Geçen ay okuduğunuz gibi Teddy Lupin ve arkadaşları ile röportaj yapmıştım. Uzun zaman sonra birbirimizi gördüğümüz için röportaj sonrası konuşmaya devam ettik ve Teddy dedi ki, "Mayıs Victoire'nin doğum günü. Neden onunla röportaj yapmıyorsun?" Ben de dedim ki "Vay be, ne kadar akıllı bir ufaklıksın. Kesinlikle Victoire ile röportaj yapmalıyım."
Sonra kendimi Victoire'nin yanında buldum. Hepinizin bildiği gibi bu ay, savaşın yıldönümü. Victoire Weasley de 2 Mayıs 2000'de doğdu, savaşın yıl dönümünde. İlk sorum isminin savaşla alakası olup olmadığı oldu zaten. "Tabii ki." diye söze başladı. "İsmim Fransızca'da galibiyet anlamına geliyor. Babam kaybettikleri için çok üzgünmüş ve annem de adım için Victoire'yi önermiş. Kaybettikleri çok ağır olsa da bu savaş kazanıldı ve bütün dünya olabilecek çok korkunç şeylerden kurtarıldı. Etrafımdaki herkese bunu hatırlatmak hoşuma gidiyor."
Küçük Hufflepuff'lı, gülen yüzüyle bana bakıyor. Her ne kadar galibiyetten ve bunun mükemmelliğinden söz etse de onun da canı yandığı çok belli. "Savaş her zaman bir şeyleri götürüyor. Tek tesellim bir daha böyle bir şey olmasına izin verilmeyecek olması."
Evet, biz Hufflepuff'lar barışçıl insanlarız. Ama diğerlerinin düşündüğü gibi her şeyi toz pembe görmeyiz. Olan her şeyin gayet de farkındayızdır.
"Victoire, bunu böyle sormak ne kadar doğru bilmiyorum ama... Doğum günlerin nasıl kutlanıyor?" diye sordum. Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu ve "Sorun değil Lena, istediğini sorabilirsin." dedikten sonra anlatmaya başladı. "Böyle bir günde kutlama yapmak ne kadar doğru bilmiyorum. Çekirdek ailemin içinde kutlarken o kadar da 'karışık' olmuyor. Ama neredeyse bir ordu olan aileme geldiğinde herkesin farklı hissettiğini biliyorum. Bir keresinde George Amca'yı ağlarken gördüğüme neredeyse eminim."
(Teddy ile birlikte Yasak Orman'da)
Kaymak Kafe'nin renkli Kaymak Birası'ndan biraz içtikten sonra devam ediyor anlatmaya. "Yaşlarımız büyüdükçe olanları daha iyi anlamaya başladık. Teddy için 2 Mayıs gerçekten zor bir gün. Büyükannem için de öyle. Aslında çocuklar dışında herkes için öyle. Bir çoğu hala daha olanları öğrenmedi, ailelerimiz ne kadar geç o kadar iyi diye düşünüyorlar. Özellikle küçük olanlar, Dumbledore'un Ordusu'nu bile bilmiyorlar." Kıkırdadıktan sonra devam etti. "Tabiki Teddy'lerin grubu olandan bahsetmiyorum. Sanırım onları duymayan kalmadı. Teddy her gün kanalının yeni abonelerinden falan bahsediyor."
Üzerinde ısırılmış bir elma bulunan akıllı telefonundan müziklere girdi ve bütün listesini göstermeye başladı. "Şuna bak. Bir gün kalktım ve bir baktım ki telefonumda onlarınkilerden başka hiç şarkı yok!" Kahkaha attım ve pek de farkı olmayan kendi listemi gösterdim. "Bende de sadece onlar var. Tek sorunum şarkı indirmeyi bilmiyorum. Teddy bana gösterirken sadece kendi şarkılarını indirmişti ve hala onlar duruyor."
Bir süre Hogwarts'taki öğrenciler hakkında dedikodu yaptık. Eh, büyücü ya da Muggle, iki kız bir araya geldiğinde dedikodu kaçınılmazdır.
Bir süre sonra sohbeti yeniden toparladık ve Teddy ile olan ilişkisinden konuşmaya başladık.
3. Kaymak Biralarımız geldiğinde ancak dedikoduyu bırakabilmiştik. "Victoire, herkesin merak ettiği konulardan biri Teddy ve sen. En yakın arkadaştan iki sevgiliye. Bu yolu bize anlatır mısın?" Bu kez gerçek bir gülümseme görmüştüm ve Victoire kıkırdamalar eşliğinde konuşmaya başladı.
"Lena, bu soruyu ne kadar sorduklarını tahmin bile edemezsin!" dedi coşkulu bir sesle. "Şunları da duymuşsundur, 'Aman Tanrım mavi saçlı çocukla mı çıkıyorsun, o çok harika ve yakışıklı' Ah, ne diyeceğimi unuttum." Beraber kahkaha attıktan sonra Victoire akıllı telefonuyla bir fotoğraf açıp gösterdi. "Mavi saçlı çocuk, benden 2 yıl önce doğdu, zaten Hogwarts sayesinde biliyorsundur. Ben yakınındaki 'ilk küçük insan' olduğum için, evet Lena tam olarak bu kelimeleri kullanmış, sürekli benimle vakit geçirmek istiyormuş.
Beraber o kadar çok oyun oynadık ki saymam mümkün değil sanırım. Teddy, kendimi bildim bileli benim yanımda ve daima da öyle olacağına eminim. Küçük kavgalarımız da oldu-" Tek kaşımı kaldırarak baktığımda omuz silkti, "Evet, biliyorum bazı kavgalar büyüktü. Ama kavga ettikten sonra daima barışıyorduk." (Not: Victoire ve Teddy son yılımda ortak salonda birbirlerinin sevgilileri hakkında oldukça yüksek sesle kavga etmişlerdi. Herkes bir daha konuşmayacaklarını falan düşünürken sabah kahvaltılarını beraber yaptılar.)
Aklıma gelenlerle birlikte sırıttım. "Ne diyebilirim ki, ayrılmaz ikilisiniz." Victoire de çalan akıllı telefonunu cevaplarken "Aynen öyle." dedi.
Victoire Weasley, diğerlerinin dediği şekilde 'Muggle Özentisi'dir. Muggle filmleri, dizileri ve cihazlarını kullanmaktan çekinmez ve bunu her zaman diğer büyücülere de aşılamaya çalışır. Elinde akıllı telefonla görülen ilk büyücülerden biriydi zaten. Şu anda da en son model akıllı telefonlarından birini kullanmasından bu alışkanlığını bırakmadığı az çok belliydi.
Konuşması bitince yine gülümseyerek bana döndü. Victoire, tamamiyle pozitif enerji dolu biri. "Senin de sesin güzel. Niye DO'da sen de yoksun?" diye sorduğumda Victoire göz devirdi. "Cedric grubun büyüklerin işi olduğunu ve bana bebek bakıcılığı yapamayacaklarını söyledi." Dudaklarımı büzdüm. "Ama bu çok acımasızca!" dedim.
Konuşmamızı sonlandırmadan önce, röportaj için aldığım özel izinin de bir sınırı vardı, Weasley Şaka Dükkanı'na bayıldığını, daima Teddy gibi bir metamorfmagus olmak istemiş olduğunu ve herhangi bir şeyi değiştirme imkanı olsaydı bunun Hogwarts Savaşı olacağını söyledi.
Doğum günün kutlu olsun Victoire Weasley, nice senelere!