Beni Bırakma

Galing kay qmze16

17.2K 3.8K 1.3K

"Kirpiğine kadar sevdiğim bir adam vardı benim. Kokusu cenettim, yüreği servetim." Karanlık sokakta , gözyaşl... Higit pa

~Karakter Tanıtımı~
***Giriş***
1. ⚡️Doğum Günü Partisi ⭐️💕
2.⚡️Mavi Gözlü Adam⭐️💕
3. ⚡️Kötü Son ⭐️💕
4. ⚡️Tatlı Tesadüf ⭐️💕
5. ⚡️Giz ⭐️💕
6. ⚡️Çarpışma ⭐️💕
7.⚡️Mutluluk⭐️💕
8. ⚡️Deniz'in Ağzından ⭐️💕
9.⚡️Gıybet⭐️💕
***duyuru***
10. ⚡️Anlam Verememek⭐️💕
11. ⚡️Heyecanlı Bekleyiş ⭐️💕
12.⚡️Hayranlık⭐️💕
13.⚡️ *Büyük Sır*⭐️💕
14. ⚡️ *Acı Çekmek *⭐️💕
15.⚡️ *Sevgi Dolu Olan Bir Deniz *⭐️💕
16.⚡️ *Deniz'in Öfkesi*⭐️💕
18.⚡️ *Korku*⭐️💕
19.⚡️*Kabus*⭐️💕
20.⚡️ *En Güzel Sabah*⭐️💕
21.Bölüm ⚡️ *Kahvaltı Keyfi *⭐️💕
22. Bölüm⚡️ *Deniz'in Karışık Duyguları*⭐️💕
23.Bölüm ⚡️* Öpücük Etkisi*⭐️????
24.Bölüm⚡️ *Yol Ayrımı*⭐️💕
25.Bölüm⚡️ *Kıskançlık Krizi*⭐️????
26.Bölüm⚡️ *İlk Buluşma*⭐️💕
27.Bölüm ⚡️* Şok Eden İtiraf *⭐️????
28. Bölüm ⚡️* Davetsiz Misafir*⭐️💕
29.Bölüm⚡️ * Geri Dönüş *⭐️????
30.Bölüm⚡️ *Tatlı Atışma*⭐️💕
31.Bölüm ⚡️Doğruluk mu ? Cesaretlik mi?⭐️💕
32. Bölüm ⚡️Süpriz ⭐️💕
33. Bölüm ⚡️*Hayal Kırıklığı*⭐️💕
34.Bölüm ⚡️*Merhamet*⭐️💕
35. Bölüm ⚡️Vazgeçememe 💕⭐️
36.Bölüm ⚡️*Çaresizlik*⭐️💕
37.Bölüm ⚡️Dağılan bir Deniz
38. Bölüm ⚡️İşler Karışıyor ⚡️
!!!!!!!

17.⚡️ *Aniden Gelen Mesaj*⭐️💕

327 77 12
Galing kay qmze16


"HilalBayram4 adlı okuyucumun isteği ile yeni bölümü yazdım ve yayınlıyorum."

Medya:Melike, Oktay ve İsmican...
(Mutlaka bakın).

Melike'nin Ağzından ;

Eve doğru ilerlerken aklımdan Deniz'le geçirdiğimiz zaman geçiyordu. Ve ben yine ve yine gülümsüyordum. Her şey o kadar güzeldi ki... Uzun zamandan beri ilk defa mutluydum. Yüzümdeki yarayı bile unutturmuştu bana mavi gözlü adam.
Duyduğum korna sesiyle yerimden sıçrarken bana,

"Kör müsün kızım sen? Yolun ortasında yürünür mü?"

diye seslenen amcayı duyana kadar yolun ortasına daldığımı farketmedim.

"Kör değilim aşığım ben." deyip kahkaha attım.

"Ya sabır. Deli midir nedir." diyen amca söylene söylene geçip gitti yanımdan.

Yaklaşık 10 dakika sonra evime yetişmiştim. Kapıyı açıp içeri girdim.
İçim içime sığmıyordu. O kadardı ki, annemin şu an bana neler yapacağını bile düşünemez haldeydim.

"Hemen yanıma gel küçük hanım." diye salondan seslenen annemin yanına gittim. Ve konuşmasına fırsat vermeden boynuna atlayıp yanaklarından öptüm.

"Melike?"

"Efendim anneciğim."

"Uzun zamandan beri seni ilk defa bu kadar neşeli görüyorum. Hayırdır?"

"Hayır anneciğim hayır. Günüm güzel geçti o yüzden böyle mutluyum." dedim.

