DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN...

By SeymaGk

1.2M 66K 6.7K

Kumdan bir kalenin içinde büyümüştüm. Kör ve dilsiz olarak. Kalem üstüme yıkılıyordu ve ben altında eziliyor... More

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
RÖPORTAJ!!
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
YENİ HİKAYE
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. Bölüm
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
YENİ BÖLÜM HAKKINDA DUYURU
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66 BÖLÜM
67. BÖLÜM
~ FİNAL ~
KOŞUUUUUUUUNNNNNN!!!!
SONUNDA GELDİM 😄
Kısa Hikaye Geldi
Yeni Hikaye

3. BÖLÜM

23.3K 1.1K 87
By SeymaGk

  Beynim uyuşmuştu sanki. Ne düşüneceğimi, ne diyeceğimi bilmiyordum. Çok saçma bir işin içindeydim. Gerçi hala durumu kavrayabilmişte değildim. Benim haberim olmadan dahası ben olmadan nasıl benimle evlenebiliyordu biri? Yani mantığım bunu kavrayamıyordu. Nasıl evli olabiliyordum?

“Bu nasıl olabilir?” şaşkınlık dolu sesimle Leyla tekrardan dosyaya döndü. Kaşları çatık, bir şeyler düşünüyordu. Bende düşünceler arasında boğulmuştum. Ailemin ölümünden üç ay sonra evlenmiş oluyordum. Allah’ım! Kendi kurduğum cümleye bile inanamıyordum. Çok saçmaydı çünkü.

“İyi bir araştırma yapmam gerek. Nasıl olmuş, kim, neden? Bunların cevabını bulmadan sana da mantıklı bir açıklama yapamam.”

“Eğer iki aylıksa cenazeden üç ay sonra olmuş oluyor. Sence bu adamın cinayetle bir ilgisi olabilir mi? Birden bire böyle bir olayın olması sadece tesadüf olamaz!” kafasını ağırca salladı. Ona da mantıksız geliyordu bu durum. Mantıklı bir tarafı olamazdı ki zaten böyle bir şeyin.

“İnan bende bir şey diyemiyorum. Şu durumda her şey olabilir. Her şey mümkün. Sen sakin ol. Ben bir şekilde halledeceğim bu meseleyi. Şu adamı bir araştırayım. Bu nasıl olmuş, niye olmuş öğrenmeye çalışacağım. Bütün bilgileri toplar sana haber veririm. Ondan sonra ne yapılması gerekiyorsa yaparız.”

“Kim peki bu adam? Adı ne?”

“Ali Yalman!” hafızamı yoklamaya çalıştım. Geçmişte böyle bir isim duydum mu? Ya da başka bir yerde gözüme çarptı mı? Hatırlayamıyordum. Bu ismi daha önceden duymamıştım.

“Tanıyor musun yoksa adamı?” olumsuzca iki yana salladım kafamı.

“İlk defa duydum ismini. Düşünüyorum ama hatırlayamadım böyle birini. Zaten çok fazla tanıdığımız yoktu ki bizim. Babamların durumunu en iyi sen biliyorsun. Babamın hastaneden görüştüğü bir iki kişi var. Ki onları da cenazede görmüştüm en son. Birde annemin arada bir görüştüğü komşusu var. O da yan evde oturuyor kızıyla. Yaşlı bir teyze. Onlar dışında hatırladığım başka kimse yok.” Sustuğumda aramızda bir sessizlik oldu. Hala beynimi yokluyordum, tanıyor muydum ben bu adamı? Daha önceden karşılaşmış mıydık? Bir yerde ismini duymuş muydum? Hayır. O adamla tanışmadığıma emindim.

“Şu araştırmanı en kısa ne zaman yaparsın?”

“Yarın sana haber veririm. Adamı da iyice bir araştırırım. Yarın gelirsin buraya duruma göre ne yapılacaksa onu yaparız.” Onaylamaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu. Ben hala olayın şokundaydım aslında. Olanları kavrayamadığım gibi telaşımda artıyordu. Aileme yapılanların sahibini bulamışken birde bu adam çıkmıştı. Hayatımda tam da böyle bir karmaşaya ihtiyacım vardı zaten(!) Bıkkınlıkla derin bir nefes koy verip yerimden kalktım.

