Arka koltukta oturan Yazgı ve Umay birbirleriyle sohbet ediyor arada Uygar da sohbete katılıyordu. Güneşten dolayı öğlen yola çıkan aile güneş batmadan istedikleri yere varacaklardı. Umay telefonundaki birkaç fotoğrafı Yazgı'ya göstermiş beğendiği elbiseleri yengesine de beğendirmeye çalışıyordu.
Yazgı Umay'ın gösterdiği elbiseleri beğenmiş genç kız ile kahkahalar eşliğinde konuşmaya devam ediyordu. Uygar yan aynadan hemen arkalarındaki annesinin ve babasının bulunduğu arabasına arada bakış atıyor, sonrasında gözleri sürekli Yazgı'ya kayıyordu. "İşte bu çok güzel değil mi Yazgı?"diye soran Umay'ın gösterdiği fotoğraf Yazgı'yı büyülemişti. Açık mavi uzun elbise prenseslere özel gibi duruyordu. "Gerçekten güzel"diyen Yazgı ile Uygar direksiyonu tutan sol elini arka koltuğa doğru uzatıp kardeşinden telefonu istedi.
Umay abisini ikiletmeden telefonu Uygara verdiğinde genç adam güneş gözlüğünü hafifçe indirip fotoğraftaki elbiseye baktı. Genç adam gülümseyerek telefonunu kardeşine tekrar verip önüne baktı.
"İl sınırına girdik"diyen Uygar'ın taktığı güneş gözlüğü Yazgı'ya göre genç adamı mükemmel gösteriyordu. Yazgı'nın bakışları Uygar'ın gözlüklerinden genç adamın kaslı kollarına doğru indiğinde gözlerini birkaç saniye kapatıp Umay'a döndü Yazgı.
"Bu arada Yazgı'ya yüzük almadın mı abi?"diye soran Umay'a bakıyordu Yazgı. Uygar kardeşine aynadan bakıp derin bir iç çekti. Umay tüm süprizi bozacaktı. Sessiz kalmayı seçen Uygar içten içe gülümsüyordu.
Alpay arka bahçesindeki basketbol sahasında kendi kendine atışlar yapıyor, terlemeyi aldırış etmiyordu. Kuş seslerinin eşliğinde bahar havasında en sevdiği hobiyi gerçekleştiriyordu. Evin içinde miyavlayarak gezinen kedisine arada sesleniyor yalnızlığını paylaşıyordu. Alpay sabahtan beri gelen tebrik mesajlarını okumuş, Aysu'dan bir mesaj gelmemesinden dolayı kendini kötü hissetmişti.
Bugün Alpay'ın doğum günüydü. "Aysu şu sıralar çok meşgul. Hatırlamaması normal Alpay"diyerek kendi kendine konuşup basket atışı yapan genç adam basketi girmeyince sinirlenip pes etti. Alpay bugün berbat hissediyordu. Hiçbir zaman böyle şeyleri önemsemeyen genç adam şimdi bunu oldukça umursuyordu. Alpay içeriye girip telefonunu eline aldı. Gelen mesajlara bakıp Aysudan mesaj görmeyince baskete devam etmeye karar verdi. Genç adam sadece baskette rahatlıyordu.
Aysu güzel bir duş almış, sarı saçlarını at kuyruğu yapıp poşetten giyeceği tişörtü çıkarıp üstüne geçirmişti. Aysu giydiği beyaz tişörte bayılıp kendi kendine mutlu oldu. Alpay'ın doğum günü için özel yaptırdığı tişörte Alpay'ın fotoğrafı basılmış, fotoğrafın üstüne 'My basketballer man' yazısı yazılmıştı.
Aysu bir tanede Alpay'a özel yaptırdığı tişörte bakıp hediye paketini düzeltti. Yazgı'dan gelen mesaja cevap verip mutfağa geçti genç kız. Sevgilisine kendi elleriyle pasta yapmayı deneyecek, yapamazsa hazır pasta almaya razı olacaktı Aysu. İnternetten bulduğu tarife uyarak adım adım pasta yapmaya başlayan Aysu mutluydu.
Yazgı dar sokaklardan geçerken Umay'a memleketiyle ilgili birkaç şey anlatıyor mutlu bir şekilde gülümsüyordu. Uygar ise babasının onu takip ettiğini görüp biraz daha hızlanıyor, hafızasında yer alan yolu doğru bir şekilde gidip sevgilisinin evine önüne geldi. Oğlunun arabasının hemen arkasına gelen Seyfi Bey ustalıkla arabayı park edip arabadan indi. Yazgı ve Umay indiğinde Uygar da onlara eşlik etti. Yazgı evlerinin ziline bastığında kayınvalidesi ve kayınbabası onun hemen yanındaydı. Birkaç saniye sonra açılan kapıyı Selma Hanım açmış güler yüzle herkesi içeriye buyur etmişti.
"Buyrun. Hoş geldiniz"diyen Selma Hanım misafirleri girdikten sonra onları takip etti. Yazgı salona girdiğinde sadece babasını gördüğünde mutlu oldu. Uygar'ın ailesini tüm sülalenin karşılaması garip kaçabilirdi.
