DİKKAT KATİL VAR!!

By gumballpsikopat

8M 307K 95.1K

"BUNU YAPAMAZSIN!" diye bağırdım karşımdaki adama doğru. Bi katile bağırmak ne kadar mantıklı onu da siz düşü... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
GELECEK BÖLÜMDEN KESİT
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
2. Kitap Alıntısı
Bölüm 41
Sosyal Medya
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
ÖNEMLİ!
Bölüm 47
GELECEK BÖLÜMDEN KESİT
Bölüm 48
Bölüm 49
DUYURU!
Sorular Part 1
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Duyuru!
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Duyuru!
Bölüm 58
Bölüm 59
FİNAL!
Kitap kapağı

Bölüm 20

145K 5.2K 2K
By gumballpsikopat

Multideki Beste nin gelinliği, iyi okumalar :))

Aynadan kendime bakış attım.

Onur daha gelinliğimi görmemişti ve bence gerek yoktu, adam çok az dar olan pantalona kızıyor.

Üzerimdeki gelinlik ise... Fazla dardı evet ve boynum fazla açıktı.

Hafif çıkan göğüslerime dokundum, bu kadar var mıydı ya? Yüzümü buruşturdum.

Saçlarım topuz yapılmıştı ve yüzümde badana boya var gibi hissediyordum ama sadece rimel ve pembe ruj vardı.

Yüzüme makyaj yapılmasına izin vermedim çünkü, hatta kot pantolonla gidecektim ama annem beni terlikle dövdü, o yüzden popom hafif sızlıyor.

Asya Hanım ve ben, düğündeki özel odadaydık, son dokunuşlarını yapıyordu.

"Çok güzel oldunuz" dediğinde istemsizce gülümsedim, tamam hafif heyecanlıydım ama geceyi hemen atlatmak istiyordum.

"Teşekkürler" annemler tüm akrabalarımı çağırmıştı, meğersem Türkiye nin her yerine yayılmışlar. Daha tanımıyorum ben onlaın çoğunu.

Asya Hanım odadan çıktı, ben hala ayaktaydım, ne bileyim oturursam götüme arı girecek gibi hissediyorum.

"Şu tipe bak" dedim ve aynadan kendime baktım.

"Buldog ile maymun sevişmişte yeni nesil çıkmış, o nesilin en boktan çocuğu gibisin" dedim ve kaşlarım kalktı.

Kapı çaldı, "Giremezsin" dedim ve kapı açıldı.

Kağan içeri girince ağzım açık kaldı, Kağan ın ilk defa kravat gömlek giymişti.

Kahkahayı patlattım.

"Oha oğlum, sen böyle resmi giyinir miydin?" dedim. Fazla ciddi bakınca da sustum.

Kağan beni baştan aşağı süzdü.

"Bu olmamış ben beğenmedim. Sana demiştim, bu iğrenç diye" Kağan ın yorumunu hatırlayınca dudağımı endişeyle ısırdım.

"Ne yapayım? Aldık işte uzatma" dedim ve ona gücenmiş bi bakış attım.

Kağan bi kaç saniye bana uzunca baktı, sonra aniden bana sarılınca gözlerim şaşkınlık ile büyüdü.

"Seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?" deyince kollarımı ona sardım.

"Ben daha çok seviyorum" dedim ve üzgünce gülümsedim.

Beni daha sıkı sardı,

"Bak eğer beni ağlatırsan seni döverim" dedim, gülerek benden ayrıldı.

Gözlerinin dolduğunu görünce benim ki de istemsizce doldu,

"Seni evlendirmeyecektim" dediğinde kolunu tuttum,

"Seninle birlikte Amerika ya gidip adamlara Selamın Aleyküm diyecektik-" dediğine gülümsedim,"Sonra birlikte hapishanede geceyi geçiricektik" dedi ve bana yorgunca baktı.

"Seni o adamla evlendirmek istemiyorum, o adam kötü" dedi ve bakışlarını yere indirdi.

"O fazla kötü" dedi ve bi iki adım geri gitti.

"Ama Kağan-"

"İstemiyorum işte" dedi ve sanki yerde oyuk varmış gibi ayağıyla oynattı.

Gözünden yaş düşünce içim acıdı, benimkiler de gözümden geliyordu.

Bu iğrenç gelinliğin verdiği imkan kadarıyla yanına gittim ve sımsıkı sarıldım.

