DÜRÜST YALANCI: KISADIR AŞKIN...

By SeymaGk

1.2M 66K 6.7K

Kumdan bir kalenin içinde büyümüştüm. Kör ve dilsiz olarak. Kalem üstüme yıkılıyordu ve ben altında eziliyor... More

1. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
RÖPORTAJ!!
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
YENİ HİKAYE
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. Bölüm
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
YENİ BÖLÜM HAKKINDA DUYURU
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66 BÖLÜM
67. BÖLÜM
~ FİNAL ~
KOŞUUUUUUUUNNNNNN!!!!
SONUNDA GELDİM 😄
Kısa Hikaye Geldi
Yeni Hikaye

2. BÖLÜM

25.4K 1.2K 123
By SeymaGk

  Hasta dosyalarımı toplamıştım ki içeri gülerek Seda girdi. Onun bu neşeli haliyle bende gülmeye başladım. bu gülümsemeye de bugün gerçekten ihtiyacım vardı.

"Eşyalarımı sabah çıkmadan topladım akşam gelip alsam sorun olur mu?" yalandan üzülerek kalemlerimi önlüğümün cebine yerleştirdim. Umarım fazlasıyla yoğun bir gün geçirirdim. Tabi ki de insanların hastalanıp, yaralanmalarını istemezdim. Ama onlarla ilgilenmek bana terapi gibi geliyordu.

"Ne bu acele ve sevinç? Benden kurtulduğun için heyecanlısın her halde?" o da benim gibi yalandan, heyecanlanınca gülmeden edemedim.

"Sonunda diye göbek attım sen yokken." sözlerine daha çok gülerek dosyalarımı elime aldım ve yanına gittim.

"Akşama bizimkilerle yemek yiyeceğiz. Uzun zamandır görüşmüyorduk biliyorsun. O yüzden mutluyum. Akşam da Yaseminle birlikte gelip alırım eşyalarımı dedim. Seni görmek istediğini söyleyip duruyordu." Seda'nın ailesi bizimkinden daha genişti. Üç tane erkek bir tane de kız kardeşi vardı. Ama hepsi de ayrı ayrı yerlerde olduğu için nadir bir araya gelip görüşebiliyorlardı.

"Ne zaman istersen o zaman gelebilirsin. Orası da senin bir evin sayılır unutma. Akşam Yaseminle birlikte bizde kalın hatta. Yemekten sonra gelirsiniz." kafasını uysalca salladığında odadan dışarı çıkarak yürümeye başladık. Hemşireler günaydın diyerek yanımızdan geçip gidiyorlardı. Bazı hastalar etrafta dolanırken, bazı hasta yakınları da hastaları için dua ederek bekliyordu. Korkulu bekleyişler. Düşüncelerimin saptığı yönü fark edince Seda'ya döndüm.

"Beni yanlış anlamadın değil mi? Seni evden kovmuş gibi görünmek istemem. Sen kırmak isteyeceğim en son insan bile değilsin. Biliyorsun." boyunun verdiği avantajla elini omzuma attı. Boyumu takıntı yapmamayı öğreneli uzun yıllar olmuştu. Fiziksel olarak tamamen annemin kopyasıydım. Bununla gurur duymaktan başka yapacağım bir şey yoktu.

"Gerçekten evden kovmuş olsan bile arsızın tekiyim ben anlamam ki!" bu doğal haline ikimizde gülüşmeye başladık. Beni güldüren nadir insanlardan biriydi zaten.

"Ama merak etme öyle anlamadım. Ayaklarının üstünde durmak istemen çok güzel bir şey. Bunun için sana darılacak değilim. Aksine bu konu da seni desteklerim. Senin her zaman yanında olurum." minnetle gülümsedim.

"İyi ki varsın." cebimde ki çağrı cihazının çalmasıyla konuşmaya fırsatı olmamıştı. Bense "Görüşürüz." dedikten sonra koşarak yanından ayrılmıştım. Acil kapısına doğru koşarken Emre ile Aslı da koşarak yanıma gelmişti. Büyük bir vaka vardı anlaşılan. Köşeyi dönmüştüm ki sertçe birine çarpmamla elimde unuttuğum dosyalar etrafa dağılmış, bende yere kapaklanmıştım. Bugün de sakarlığım üstündeydi demek ki! Çok oyalanmadan hızla yerden kalkıp resepsiyon da ki Büşra’ya bağırmaya başladım.

"Büşra dosyaları toplayıp odama götür." dedikten sonra çarptığım kişiyi umursamadan acile koşmaya devam ettim. Birinin hayatı söz konusuyken nezaket kurallarına uyacak vaktim yoktu. Emre ile Aslı'nın yanına gittiğimde ambulans görevlileri de hastaları çıkarıyordu. Hızla bir hastanın yanına giderek sedyenin yanında acil servise doğru koşmaya başladık. Bir yandan da ATT görevlisinin anlattıklarını dinleyerek kafamda yapılması gerekenleri oluşturuyordum.

