olmadığını ve o gemiye niçin bindiğimizi anlatmıştı. Bir de beni kurtaran kadını tabii. Sanırım kendimi bir hafta içerisinde toparladığımı düşünmüştü ama bedenen toparlanmış olsam da, ruhum yıkık döküktü. Tam bir döküntüydüm. Kırık, paramparça ve berbat bir yığın kırık parçalar... Ama anlattı. Çünkü bilmem gerekiyordu. Bize, bana ne olduğundan ufak da olsa bir haber almalıydım. Ve öğrendim. Ailemle, lise dörde giden abimin mezuniyet balosunun hemen ardından ufak bir kutlamaya çıkmıştık ve aptal kaptan, sarhoş olmuştu. Sonrası malum...

LAMİYAWhere stories live. Discover now