“Senden haber bekliyorum o zaman.”

“Lütfen bu kadar düşünüp, takma kafana. Bir şekilde her şey hallolur. Hem daha neyin ne olduğu belli değil. Ailen ile ilgili bir bağlantısı olmayabilir. Sonuçta cenazeden hemen sonra olmamış bu olay.”

“Aniden böyle bir şeyin olması da normal değil ama. Neyse artık yarına kadar sabredeceğim. O zaman tekrar konuşuruz. Uzun uzun hem de. Sana kolay gelsin, görüşürüz.”

******

Yorgunlukla eve girdiğimde direk salona gittim. Kafamda ki düşüncelerden kurtulmak için önce hastaneye gidip, hastalarımı kontrol etmiştim. Ama zaman çabuk geçmiş ve ben yine düşüncelerimin arasında boğulmuştum. Belki ben fazla kuruyordum, fazla telaşlanıyordum ama kendimi çaresiz hissediyordum. Güven dolu kollar yoktu artık, her derdimde yanımda olan yoktu, korkmamamı sağlayacak maviler yoktu. Güçlü olmak için çırpınıyordum. Onlar için ayakta durmaya çalışıyordum. Ailemin katilini bulamamışken birde saçma sapan işler çıkıyordu başıma. Ben daha onların yokluğuna alışamamıştım ki! Hala annemin odama girip, geceleri üstümü açıyorum diye kızacak sanıyordum. Ya da babam hemen gelip beni anneme karşı koruyacak sanıyordum. Babam iki gece üst üste nöbet tuttuğu için uykusuz olsa da sabah kahvaltısını muhakkak bizimle yapacak sanıyordum. Ya da yine saçma sapan bir eşya bulup eve getirdiği için annem kızacak sanıyordum. Ama yine de o getirdiği eşyayı salonun bir köşesine koyacaktı. Gözümden istem dışı bir damla aktığında hırsla sildim. Onları kim aldıysa elimden bulacaktım onu. Başımda ki bu saçma sapan olaydan kurtulduktan sonra tam gaz o şerefsizi aramaya devam edecektim. Kim böyle canice bir şey yaptıysa cezasını çekecekti. Beni böyle acılar içinde bırakıp, ailemi canice katledip dışarıda istediği gibi dolanamazdı. Bunun sorumluları kimse bulacaktım.

Üstümü değiştirmek için oturduğum yerden kalktığımda zil de çalmıştı. Saate baktığımda baya bir geç olduğunu yeni fark ettim. Hastane de tahmin ettiğimden de çok oyalanmıştım demek ki! Yüzüme bir gülümseme oturtturarak kapıya yöneldim. Sedalara bir şey belli etmek istemiyordum. Her ne kadar yanımda olsa da bu konuları Leyla dışında kimseye konuşmazdım.

“Şule abla!” kapıyı açar açmaz Yasemin’in şakımasıyla yüzümde ki gülümseme gerçek olmuştu. Yasemini kucaklarken Seda da gülerek içeri girmişti.

“Beni bile ilk gördüğünde böyle tepki vermemişti.” Gülerek Yasemini kucağıma aldım ve kapıyı kapatarak içeri girdim.

“Beni senden çok seviyorsa ben ne yapayım canım benim?”

“Seni çok özledim Şule abla. Ablama sürekli beni senin yanına getirmesini söyledim ama hiç getirmedi.” Tatlı tatlı konuşunca yanaklarını sulu sulu öpmeye başladım. Kıpkırmızı, tam ısırmalık yanakları vardı bıdığın.

“Görüyor musun şu ablanın yaptığını? Bizi birbirimizden ayırmış!”