"Ben her zaman senin mal kızkardeşin olacağım, Amerika işini yapacağız" dedim, kollarını bana sardı.

"Eğer o adam bi şey yaparsa herhangi kötü bi şey, bana söyle" dedi ve benden ayrıldı.

"Sana gerek yok ben onu döverim" dediğimde isteksizce güldü ve dudaklarını alnıma bastırdı.

"Seni çok seviyorum"

*

"Ayy Besteee, şu kolyeyi ye de takalım da tam olsun" annem kolyeyi taktığında başım aşağıya düşecekti neredeyse.

"Anne oha bu çok ağır" dedim ve dudaklarımı büzerek ona baktım.

"Tabi kide ağır olacak" dediğinde kaşlarım yine kalktı.

"Çok güzel oldun" dediğinde yine gülümsedim.

Aniden kapı açılınca korkuyla hopladım.

"Nikah memuru geldi" diyince Mira, istemsizce saate baktım, daha akşam 6 ydı!

"Oha" diye mırıldandım, annem bana yardım ederek odadan dışarı çıkardı. Yalnız şaka maka az sonra evleneceğim.

'Yalnız bu iş şaka değil biliyorsun' dedi iç sesim. Yavaşça dışarı çıktık.

Babamın heyecanlı olduğunu görünce cık cıkladım.

"Merhaba" dedim ve gülümsedim.

Babam beni görünce gözleri doldu, ay ağlarım ben.

"Kızım çok güzel olmuşsun" dediğinde yüzümdeki gülümsememi zar zor tutuyordum.

Annem önden gitti bende o sırada babamın koluna girdim.

"Çok yakışıklısın baba, beni gölgede bırakacaksın" dediğimde güldü, yavaş yavaş merdivenlerden iniyorduk.

Herkesin bahçede toplandığını görmek beni korkuttu.

"Ya baba gel geri dönelim bu ne?" dedim ve etrafa göz gezdirdim.

Bizim tayfa(ailem) yerlerinde duramıyor, onlara ayrılan masada kalkıp kalkıp duruyorlardı. Gerçekten öyleler. Bi kalkıp oturuyor bide etrafa göz gezdiriyorladı. Bu durum gülmeme neden oldu.

Onur u gördüğüm anda nefesimi tuttum,

Normal bi damatlık olabilirdi ama yine de üzerinde çok güzel durmuştu. Onur un beni görmediği belliydi, heyecanla bi sağa bi sola gidiyordu.

Düğünüm bu kadar kalabalık olmamalıydı!

Babamla yavaşça dışarı çıkınca önce bi sessizlik oldu, sonra alkış tufanı koptu.

"Bu Beste mi?" aralardan gelen sesleri duyduğumu belli etmedim, galiba heyecandan öleceğim.

Bakışlarımı tekrardan Onur a çevirdim.

Bakışları fazla donuktu, beni baştan aşağı süzdüğünde içimden siktiri çektim.

Ağzı şaşkınlıkla açıldı bana hayran olduğunu belliydi. (ÇOKTA MÜTEVAZİ Bİ KIZIMDIR)

"Ay öleceğim" diye mırıldandım ve babam beni yanağımdan öptü.

Yavaşça Onur a yaklaştım, Onur a daha da yaklaştığımda yüzündeki siniri daha iyi görebiliyordum.

Yanına ulaştığımda beni kolumdan zarifçe tuttu ve nikah masasına götürdü.

Oturduğumuz an kulağıma fısıldadı,

"Seni öldüreceğim, ben Asya ya dedim dar olmasın diye! Sen neden bunu giydin? Bu arada fazla güzel olmuşsun-" sinirle konuşunca içime korku yerleşti.

"Bu benim gelinliğim sanane" dedim ve bakışlarımı ona çevirdim.

Siniri hiçte geçmiş değildi,

"Sözlerime karşı gelmen hoşuma gitmedi" altında tehdit gibi bi tını hissettim.

"Onur-" sözlerime devam edemeden nüfus memuru konuşmaya başladı.

*

"Baskı altında kalmadan-" dediğinde istemsizce dudaklarımdan kahkaha fırladı, nikah memuru durup bana baktı,

"Baskı altında mısınız?" dediğinde Onur kolumu sertçe sıktı, kolumun morardığına yemin edebilirim.

