"Pasaportum mu var?" şaşkınca söylediğim cümleye gülerek cevap verdi.
"2 dakika önce çıkarttım" dediğinde dudaklarımı dişlemeye başladım.
Evet şuan uçaktaydık ve ben cam kenarına oturdum, anladığınız üzere ilk defa uçağa biniyorum.
"Bavulumu kim hazırladı? Benim sende hiç eşyam yok ki!" dedim ve kaşlarımı kaldırdım.
"Miraya önceden hazırlattım" dediğinde korkuyla gözlerimi büyüttüm, şimdi o bavulun içine ne kadar iğrenç şeyler koymuştur, kesinlikle ağlıycam.
"Şimdi bu uçak 'stop' etse biz ölür müyüz?" dediğimde ciddi miyim diye baktı.
"Merak etme aynı anda ölürüz" dedi ve oturduğu koltukta yayıldı,
"Peki ya birisi benim bavulumu alırsa ne olur?"
"Geri alırız" söylediği sözlerle ne kadar mantıklı olduğunu anladım.
"Bu koltuklar deri mi?"
'Napacan nüfusuna mı alacan?' dedi iç ses.
"Koltukları da mı yiyeceksin?" dediğinde gözlerimi şaşkınlıkla açtım,
"Ben bi kere obur bi kız değilim" dedim ve oturduğum koltukta dikleştim.
"Bak bu büyük bi yalan" dedi ve bana bezgin bakışlarını gönderdi.
"Sensin yalan" dedim ve dudaklarımı büzdüm, bi dk... az önce sensin yalan mı dedim? Tam olarak önüme döndüm ve karşımdaki kapalı olan televziyona bakmaya başladım.
5 dakika sonra Onur un yanına 14 yaşlarında bir oğlan oturdu, sivilceden yüzü gözükmüyordu ama çok tatlıydı.
"Yenge yemeyeceksen bana ekmeği versene" bakışlarımı çocuğa çevirdiğimde ciddi olup olmadığına baktım.
Ortamızda Onur vardı ama gözlerini yummuştu büyük ihtimalle uyuyordu, gece o kadar içki içerse olacağı bu zaten.
"Ben senin nereden yengen oluyorum? Git o hosttan iste" dedim ve kaşlarımı çatarak hormonları tavan yapmış çocuğa baktım.
"Host ne bacım?"
"Kara cahil! Host, hostesin erkek hali" dedim ve zafer kazanmış bakışlarımı ona gönderdim.
"Yalnız o kız" dediğinde daha uçak kalkmadığı için ayağa kalktım.
"Yok lan erkek" dedim ve yerime geri oturdum.
"Hayır, hiç bi erkeğin öyle göğüsleri olamaz" dediğinde yüzümü buruşturdum.
"Lan bak adamı hasta etme! O erkek, gidip bana sordurtma" dedim ve burnumu büyüttüm.
"Abla, o kız" dediğinde hayır anlamında başımı salladım.
"ERKEK!" dedim ve gözlerimi büyüttüm.
"KIZ!"
"ERKEK!"
"KIZ!
"ERKEK!"
"YETER!" Onur ortadan bağırınca ikimizde koltuklara sokulduk.
"Beynimi siktiniz, dön lan önüne-" çocuğa bakışlarını gönderdiği an, çocuk korkarak önüne döndü ve koridor kısmına bakmaya başladı. Abi çocuk şuan titriyor.
"Sende uyu, yemin ediyorum bu uçaktaki herkesi öldürürüm" dediğinde gayet ciddi olduğunu anladım ve pencereye yapıştım.
Onur son kez bana öldürücü bakışlarını attı ve kaşlarını çatarak gözlerini kapattı.
*
1 saattir hala daha ne izlediğimi anlamadığım filmi kapattım.
Onur başını geriye yaslayarak uyuyordu, gerçekten yorgun olduğunu anladım.
"Yenge" fısıldayan çocuğa baktım. Çocuk, Onur uyuyor mu yoksa uyumuyor mu diye baktıktan sonra sivilceli alnını kaşıdı.
"Abla bu enişte neden bu kadar huysuz? İstedi de sen mi hayır dedin?" dediğinde ne demek istediğini ilk anlamadım, ama sonra,
"Sen ne biçim bi ergensin, sanane oğlum" dedim ve kaşlarımı çattım.
"Ne bileyim adam patlıycak gibi" dediğinde gözlerimi büyüttüm.
"Sana bi patlatırım görürsün" dedim,
"Abiyi anlıyorum, Allah yardımcısı olsun" dedi ve sırıtmaya başladı.
"Seninle mi uğraşacağım be, ben yatıyorum" dedim ve başımı pencereye yasladım.