Gözlerinin kızardığını farkettim. Hemen ardından da dolduğunu.

"Seni uzun zamandan beri ilk defa böyle içten gülerken görüyorum meleğim."

Avuç içlerimi öpüp,

"Her zaman böyle neşeli ol olur mu kuzum?" diye sorduğunda, 'Yanımda Deniz olurda her zaman böyle olurum' dememek için zor tuttum kendimi.

"Olur anneciğim." dedim.

"Tamda kızacaktım sana, sıkı bir azardan kıl payı kurtuldun." deyip beni gıdıkladı.

Gülmekten fırsat bulunca,

"Olsun anneciğim bir dahaki sefere artık." dedim.

"Melikeeee!" dedi kaşlarını çatarak.

"Şaka şaka. Kızma hemen. Söz veriyorum bir daha geç kalacağım zaman sana haber verecem gönlümün sultanı. Affedildim mi şimdi?"

"Affedildin tabi meleğim. Ben sana uzun süre küs kalabilir miyim?"

"Dur düşüneyim. Immm... Hayır." dedim ve birlikte kıkırdadık.

"Bu arada sen neden erken geldin butikten?"

"Çizmem gereken bir elbise var. Özel bir elbise. Bugün tatlı bir kız geldi butiğe. Haftaya nişanı varmış. Bu yüzden özel bir elbise istedi ve bana nasıl bir elbise istediğini tarif etti. Rengini de söyledi. Bütün gece çizim yapacam bebeğim. Daha sonra da kıza gösterip yapıma başlayacam."

"Hımmm... Anlaşılan yoğun bir gece seni bekliyor. Peki o zaman kolay gelsin."

"Sağol tatlım. Aç mısın? Masada yaprak sarması var."

Gözlerimi kocaman açıp anneme baktım.

"İnanmıyorum anne. Sen birtanesin." deyip kocaman öptüm ve mutfağa doğru yardırdım. Annemin,

"Kızım yavaş düşeceksin. Hepsi senin merak etme." diye söylenmesini duydum ama çoktan masaya oturup tenceredeki sarmalara saldırmıştım bile.

Yaprak sarması benim bu hayattaki sevdiğim yemekler arasında 1. sırada yer alıyordu.
Tıkanana kadar yedim.
Enfesti.
Neredeyse yarısına gelince kendimi durdurdum. Mide fesatı geçirmek istemiyordum. Ay nasıl doydum nasıl doydum anlatamam.
Kalkıp ellerimi yıkadım ve odama çıktım. Saat 6.30 'tu. Kitaplığımın yanına gittim ve ne okuyabileceğimi düşündüm. Hep roman okuyordum. Aslında bugün biraz değişiklik yapabilirdim. Mesela aşk şiirleri okuyabilirdim. Evet ya. Neden olmasın? Zaten tamda bu havadaydım. Aşk havası... Hemen Kitaplığımın şiir bölümüne doğru ilerledim ve Ümit Yaşat Oğuzcan'ın şiir kitabını aldım elime. Yaklaşık 20 dakika kadar muazzam şiirlerle besledim ruhumu. Daha sonra öyle bir şiire denk geldim ki,bir kere daha ama daha yavaş,daha sakin ve bu sefer sesli okuyup kendimden geçtim.

"Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var ;
Kıyısındaymış gibi en sakin 'Deniz'lerin...
Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında
Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum.
Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum ;
En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında..."

Vaaaooowww. Tek kelimeyle mükemmel. Bir gün Deniz'e ondan hoşlandığımı itiraf edecek olursam kesinlikle bu şiirle giriş yapardım. Gülümseyerek pencereden dışarıya bakarken telefonumun tanıdık melodisi kulaklarımı doldurdu. Arayan tabikide benim meraklı kankam İsmican'dı.

"Efendim?"

"Kızım ölüyorum, çatlayacam meraktan. Buluştunuz mu?"

"Çüş yavaş be kızım. Sakin ol. İnsan hal hatır sorar."

"İnsan sorar işte biz ne alaka."

Bu dediğine kahkahalarla güldüm.

"Eee. Hadi. Hatta dur! Böyle hiç zevkli olmaz. Sen en iyisi bize gel. Hatta bugün bizde kal. Nooluuurrrr... Yalvarıyorum... Lütfeeeennn..."

"Kes yılışmayı İsmi. Annem hayatta izin vermez. Ama ben alırım. Bekle." deyip yatağımdan fırladım. Ve annemin odasına gittim. Kapıyı çalıp yavaşça içeriye geçtim ve annemin çalışma masasında dikkatli bir şekilde çizim yaptığını gördüm.

