Beni Bırakma

By qmze16

17.2K 3.8K 1.3K

"Kirpiğine kadar sevdiğim bir adam vardı benim. Kokusu cenettim, yüreği servetim." Karanlık sokakta , gözyaşl... More

~Karakter Tanıtımı~
***Giriş***
1. ⚡️Doğum Günü Partisi ⭐️💕
2.⚡️Mavi Gözlü Adam⭐️💕
3. ⚡️Kötü Son ⭐️💕
4. ⚡️Tatlı Tesadüf ⭐️💕
5. ⚡️Giz ⭐️💕
6. ⚡️Çarpışma ⭐️💕
7.⚡️Mutluluk⭐️💕
8. ⚡️Deniz'in Ağzından ⭐️💕
9.⚡️Gıybet⭐️💕
***duyuru***
10. ⚡️Anlam Verememek⭐️💕
11. ⚡️Heyecanlı Bekleyiş ⭐️💕
12.⚡️Hayranlık⭐️💕
13.⚡️ *Büyük Sır*⭐️💕
14. ⚡️ *Acı Çekmek *⭐️💕
15.⚡️ *Sevgi Dolu Olan Bir Deniz *⭐️💕
16.⚡️ *Deniz'in Öfkesi*⭐️💕
17.⚡️ *Aniden Gelen Mesaj*⭐️💕
18.⚡️ *Korku*⭐️💕
20.⚡️ *En Güzel Sabah*⭐️💕
21.Bölüm ⚡️ *Kahvaltı Keyfi *⭐️💕
22. Bölüm⚡️ *Deniz'in Karışık Duyguları*⭐️💕
23.Bölüm ⚡️* Öpücük Etkisi*⭐️????
24.Bölüm⚡️ *Yol Ayrımı*⭐️💕
25.Bölüm⚡️ *Kıskançlık Krizi*⭐️????
26.Bölüm⚡️ *İlk Buluşma*⭐️💕
27.Bölüm ⚡️* Şok Eden İtiraf *⭐️????
28. Bölüm ⚡️* Davetsiz Misafir*⭐️💕
29.Bölüm⚡️ * Geri Dönüş *⭐️????
30.Bölüm⚡️ *Tatlı Atışma*⭐️💕
31.Bölüm ⚡️Doğruluk mu ? Cesaretlik mi?⭐️💕
32. Bölüm ⚡️Süpriz ⭐️💕
33. Bölüm ⚡️*Hayal Kırıklığı*⭐️💕
34.Bölüm ⚡️*Merhamet*⭐️💕
35. Bölüm ⚡️Vazgeçememe 💕⭐️
36.Bölüm ⚡️*Çaresizlik*⭐️💕
37.Bölüm ⚡️Dağılan bir Deniz
38. Bölüm ⚡️İşler Karışıyor ⚡️
!!!!!!!

19.⚡️*Kabus*⭐️💕

241 59 8
By qmze16

Medya: BERKE...

Kafamı dizlerimin arasına gömüp sakin olmaya çalıştım. Yanıma hızla yaklaşan bir motor sesi duyduğumda kafamı kaldırıp baktım. Motor ayaklarımın dibinde durduğunda bir çift mavi gözle karşılaştım. Kaskı kafasından çıkarıp motordan hızla indi ve telaşla yanıma çöktü. Elini yanağıma koyup,

"İyi misin? Kötü bir şey mi oldu?" diye sordu.

İfadesiz bir suratla bakıp kafamı yukarı aşağı salladım.

"Kötü bir şey oldu." dedim soğuktan dişlerim birbirine çarparken.

Üşüdüğümü Deniz'de farketmiş olacak ki,

"Hava soğuk üşüyeceksin." deyip deri ceketini çıkartıp sırtıma koydu. Ve

"Gidelim mi?" diye sordu.

Yine konuşmadan kafamı aşağı yukarı salladım.

"Seni bırakmamı istediğin bir yer var mı?" diye sorduğunda şu anda yanımda ondan başkasını istemediğimi farkettim. Eve de İsmican'nın yanına da gitmek istemiyordum ki eve zaten hiç bir şekilde gidemezdim. Benim Deniz'e ihtiyacım vardı. Bu yüzden,

"Hayır." dedim.

"Peki eve gitmezsen annen merak etmez mi?"

"Hayır. Çünkü beni arkadaşıma bırakmıştı. İsmican'da kalacağımı sanıyor."

"Tamam. O zaman gel benimle." dedi, elimi tutup nazikçe ayağa kaldırdı. Nereye? Diye sormadım. O yanımda olduktan sonra onunla sorgusuz sualsiz her yere giderdim.

