Aybüke
-lütfen~ lütfen~ lütfen~ lütfen~ lütfen~ lütfen~ lütfen~ lütfen~ lütfen~ lütfen~...
Başımı başka tarafa çevirdim.
-hayır, hayatta olmaz Aybüke!
Dedim ve kollarımı göğsümün üzerinde bağladım. Benden o kadar imkansız birşey istiyordu ki yakalanmamamız olanaksızdı!
-bir kerelik, lütfeeen...
Göz ucuyla ona baktım.
-ya yakalanırsak.
Heyecanla ayağa kalktı.
-hayır, merak etme kesinlikle ve kesinlikle yakalanmayacağız. Tek yapman gereken senin erkek kılığında yanımda gelmen. Başka birşey yapmana gerek yok.
Derin bir nefes alıp başımı aşağı yukarı salladım. Ellerini sevinçle çırpıp bana sarıldı ve koşarak odasına gitti. Ah hadi ama... Benden istediği şey o kadar saçma ki. Benden akşamki buluşmalarında sevgilisiymiş gibi davranmamı istiyor. Hadi ama benim gibi bir kız nasıl erkek kılığına girebilir ki. Üstelik buna kesinlikle inanmayacaklar.
Aybükenin dediğine göre bu akşam ortaokul arkadaşlarıyla buluşacakmış ve hepsinin sevgilisi varmış. İstediği şey yanında sevgilisiymiş gibi gitmem. Bunu kesinlikle kabul etmezdim ama Aybükenin durumunu bildiğim için kabul ettim. Aybüke arrhenfobi, yani erkeklerden korkma gibi saçma bir fobiye sahip. Her ne kadar baklavalara ve kaslara hayran olsa da yanına bir erkek geldiğinde oradan uzaklaşır. En iyi olasılıkla erkeklerle gözlerine bakmadan konuşur fakat kesinlikle erkeklere değmez, erkeklerin de ona değmesine izin vermez.
Aybüke içeriden ellerini çırparak çıktı ve elinde motorunun anahtarlarını sallamaya başladı. Aybüke'nin küçük, eski model bir motoru vardı. Üstelik pembe!
-o zamaaan... Alışverişe gidip sana erkek kıyafetleri alalım. Cidden çok güzel- Pardon yakışıklı olacaksın ve beni kıskanacaklar.
Dedi ve saçlarını savurdu. Onun bu mutluluğuna gülmeden edemedim. Kesinlikle bir deli ile arkadaş olmuşum.
Yaklaşık bir saat sonra ikimiz de alışveriş merkezindeydik. Beni kolumdan tutmuş erkek mağazalarına sokuyor, benim için bir tarz oluşturmaya çalışıyordu.
Hadi ama ben bir kızım. KIZ!
-hadi şu mağazaya da girelim. Eminim burada sana güzel şeyler bulacağız.
Dedi ve beni sürükleyerek mağazadan içeri soktu. Gözlerimi erkek kıyafetleriyle dolu olan mağazada dolaştırdım ve şu kanıya vardım. Bu kıyafetler bana kesinlikle ve kesinlikle olmaz çünkü ben zayıf ve 1.65 boyunda biriyim. Koreli erkeklerin boy ortalaması yaklaşık 1.75. Ben çok bücür kalıyorum.
Aybüke elinde siyah deri bir mont, gri kapşonlu, beyaz bir sweet, mavi kot pantolon ve siyah botlar ile yanıma geldi. Elindekileri ellerime tutuşturup gülümsedi.
-sen şunları dene ben yandaki mağazadan bir peruk alacağım.
Başımı sallayıp elimdekilerle birlikte kabine girdim. Ardından verdiği şeyleri tek tek üzerime geçirdim. O sırada kabinin üzerinden kafamı bir yumak saç düştü.
-şunu da tak.
Kafamın üzerinden saçı aldım ve uzun saçlarımı topuz yapıp peruğu kafama taktım. Ardından da kapşonlumun şapkasını kafama geçirip aynada kendime baktım.
Vay anasını. Erkek olsam kendime yavşardım.
Sırıtarak kabinden çıktım ve çapkın olduğunu düşündüğüm bir bakışla Aybükeye baktım.
-alıyım mı seni bu gece düşelim mi barlara?
Aybüke ellerini ağzına kapayarak bana baktı.
-Ereen, çok yakışıklı oldun.
Çekici bir şekilde gülümsedim ve göz kırptım.
-ne sandın yavrum.
Yanağından aldığım makasla gülerek elime vurdu.
-krolaşma be.
Ben de güldüğümde başını yana eğdi ve dudaklarını büzdü.
-sanırım sana bir de siyah lens almalıyız çünkü mavi gözlerin kız olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Üstelik siyah göz dikkat çekmez.
Dehşetle gözlerimi açtım. Vözlerime dokundurtmam!
-asla. Vücudumda en sevdiğim yer mavi gözlerim ve emin ol gözlerime lens takmayacağım.
-lütfeeen~...
Dedi bana aegyo yaparak. Bu kaşlarımı çatmama neden oldu.