“Hemen de satın beni zaten. Sizi gidi nankörler.” Hep birlikte gülerken Yasemin her zaman ki gibi konuşmaya başladı. Tam çağ çocukları gibi çok akıllı bir çocuktu Yasemin. Etrafında ki olayları gözlemleyip, sürekli konuşup dururdu. Ve ona mantıklı bir açıklama yapılmadığı zaman asla da susmazdı. Hep birlikte mutfağa giderek bir şeyler hazırlamıştık. Onlar yemekten gelseler de ben daha bir şey yemediğim için onlarda bana eşlik etmişlerdi.

“Okul nasıl gidiyor küçük hanım? Biraz da ondan bahset bakalım!” okuldan bahsedince yüzü daha da bir paralamıştı sanki.

“Harika gidiyor. Senin dediğin gibi derslerime çok çalışıyorum. Öğretmenlerimin sözünden de çıkmıyorum. Sınavlarda hiç yanlış yapmıyorum. Söz verdiğim gibi Şule abla sizin gibi doktor olabilmek için çok çalışıyorum.” Kendi küçüklüğüm gelmişti biran gözümün önüne. Babama özendiğim için doktor olmuştum. Onun gibi olabilmek için, onun gibi insanlara yardım edebilmek için... O yüzden bende sürekli ders çalışırdım. Sınavlarımda hep en başarılı olmaya çalışırdım. Yüzümde derin bir gülümseme oluşurken Yasemin’in başının üstüne öpücük kondurdum.

“Aferin benim fıstığıma. Eminim ki bizden de başarılı bir doktor olacaksın sen. En iyilerden hem de.” Gözleri öyle bir parlamıştı ki bende onun gibi çocukça bir mutluluğun içine girmiştim. Allah yüzünde ki gülümsemeyi hiç soldurmaz inşallah.

“Gerçekten mi? Gerçekten de iyi doktor olabilir miyim?”

“Tabi ki de güzelim. Harika bir doktor olacağına eminim hatta.” Yanağıma heyecanla öpücük koyduktan sonra bende onu mutlu etmenin sevinciyle dolmuştum.

*****************

Leyla’nın telefonuyla hemen başhekimden öğleden sonrası için izin almıştım. Staj zamanından beri bu hastanede çalışıyordum. O yüzden başhekimde beni gayet iyi tanıyordu. Acil bir durum olmasa izin almayacağımı bildiği için de işi çok sorgulamadan izin vermişti. Ama önce bütün hastalarımla ilgilenip, son durumlarını kontrol ettikten sonra nihayet Leyla’nın yanına gidebilecektim. Sabahtan beri merakla ve telaşla ondan gelecek haberi beklemiştim. Çok geçmeden aramıştı aslında beni ama bende anca işlerimi ayarlayıp çıkabiliyordum.

“Şule?” ismimi işitmemle Emre’yi görmem bir olmuştu. Her zaman ki gülümsemesi yüzünde olsa da gözleri merakla bakıyordu.

“Dün aniden gittin, konuşamadık. İyi misin şimdi? Dün neyin vardı?” Emre iyi olsa da çok fazla meraklı biriydi. Ve fazlasıyla da benim üstüme düşüyordu.

“İyiyim teşekkür ederim. Önemli ve özel bir iki işim vardı. Dün içinde tekrardan teşekkür ederim.” Bir şey söylemeyeceğimi anlayınca fazla üstelemedi. Şükür ki! Yürümeye başladığım da o da benimle birlikte yürümeye başladı.

“Bu öğlen yemeği birlikte yiyelim mi? Uzun zamandır oturup konuşamıyorduk da zaten.”

“Benim işim var yalnız. Başka bir sefere diyelim mi?” sorgulamadan kabul etmesi için içimden dua etmeye başlasam da hemen merakla konuşmaya başlayınca inlememek için kendimi zor tuttum.

“Ne işin var ki?” Allah’ım sen bana sabır ver. Ben bu adamı alttan aldıkça bu tepeme çıkıyordu sanki.

“Emre bazı şeyleri sorgulamasan? Ya da bu kadar meraklı olmasan? Söylesem söylerdim zaten değil mi?” hemen pişmanlıkla gözlerini kaçırdı. Allahtan mahcup olmasını biliyordu. Birde arsızlığıyla uğraşamazdım.

