Beni Bırakma

By qmze16

17.2K 3.8K 1.3K

"Kirpiğine kadar sevdiğim bir adam vardı benim. Kokusu cenettim, yüreği servetim." Karanlık sokakta , gözyaşl... More

~Karakter Tanıtımı~
***Giriş***
1. ⚡️Doğum Günü Partisi ⭐️💕
2.⚡️Mavi Gözlü Adam⭐️💕
3. ⚡️Kötü Son ⭐️💕
4. ⚡️Tatlı Tesadüf ⭐️💕
5. ⚡️Giz ⭐️💕
6. ⚡️Çarpışma ⭐️💕
7.⚡️Mutluluk⭐️💕
8. ⚡️Deniz'in Ağzından ⭐️💕
9.⚡️Gıybet⭐️💕
***duyuru***
10. ⚡️Anlam Verememek⭐️💕
11. ⚡️Heyecanlı Bekleyiş ⭐️💕
12.⚡️Hayranlık⭐️💕
13.⚡️ *Büyük Sır*⭐️💕
14. ⚡️ *Acı Çekmek *⭐️💕
15.⚡️ *Sevgi Dolu Olan Bir Deniz *⭐️💕
16.⚡️ *Deniz'in Öfkesi*⭐️💕
17.⚡️ *Aniden Gelen Mesaj*⭐️💕
18.⚡️ *Korku*⭐️💕
19.⚡️*Kabus*⭐️💕
20.⚡️ *En Güzel Sabah*⭐️💕
21.Bölüm ⚡️ *Kahvaltı Keyfi *⭐️💕
22. Bölüm⚡️ *Deniz'in Karışık Duyguları*⭐️💕
23.Bölüm ⚡️* Öpücük Etkisi*⭐️????
25.Bölüm⚡️ *Kıskançlık Krizi*⭐️????
26.Bölüm⚡️ *İlk Buluşma*⭐️💕
27.Bölüm ⚡️* Şok Eden İtiraf *⭐️????
28. Bölüm ⚡️* Davetsiz Misafir*⭐️💕
29.Bölüm⚡️ * Geri Dönüş *⭐️????
30.Bölüm⚡️ *Tatlı Atışma*⭐️💕
31.Bölüm ⚡️Doğruluk mu ? Cesaretlik mi?⭐️💕
32. Bölüm ⚡️Süpriz ⭐️💕
33. Bölüm ⚡️*Hayal Kırıklığı*⭐️💕
34.Bölüm ⚡️*Merhamet*⭐️💕
35. Bölüm ⚡️Vazgeçememe 💕⭐️
36.Bölüm ⚡️*Çaresizlik*⭐️💕
37.Bölüm ⚡️Dağılan bir Deniz
38. Bölüm ⚡️İşler Karışıyor ⚡️
!!!!!!!

24.Bölüm⚡️ *Yol Ayrımı*⭐️💕

170 43 27
By qmze16

Uzun bir aradan sonra sizlerleyim. Umarım özlemişsinizdir. Ygs sınavım olduğu için fazla zaman ayıramadım ama bundan sonra sık sık bölüm paylaşacam. Yeterki desteklerinizi eksik etmeyin...
Bu arada yeni bölümü @BuketKarada3 ve Hilal_nur5 'in isteği üzerine yayınlıyorum.
Sevgiler...

Medya: Melike'nin elbisesi...


2 saat sonra. . .

Dizime dalmış heyecanla izlerken, annem işten gelmişti.

"Ben geldim bebeğim."

"Hoş geldin anneciğim. Salondayım." diye seslendim.

"Biliyorum." deyip yanıma geldi.

"Bu saatte dizi izlediğini tabiki biliyorum." Diyerek gülümsedi ve sarıldık.

Yanaklarından sıkı sıkı öptüm. Yanıma oturdu.
Dizimde tam zamanında bitmişti. Televizyonu kapattım.

"Eee Sevgi sultan. Günün nasıl geçti bakalım?" deyip gülümsedim.

"Güzeldi bebeğim. İş güç işte. Tüm gün butikteydim. Senin yaşlarında bir kız geldi bugün 9-10 tane kıyafet denedi ve iki saatte ancak karar verdi. O yordu biraz. Ama bunlar tatlı yorgunluklar. Biliyorsun işimi çok seviyorum."

"Biliyorum anneciğim. İyi sevindim."

"Sen ne yaptın bebeğim?"

"Immm... Ben ne yaptım? Hiç okuldaydım işte. Son iki ders beden eğitimi dersiydi. İsmican'la çıkıp eve geldik. O da bir saat önce gitti."