"Efendim hoş geldiniz"dedi Ramazan Bey kocaman göbeği giydiği gömlekten dolayı oldukça belli olurken. Seyfi Bey dünürünün elini sıkıp Ramazan Bey ile aynı koltuğa oturdu. Nalan Hanım ve Selma Hanımda aynı koltuğa otururken Yazgı,Umay ve Uygar bir koltuğa oturmuşlardı. Gülerek söze başlayan kişi Seyfi Bey oldu.
"Sıhhatlisinizdir inşallah"diyen Seyfi Bey'e Ramazan Bey karşılık verdi.
"Allaha şükür sıhhatliyiz. Siz nasılsınız? "diyen Ramazan Bey Seyfi Bey ile iyi anlaşmıştı.
"Hamdolsun iyiyiz. Memleketiniz çok güzel. Bizim oralara göre küçük biraz ama havası çok güzel"dedi Seyfi Bey.
"Öyledir Seyfi bey. Köydeki evimizin havası daha güzel"diyerek sohbete devam eden iki dünür zaman geçtikçe kahkaha atıp konuşmaya devam ediyorlardı. Nalan Hanım ve Selma Hanım ise Nalan Hanım'ın masanın üstünde gördüğü dantel örtüden başlayan bir sohbetle Umay ile ilgili konuşmaya başlamış sonrasında sanki altın gününe gelmiş iki kadın gibi kahkahalar atarak konuşmaya devam etmişlerdi. Uygar ve Yazgı harika iki manzarayı sessizce izlemiş, hala hayal görebiliyor olduklarını düşünmeden edemiyorlardı. Ancak gizlice birleştirdikleri elleri anın gerçekliğini iki gencin yüzüne vuruyor, tekrardan mutluluk saçmalarına neden oluyordu.
Alpay duşunu almış elindeki havlu ile saçını kurularken bir yandan da telefonuna bakıyordu. "Sen gelmiyorsan ben gelirim baş belası"diyen Alpay aynada kendine bakıp parfüm sıktı. O sırada çalan zil sesiyle genç adam parfümü yerine bırakıp merdivenlere yöneldi. Hızlı adımlarla yürüyüp kapıyı açan Alpay "İyi ki doğdun!" sözleriyle olduğu yere çivilenmişti. Aysu elinde hediye paketi ve pasta olduğu belli olan diğer paket ile neşeli bir şekilde Alpay'a bakarken adam bu sahneyi beklemiyordu.
"İçeri girmeme izin verecek misin?" diye soran Aysu'yu kolundan tutup içeriye sokan Alpay kapıyı kapattı hızlıca. "Unuttun sanmıştım"diyen Alpay hala şokta ve şaşkındı.
"Bir kadın sevgilisinin doğum gününü hayatta unutmaz. Hele ki ben asla!"diyerek mutfağa yürüyen Aysu'yu takip etti Alpay. Pastayı tezgaha koyan Aysu ince ceketini çıkarıp genç adama döndü.
"Tada! Nasıl olmuş?"diye soran Aysu Alpay'dan olumlu bir yanıt ve övgü bekliyordu. Alpay tişörte bakıp üstündeki yazıyı okudu. Gülümseyerek Aysu'yu kendine çeken Alpay derin bir nefes verdi.
"Delisin sen. Gerçekten hayatımın hiçbir anında senin gibi biriyle karşılaşmadım"diyen Alpay gülüyordu. Aysu genç adamın iltifat edip etmediğini anlayamayıp "İltifat ettin değil mi?"diye sordu. Alpay alnını kadının alnına dayayarak "Seni tarif edebilecek hiçbir iltifat bulamıyorum ki" diyerek derin bir içe çeken Alpay onu güldürdü.
"Benim basketbolcu adamım"diyerek Alpay'ın yanağına öpücük konduran Aysu elindeki hediye paketini Alpay'a verdi. Alpay paketi açarken Aysu iki elini birleştirmiş Alpay'ın mutlu gülümsemesini görmek için can atıyordu. Alpay çıkan tişörtü açarak üstünde yazan yazıyı okudu. Kahkaha atarak kolunu Aysu'nun omzuna atan Alpay ingilizce yazan yazıyı okudu. "Onun basketbolcu adamıyım" diyen Alpay gülmeye devam ederek hediyesini giymek için mutfaktan ayrıldı. Bu Alpay'ın aldığı en değerli hediyeydi.
Yazgı kahve yapmak için mutfağa geçmiş, Umay da yengesine yardım niteliğinde Yazgıya eşlik etmişti. "Kahveye tuz atacak mısın?"diye soran Umay'a baktı Yazgı. Bunu hep saçma bulmuştu. "Hayır. En son haberlerde tuzlu kahve içen bir damat adayının öldüğünü okumuştum. "dedi Yazgı üzgünce. Umay, Yazgıya destek verip kahveye tuz katmamasını onayladı. O sırada Uygar babasının ve Ramazan babasının konuşmasına dahil olmuş konuşuyordu.
"Uygar'ı küçükken basketbol okuluna yazdırmıştım. Bayılıyordu basketbola. Şimdi herkes ona bayılıyor"dedi Seyfi Bey gülerek.