-hayır.
Dedim kesin bir dille. Tekrar aegyo yapmaya başladı.
-lüfen~ Lütfen~ Lütfen~ Lütfen~ Lütfen~ Lütfen~ Lütfen~ Lütfen~ Lütfen~ Lütfen~Lütfen~ Lütfen~ Lütfen~ Lütfen~ Lütfen~ Lütfen~ Lüt-
-ah! Çıldıracağım. Tamam Allahın cezası tamam!
Dedim ve omuzlarımı düşürdüm. Aybüke hızla koluma girdi ve gülümsedi.
-hadi üzerindekileri çıkar da paralarını ödeyelim. Ardından lens alalım. Yalnızca 3 saatimiz kaldı. Acele etmeliyiz!
♊♊♊
Umutsuz bir şekilde pembe motorsiklette Aybükeyi beklemeye başladım. Lensleri bir türlü alamadı. Hadi ama burada beklemek cidden çok sı-
-İNANAMIYORUUUM!!!!
-BU CİDDEN O MU!
-SENİ SEVİYORUM OPPAA!!!
Başımı kalabalığın olduğu tarafa çevirdim ve kime bağırdıklarını anlamaya çalıştım. Bayağı bir kalabalık vardı ve insanlar, daha doğrusu kızlar birine bağırıyordu. Birden kalabalığın arası açıldığında maskeli ve şapkalı biri kucağında beyaz bir köpekle bana doğru koşmaya başladı.
Ne?
Şaşkın bir şekilde buraya doğru koşan genci izledim. Arkasındaki kalabalıkta peşinden koşuyordu. Başını arkasına çevirdi ve dehşet içinde kalabalığa baktı
O buraya mı geliyor?!
Adımları yanımda durduğunda hızla motorumun arkasına atladı.
-lütfen sür şu motoru.
-a ama.
-hadi, hadi cidden yakalanmak istemiyorum. Eğer yakalanırsak seni tanıdığımı sanırlar ve emin ol o kalabalık seni komaya sokana kadar lime lime eder.
Yutkundum ve hızla motoru çalıştırdım. Bir elindeki beyaz köpeği sıkıca tutarken diğer kolunu düşmemek adına belime sardı.
Belime mi sardı?
Sessizce yutkundum ve ayağımı gaz pedalına bastırıp motoru ilerlettim. Biraz sonra kalabalığı atlatmış, oldukça hızlı bir şekilde gidiyorduk. O an abim bana araba kullanmayı öğrettiği için şükrettim.
Huh...
-NEREYE...
Diye bağırdım rüzgarın içerisinde sesimin duyulmasını ümit ederek.
-kimsenin olmadığı bir yerde dur.
Kulağımın dibinde hissettiğim nefesle kalbim delice atmaya başladı. Hadi ama kulağımın dibine girmek yerine bağırabilirdi. Neden bu kadar yakınıma geldi ki?! Belimeki sıcak elini ve sırtıma yaskanan göğsünü umursamamaya çalışarak ilerlemeye devam ettim ama baklavalarını hissetmemek olanaksızdı.
Çooook seksiii....
İç sesime küfredip sürmeye devam ettim. İç sesim tıpkı Aybüke gibi davranıyor!!
Ara sokaklardan birine girdğimde hava kararmak üzereydi. Motoru durdurdum ve onun inmesini bekledim. Elini yavaşça belimden çekti ve köpeği sıkıca tutarak aşağı indi. Ben de aşağı inip yüzünde maske olan gence baktım.
-seni tanıma şerefini bana gösterecek misin.
Dedim alayla çünkü bu gizemli halleri beni iyice meraklandırıyordu. Üstelik kucağındaki köpek... Ah çok tatlıı!!...
Elini kaldırdı ve başındaki şapkayı çıkardı. Ardından da yavaş bir şekilde maskeyi çı-
Şey... Doğrusunu söylemek gerekirse bu kadar yakışıklı birini beklemiyordum.
-bana yardım ettiğin için teşekkür ederim... Adın neydi?
-Eren.
Dedim ve gülümsedim. O da bana gülümsedi ve elinin birini ensesine götürdü.
-şey... Cidden teşekkür ederim Eren. Beni hayranların elinden kurtardığın için.
Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı.
-yoksa ünlü biri misin?
Başını sallayarak
-evet.
Dedi ve gülümsedi. Bunun üzerine ben de gülümsedim çünkü güzel gülüyordu. Şapkasını ve maskesini tekrar takarak arkasını dönüp yürümeye başladığında öylece kalakaldım..
Adını söylemedi!
-HEEEY! ADINI SÖYLEMEDİİN!
Omzunun üzerinden bana baktı ve Güldü. Güldüğünü kısılan gözlerinden anlamıştım.
-adım Jungkook, Jeon Jungkook!
Elimi kaldırdım ve sallamaya başladım.
-MEMNUN OLDUM JUNGKOOK...
Diye bağırdım ve ona arkasından el sallamaya devam ettim. Benim bu halime güldü ve o da elini kaldırıp bana haifçe el salladı. Ardından da karanlık sokakta kayboldu. O gözden kaybolduğunda aklıma bir soru takıldı.
