AŞKA ESARET

By lieebe

1.6M 61.7K 7.3K

"Kolay mı sanıyorsun? Denedim hem de defalarca ama daha fazla yara aldım. Bunun adı zaten artık aşk değil!" "... More

TANITIM
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BÖLÜM-PART1
48.BÖLÜM-PART2
49.BÖLÜM
VEDA
TEŞEKKÜR
ÖZEL BÖLÜM-1
ÖZEL BÖLÜM-2
Özel Bölüm 3 ve Yeni Hikaye...
ÖZEL BÖLÜM-3
YAKAMOZ - TANITIM

40.BÖLÜM

22.8K 1K 70
By lieebe

Merhabalar, mutlu ve huzurlu hafta sonlarınız olsun! <3

Bu bölümü; gönlümün hanımefendisine Emel'e ithaf ediyorum <3 Milyonlarca kez iyi ki varsın! Seviyorum <3

Görsel kısmında Berrak ve Pars bulunuyor <3 Ben bu fotoğrafı fazlasıyla sevdim!

Keyifli okumalar dilerim :*

****

Küçük yeşil bahçeyi geçip; evin mavi ahşap kapısını araladığımızda içerinin kendine özgü hafif kokusu bizi karşılamıştı.

"Burada iki oda, bir salon ve mutfak bulunuyor. Yukarıda da bizim kalacağımız oda. Yarın sabah beraber gezeriz hadi gel yukarıya çıkalım."

Pars'ın yönlendirmesine uyarak mavi beyaz merdivenleri çıkmıştık. Merdivenlerin sağ tarafında bahçeyi gördüğünü tahmin ettiğim bir balkon vardı. Tam karşımızda da mavi; iki kanatlı büyük bir kapı vardı. Bizim kalacağımız, bize ait olan bir oda... Beraber sahip olduğumuz ilk şey, kalplerimiz dışında...

Kapıyı araladığımızda mavi ve beyaz tonlarının hakim olduğu bir oda bizi karşıladı. Yerdeki mumlar odaya sıcak bir hava vermişti. Gözlerim odanın tam ortasındaki yatağa kaydığında kendimi bir masalın içindeymiş gibi hissettim. Bembeyaz ahşaptan olan dört direkli yatak mavi bir cibinlikle süslenmişti.

"Her şey fazlasıyla kusursuz değil mi?"

"Çünkü öyle olmalı güzelim... Aşkımıza yakışmalı." Bir adımlık uzağımda olan Pars'a yaklaşarak dudaklarına derin bir öpücük kondurdum. "Bu öpücük bana hiç yetmez ama önce duşa girmek istiyorum. Sen de girecek misin?"

"Yok, sen gir. Ben de bu sırada kıyafetlerimizi yerleştiririm sonra uyuruz." Beni onaylayarak kafasını salladı.

Tişörtünü çıkartarak koca sırtını bana sundu ve banyonun yolunu tuttu. Kalbim biraz önce şahit olduğu manzaradan dolayı hızlanmış, vücudumu da bir ürperti esiri altına almıştı...

Kendime gelebildiğimde saçlarımı tepemde gevşekçe topladım ve odanın camını açtım. İçerisi temiz havayla dolarsa iyi olurdu.

Pars'la benim küçük valizlerimizi açarak tek tek kıyafetlerimizi yerleştirdim ve Pars'a ait lacivert ince tişörtü üstüme hızlıca geçirdim. Tişörtün altına da kendi lacivert şortumu giydim. Aynada kendimi incelerken sebepsizce gülümsedim. 

Banyonun kapısı aralandığında Pars içeriye ağır adımlarla süzüldü. Benim kalbimi tekleten adımlarla... Nemli saçları, belindeki havlusu ve daha önce görmediğim ama tahmin ettiğim hafif kaslı karnı. Kesinlikle sınırları zorluyordu.

"Berrak..." Adım dudaklarından dökülürken hafifçe gülümsedi. "Ne güzel olmuşsun sen öyle."

Kollarımı gevşekçe göğsümde bağladım, vücudumun bir şekilde kontrolünü ele almak istiyordum. "Senin kıyafetlerini giymeyi çok seviyorum."