YAZARDAN
Onur yanında uyuyan karısına baktı ve sonra gülümsedi, artık ne de olsa karısıydı.
"Abi şuan sana acıyorum, böyle konuşan kızı neden aldın? Daha güzel kızlar var" dediğinde çocuk, Onur bakışlarını ergen çocuğa çevirdi. Çocuk meraklı bi şekilde bakarken Onur sadece gülümsedi.
"Haklısın da-" eliyle sol göğsünü gösterdi "Burayı o çaldı, sence ne yapmalıyım?"
"OO abi, yapabileceğin hiç bir şey yok, ablayı elinde tutmalısın" dedi ve arkasına yaslandı.
"Öyle yapmaya çalışıyorum" dedi ve bakışlarını tekrar minik kızına çevirdi.
Aklına onu ilk gördüğü an geldi ve kahkasını tutamadı.
2 yıl, 4 ay önce 16:48
"Ya hadi kızım!" sarı saçları terden dolayı nemliydi, bu yüzden saçlarını yana savurdu.
"Öhöhöhöhö saçlarının tadı iğrenç ben kaşarlı domatesli tost yemek istiyorum" dedi ve dudaklarını büzdü.
"Kızım Furkan bu bara girdi, bende onu gözetleyeceğim" dediğinde, canı yemek çeken kız gözlerini devirdi.
"Git onu Alya ile falan yap! Ben açım Selin, aç!" dedi ve karnını ovdu.
"Duvarın arkasına geç!" diye böğürdü ve Beste yi çekiştirdi.
Duvarın arkasındaydılar ve Selin, Beste nin üzerine çıkmıştı.
"Bi bok görüyor musun?"
"Evet Furkan ı gördüm... ONUN YANINDAKİ KARA YELLOZ KİM?" diye bağırdı ve Beste nin üzerinden indi.
"Abi senin gibi mal bi insan görmedim, girmem lan ben oraya" tam arkasını dönüp gidecekken Selin onun kolundan tuttu.
"İçeriye giriyoruz" dediğinde, Beste isyan etti.
"Bende kaşarlı domatesli tost yağsın istiyorum ama olmuyor!"
Selin Beste yi zar zor çekiştirerek çokta uzun olmayan sıraya soktu.
"Eğer uslu durursan sana tost yaptıracağım ve yanında ayran içeceksin" dediğinde, Beste isyanı bırakıp düzeldi.
"Ayran bende kafa yapıyor, sen bana su söyle" dedi ve saçlarını dağınık topuz yaptı.
"Su ile de kafayı buluyorsun ki?" Beste derin bi nefes aldı,
"Haklısın"
*
"Buraya girecek yaşta olduğunuzu zannetmiyorum" dedi 2 metre boyunda olan güvenlikçi.
"Biyolojik mi yoksa zihinsel yaştan mı bahsediyoruz? Çünkü ben buradaki herkesten daha zeki olduğumu biiyorum" Selin, Besteyi mimcikledi. Adam tek kaşını kaldırdı ve düzeldi.
"Seni anan neyle besledi? Bende Kağan a yedireceğimde" Selin Beste nin ağzını kapadı ve başını yukarı kaldırdı.
"Şey içerde bizim amca var onu alacağız" dedi ve zar zor gülümsedi.
"Düzgün yalan uydur bari" dedi ve Beste gözlerini devirdi.
"Adı ne?" dedi adam ve o da başını eğdi.
"Hüsaamettin Satılmış, tanıyor musun?" dedi Beste ve kollarını beline yerleştirdi.
"Hayı-"
"AHAHA LAN AHMET" dedi Beste güvenlikçi abiye heyecanla baktı.
Adam ilk şaşırdı ondan sonra sırıttı.
"Beste? Gız sen burada napıyorsun?"
"Abi bizi içeri al ya, yanımdaki mal birisine gönlünü kaptırdı ona bakçaz" dediğinde Selin şok içinde yanındaki kıza baktı.
"Aşkı anlarım... hadi içeri geçin" dedi ve yolu açtı.
Güvenlikçi abiden uzaklaştıktan sonra Selin sordu,
"O kim?"
"Eski oturduğumuz yerdeki arkadaşımın kuzeninin çocuğunun karısının 3. Kocasından olan oğlunun damadının kayını, çok yakınızdır" dedi Beste ve gülümsedi.
"Nasıl tanıyamadım ya!" dedi Beste ve başını hayır anlamında salladı.
*
"Abi burası bok gibi kokuyor" dedi acıkan kız ve burnunu kapadı, Selinde aynı fikirdeydi o da burnunu kapadı.