"İyi birtanem. Çok devamsızlığın yok değil mi?"

"Yok anne. Merak etme her şey kontrol altında."

Sohbetimiz telefonumdan gelen mesaj sesiyle bölündü. Msj watsaptandı. Şifre koyduğum için mesajı ve gönderen kişiyi göremiyordum. Heyecanla watsaba geçip mesajı açtım. Gelen mesaj Deniz'dendi. Offf. Doğru yaa...
Unuttum ben onu. En son çocuğu öpmüş ve utançtan hızla eve girmiştim. Ayıp olmuştur değil mi?

Mesajda, "Selam ne yapıyorsun?" yazıyordu. Heyecandan elim titriyordu. Ve mesaj atmasını beklemediğim için mutlu olmuştum. Yüzümde kocaman bir gülümseme belirmişti. Bir an için annemin yanımda olduğunu bile unutmuşum.

"Hayırdır tatlım. Yüzündeki bu gülümsemenin nedeni ne?" diye sordu.

Ben annemden hiçbir şey saklayamazdım. Biz onunla anne kızdan çok iki yakın sırdaş gibiydik. Bu yüzden ona Deniz'den bahsetme kararı aldım.

"Anneciğim, sana bir şey anlatmak istiyorum aslında."

Şefkatle gülümseyip,

"Dinliyorum bebeğim." dedi.

"Ben biriyle tanıştım. Tesadüfen bir kaç kere karşılaştık ve arkadaş olduk. Ama aramızda bir şey yok yani. Sadece iyi vakit geçiriyoruz."

"Hımmm. Daha önce bahsetmemiştin... Kimmiş bu arkadaş?"

"Evet bahsetmedim. Çünkü dediğim gibi daha yeni tanıştık. Adı Deniz. 22 yaşında. Benim kazadan sonra kaldığım hastanede hemşir. Onu ilk doğum günümde gördüm. Sonra işte hastanede karşılaştık. Bir kere de ben yürüyüşe çıktığımda karşılaşmıştık. Öyle işte. Tanıdığım kadarıyla iyi biri. Sohbeti falan hoşuma gidiyor." dedim yüzümün alev alev yanmasına aldırmadan.

"İyi bebeğim. Sen aklı başında bir kızsın. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilirsin. Bana da anlattın zaten. Gizli saklı bir şey yok. Ama bende tanımak isterim bebeğimin arkadaşını. Bir gün yemeğe davet et."

Sevinçten kafamı aşağı yukarı sallayıp kocaman sarıldım.

"Teşekkür ederim."

"Asıl ben teşekkür ederim. Onun sayesinde artık gerçek anlamda mutlusun. Mutluluğunun sebebi o değil mi?"

Utanarak parmaklarımla oynamaya başladım. Ve anneme bakmadan kafamı aşağı yukarı sallamaya başladım. Elini yanağıma koydu ve şefkatle okşadı.

"Yeter ki şu gülen yüzün solmasın artık. Mutlu ol. Ama dikkat et. Seni kimsenin üzmesine izin verme ve çabucak güvenip kaptırma kendini. Tabiki bu dediklerimi kalp dinlemez ama hayata sağlam adımlar atabilmen için her şeyden emin olmalısın. Bu da benden sana bir anne tavsiyesi." deyip göz kırptı.

Bu kadına bayılıyordum. Tek kelimeyle mükemmeldi. O yanımda olduğu sürece bana bir şey olmazdı.

"Neyse ben gidip duş alayım. Çıkınca patatesle sosis kızartır yeriz. Ama bugünün şerefine. Yarın yine sağlıklı yemekler yapmaya devam edecem. Yani sebze yemekleri." deyip göz kırptı.

"Yaşasın. Peki tamam. Bunada şükür." dedim.

Annem duşa çıkınca elimdeki telefona bakakaldım. Ayıp oldu çocuğa okundu yapıp annemle konuşmaya dalmıştım. Tam cevap vereceğim sırada, soru işareti (??) yolladı. Hemen açıklamamı yaptım.

"Selam. Kusura bakma annemle sohbet ediyordukta o yüzden yazamadım." yazdım.

Anında cevap verdi.

"Sorun değil. Rahatsız etmedim değil mi?"

"Yok ya ne rahatsızlığı. Annem işten yeni gelmişti de havadan sudan bir sohbetti işte. Sen ne yapıyorsun?" diye sordum utançla. Evet utanıyordum çünkü onu resmen öpmüştüm.