1 tane kask vardı ve kendi kaskını bana uzattı. Elinden alıp kafama geçirdim.
Deniz motora binince bende arkasına atladım. Motoru çalıştırıp,

"Sıkı tutun." diye seslenince ona iyice yaklaştım ve kollarımı beline dolayıp kafamı sırtına yasladım. Gözlerimi kapatıp yaşadıklarımı şuan için hafızamdan silmeye çalıştım. Ve bu ana odaklandım. Biraz başım dönüyordu ama Deniz geldikten sonra kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Bu adamda bir şeyler vardı. Büyü mü yapmıştı bana? Nasıl kendimi her kötü hissettiğimde bana bu kadar iyi geliyordu? Bana bu kadar huzur veriyordu? Ona neden ve nasıl güveniyordum? Neye dayanarak?
Ben ki 1 ay öncesine kadar tüm erkeklerden nefret ediyordum. Bu adam neden bana çekici geliyordu? Belkide bir sapıktı. Ve beni ıssız bir yere götürüp tecavüz edecekti. Nasıl ona güvenip motoruna binmiştim?

İçimdeki sese 'Sanane be!" diye çemkirip susturdum. Onunlayken beynimi devre dışı bırakıyordum. Şu anda kendimi onun yanında iyi hissediyordum ve bu bana yeterdi. Gerisi umrumda değildi.

Yaklaşık on dakika sonra motor durdu. Gözlerimi açıp kafamı kaldırdım. Bakımlı bir apartmanın önünde durmuştuk. Kollarımı çözüp, son durağın burası olduğunu anladım. Motordan indim ve kaskı kafamdan çıkartıp Deniz 'e uzattım. Aynı zamanda soru dolu gözlerle ona bakıyordum.

"Şey. Sen bir yere gitmek istemeyince seni kendi evime getirdim. Bir sorun olur mu senin için?" diye sordu mahcup bir ifadeyle.

Hafifçe gülümseyip,

"Hayır. Olmaz." dedim.

Sesim daha çok fısıltı gibi çıkmıştı. Motorunu kenara park edip,

"Gel." dedi.

Ver bir iki adım önümde yürümeye başladı. Bende onu takip ettim. Apartmandan geçip merdivenlerden çıktık. İkinci kat olduğunu tahmin ettiğim kapının önünde durduk. Deniz kapıyı açınca içeri geçtik. Beni oturma odasına geçirdi.
Dikkatli inceleyemedim ama mutfakla oturma odası birdi. İki odayı bar sandalyelerine benzeyen sandalyeleri olan mutfak tezgahı bölmüştü. Hafif küçüktü.

"Rahatına bak sen. Ben üstümü değiştirip geliyorum." deyince üstündeki lacivert formayı yeni farkettim.

"Şey. Ben çok özür dilerim. Hastanede miydin? Bilseydim apar topar çağırmazdım." diye panikle sıraladım cümleleri.

"Beni ne zaman istersen arayabilirsin Melike. Bunu daha önce söylemiştim. Ve evet hastanedeydim. Ama zaten çıkmak üzereydim." dedi.

Çok inanmadım ve bu yüzden kendimi rahatsız hissettim. Belkide hastanede işi vardı.
Hafifçe gülümseyip,

"Neyse ben geliyorum." dedi ve gitti.

Fazla zaman geçmeden geldi.

Üstünde gözlerini daha fazla açığa çıkaran mavi bir tişört ve altına siyah, dar bir picama altı giymişti. Tek kelimeyle muazzam görünüyordu. Birden her yanımı ateş basmıştı. Yüzümde kızardıysa rezil olacaktım. Sapık gibi çocuğu dikizlemeyi bırakıp önüme döndüm.

Yanımda oturdu. Sabahtan beri elimde olan ve Deniz'e gelince oturduğum yere koyduğum telefonum birden çalarak yerimden sıçramama neden oldu. Kalbim gümbür gümbür çarparken korku dolu gözlerle Deniz 'e baktım. Oda bana bakıyordu.

"Şey. Birden çalınca korktum biraz." diye gereksiz bir açıklama yapıp Deniz 'in uzattığı telefonu aldım.
Arayan İsmican 'dı. Doğru ya. Ordan çıkalı 1.30-2 saat olmuştu ve onu aramamıştım. Telefonu açtım ve,

"Efendim." dedim.

Bunu derken ağlayan bir İsmican'la karşılaşmayı beklemiyordum.

"Melike. Lanet olsun seni gerizekalı mahluk. Tam altı defa aradım seni. Neden açmıyorsun? Bir şey oldu diye aklım çıktı." diye bağırdı.

Bağırmakta da haklıydı. Onu endişelendirmiştim.