Kalabalıkta az sessizlik vardı ama nüfus memuru öyle deyince insanlar tümüyle sustu.

"Yok canım heyecandan güldüm-" mikrafona konuştum ama nasıl toparlayacağımı bilemedim.

"Gece için heyecanlı da" dedi Onur ve bana göz kırptı. Nikah memuru dahil herkes gülünce yanaklarım utançtan kızardı.

"Yo ha-" bi şey diyemeden nüfus memuru devam edince Onur un koluna şaplak attım.

"Yaptığın hiç hoş değil" evet hayatımdaki en kibar cümle bu olmalı.

Onur ilk, vurduğum koluna sonra bana baktı. Tekrar koluna ve bana bakınca dudağımı ısırdım.

"Şey yani" sözümü tamamlamadım ve önüme döndüm.

"Kabul ediyor musunuz?" dedi Nikah memuru,

"Evet" diye mikrafona mırıldandım, kalabalık alkışlamaya başladı.

"Peki-"

"Sadade gel" dedi Onur sabırsızca.

"Kabul ediyor musunuz?" dediğinde mikrafona böğürerek cevap verdi,

"EVET!" kulağımın ırzına geçtiği için onu tebrik ediyorum.

Annem öndeki masadan işaret etti, ne var diye baktım. 'AYAĞINA BAS!" diye ağzını oynatınca tamam anlamında piçimsi sırıtmamı taktım yüzüme.

"Bende sizi karı koca-" demesine kalmadan nikah memurunun, Onur un ayağına son gücümle bastım.

"AH!" sandalyede hoplayınca kalabalıktan kıkırdama sesleri geldi.

"Bunu sana ödeteceğim" diye mırıldandı.

"Nasıl? Sende mi ayağıma basacaksın?" dedim ve güldüm.

"Bu gece görürsün" dediğinde gözlerimi büyüttüm.

"GELİNİ ÖPEBİLİRSİN!" diye bağırdı nikah memuru, Onur ile birlikte ayağa kalktık, bu arada ayağımda convers var çaktırmayın, o iğrenç topukluları giyemezdim.

Onur iyice eğilip alnımı öptü. Yalnız az önce evlendim. Ben mal bi insanım hangi gerizekalı benimle evlenmek isterdi ki?

"Sadece imzalamanız gerekiyor" dediğinde ilk imzayı o attı sonra ben iğrenç bi şekilde ismimi karaladım.

Benim ablamda imzaladı sonra Furkan.

"Oha siz ne ara geldiniz?" ben bunları fark etmedim lan!?

"Bilmem" Furkan umursamaz bi şekilde omuz silkti sonra yerine geri döndü.

"Galiba şimdi eğlence zamanı" dedim ve gülümsedim, pasta yiyecektim.

*

Onur kocaman pasta dilimini ağzıma sokunca itiraz etmeden yedim.

"Oha, seni aşerirken düşünemiyorum" dediğinde bi dilimde onun ağzına sokmak için alıyordum. Herkes artık kendi halinde takılıyordu.

"Ben hiç bi zaman senin dediğin anlamda aşermeyeceğim" dedim ve ağzını açmasını istedim.

Onur ağzını açtığında çatalı boğazına kadar soktum.

Öksürmeye başladığında gülümsedim.

"Sen öyle zannet" dedi ve sırıttı.

*

"Şu ceketi giy, elimden bi kaza çıkacak!" diye sinirle tısladı. Ceketini hızlıca çıkardı ve omuzlarımdan bana giydirdi.

"Gerek yoktu" diye mırıldandım ama gayette vardı bende rahatsız olmuştum.

"Şu adamları zaten döveceğim" dedi sinirle ve sertçe elini belime yerleştirdi, aslında omzuma yerleştirmek zorunda kaldı malum boyum çok uzundur da(!)

Beni bi yere yönlendirince kaşlarım kalktı,

"Napıyorsun?"

"Karımı iş ortaklarımla tanıştırıyorum sanane" dediğinde gözlerimi devirdim.

İyi ki ayağımda topuklu ayakkabı yok.

"Merhaba" birden bi ses gelince oraya döndüm.

Önümdeki kızın saçları sapsarıydı, saçları çok güzel bi şekilde omuzlarından dökülüyordu. Giydiği elbise onu çok güzel göstermişti.