Yüzü yumuşacıktı. Hafif kirli sakalları kısa süreliğinede olsa yanaklarımı gıdıklamıştı. Ve onu öpmek beni heyecanlandırmıştı. Acaba bu yüzden mi mesaj atmıştı? İnşallah bu konuyla ilgili bir şeyler söyleyip beni daha fazla utandırmazdı. Yoksa bir daha yüzüne bakamazdım.

"Hiiç. Bende hastanedeyim. Dört gözle çıkış saatimi bekliyorum. Bugün biraz yoruldum da."

Kıyamam ben mavişime ya. Keşke yanımda olsaydı. Güzel bir kahve yapardım ona. Yorgunluk kahvesi. Sonra da beraber sarılır uyur -
Bir dakika ya ben ne diyorum böyle. Kolumu cimcikleyip kendime geldim.

"İyice sapık oldun sen kızım Melike."
Diye mırıldandım.

"Eve gidince direk uyursun artık." yazdım. Cevap yine çabucak geldi.

"Aynen."

Ne yazacağımı bilemediğim için bir şey yazmadım. Ve anneme yardımcı olmak için mutfağa geçtim. O gelene kadar sofrayı kursam iyi olacaktı.

İki hafta sonra...

İki haftalık bir koşuşturmacanın ardından sonunda derin bir nefes aldım. Arkadaş iki hafta,hem de günde iki tane yazılı olur mu?
Varya biz öğrencilere eziyet çektirmek hoşlarına gidiyor galiba.

Kazadan sonra okulu bir kaç gün başladığım ve zaten o zamanlar ruhen iyi olmadığım için bayağı geride kalmıştım derslerden. Ama her zaman ki gibi yazılılardan iki gün önce çalışarak arayı hemen hemen kapatmış oldum. Sözelim iyiydi. Edebiyat, dil ve anlatım, felsede,tarih iyiydi ama matematik ve geometrim berbattı. Onlardan iyi not aldım. İsmican sayesinde de sayısalı hallettim. Sözel derslerde ben, sayısal derslerde o birlikte kopyalaştık. Eee kankalar bu günler için değil mi? Neyseki zayıf dersim yoktu. Yoksa annem bana özel öğretmenler tutar,baskıdan boğardı beni. Başarılı olup bir mesleğe sahip olmamı ve kimseye muhtaç olmadan kendi ayaklarımın üstünde durmamı istiyordu. Bende özellikle o mutlu olsun diye çalışıyordum işte elimden geldiğince. Önemli olan sınavdı.
"YGS" sınavı. Gerçi daha bir yılım vardı benim. 11. Sınıfın 2. dönemindeydim. Ama çalışmalara şimdiden başlamıştım. Evde iki saatimi ayırıp sınava çalışıyordum. Hedefim büyüktü. Psikolog olmak. İnsanların ruhunu iyileştirmek istiyorum. Onlara yardım etmek istiyorum.

Puanı yüksekti ama başaracağıma inanıyordum. Neyse derslerden fazla bahsettim. Birazda Deniz'den bahsedeyim.
İki hafta boyunca görüşememiştik onunla. O güzel yüzüne,maviş gözlerine hasret kalmıştım. Ama yazılılar başladığı için annem çıkmama izin vermemişti. Ara ara yazıştık ama o da beni çok meşgul etmek istemedi sınavlarım olduğu için. Ama sınavlarım bitince görüşmek üzere sözleştik. Hastaneden izin almamıştı. İznini benimle görüşeceği gün kullanacakmış. Bunu söylediğinde mutluluktan havalara uçmuştum. En kısa zamanda onunla görüşecektim.

Yazılılarım daha bugün tam anlamıyla bitmişti. Küçük bir kaçamak yapmam lazımdı. Bugün cuma günüydü. Oh be iki günlük tatil iyi gelecekti. Bu arada Oktay pisliğini o günden sonra hiç görmedim okula gelmemişti. Merak ettim mi? Evet ama artık zerre umrumda değildi. Onu en son merak ettiğimde başıma neler geldiğini unutmadım. Bir daha oyunlarına gelmezdim.

Yatağımda bağdaş kurmuş otururken çok sıkıldığımı farkettim. İki haftadır yazılılar yüzünden eve hapsolmuştum.
Hemen İsmican'ı aradım.

"Naber İso?"

"İyidir Melo senden naber?"

"İyi ama beni böyle bir afakanlar bastı bir daraldım bir daraldım ki anlatamam. Dışarı çıkalım mı biraz. Bir cafeye falan geçer bir şeyler içeriz."