"Sen açmayınca Oktay 'ı aradım onun telefonu da kapalıydı. Bir şey mi yaptı sana o pislik? İyi misin?" derken hala bağırıyordu.

Ve sesini yanımda oturan Deniz'in duyduğuna yüzde yüz emindim.

"Bak İsmican. Şu anda pek iyi değilim. Yarın konuşsak olur mu?"

"Hayır. Asla olmaz. Oktay bir şey mi yaptı? Nerdesin? Yoksa seni yanında zorla mı tutuyor?"

"Hayır. Oktay 'ın yanında değilim. İsmican lütfen sakinleşince her şeyi anlatacam sana. Bu bil yeter. Güvenli bir yerdeyim. Ve sabah söz veriyorum yanında olacam. Tamam mı?"

"Lanet olsun. Seni öldürmek istiyorum. Madem güvenli bir yerdesin tamam. Şimdi bir şey demiyorum. Ama yarın seni kimse elimden alamaz. Duydun mu beni?"

"Bu sesle duymamam mümkün mü? Tamam. Hep öyle yaparız ya zaten. Ben kötü olduğumda sen benim kendimi iyi hissedip sana anlatmamı beklersin. Ve bende sonra anlatırım."

"Evet. Tamam."

"Beni merak etme. İyi geceler."

"Sanada." dedi ve telefonu kapattı.

Deniz'e döndüğümde kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

"Oktay sana bir şey mi yaptı?" diye sordu çatık kaşlarıyla çelişen sakin sesiyle.

"Anlatacam. Ama şimdi değil." dedim.

Çünkü kendimi tanıyorum. Anlatmaya başlamadan önce hıçkıra hıçkıra ağlar, sabaha kadar durmazdım.
Bana anlayışla bakıp,

"Peki. Ne zaman istersen." dedi.

Hafifçe gülümsemeye çalıştım.

"O zaman bende kahve yapayım." dedi ce ayağa kalkıp mutfağa yöneldi. Arkasından kusursuz vücudunu inceledim. Nefes kesiciydi. Mutfak tam karşımda olduğu için ve zaten mutfak tezgahının üstü açık olduğu için ne yaptığını görebiliyordum.

Dolap kapağını açıp iki tane kulplu bardak çıkarttı. İçlerine hazır kahve paketlerini boşaltıp, kaynar su döktü. Ve bardakları alıp geri geldi.

"Buyrun." deyip bardağı uzattı.

Hafifçe gülümseyip,

"Teşekkür ederim." dedim.

Müthiş bir tatlılıkla gülümsedi. Gülümsemesiyle birlikte karnımda kıpırtılar hissettim. Bu adama bayılıyordum. Sessizce kahvelerimizi içtik. Telefonumdan saate baktım ve 12 olduğunu gördüm. Çok geç olmuştu. Uykumda gelmişti zaten.
Ve en önemlisi sabah okulum vardı. Aslında ne okula gitmek istiyordum ne de Oktay'ın suratını görmek. Ama gitmezsem İsmican beni öldürürdü. Öylece dalıp gitmiştim. Beni dalgın düşüncelerimden adımı seslenen Deniz çıkardı.

"Melike?"

"Hı? Efendim."

"Bir şey mi oldu?"

"Yok hayır. Yarın okul varda. Onu düşünüyordum. Uyumam gerekiyor."

"Anladım. Canını sıkan bir şey varsa bana söyleyebilirsin. Ben sana yardımcı olurum."

"Teşekkür ederim. Ama canımı sıkan bir şey yok. Artık halloldu. Sanırım."

"Peki. Öyleyse uyuma vakti. Madem sabah okulun var artık uyumalısın."

Kafamı salladım.

"Gel. Sen odamda uyuyacaksın."

"Sen nerde uyuyacaksın peki?"

Gülümseyip parmağıyla oturduğum koltuğu işaret etti.

"Hayır hayır. Olmaz ben burda uyurum. Seni yatağından edemem."

"Olmaz öyle şey. Ben alışkınım zaten. Çoğu zaman kitap okurken veya televizyon izlerken burda uyuyakalırım." Ayağa kalktım ve

"Olur olur. Hadi bana örtüyle yastık ver." deyip omuzlarından tutup, kapıya doğru çevirdim onu.

"Ama-"

"Ama falan yok. Hadi." dedim.

'Tamam. Pes ediyorum. Çok inatçısın. " deyince sırıttım.

O odasına giderken bende peşinden gittim. Örtüyle yastık almak için. Ve odasının kapısında bekledim. Belki müsait değildi. Erkekti sonuçta. Değil mi? Elinde ince bir batanniye ve yastıkla karşımda durdu. Getirdiklerini elinden aldım ve

"İyi geceler." dedim.