"Anneciğim. Girebilir miyim?"

"Gel bebeğim ne oldu?"

"Şeyy. Ben senden küçücük, minicik bir şey isteyecem de."

En masum yüz ifademi kullanıp sesimi yumuşatarak konuştum.

"İste aşkım."

"İsmican aradı şimdi. Yarın matematik sınavına girecek. Biz yaptığımızda okula gelmemişti. Gidip onu çalıştırmamı istiyor. Gidebilir miyim?"

Kolunu kaldırıp saatine baktı.

"Saat 8. Kaçta evde olacan?"

"Şey. Birde gitmişken onda kalmamı istiyor."

Yüzümü buruşturup,annemin terliği çıkartıp kafamda patlatmasını bekledim. Ama o çalışma gözlüğünü çıkartmış, kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Bir şey demesini beklemeden tekrar söze girdim.

"Lütfen anne. Sen zaten tüm gece çalışacaksın. Burda olsamda göremeyeceksin. Hem ilk defa gitmiyorum oraya. İsmican 'ı tanıyorsun,Tarık amcayı tanıyorsun."

"Okul ne olacak peki?"

"Formamı ve kitaplarımı yanımda alacam. Sabah servisle gideriz İsmican'la."

"5 dakikan var. Hazırlan ve yanıma gel. Seni ben bırakacam."

"Yaşasınnn. İşte benim annem." deyip boynuna sarılıp öptüm.

"Fazla zamanım yok tatlım."

"Tamam. 5 dakikaya hazırım."

deyip odama fırladım. Ve okul çantamı alıp hazırladım. Ardından büyük kol çantamı aldım ve içine formamı,askılı tişört ve şorttan oluşan geceliğimi,içinde göz kalemi,rimel ve dudak kalemi olan cüzdanımı koydum. Dolabıma tekrar gidip;siyah,dar,yüksek bel pantolonumu ve gözlerimi ortaya çıkartan koyu mavi, kolsuz yarım atletimi giydim. Topuz yaptığım saçlarımı bırakıp, dalga dalga omuzlarıma inmesine izin verdim
Ve ikiye ayırdım. Rimelimi sürüp,bordo dudak kalemimi sürüp aynada şöyle bir kendime baktım. Ehh. Hiçte fena sayılmazdım. Çantalarımı alıp koşa koşa merdivenlerden aşağı indim ve atletimle aynı renk olan kurdeleli babetimi giydim. Kapıyı kapatıp beni arabada bekleyen annemin yanına gittim ve kapıyı açıp ön koltuğa oturdum. İsmican'ların evi bizden iki sokak aşağıdaydı. Bizimkine benzer iki katlı dubleks, bahçeli evleri vardı. Orada babası ve küçük kız kardeşi Irmak'la kalıyorlardı. Arada böyle kaçamaklar yapıp bol giybetli picama partisi yapıyorduk. Ya o bizde kalıyordu ya ben onlarda.
Ev zaten yakın olduğu için kısa sürede yetiştik. Şu anda evlerinin önündeydik.

"Bir şey olursa beni ara tamam mı bebeğim? Ve erken uyuyun."

"Tamam anneciğim sen merak etme. Okuldan çıkar çıkmaz da yanına butiğe gelecem."

"Tamam prensesim." deyip öptü beni. Uzaktan öpücük atıp indim arabadan. Kapıya yetişip zili çaldım. Annem hala bekliyordu. Ben içeri girmeden gitmezdi biliyordum. Kapıyı evin küçük prensesi Irmak açtı. Ardından İsmican merdivenlerden uçarak -pardon koşarak inmeye başladı. Anneme el sallayıp içeri geçtim ve geçer geçmez daha ayakkabılarımı çıkarmadan İsmican kolumdan tutup beni yukarı, odasına çekiştirdi.

"Kızım dur düşecem ya."

"Düştüysen kalkmasını da bilirsin kankam..."

Bu kız çok komikti ya. Beni acayip güldürüyordu.

'Tamam. Bak sakin ol İsmican. Ve elindeki kolumu yavaşça aşağı doğru bırak. Ben bugün burdayım ve sana her şeyi anlatacam. "

"İyi tamam be. Al. Yemedik kolunu." deyip kolumu yerinden sökercesine bıraktı. Odasına geçip karşılıklı yatağının üstünde oturduk. Tam anlatmaya başlayacaktım ki telefonuma mesaj geldi. Yanımda olan telefonumu elime alacakken İsmican kerpeten gibi parmaklarıyla hızla çekti.

"Her şeyi anlatana kadar sana telefon falan yok."