Sadece renginin kırmızı olduğunu söyleyeceğim, o deniz model ne demek onu bilmiyorum. Ama herhalde ondandı.

Masmavi olan gözlerine baktım,

"Merhaba" dedim şaşkınlıkla.

"Kocan nerede?" dedi Onur, sert bi sesle. Hayır neden sert bi sesle konuştu onu anlamadım çok tatlı bi kızdı.

"Buradayım" adam hızla geldi ve bi anda önümüzde durdu. Adamı inceledim.

Adam Onur un tam tersiydi, Onur u tanıdığım kadarıyla fazla ciddiydi ve herkese soğuk davranan bi tipti. Önümdeki adamda ise bi hınzırlık tipi vardı, hani böyle okulllarda falan olur ya sapık insanlar ve komikler, onlara benziyordu.

Kullağımda hissettiğim nefesle sertçe yutkundum,

"Adamı incelemeye devam edersen canını yakacağım" kulağıma minik bi öpücük bıraktı ve ayrıldı.

"Naber yenge?" önümdeki çocuk konuşunca gülemeden edemedim.

"İyidir senden?" dedim.

"Onur un kalbini nasıl çaldın?" dedi Sude ve göz kırptı.

Lan yeter oğlum nasıl çaldığımı bilmiyorum!

"Bilmem" dedim ve gülümsedim.

"Salih işi hallettin mi?" Onur istifini dahi bozmadan adama baktı ve beni iyice kendine yapıştırdı.

"Çocuğu bıraktım, senin işkencenden sonra Amerika ya uçtu" dediğinde gözlerim büyüdü.

"Hangi çocuk?" dedim ve Onur a baktım.

Omuz silkti,

"Adı herhalde Emre ydi" dediğinde burnumu büyüttüm.

"Hangi Emre? Hani onun canını yakmayacaktın?" dedim ve hızlıca ondan ayrılmaya çalıştım, hareket dahi edemedim.

"Öldürmeyeceğim dedim, canını yakmaktan bahsetmedim" dedi ve konuyu kapattı.

*

Herkesle beni tanıştırdı hatta bazılarına fazla sert çıktı, hala daha nedenini anlamadım, iş hayatı herhalde böyle.

Şuanda karşımda Furkan, kolunu omzuma atmış Onur ve onun yanında iki şahıs vardı.

"Merhaba" diye mırıldandım, herkes suskundu ve bunu rahatsız ediyordu.

"Selam yenge, naber?" dedi çocuk. Çocuk yeni çıkmaya başlamış sakallarıyla çok yakışıklı görünüyordu. Şu Hermes( HIRSIZLARIN, YOLCULARIN VE ŞAKALARIN TANRISI)nın çocuklarından birine benziyordu, öyle piçimsi bi sırıtışı vardı.

"Eh iyi" dedim ve arkama yaslandım.

Yalnız onun yanındaki çocuk beni korkutmaya başladı, çocuğun masmavi gözleri ve sarı saçları vardı, fiziksel özelliklerine tezat yüzü fazla ifadesizdi. Acıma duygusu yok gibiydi.

Bakışlarımı Furkan a çevirdim, çok sıkıldım ben.

"Selin herhalde şuan Kemal ile birliktedir" dedim ve hafifçe gülümsedim.

Furkan içtiği suyu püskürttü ve ayağa kalktı,

"Kemal kim? Hangisi? Selin ile işi ne lan?" masadan uzaklaştığı anda Onur dışında herkes gülmeye başladı.

"Bu iyiydi" dedi ve yumruğunu uzattı Hermes in çocuğu yumruklarımızı tokuşturduk.

"Ben Mert" dedi ve sırıttı,

"Bende Beste" dedim ve bende sırıttım.

"Şu yanındaki yüzü ifadesiz olan gerizekalı Koray" dedi.

Koray yavşça bakışlarını Mert e çevirdi, Mert çok sakin bi şekilde masanın altına girdi.

"Yani çok zeki demek istemiştim, ağzımdan öyle kaçtı-" demeye başladı ama Koray ayağıyla masanın altındaki Merte geçirdi.

Mert acıyla inledi ve yukarı çıktı.

"Acıdı" dedi ve dudağını büzdü, ben ise gülmemi zar zor tutuyordum. Ayak sesleri duyunca oraya döndüm bu sırada Onur başını koltuğa yasladı ve gözlerini kapattı.