“Tabi, şey ben özür dilerim.”

“Her neyse sonra görüşürüz tamam mı?” kafasını sallayıp yanımdan ayrıldı hemen. İnsanların kalbini kırmaktan nefret ediyordum ama bazen böyle davranmak gerektiğinin de farkındaydım. Emre’nin bana olan ilgisini elbette ki biliyordum ama bilmezlikten gelmek şu an da hem onun için hem de benim için daha iyiydi. Ona karşılık verecek duygularım yoktu. Olmasını da isteyeceğim bir dönemde değildim. Kendi sorunlarımla uğraşırken karşı cinsle olan bir ilişkiye hazır değildim. O yüzden Emre ile ne kadar mesafeli olursak o kadar iyiydi.
Hastaneden ayrıldıktan sonra hiç vakit kaybetmeden, hızla Leyla’nın ofisine doğru sürdüm. Bu iş bugün çözülmeliydi artık. Bu saçmalık sona ermeliydi. Trafiğin olmamasıyla, uzak olmayan ofise daha da erken varmıştım. Leyla’nın beni beklediğini bildiğim için öğlen yemeğine çıkmadığını da biliyordum. O yüzden gelmeden yanımda yiyecek bir şeyler de almıştım. Kızın vaktini alıyordum yeterince, bir de benim yüzümden aç kalmasın.
Asistanı yerinde olmadığı için Leyla’nın kapısı açıktı. Ama yine de kapısını çalarak içeri girmiştim. Her zaman ki gibi dosyalarının arasına gömülmüştü.

“Selam. Sana yemek getirdim.” Diyerek elimde ki poşeti salladım. Gülerek yerinden kalkmıştı.

“Gerek yoktu diyemeyeceğim, çok feci acıkmış durumdayım.” Gülerek eline poşeti verdiğimde hemen oturarak konuşmaya başladım. Bu konuyu daha fazla uzatmaya niyetim yoktu.

“Ee? Anlat bakalım neler buldun? Kimmiş bu adam? Nasıl böyle bir şey olabiliyormuş? Neler buldun her şeyi anlat!” o yemeğini poşetinden çıkarırken eliyle de masasının üstünden bir yeri gösterdi.

“Dosya orada. İçeride bütün bilgiler var ama ben sana anlatayım. Ali Yalman. 29 yaşında iş adamı. Aslında pek tekin biri değil. Yani belgelenmiş bir şey yok ortada adam kendini saklıyor ama etraftan sorduğum kadarıyla adam mafya tipli biriymiş. Öyle astığım astık, kestiğim kestik tiplerden değil. İllegal yollardan iş falan da yapmıyor ama tekin de değil işte. Ailen ile ilgili hiçbir bağlantı bulamadım. Adam ne buralı ne İzmirli adam Hataylı ve ailesi de yok. Yani ailesi ile ilgili hiçbir şey bulamadım. Ya ailesi yok ya da ailesini saklıyor. Seninle ya da ailenle ilgili hiçbir ortak noktanız yok. Cinayetle ilgili biri olmadığını düşünüyorum. Muhakkak bir şeyler bulurdum yoksa. Şüphelenemeyeceğimiz kadar yabancısınız birbirinize. Evlilik olayına gelirsek onunla ilgili de bir şey bulamadım. Normal bir şekilde başvurulup evlenmiş olarak görülüyorsunuz. Ali Yalman’ın bu işle ne ilgisi olabilir diye araştırdım yine bir şey yok. Adamın seninle evlenmesi için bir sebep yok. Ya bilmiyor o da evlendiğinizi ya da umursamıyor. Ama umursamaması da saçma. Adam büyük iş adamlarından. İsim yapmış biri yani. O kadar miras yediler varken haberi olmadığı karısını önemsemeyecek kadar salak değil.”

“Benimle evlendiğini biliyor. Bana yakında görüşürüz diye bir not bırakmış ve hastaneden birine kendini eşim diye tanıtmış.” Ağzına bir iki lokma bir şey koyarken kaşları yukarı kalkmıştı. Dün o telaşla bunları söylemek aklıma gelmemişti.