"Hasta 54 yaşında. Kullandığı araç başka bir araca çarparak takla atmış. Sarsılmadan dolayı beyin travması olabilir. Ayrıca göğüs kafesinde zedelenme ve diz kapaklarında yırtılma var. Bilinç kapalı, nabız 30, tansiyonu da 80'e 45. Ve nabız gittikçe düşüyor."

"Hemen tomografi ve perfüzyon MR istiyorum. Ayrıca batın travması için abdonimal ultrasonografisi yapın. Dizi içinde ortopedi uzmanını çağırın." acil servise girer girmez herkes bir yere koşturmaya başlamıştı. Hastanın kıyafetlerini çıkararak dediğim tetkikleri yapmak için hazırlamaya başlamıştık. Tekrardan değerlerine baktığım zaman iyice düştüğünü gördüm ve hırsla bağırmaya başladım.

"Daha hızlı hareket edin. Hastanın durumu gittikçe kötüleşiyor." dediğimde biraz daha hızlanmışlardı.



*************************



Derin bir nefes koy vererek başımda ki boneyi çıkardım. Yüzümde memnun bir gülüş varken üstümde ki önlüğü çıkarıyordum. Ameliyathaneden doktor adayları çıktığında birbirimize gülmüştük.

"Geçmiş olsun hocam. Başarılı bir ameliyattı."

"Hepimizin eline sağlık. Hastanın son durumunu kontrol edip yoğun bakım ünitesine alın. Değerlerine bakın. Bende kontrol etmeye geleceğim zaten."

"Peki hocam." hızla yanlarından ayrılarak odama geçtim. Tahmin ettiğimiz gibi yaşlı adam beyin travması geçirmiş, sarsıntıdan dolayı boynunda zedelenmeler olmuştu. Ama neyse ki hayati tehlikesi ciddi bir boyut almadan ameliyata almış ve hayata tutunmasını sağlamıştık. Birine daha yardım etmenin sevinciyle ellerimi yıkayarak üstümde ki ameliyat kıyafetinden kurtuldum. Ameliyat baya uzun sürdüğü için vakitte hayli olmuştu. Daha ilgilenmem gereken hastalarım vardı ama. Üstümü giyindikten sonra sabah ilgilenmem gereken hastaların dosyalarını alırken üstünde ki renkli not kağıdı dikkatimi çekti. Düzgünce yazılmış kelimeler, yorgun beynimi karıştırmıştı.

"Bir gün içinde, iki kere... Yakında görüşürüz ;)"  sonda ki göz kırpma işaretiyle kaşlarım istem dışı çatılmıştı. Bu da neydi böyle şimdi? Kim yazmıştı ve ne demek istemişti? Kağıdın arkasına çevirip başka bir şey olup olmadığına baktım. Ama sadece bu kelimeler vardı. Elime dosyalarla birlikte kağıdı da alarak resepsiyonun oraya doğru gitmeye başladım. Büşra’ya dosyalarımı odama götürmesini söylemiştim. Birini görmüş ya da notu bırakmasını söylemiş olabilirdi.

"Büşra?" başını bilgisayardan kaldırarak beni görünce oturduğu yerden kalktı.

"Buyurun hocam?"

"Masamın üstünde bir not buldum. Hasta dosyalarının üstünde. Sana odama götür demiştim. Sen bırakanı gördün mü? Ya da notu bırak diyen?" yanakları kızarmaya başladığında bir şey döndüğünü anlamıştım. Neler oluyordu böyle?

"Hocam dediğiniz dosyaları ben bırakmadım masanıza." dediği anda iyice kaşlarım çatılmıştı.

"Kim bıraktı peki?" yüzünde ki kızarıklık gittikçe artıyordu.

"Çarptığınız beyefendi dosyaları toplarken bana yardım etti ve kendisi aldı dosyalarınızı. Sonra da ben Şule Hanım'ın odasına bırakırım dedi."

"Sende öylece izin verdin öyle mi? Nasıl kim olduğunu bilmediğin adama güvenip de odama girmesine izin verirsin?" telaşla elleriyle oynamaya başladığın da mahcubiyeti yüzünden belli oluyordu. Ama onu umursamayacak kadar sinirlenmiştim. Nasıl böyle bir hata yapardı?

"Eşiniz olduğunu söyledi hocam." sözleriyle sinirim katlanırken şaşkınlıkta bedenimi esir almıştı. Kim niye böyle bir saçmalık yapıyordu?

"Sen benim evli olmadığımı bilmiyor musun Büşra?" git gide artan sesimle Büşra iyice telaşlanmaya başlamıştı. Ama bende telaşlanıyordum. Kim benimle böyle çocukça uğraşırdı ki? Bir de bıraktığı not vardı. O notu hala anlayabilmiş değildim ya.

"Biliyorum evet ama adam öyle bir konuştu ki gerçekten inandım bir an. Ve ben ne olduğunu anlayamadan da dosyalarınızı alıp odanıza gitmeye başlayınca gerçekten eşiniz zannettim." sinirle kafamı salladım.

"Sorumsuzluğuna inanamıyorum Büşra. Her eşim diye gelene inanacaksan işimiz var seninle."