"Hmm, bir düşünmem lazım. Aslında bugün yıllık ödevime baş-"

"Aman yarın yaparsın. İki haftadır çıkmıyoruz dışarı bunalmadın mı sende?"

"Haklısın tamam o zaman ben hazırlanayım."

"Tamamdır."

Telefonu kapattıktan sonra doğru dolabıma koştum. Uzun zamandır kendime özen göstermemiştim. Ama bugün özenebilirdim.
Dolabımdan en sevdiğim beyaz,günlük elbisemi çıkardım. Kolsuz ve alttan etekleri danteldi. Epey kısaydı ama bana çok yakışıyordu.
Yaz aylarında olmamıza rağmen akşamları havalar serin olduğu için hemen hemen elbiseyle aynı boyda olan pembe, kaprikol ceketimide çıkartıp aceleyle üstüme geçirdim.
Neden bilmiyordum ama bugün kendimi mutlu hissediyordum.

Aynanın karşısına geçip düz olan uzun saçlarıma saç serumu sürdüm parlak görünsün diye. Ardından makyaja geçtim. Gözlerime göz kalemi çekip, rimelimi sürdüm ve dudaklarıma da simli,çilekli parlatıcımı sürdüm.
Aynalığımda duran parfümüde sürünce hazır oldum. Yanıma beyaz sırt çantamı alıp koştura koştura annemin odasına gittim. Kapıyı çalıp içeri geçtim.

"Anneciğim?"

Annem gözlüklerini takmış kitap okuyordu.

"Efendim tatlım."

"Şey biz İsmican'la dışarı çıkıp hava alacaz biraz. Biliyorsun ki iki haftadan beri sınavlarım yüzünden nefes bile alamadım."

"Tamam kızım. Yazılılara çalıştığını gördüm için izin veriyorum. Başka türlü zor olurdu. Kaçta geleceksiniz?"

"Saat 9. En geç 12' de falan."

Kaşlarını çatıp,gözlüklerini çıkardı. Kızacağını anladığım için hemen gidip yanaklarından öptüm.

"Oldu o zaman anneciğim ben gidiyim artık." deyip hızla kapıya yönelmiştim ki,

"Melike..." diye seslenen annemi duyup durmak zorunda kalmıştım.

Şirince sırıtarak,

"Efendim." dedim.

"Geç kalma."

"Of tamam."

"Oflama bakıyım anneye."

"Tamam." deyip merdivenlerden indim ve pembe spor ayakkabılarımı giyip çıktım evden. Daha sonra İsmican 'ı arayıp onu limanda bekleyeceğimi söyledim. Ve bir taksiye bindim.

Yaklaşık 5 dakika sonra limandaydım. İsmican az ileride beni beklediğini gördüm. Ve yanına gittim.

"Selam."

"Selam tatlım. Eee nereye gidiyoruz?"

"Bilmem gel ara sokağa doğru yürüyelim. Orda kararlaştırıp bir cafeye geçeriz."

"Tamam." dedi ve yukarı doğru yürümeye başladık.

Parkın içinden geçip barlar caddesine girdik. Barlar caddesinden sonra canlı müziği olan cafeler geliyordu.

Biraz daha yürüdükten sonra barlar caddesindeydik. Sağlı sollu barlar yer alıyordu caddede.
Müzik sesi ve pembe, mavi,beyaz ışıklar dışarı taşmıştı. İçerileri epey kalabalıktı.

İsmican, " Kızım coştum ben. Bara mı geçsek?" diye sordu.

'Yok ya daha sakin bir yere gidelim kafa dinleriz." kafasını salladı.

"Yoruldum ben gel şu kestirme yoldan geçelim." dedi.

Ona uyup geçtim. Yürüdüğümüz sokak terkedilmiş gibiydi. Ürkütücü derecede karanlık ve sessizdi.

"İsmican nereye geçirdin bizi böyle. İn yok cin yok burda."

"Amma korkaksın ha. Şu yolun sonunda cafeler var işte. Söylenmede yürü."

"İyi tamam."

Doğru söylüyordu ama yinede geçtiğimiz yer bayağı ürkütücüydü.

İleride kaldırımda oturan iki genç erkek vardı. Ellerindeki bira şişelerini zar zor ayırt edebildim. İsmican'a sokulup,

"İso ya oradakilere baksana içmiş bunlar geri dönelim mi? Şimdi saldırırlar falan." dedim tedirgince.