"Yalana bak! Kemal gelmemiş bile" sinirle yerine geri oturdu ve bakışlarını bana çevirdi.

"Aa? Ben? Yalana bak!" dedim ve gözlerimi yalandan açtım.

"Mert i bile geçersin" dedi ve koltuğa yaslandı.

"Beni mi? Kimse beni geçemez, alındım şuan" dedi ve dudaklarını tekrar büzdü Mert.

"Merak etme, kimse seni geçemez" dedi Koray ve galiba gülümsedi, bilmiyorum sonra yine eskisi gibi oldu dudakları.

"Sen Ankara da görürsün, yenge ile kopçaz biz" dedi Mert, sonra pot kırdığını anladı.

Onur yanımda dikleşti, Furkan gerildi, Koray Merte kızgın bakışlar attı, Mert ise altına sıçtı.

"Efendim? Ankara ya gitmeyeceğiz, İzmir de kalacağız değil mi?" dedim ve bakışlarımı Onur a çevirdim.

Masadakiler kalkıp gidince olayın şaka olmadığını anladım.

"Sen bana niye sormadın?" hayatımda hiç olmadığım kadar sinirliydim.

"Burada herkes seni tanıyor, Ankara da kimse seni bilmiyor, o yüzden içim rahat olur" dediğinde sinirle ayağa kalktım ve üstümdeki ceketi yüzüne fırlattım.

"Sen istersen Ankara ya gidebilirsin, ben burada annemlerin yanında kalıyorum" dedim ve hızla arkamı döndüm, koşmaya başlamadan Onur sertçe kolumdan tuttu ve kucağına düşmemi sağladı.

"Ben nereye gidersem sende oraya gelirsin" sözleri keskindi ama fazla sakindi.

Kucağında düzeldim ve kollarımı iki omzuna yerleştirdim.

"Bana sormadan artık hiç bir şey yapamazsın! Bu evlilikte ne kadar kazançlı olduğunu düşünürsen düşün bende öyleyim"

'Yalnız şuan blöften kıçın oynuyo' dedi iç ses.

"Öyle mi?" Onur un gözlerinde ilk gördüğüm şoktu ama sonra alay aldı.

"Evet, ne de olsa artık bende bi GÜRSOY'um" dedim ve sırıttım.

Onur bacaklarımı alıp beline sardı, bu gelinlikle nasıl yaptı bilmiyorum.

"Aynen öyle, sende artık bir Gürsoysun" dedi ve gülümsedi, bu nadiren çıkan içten gülümsemelerinden biriydi.

"Ben İzmirde kalıyorum" dedim ve kararlı olan bakışlarımı ona gönderdim. İstemsizce gözleri göğüslerime kaydı, sonra hızlıca gözlerime çevirdi bakışlarını.

"Fazla inatçısın sevgilim-" ellerini belime yerleştirdi, "Ama bu işte ipler benim elimde, beraber Ankara ya gideceğiz, tabi ilk önce balayına-"

"Ne?" şok içinde Onur a baktım, sonra ne halde olduğumuzu fark ettim, ŞUAN KUCAĞINDAYDIM!

Hızlıca kalktım ve üstümü düzelttim.

"Öyle bi şey olmayacak" dedim ve yandan bi bakış attım.

O da yerinden kalktı ve önümde dikildi.

"Evet olacak, ailenden izin aldım, buradan balayına oradan da Ankara ya gidiyoruz" dedi ve ifadesiz yüzü hınzır bi sırıtışa döndü,

"Şimdi sevgilim, partiyi bitirip evimize gidelim mi?"

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM :D

Continue Reading

You'll Also Like

545 91 19
Melez, Mirasçı, Rüya Gezen ya da Karanlık Soyun Tek Vârisi... Tüm bunlar tek bir kişiye yüklenen birer sıfattı. Fakat onun için birer sıfat değil, bi...
393K 14.8K 48
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
5.5K 476 36
Kötü olmak zorunda olan birini sevebilir misiniz? ...... Onun için ne kadar ileri gidebilirsiniz? Sınırları olan biri misiniz? Onunla olmak u...
43K 5.1K 29
"Hareketlerine dikkat et Berhan. Biliyorsun, bir doğru yaparım, dört yanlışıma muhtaç kalırsın..." dediğimde, sonunda bakışlarını yerden kaldırıp göz...