~ 10. BÖLÜM~

401 45 1
                                    

BÖLÜM ŞARKISI: Just Tonight - The Pretty Reckless 

Sorusu ile afallamıştım. İkimiz de onun neyden bahsettiğini gayet iyi biliyorduk. Bileklik evdeydi, anneannemin çelik kasasında.

"Hangi bileklik?"

Kendimi korumam lazımdı. Bu bilekliğin nelere yol açabileceğini henüz bilmiyordum. 

"Bunu sormadın var sayıyorum."

Aptal değildi tabii. 

"Neyden bahsettiğini bilmiyorum." dedim ve bileğimi ellerinin arasından kurtarıp kendimi otobüsten attım. 

***

Birinci ders bitmişti, teneffüsteydik. Yanaklarımı iki avucumun arasına almış, boş boş sınıfta göz dolandırıyordum. 

"Boğaç nerede?

Eftalya'nın yanıma nefes nefes gelmesiyle tüm dikkatim dağıldı, sağıma döndüm. Sanırım koşmuştu, alnında boncuk boncuk ter birikmişti. 

"Neden herkes Boğaç'ı bana soruyor?"

Bu aksi tavrıma karşı ağzı O biçimini aldı. Şaşırtmıştım. Bir şeyler söylemek için ağzını açmıştı ki geri kapatıp yanımdaki boş sandalyeye çöktü. Dakikalarca konuşmadan oturduk. Sınıfa girip çıkan insanları izliyordum.

"Seninle oturmak istiyorum."

Zil çalmıştı ki bunu dedi. Ona göz ucuyla baktım. Yanımda birisinin oturması, daha çok da oturmak istiyor oluşu beni mutlu etti fakat sevincimi dışa yansıtamamış olmalıyım ki, "İstemezsen..." diye bir cümleye başlayacak oldu; hemen "Oturabilirsin elbette." diyerek ona ufak bir tebessüm yolladım. Tebessümümü kucakladı hemencecik... Onun da en az benim kadar ilgiye ve sevgiye aç bir ruhu vardı.

***

Son dersteydik. Dersin adı Geometri.

"Hocam ya, ders mi işlenir şimdi? Bakın, hepimizin yüzü düşük, canı sıkkın, yorgunuz."

Sızlanmaya devam eden, adını bir türlü hatırlayamadığım çocuk yüzünden dersin ilk beş dakikası zaten kaynamıştı. Kollarımı masama koymuş, çenemi de kollarıma yaslamıştım fakat sakin duran bu görüntünün altında tamamen sinirleri bozuk bir kız yatıyordu. Sinirlerim bozuktu, çünkü ben her ne kadar sorunları olan bir kız olsam da aynı zamanda seneye üniversite sınavına girecek olan bir kızdım. Her şeyi geçtim, bu okula gelme amacımız belliydi, o ders sen istesen de istemesen de işlenmeliydi. Eğer bugünkü ders kaynarsa, bu ders işlenmez ve bir sonraki derse iteklenirdi. Yani eninde sonunda müfredatta olan her konu, işlenecekti. Lakin hemyaşıtlarım bu durumu maalesef ya kavrayamıyor, ya da kavramak konusu onların ruhlarına ağır geliyordu. Tamam, ben de çok ders hevesi olan bir kız sayılmazdım ama ders kaynayıp da işlenmeyince diğerlerinin aksine oldukça sıkılıyordum. Çünkü, Eftalya'dan başka konuşacak arkadaşım yoktu. 

"Hayır yavrum, bu dersi işlemem lazım."

"Hocam, lütfen..." dedi oradan dudaklarını yamultarak tatlı gözüktüğünü sanan bir kız. Onun da adı... 

"Sanırım ders işlenmeyecek."

Eftalya'nın fısıltısı ile birlikte düşünmeyi yarıda kestim ve gözlerimi ona çevirdim.

"Tamam, işlemeyelim bugünlük."

Hoca en sonunda pes ederek yerine geri çöktü. Bu durumdan belki o da memnun kalmıştı da bize fark ettirmiyordu. 

"Bize yarar sandıkları şey, aslında bize zarar." dedim Eftalya'ya.

"Ne gibi?"