"Yok ne saldırması ya kendi halindeler baksana. Sen onlara bakma bir şey olmaz."

Tam önlerinden geçerken ikisinin de gözlerini bize dikip aralarında fısıldaştıklarını gördüm.

"İsmican hızlanalım mı? Bak bunlar çok pis bakıyor." deyince gözlerini devirdi.

"Bu kadar korkuyorsan hızlanalım tamam." dedi.

Sanki kendi yürek yemişti. Adımlarımızı hızlandırmışken ayak sesleri duyup geriye döndüm.
Tam arkamızdaydılar. Bunlar ne ara kalkıp arkamıza kadar gelmişlerdi?

"Şştt baaaa-yanlar. Baksanıza bi." dedi içlerinden biri ağzını yayarak.

Kalbim ağzımda atmaya başlamıştı korkudan. Tam İsmican 'a koş diyecektim ki İsmican 'nın geriye ve çekildiğini gördüm. Dehşetle arkaya döndüğümde boşta kalan serseri kolumdan yakaladı.

"Ama bi dakka dedik kızlar. Çok kabasınız. Biraz eğlenecez sadece."

"Ne eğlenmesi lan bırakın bizi." diye bağırıp, aynı anda İsmican'la debelenmeye başladık.

Lanet olsun iğrenç kokuyordu. Tam bizi yıkık dökük bir gecekonduya çekiştirdikleri sırada İsmican 'a dönüp,

"1, 2, 3..." diye sayıp, aynı anda dizlerimizi bacak aralarına geçirdik.

Onlar acıyla inleyip yere yığılırken zaman kaybetmeden koşmaya başladık.

"Bittiniz siz fahişeler." diye seslenen serseriye dönüp,

"Fahişe senin anandır." diye bağırdım ve ikisininde arkamızdan koşmaya başladıklarını gördüm.

İsmican'a,

"Sen sola doğru git, ben sağa doğru gidecem. Böylece dikkatlerini dağıtmış oluruz. İzimizi kaybedince araşırız." dedim nefes nefese. Endişeyle kafasını salladı ve ayrıldık. Arkamızdan gelen serserilerin kafası karışmış olacak ki önce durdular sonra ikisi birden arkamdan koşmaya başladılar. Neyseki aramızda mesafw vardı üstüne birde göt korkusu eklenince ışık hızıyla koşmaya başladım.

İlerimde bir cafenin olduğunu gördüm sevinçle koşup içeri daldım ve durup etrafımı inceledim. Mekan büyük ve çok kalabalıktı ışıklarda kapalıydı duvarda olan bir kaç fener aydınlatıyordu bu da ortamın hafif loş olmasını sağlıyordu. Bugün şanslı günümdeydim burada beni bulmaları zordu. Zaman kaybetmeden en içteki masada oturan iki erkeğin yanına koşup birinin yanına oturdum. Hiçbir açıklama yapmadan adama dönüp küçük bir şok yaşadım ama ağzını açmasına fırsat vermeden,

"Lütfen soru sorma ve bana ceketini ver. Lütfen." diye yalvardım.

Karşımdaki adam hızla geri kapşonlu ceketini üzerinden çıkartıp bana uzattı. Ceketi hızla giyip kapşonu kafama taktım ve sakinleşerek nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Girişe doğru baktığımda iki gencin geldiğini gördüm. Korkuyla yanımdaki adama sarılıp kafamı boynuna gömdüm.

"Geldiler." diye fısıldadım.

"Kimler?" vücudum titrerken,

"Kıpırdama lütfen." dedim.

Serseriler tam arkamdaydılar.

"Buraya geçtiğine emin misin lan?" diye bağırdı beni tutan hayvan.

"Evet abi gözümle gördüm."

"İyi o zaman kaçacak yeri yok her yere bakalım."

"Tamam abi."

Cesaret edip kafamı kaldırıp bakamadım.

Ve İsmican'nın şu anda benim için ne kadar endişelendiğini düşündüm.
Acaba nerdeydi?

Rekor 1900 kelime. Bu arada 11 bin kişi olmuşuz. Okuyucularımın artması dileğiyle... 👏👏👏

Bölüm Sonu...

Continue Reading

You'll Also Like

64.1K 5.1K 6
Hiç kapanmamak üzere açılan yaralar, kanamaz. İz bırakır. Ve o iz sonsuza dek geçmez, Yanı başında kalır.
1.3M 60.8K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
110K 7.2K 20
Ömer abi: Melis nerde? BxB kurgusudur
5.1M 280K 29
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...