"Yazgı ve Uygar birbirlerine çok benziyorlar. Yazgı'da baleye bayılırdı. Onu kursa yazdırmam için günlerce ağlamıştı."dedi Ramazan Bey.
"Bu kerata da az ağlamadı"diyerek gülen Seyfi Bey'e eşlik etti Ramazan Bey. Uygarın bakışları salona giren Umay ve Yazgı'ya doğru döndü. Yazgı önce büyüklerine kahveleri verip sonradan Uygar'a döndü. Uygar kahvesini alıp sevgilisine gülümsedi. Herkes konuşmayı bırakmış, söz Seyfi Beye düşmüştü. Kahvesinden bir yudum alan Seyfi Bey konuşmaya başladı. Yazgı şimdi sandalyede oturuyordu.
"Efendim sebebi ziyaretimiz belli. Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız Yazgı'yı oğlumuz Uygar'a istiyoruz" diyen Seyfi Bey'e döndü Ramazan Bey. Uygar kahvesini yudumlarken ilginç bir tat almıyordu.
"Gençler birbirini görmüş,beğenmiş,sevmiş bize evet demek düşer. Verdik gitti"diyen Ramazan Bey Seyfi Bey ile güldü. Nalan Hanım ve Selma Hanım seremoniyi atlamış olmanın sevinciyle konuşmalarına hararetle devam ettiler. Yazgı sırıtarak Uygar'a baktığında genç adam en muhteşem gülümsemesiyle Yazgı'ya bakıyordu. Bu dünyanın en muhteşem sahnesiydi. İki kalp birbirine şimdi bağlanmıştı.
Aysu pastadan bir dilim alarak tadına bakan Alpay'a baktı. "Nasıl olmuş?"diye soran genç kız yanıtı bekliyordu. Alpay başını olumluca sallayıp "Güzel" diyince genç kızın hevesi sönmüş hala Alpaya bakmaya devam etmişti.
'Mükemmel ellerinle yemek yapmışsın beğenmemek mümkün mü?' ya da daha başka bir övgü bekliyordu Aysu.
"Bakma öyle tam kıvamını tutturmuşsun sevgilim"diyen Alpay ağzına bir lokma daha attı. Aysu gülümseyerek pastasına uzanıp tabağı eline aldı.
"Beyim beğendi"diyerek pastasından yedi Aysu. Alpay her zamanki gibi 'beyim' sözüne gülümsedi. Aysu da onun 'hatunu' değil miydi? Alpay yanındaki Aysu'nun elini kavrayıp genç kadını ayağa kaldırdı. Aysu ve Alpay ayaktayken genç adam telefonunun kamerasını açtı. Aysu'nun başını kendi omzuna dayayan Alpay daha çok tişörtleri görünecek şekilde fotoğraflarını çekti. Tekrardan yerine oturan çift mutluydu. Alpay fotoğrafı düzenleyerek instagrama atıp altına güzel bir not düştü. 'Benimkiyle ilk doğum günü' Aysu bunu görünce çığlık atacaktı. Alpay bundan emindi.
Yazgı kahveleri toplamış ardından çerez servisi yapmıştı. Uygar iki ailenin sohbetinin devam etmesi ve sohbetin koyulaşmasından dolayı sevgilisine kaş göz işareti yapmış onu dışarıya çağırmıştı. Salondan yavaşça çıkan Uygar mutfağa geçti. Birkaç saniye sonra gelen Yazgı ise Umay'a gülümseyerek mutfağa geçti. Umay bu iki aşığa özenmeden edemiyordu. Uygar arka balkonun kapısını açmış Yazgı geldiğinde sevgilisiyle beraber bahçeye çıkmıştı. "Kaç gündür baş başa kalamadık"diyen Uygar Yazgı'ya doya doya bakmayı özlemişti.
"Kahveye tuz katmadın değil mi?"diyen Uygar'a gülerek cevap verdi Yazgı.
"Evet. En son okuduğum bir haberde tuzlu kahve içen bir damat ölmüştü. Seni benden alacak her şeye karşıyım"dedi Yazgı çocukça bir tavırla. Uygar arkasındaki demire yaslanıp sevgilisini beline sarıldı. Genç adamın bir eli arkasındaydı. Uygar cebinden çıkardığı kutuyu Yazgı'ya uzatırken bir eli hala genç kızın belindeydi. Yazgı önce Uygar'a sonra kutuya bakıp kutuyu eline aldı. Genç kadın kutuyu yavaşça açıp içindeki yüzüğe baktı. "Beğendin mi?"diye soran Uygara hızla cevap verdi.
"Ne zaman aldın bunu?"diye sordu Yazgı. Uygar tekrardan sorusunu sordu. "Beğendin mi?"diye sordu Uygar. Yazgı sırıtarak "Çok güzel. Bayıldım Uygar"derken Uygar'da sırıtıyordu.
Uygar sevgilisinin belini sarıp Yazgı'nın ayağını yerden kestiğinde genç kadın gülerek mutluluğunu belli ediyordu. Aşk mucizelerin en güzeli değil miydi?