"Yaaaaaa. Belki Deniz yazmıştır. Versene bakayım."

"Deniz mi? Ohaaa. Al çabuk belki sana aşkını itiraf edecektir."

"Yok daha neler."

Telefonumu İsmican'dan aldım ve mesajımı açtım. Gelen mesaj şu aralar sürekli canımı sıkan Oktay'dandı.

Oktay: Melike. Çok kötüyüm. Yalvarırım yanıma gel. Önemli.

Diye bir mesaj atmıştı. Ne olmuştu ki şimdi? Yüzümün aldığı şekilden olsa gerek İsmican,

"Kötü bir şey mi var?" diye sordu endişeli gözleriyle.

"Oktay."

"Ne olmuş Oktay 'a?"

Telefonun ekranını ona çevirip mesajı gösterdim.

"Ohaa. Kızım bu kendine bir şey mi yaptı acaba?"

"Bilmiyorum."

"Ne yapacaksın?"

"Off. Bilmiyorum. Yanına gitsem mi acaba? Ya gerçekten önemliyse."

"Bencede."

"Birlikte gidelim mi?"

"Olmaz. Babam evde değil. Irmağıda tek başına bırakamam."

"Haklısın. Tamam öyleyse. Sadece yarım saatliğine gidip geri gelecem. Tamam?"

"Tamam tatlım. Geç kalma ve bir şey olursa mutlaka ara beni."

"Tamam."

Yanıma sadece telefonumu alıp hızlı adımlarla aşağıya inip ayakkabılarımı giydim.

"Gidiyor musun Melike abla?" diye soran prensese gülümseyip,

"Evet tatlım ama hemen gelecem." deyip yanağına kocaman bir öpücük bıraktım. Nereye gideceğimi bilmediğim için Oktay 'a,

"Nerdesin?" diye mesaj attım.

Saniyeler içinde,

"Evdeyim." yanıtı geldi. Anayola doğru ilerleyip taksi bekledim. Gelince durdurup bindim ve Oktay 'ın evinin adresini verdim. Yetiştiğimizde telefonumun kılıfından 20 tl çıkartıp şoföre verdim ve arabadan indim. Evde hiç ışık yanmıyordu. Zili çaldım ve kapının açılmasını bekledim. Kapıyı Oktay açtı. Gülümseyerek bana baktı ve,

"Gelmişsin." deyip sarıldı.

"Evet geldim. Çünkü önemli olduğunu söyledin. Ne oldu?"

"Gel içerde konuşalım."

"Evde kimse yok mu?"

"Hayır. Annemle babam iş seyahati için iki günlüğüne Amerika'ya gittiler."

Cevap vermedim. Geniş kolidordan ilerledik. Loş bir ışık vardı. Neredeyse karanlıktı.

"Bu ışıklar neden kapalı?"

"Birazdan anlarsın. Gel benimle."

"Nereye. Bak benim fazla zamanım yok buraya önemli olduğunu söylediğin için ve sana bir şey olduğunu sandığım için geldim. Oyun oynama benimle Oktay."

"Tamam. Sakin ol. Az kaldı. Sorularına cevap verecem."

Daha fazla üstelemedim. Ve burda neler olup bittiğini merak ederek peşinden merdivenlerden çıktım. Dediği gibi kötü falan değildi. Hatta gayet iyi görünüyordu. Bir şeyler dönüyordu ama içimden bir ses birazdan zaten öğreneceğimi fısıldadı. Elimden tutup odasının kapısının önüne doğru çekti beni. Tam kapının önünde durduğumuzda yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana baktı ve kapıyı açtı. Kapıyı açınca direk içeriye baktım ve gördüğüm manzarayla ne tepki vereceğimi bilemeden bana salak salak sırıtan Oktay'a baktım. Gerçekten bu kadarı fazlaydı. Artık sınırı aşmıştı...

Bölüm Sonu...

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

273K 22.7K 23
"Kalmam için bir sebep olması lazım." dediğinde, Leyla'nın sesi titriyordu. O Leyla'ydı, başka kimse değil. Daha on sekizinde tazeyken, Kınalıtepe'ye...
306K 17.1K 60
Hadi ama nerden bilebilirdim ki okulun ilk gününden müdürün oğluna tekme atıcağımı!
101K 1K 9
"Abin bu söylediklerini duysa ne olur biliyorsun değil mi Mavi?" "Şimdilik duymayacağına göre bence sorun yok Feyyaz." "Bana Feyyaz Abi demelisin Mav...
67.5K 3.8K 29
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan. Yıllar sonra tekrard...