"Özür dilerim hocam. Gerçekten bilerek yapmadım. Bey efendi sizinle ilgili çok net konuştu ve Şule ile yeni evlendik dedi. Ben zaten hemen kayıtlarınıza baktım ve gerçekten de soy isminizin değiştiğini görünce çokta üstüne düşmedim." şaşkınlığım git gide artarken nasıl tepki vereceğimi şaşırmıştım. Ya ben de bir sıkıntı vardı yanlış algılıyordum onu. Ya da Büşra ne dediğini gerçekten bilmiyordu.

"Ne demek soy isminiz değişmiş? Büşra sen ne saçmalıyorsun böyle? Nasıl olur böyle bir şey?"

"Kayıtlarda Şule Yalman olarak geçiyorsunuz. Siz de bakın isterseniz." diyerek bilgisayarda bir şeyler yaparak ekranı bana döndürdü. Şaşkınlıkla bilgisayara bakarken telaşlanmadan edemedim. Neler oluyordu böyle Allah aşkına? Tüm bunlar ne demek oluyordu? Beynim donmuş gibi düşüncelere daldığımda bedenimi bir korku da sarmıştı. Annemle babamın ölümüne sebep olanlarla bir ilgisi olabilir miydi? Onların sebepsiz ve canice öldürmelerinden sonra birde bu evlilik saçmalığı çıkmıştı. Böyle bir şeyin olması oldukça saçmaydı çünkü. İyice paniklemeye başladığımda hızla odama giderek elimdekileri bıraktım ve önlüğümü çıkararak çantamla kabanımı alıp hızla çıktım.

"Şule?" Emre'nin gülerek ismimi söylemesiyle yanına gittim.

"Benim acil çıkmam gerek. Bir saat sonra nöbetim bitecek zaten. O zamana kadar beni soran olursa beni idare eder misin?"

"Tamam ama neyin var? Yüzün bembeyaz olmuş?"

"Teşekkür ederim Emre. Sonra görüşürüz." arkamdan seslenmesini umursamadan hızla hastaneden çıktım. Saçma sapan şeyler oluyordu ve ben telaşlanmadan edemiyordum. Sürekli beynimde durup dönen düşünceler, beni içine hapseden görüntüler gözümün önünden gitmiyordu. Normal bir şey değildi bu. Ve normal bir zamanda da gelmemişti başıma. Olaylar daha aydınlanmamışken, olaylar bu kadar karışıkken, ben neyin peşine düştüğümü bilmeden bilinmezliğe girmişken ne olduğu belli olmayan bir adam çıkmıştı ve benimle evli olduğunu söylüyordu. Tabi ki de işin aslını öğrenmeden inanmıyordum böyle bir şeye ama ortaya aniden çıkan bir adamın olduğu da su götürmez bir gerçekti. Düşüncelerin arasında kalarak avukatıma doğru yol aldım. Şu anda bana ondan başkası yardım edemezdi.




*****************




"Biraz sakin olmayı dener misin? Daha ortada belli bir şey yok ama sen çok fazla telaşa kapılıyorsun!" Leyla'nın bıkkın çıkan sesiyle derince oflayarak koltuğa oturdum.

"Telaşlanıyorum çünkü normal bir durumun içinde değilim."

"Orta da belli bir şey yok ama. Biraz sakin ol. Birazdan gelir bilgilerin." uysalca kafamı salladım. Şu durumda yapacak başka bir şeyimde yoktu zaten. Ailemin durumunu tek bilen Leyla'ydı. Birinden yardım ve destek almam gerekti. Bu kişi de aile avukatından başkası olamazdı. Gerçi onun da pek bir şey bulduğu yoktu ama en azından olayın peşini bırakmıyordu ve olayın öylece üstünün kapanmasını engelliyordu.
Kapının çalınmasıyla oturduğum yerde doğruldum. Telaşım git gide artıyordu. Leyla'nın asistanı dosyayı bırakarak yanımızdan ayrılmıştı. Bende merakla Leyla'ya odaklandım. Leyla da benim inadıma yapar gibi ağırca dosyayı açıp incelemeye başladı. Kaşları derince çatılınca iyi şeyler olmadığını anlamış oldum.

"Eee? Bana da neler olduğunu söylemeyi düşünüyor musun?" bir süre daha dosyayı inceledikten sonra düşünceli bir şekilde gözlerime baktı.

"İki aylık evli görünüyorsun!"




                  *** BÖLÜM SONU ***

Continue Reading

You'll Also Like

36.4K 2.2K 16
İki güçlü aşiret,geçmişte yaşanan olaylardan dolayı ağalık Korkmaz'lara verilir,Yıllar sonra iki aşireti karşı karşıya getirecek bir olay yaşanır ve...
Kayıp Parça By Rabikce

General Fiction

82.5K 6.4K 13
Balım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti...
258K 19.8K 60
(Romantik) Çingene kızıydı ne bir yurdu vardı ne bir memleketi. Anasız babasız yetimdi. Sadece göç etiği yerlere yüreğindeki masumiyetin meşalesini...
3.8M 238K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...