"İyi geceler. Birşey olursa sakın çekinme. Bana söyle mutlaka." dedi.

Gülümseyip,

"Peki tamam." dedim. Arkamı döndüm ve oturma odasına gittim. Örtüyü koltuğa serdim ve yastığı ve koydum. Battaniyeyi de açtım.

Telefonum alarmını 7.30'ğa ayarlayayıp ışığı kapattım. Ve koltuğa uzanıp battaniyeyle örtündüm.

Yaklaşık on dakika sonra Deniz'i düşünerek uyuyakaldım.

* * *

Karanlık bir sokakta yürüyordum. Kara kara binalar vardı her yanımda.
Tek bir sokak lambası bile yanmıyordu. Ay ışığı hafif hafif aydınlatıyordu. Ben burda ne yapıyordum? Hemde hiç tanımadığım bir cadde de.
Yolun ortasında öylece dikilmiş karanlığı izliyordum. Öylece karanlığa odaklanmışken bir gölge görür gibi oldum. Çok hızlı hareket etmişti. O bir insandı emindim.
Korkmaya başlamıştım. Sesimin titremesine engel olmadan karanlığa doğru seslendim.

"Ki-kim var orda?"

Ama hiç bir kıpırtı yoktu. Daha sonra bir şey belirdi. Ve bana doğru yürümeye başladı. Baştan aşağı kapkara giyinmişti. Şapkası bile oldukça siyahtı. Ay ışığına doğru gelip durduğunda onun Oktay olduğunu anladım.

"Şükürler olsun Oktay sen misin? Ben çok korktum. Hadi götür beni burdan." deyip ona doğru yürümeye başladım. Ama Oktay beni şaşırtan bir şey yaptı. Elini kaldırıp durmam için bir işaret yaptı. Ve,

"Hayır. Sen gidemezsin." dedi.

Yüzü ifadesiz,sesi oldukça sertti.

"Neden ki?" diye sordum.

"Çünkü seni almaya geldi." dedi.

"K-kim?" dediğim sırada biri arkamdan,

"Melike." diye seslendi.

Ses sanki bir yerlerden tanıdık geliyordu ama o an hatırlayamadım. Ve merakla arkamı döndüm.

"Beni özledin mi?" diye sorup aynı zamanda sırıtan Berke'yi dehşetle izledim.
Bu,bu gerçek olamazdı. Korkudan ellerim ayaklarım titrerken nereye kaçacağımı düşünüp etrafımı inceliyordum. Oktay'da bir garipti. Beni seven,bana aşık olan Oktay gitmiş ; yerine bana nefretle bakan ve Berke'yle iş birlikçi olan bir Oktay gelmişti.

Gözyaşlarım çaresizlikten akmaya başladı. Bana yaklaşmaya çalıştığı sırada, ben geri geri gitmeye başladım. Arkamı dönüp koşmaya hazırlanıyordum ki ne zaman geldiğini bile anlayamadan beni kolumdan tuttu,ve kendine çevirdi.
Ona korku dolu gözlerle bakıp çığlık attım.

* * *

Gözlerimi açtım ve etrafıma bakındım. Karanlık bir odadaydım. Neler olduğunu anlamam bir kaç saniyemi almıştı. Ben Deniz'in evimdeydim ve kabus görmüştüm. Hemde çok kötü bir kabus. Koltukta oturur pozisyona geldim. Çok terlemiştim ve göğsüm hızla inip kalkıyordu. Onu görmeyeli, hatırlamayalı,kabuslarımda karşılaşmayalı uzun zaman olmuştu. Şimdi neden yine sinsice bilinçaltına süzülmüştü. Korkuyordum. Karanlık beni daha fazla ürkütüyordu.
Yerimden yavaşça kalktım ve korktuğumda her zaman yaptığım şeyi yaptım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp yürümeye başladım. Sanki her an karşıma çıkacaktı. Elimle duvarları yoklayıp önüme çıkan kapıyı iki kere çaldım. Ses gelmeyince biraz daha çaldım.

"Melike?" diye uyku sersemiyle seslenen sesi duyunca rahatladım.

"Ben, gi-girebilir miyim?"



BÖLÜM SONU...

Continue Reading

You'll Also Like

586K 24.7K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
1.4M 60.8K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
271K 22.6K 23
"Kalmam için bir sebep olması lazım." dediğinde, Leyla'nın sesi titriyordu. O Leyla'ydı, başka kimse değil. Daha on sekizinde tazeyken, Kınalıtepe'ye...
306K 17.1K 60
Hadi ama nerden bilebilirdim ki okulun ilk gününden müdürün oğluna tekme atıcağımı!