“Bak bu ilginç işte. Evlilikten haberi varsa neden hemen harekete geçip seninle iletişime geçmemiş ki? Bir şeyler mi amaçlıyor acaba?” düşüncesiyle sessizliğe gömüldüm. Bu işte başka bir şeyler vardı ama ne? Ailemin olayıyla bir bağlantısı yok diyelim, peki nasıl böyle bir durumun içindeydik? Nasıl böyle bir şey olmuştu haberim olmadan?

“Emin misin ailemle bağlantısı olmadığına?” ağzında yemek olduğu için kafasını iki yana salladı ve ağzındakileri yutunca konuşmaya başladı.

“Emin değilim sadece bulduğum şeyler onu gösteriyor ve bende öyle düşünüyorum. Geçmişte veya şimdi hiçbir bağlantınız yok. Ne ailen ne de sen... Büyük olasılıkla cinayetle bir ilgisi yok ama daha derin bir araştırmada yapabilirim. Peki nerden çıktı bu evlilik olayı dersen inan ki onu bende anlayamadım. Adamın da bu işte parmağı yokmuş gibi duruyor çünkü senin imzan var. Başvuru kısmında yani.” Şaşkınlık esir almıştı beni bu sefer. Böyle bir şey yapmadığıma adım kadar emindim. Ne o adamla ne de başka biriyle gidip evlenmemiştim. Evlenmemiştim değil mi? Kesinlikle saçmalıyordum. Tabi ki de evlenmemiştim. Günlerce kendime gelmem uzun sürse de böyle bir hata yapacak kadar da kendimden geçmiş değildim. Büyük bir oyunun içinde olduğum kesindi. Ama kim tarafından ve neden böyle bir oyunun içine girdiğim ise koca bir soru işaretiydi.

“Bence hemen boşanma davası açalım.”

“Hayır o adamla görüşmek istiyorum. Leyla o adam beni biliyordu. O hastaneye boşuna gelip o notu boşuna bırakmadı. Tamam ailemle bir ilgisi yok diyorsun ama bu olayı da öylece boş verip kapatamam. Gidip o adamla görüşeceğim. Böyle bir şeyin nasıl olduğunu ona da soracağım.”

“Peki sen bilirsin. Adamın orada bütün bilgileri var. İş adresi de orada. Evinin adresi yok ama. Adamla ilgili o kadar çok bilgi toplayamadım zaten. Adam kendini gizliyor. Nasıl biri olduğunu da sorarak öğrendim açıkçası. O yüzden dikkatli ol lütfen.” Kafamı sallayarak yerimden kalktım.

“Sana haber veririm ben. Sağ ol. Görüşürüz sonra.” Dosyayla birlikte hızla ofisten çıktım. O adamla konuştuktan sonra boşanma davasını tabi ki de açacaktım. Ama ilk önce bu saçma durumun bir açıklamasını istiyordum. Hiç tanımadığım bir adamla nasıl isteyerek evlenmişim onun açıklamasını yapacaktı ilk önce. Nasıl böyle bir durumun içinde olup da bir şey yapmadığını açıklayacaktı. Tanışalım bakalım Ali Yalman, kimmişsin sen?

 

                   *** BÖLÜM SONU ***

Continue Reading

You'll Also Like

191K 22.3K 62
Portakal Kabuğundan MASAL olur mu? Ben yazarsam olur :) Portakal Kokulu Kız'ın arkadaşı Pelin ve tuzlu deniz kokulu adamın arkadaşı ağır adam Öm...
36.4K 2.2K 16
İki güçlü aşiret,geçmişte yaşanan olaylardan dolayı ağalık Korkmaz'lara verilir,Yıllar sonra iki aşireti karşı karşıya getirecek bir olay yaşanır ve...
244K 17.6K 21
Çocukların resim defterine çizdikleri Güneş'in sarısında saçları, Bade'den aldığı yeşilleri, Savaş'tan aldığı kararlılığı ve dik kafalılığı... Kavin...
3M 160K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...