Ben neredeyim?
♊♊♊
-ah!.... Vurmasana ya!
Aybüke sinirle saçlarını karıştırdı ve kafama tekrar vurdu.
-nasıl haber vermeden gidersin?! Bir an baban seni buldu sandım. Ne kadar korktum haberin var mı?!
Dudaklarımı büzdüm ve başımı eğdim. Ardından mavi gözlerimle ona alttan alttan köpek bakışları attım. Buna kimse dayanamazdı.
Ehuehuehu...
-özür dilerim Aybüke-shi~
Dedim aegyo yaparak. Bunu yaptığıma inanamıyoruma ama bana başka şans bırakmıyor.
Aybüke'nin yüzü yumuşadı ve tatlı bir ifadeyle suratıma baktı.
-omo, cidden çok tatlısın. Tekrar yapsana.
-affettiysen tekrar yapaAAA-
Birinin tekrar kafama vurmasıyla köpek bakışlarım kükreyen bir aslan bakışına döndü ve kafamı kafama vuran kişiye döndürdüm.
-lan bak seni öldürürüm! Ne vuruyorsun!!
Dişlerinin hepsini göstererek kocaman güldü ve zıplayarak Aybüke'nin arkasına saklandı.
BİR DE İTTİFAK KURMUŞLAR!!
-Lan'a neden kızıyorsun ki? Haklı.
-offf... Tamam siz haklısınız ama beni bir dinlemediniz ki. Nereye gittim neden gittim bilmiyorsunuz bile!
Dediğimde Aybüke bana doğru yakalştı ve ciddi bir şekilde durdu.
-beni orada bırakma nedenini ciddi anlamda merak ediyorum. Hadi anlat.
Derin bir nefes aldım ve oturduğum koltukta biraz geriye kaydım. Ardından anlatmaya başladım.
-şimdi ben seni beklerken uzakta bir kalabalık gördüm. Herkes bağırıyordu falan. O sırada kalabalığın arasından şapkalı ve gözlüklü biri çıktı ve bana doğru koşmaya başladı. İşte yanıma geldi ve motora bindi.
-ne?! Nasıl tanımadığın birini motora alırsın?!
Elimi anlıma vurdum ve yüzümü sıvazlayarak aşağı indirdim. Bu kız beni deli ediyor.
-ya bir dinle. Ardından da sürmemi, sürmezsem ilerideki topluluğun bizi linç edeceğini söyledi. Ben de bastım gaza. Sonra onu beni bulduğun yerde bıraktım. İşte indi falan bana yüzünü gösterdi. Cidden çok yakışıklı-
-baklavası var mıydı?
Dedi gözlerini kırpıştırarak. Onun bu haline gözlerimi devirdim. Bu kızdaki baklava sevdası kimsede yok. Olumsuz anlamda başımı salladığımda dudaklarını büzdü. Baklavası olduğunu söylemememin bir sakıncası yok bence, devam ettim.
-işte ben ona adımı söyledim falan. Sonra bana teşekkür etti ve gitti. Ayrıca ünlüymüş...
Dediğimde büzülen dudakları yukarı kıvrıldı ve savinçle bana baktı.
-adı ne, adını söyledi mi he?
-adı... Adı neydi ya.. Cifden hat-
-YAH! Çabuk bana adını söyle.
Onun bu korkunçlaşan yüzü karşısında dehşete düştüm ve sırtımı iyice koltuğa yaslayıp küçüldüm. Lan da korkmuş olacak ki garip bir ses çıkararak içerideki odalardan birine doğru koşmaya başladı.
Bu kızın sinirli hali seri bir katili andırıyor.
-s.sanırım, Jungkooktu.
Dediğimde gözleri kocaman açıldı.
-NEE!!... Ne demek JUNGKOOK. BTS'den JUNGKOOK MU!!... Onu nasıl bırakırsın. Eve davet etseydin. Ayrıca onun nasıl baklavası yok?! Sentam bir malsın Eren!
O bana korece yerine türkçe saydırırken şiveden dolayı biraz komik oluyordu ama bu sinirli hali komik halini bastırıyordu.
-ben özür dilerim. Cidden bilmiyordum.
Derin bir nefes aldı ve dudaklarını büzdü.
-junkook-shiii~....
Ne? Bu kız cidden o çocuk için ağlıyor mu.
-baklavalaaar..
Ah... Aptal kafam. Jungkook için değil baklavaları için ağlıyormuş.
Gözlerimi devirdim ve ayağa kalktım.
-ben üzerimi giyineyim de gidelim. Bakalım şu arkadaşların beni görünce ne yapacak.
Eren erkek ismi diyip durdunuz alın erkek yaptım karakteri slskslsj
Siz olsanız motorsikletinize maskeli birini alır mıydınız?
Sizce bie dahaki bölüm ekşınlı fekşınlı mı olacak? Diğer bölümde neler olacak?
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.
Hepinize BTS'li günler 🐵