İçerisi orta kalablıktı, ne sakin ne de çok kalabalıktı. İçerisi sigara ve alkol kokuyordu, bi tarafta ünlü adamlar ve mafyalar vardı, diğer tarafta ise kızlarla ilgilenen pis ergenler vardı. (Ergen dediğim 17 18 yaş falan) Çok fazla müzik sesi yoktu, hafifti.
Tabi bu durumu iki kız da bilmiyordu.
Boş bir bar masası bulup karşılıklı oturdular,
"Abi boyuma sıçayım, yere zar zor değiyorum" dedi Beste ve sinirle ayaklarını oynattı.
"Furkan ı görüyor musun?" Selin kafasını sağa sola salladı ama bulamadı,
"Evet şuan karşımda kara kızla sokularak konuşuyor" dediğinde Beste, Selin hızla başını arkaya çevirdi.
Furkan, Onur yüzünden, şirketin ortağının kızıyla buluşuyordu. Kızı kendine bağlayıp ortaklarına sorun çıkartacaktı.
"Seni gidi-"
"İstediğin bi şey var mı?" çok ince bi kız sesi geldi, iki kız aynı anda döndüler.
"Ben bi tane ayran yanında domatesli kaşarlı tost istiyorum" dedi Beste ve heyecanla barcı kıza baktı.
Barcı gülerek aç kıza baktı,
"Burada kimse tost yemez, ama senin için yaparız", barcı kız 20 li yaşlarındaydı, yaşına göre güzeldi ama yüzünde fazla makyaj vardı.
"Ben bi soğuk su alayım" dedi ve titreyen eline baktı.
Barcı kız gittikten sonra Selin hep arkasına bakıp durdu.
"Abi hiç boynun ağrımıyor mu lan? Benim bile canım acıdı" dedi ve önüne gelen bi tutamı kulağının arkasına aldı.
"Furkan uzak duruyor, o yelloz benim aşkıma yavşıyor" dedi ve kollarını göğsünde kavuşturdu.
5 dakika sonra tost, ayran ve su gelmişti.
Beste heyecanla tostu aldı ve tek ısırıkta 4te 1 ini yedi.
Selin içtiği suyu az daha püskürtüyordu,
"Oha yavaş ye lan!"
"Parayı sen vereceğin için kırıntı bile bırakmıyorum" dedi Beste ve göz kırptı.
"Kim dedi?" dedi ve tek kaşını kaldırdı.
Beste ağzındakini iyice çiğnedi ve ayranı kafaya dikti.
"Bak dostum, burada işler böyle yürümez" dedi ve ayran ile oluşan bıyığını koluyla sildi.
Selin korkuyla bitmiş ayrana ondan sonra Beste ye baktı.
"Onu neden içtin? Al işte kafayı buldu" dedi ve eliyle yüzünü sıvazladı.
10 dakika sonra barcı kız elinde iki birayla geldi,
"Bunu şu sağdaki adamlar ısmarladı" dedi ve gülümsedi, sonra gitti.
Selin yüzünü buruşturarak masaya gelen biralara ve ısmarlayan kişilere baktı.
Üç çocuktu, birisi kıvırcık birisi sarışın diğeri ise yavşak tipliydi.
Sarışın olanın o üçünün lideri olduğunu belliydi, ama tek problem üçününde yavşakça sırıtmasıydı.
Beste kaşlarını çattı ve iki biraya baktı ve sonra adamlara,
"Lan bunlar bize yavşıyor mu?" Beste zar zor ayaklandı ve iki birayı eline aldı, yavaşça adamların masasına yürürken Selin gözlerini korkuyla büyüttü.
"Selamın Aleyküm agalar, bu biraları kim ısmarladı?" dedi ve yapay bi şekilde gülümsedi.
Yavşak olan sırıttı "Sana ben ısmarladım bebeğim"
Beste burnunu büyüttü ve koltuğa iyice yayılmış olan çocuğa baktı.
"Öyle mii?" İkinci birayı masaya bıraktı, ilkinide çocuğun başından aşağı boşalttı.
"LAN SEN NAPIYON? BUNU KENDİNİ SATSAN ALAMAZSIN" çocuğun bağırışıyla müzik kesildi.
"OĞLUM SEN KİME SÜRTÜK DİYON LAN?" Beste boşalmış birayı masaya vurdu, biranın yarısı kırıldı, diğer kapak kısımını elinde tutuyordu.