Bana, ben bir aptalmışımcasına baktı. Tamam, belki iyi bir kızdı ama düşünce yapısı kesinlikle benimkinin arkasında kalıyordu. Onu küçümsemek için demiyorum bunları, fakat tek takıldığı için onu farklı bir kız sanmıştım. Yanılmışım.

"Ders işlenmemesine seviniyorlar ama gelecek seneki sınavda o konuların soruları onları bekliyor olacak."

Ona yine de açıklama yapmıştım.

"Fen lisesinden gelmiştin, değil mi?"

Dakikaların sonunda dediği tek şey bu oldu. Ona ayıp olmasın diye başımı salladım, şu an konuşmak istemiyordum. Zaten o da bunu anlamış olacak ki, çantasından benim daha önceden okumuş olduğum ve çoğu insanın popülaritesinden ötürü almış bulunduğu bir kitabı çıkardı. Kafamı, kollarımın arasına gömdüm. Bu kız çok bayıktı. 

***

Çıkışta Eftalya ile yan yana yürürken oldukça sessizdik. Kendimi onunla zorla arkadaş olmuşuz gibi hissettim ve biraz da utandım. Bu sessizliği bozmak için hangimizin konuşması gerektiği hakkında pek bir fikrim yoktu.

Otobüs duraklarına geldiğimiz zaman bana döndü ve "Görüşürüz." diyerek gülümsedi. Benden hoşlanmış mıydı yoksa neden bu kızla arkadaş oldum ki diye kendiyle hesaplaşıyor muydu, bunu bilmeyi çok isterdim.

"Görüşürüz Eftalya."

Kendi otobüsüne bindi, ben de yoluma devam ettim. Otobüsüm için sıra oluşmuştu, sıranın en sonuna girdim.

"Hey."

İrkildim. Hayal Gölge'm, hemen solumdaydı. Fakat ağzı kıpırdamıyor, benimle içten konuşuyordu. Abimin yaptığı gibi.

"Merhaba."

Benim de ağzım kıpırdamıyordu.

"Gitmemiz lazım Lamiya."

"Nereye?"

Hayal Gölgemin durduğu yere bir adam geldi ve duygusuzca Hayal Gölgemin içinden geçti. Hayal Gölgem, gıdıklanırcasına adamdan kaçtı ve önümde durdu.

"Yüce Omay'ı ziyarete."

"Nasıl gideceğiz?" dedim, halbuki düşündüğüm tek şey Yüce Omay'ın... Tamam, evet ya! Yüce Omay, Öz Koruyucular'ın başkanıydı. Bana mor renkli, küçük bir şal bileklik hediye etmişti. Üzerinde Öz Koruyucular şeklinde bir yazı da bulunuyordu. 

"Önce eve gidip bilekliği almamız lazım." 

Hayal Gölgem o sırada bana yaklaştı ve birdenbire göğsü göğsümün içerisinden geçercesine sarıldı. O kuvveti hissetmem beraberinde gözlerim kapandı.

Göğsümden kalkan ağırlıkla birlikte gözlerimi açtım.

Odamdaydık. 

"Bilekliğini al, gidelim." 

Kısa bir afallamanın ardından, tüm bunlar nasıl oldu ve ben nasıl eve geldim anlayamamıştım, çekmeceme yöneldim. Bilekliği alıp cebime soktum. 

"Beni takip et."

Hayal Gölge'm hemen önümdeydi. Mahzene benzeyen karanlık bir yerden, merdivenlerden çıkarak oldukça aydınlık bir yere geldik. Beyaz duvarlar ve yine aynı renkte fayansların oluşturduğu, ferah koridordan yürüdük. Nedensizce heyecanlanmıştım. En sonunda mor bir kapının önünde durduk. Refleks olarak üzerime baktım, dik durdum. Hayal Gölge'm, kapıyı araladı ve en sonunda ardına kadar açtı. 

-

Instagram: vildanvnk

Instagram (hikayelerim için): vildannurkaraoglanhikayeleri

Twitter: vildanvnk 

-

Yorumlarınızın hepsini okuyorum, birbirinden güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim! Söz verdiğim gibi, bölümü kısa bir ara sonrasında paylaştım, umuyorum ki bir sonraki bölüm de böyle olacak... 

Kendinize çok iyi bakın, Allah'a emanet. 

LAMİYAWhere stories live. Discover now