"Sürtük değil misin?" çocuk üstünü başını bırakıp sırıtmaya devam etti,
"Sen kime sürtük diyon oğlum? Şu tipe bak, maymun ile bok sevişmişte sen ortaya çıkmışsın, maymun sonra seni evlatlıktan atmış, böyle-" öteki eliyle nah yaptı "Kalmışsın"
Bardaki çoğu kişi kahkahalara boğulmuşken Selin utnaçla kalktı ve Beste nin yanına gitti, çünkü biliyordu kafası yerinde değildi, ayranla kafa bulan birisinden bahsediyoruz.
Üç enayiler şok olmuş şekilde bakarken Beste elindeki kırılmış birayı üçüne de salladı.
"Ananızı ağlatırım sizin, o çükünüzü alırım ağzınızdan sokar götünüzden çıkarıp kulaklarınıza sokup yalatırım-" güvenlikçi tarafından belinden tutuldu ve dışarı çıkartıldı,
Daha barın içindeyken bağırdı,
"TOPUNUZU PATLATIRIM LAN SİZİN!"
Selin utançla barın dışına çıktı, parayı da masaya bırakmıştı.
Bardaki herkes gülüp geçmişti ama geçmeyen tek kişi Onur du.
*
"Burada ne işimiz olduğunu sorabilir miyim?" genç adam, yanında oturan çalışanına soğuk bakışlarını gönderdi.
"Soramazsın" dedi sert bi sesle.
Çalışanı korkarak sandalyeye yaslandı ve cıkcıkladı.
"Şu sesi çıkarıp durma sinirlerim bozuluyor" bakışlarını yanında oturan adamdan aldı ve üç masa ötede oturan kardeşine baktı.
"Abi bu Furkan bence işi iyi biliyor" Salih az önce söylediği sözü tekrar söyledi.
Onur dişlerini gıcırdatarak aptal adama baktı,
"Salih-"
"Sustum" göt korkusundan dolayı adam sustu.
Onur tekrar bakışlarını Furkan a çevirdi, ortağını sevmiyordu, onun işini çabucak bitirebilirdi ama kızı vardı. O kadar da cani değildi.
"Neden kızın kalbini kırdırtıyorsun ki?" Salih yine duramamış, ağzını açmıştı.
Onur bu sefer kendini durdurmadı ve eline ilk geçen şeyi hızla fırlattı.
Salih in hızlı refleksleri olmasaydı belki de bira kafasında kırılmıştı.
Bira duvarda kırılırken kimse takmadı, bunlar normal şeylerdi.
Salih gözlerini korkuyla açtı ve yerine sindi.
O sırada barın girişinden iki kız girdi.
Onur dikkatini istemeden iki kıza verdi, böyle kızların bu bara gelmemesinden dolayı değildi, ikisi de malca hareket ediyordu.
Onur Furkan ı bıraktı ve onları izlemeye başladı,
Saçları toplu olan kız tek ısırıkta tostun çeyreğini yiyince genç adam şaşkınlığını gizleyemedi.
Salih patronunu hiç takmıyor ve bu aralar kafaya taktığı kızla mesajlaşıyordu.
Sarı saçlı kız, Furkan a bakıp durunca Onur tek kaşını kaldırdı.
10 dakika sonra barcı kız onların masasına gitti ve bi şeyler söyledi, saçı topuz olan elindeki biralarla kalktı ve Onur un karşısındaki masaya ilerledi.
Kızın ifadesinde sadece öfke vardı ama kız zar zor gülümsedi.
Kızın fazla kısa olduğunu düşündü.
Onur kaşlarını çatık bi şekilde kızın yaptığı saçmalığı izledi, müzik kesilmiş herkes oraya odaklanmıştı.
"TOPUNUZU PATLATIRIM LAN SİZİN" güvenlik kızı götürdükten sonra, genç adam, kendisine hakim olamadı ve sırıttı.
"Abi hayatımda gördüğüm en cesur kız, ya da asi mi?" Salih bunu fazla düşünmedi ve masada bulunan suyu kafasına dikti.
"Bencede" Onur koltuğa yaslandı ve gülümsedi.
BESTEDEN
Duyduğum kahkaha sesiyle yerimde hopladım.
Onur kahkasını durdurdu ve çatık kaşlarla bana bakmaya başladı.
"Uyandırdım mı sevgilim?"
'Evet, öyle bi anırdın ki uçak kaza yaptı zannettim' demek isterdim.
"Yoo.. Neden bana öyle derin bakıyorsun?" dedim ve gözümü ovuşturdum.
Alnımı öptü ve başımı omzuna yasladı,
"Bir şey yok bebeğim, uyumana devam et" dedi ve beni iyice kendine çekti.
Sizce hikaye nasıl ilerliyor? Eğer söylemek istediğiniz şeyler varsa söyleyebilirsiniz. Eleştirilerinizi merak ediyorum :))