"Biliyorum." Ortamdaki yoğun elektrik akımı gittikçe yükseliyordu... Derin bir nefes alarak düşüncelerimin sağa sola çarpmasını engellemek istedim.

"Ben... Çok susadım. Suyumu içip hemen gelirim, kıyafetlerimizi de yerleştirdim." Cümleleri peşi sıra sıralayarak hızlıca odadan çıktım.

Merdivenleri inip mutfağa geçtiğimde gözlerim suyu aradı. Buzdolabını açtığımda sürahideki su imdadıma yetişmişti. Koca bir bardağa suyu doldurup sandalyeye oturdum.

Küçük yudumlarla suyumu bitirmemeye çalıştım. Pars'la aramızda her zaman yoğun bir elektrik akımı oluyordu bizi birbirimize çeken... Ama bu sefer çok fazlaydı, çok daha fazla. Ne kadar ileriye gidebilirdik bilmiyordum ama dahasına hazır olmadığımı biliyordum. 

Düşüncelerim birbirine dolanmaya başlarken kalbim göğüs kafesimde sıkıştı. Başımı geriye doğru atarak bu karmaşık düşüncelerden kurtulmak istedim. Pars anlardı, düşüncelerime değer verirdi ama kafamdaki tilkiler sesimi bastırıyordu.

Bardağımda kalan suyu tek seferde bitirdim ve şimdilik düşüncelerime gem vurdum.

Odaya geldiğimde Pars yatakta oturmuş, telefonuyla ilgileniyordu. Işığı ve camı kapatarak yatakta yanındaki yerimi aldım. Telefonunu komidinin üzerine bırakarak gece lambasını açtı.

Yatakta hafifçe kayarak kafamı göğüsüne bıraktım. Elleri saçlarımı gevşekçe tutan tokayı bularak, çıkarttı ve parmaklarının eşsiz dokunuşları saçlarımda gezinmeye başladı.

"Berrak... Güzelim... Kafanda dolaşan tilkileri sustur. Senin istemediğin hiçbir şey yaşanmayacak. Sana dokunmayı, bir nefes kadar hatta nefesinden bile sana yakın olmayı istiyorum hem de hiç düşünemeyeceğin kadar ama her şey sen hazır olunca yaşanacak. Yaşanması gerektiği zaman, gerektiği için değil..." Saçlarımda gezinen elleri yavaşça sırtıma kayarak orada da rahatlatan dokunuşlarına devam etti.

Düşüncelerimin farkında olması beni hem mutlu etmiş hem de garip hissettirmişti. "Anladın mı güzelim?" Göğüsüne yaslanmış başımı kaldırarak göz göze gelmemizi sağladı.

Hafifçe yukarı doğru kıvrılan dudaklarını görünce gülümsedim. "Anladım..." Kafamda durmadan tepinen tilkilerim yavaş yavaş beni terk etmişlerdi. Göğüs kafesimde sıkışmış olan kalbim huzura kavuşmuştu.

"O zaman artık uyuyalım." Sırtımı sıcak göğüsüne yaslayıp, ince pikeyi üzerimize çekti. 

Dudaklarını şakaklarıma bastırarak uzunca bir süre orada bekledi. "Seni seviyorum Berrak..."

"Seni seviyorum." Sözlerimden sonra beni kucaklamış kolları bedenimi daha sıkı sardı.

Onun nefes alışverişleriyle huzurlu bir uykuya daldığımı hissettim...

**

Gözlerimi araladığımda Pars'ın uyumakta olan yüzüyle karşılaştım. Sakallı yüzünde hafifçe parmaklarımı gezdirdim ve yüzümü boynuna gömdüm. Kokusu nefesim olmuştu... 

Dudaklarımı sayısız kez boynunda gezdirdim. Belimde gezinmeye başlayan ellerle uyandığını anladım. "Günaydın hayatım."

Uyku mahmuru sesiyle ağzının içinde mırıldandı. Anlaşılan biraz daha uykuya ihtiyacı vardı. "Sen uyumaya devam et, ben de duşa giriyorum." Pars'ın dudaklarına küçük bir öpücük bırakarak yataktan kalktım.

Yanıma aldığım kıyafetlerle banyoya geçtiğimde hızlıca üzerimdekilerden kurtulup duşa girmiştim.

Yolculuktan dolayı gerilen kaslarımın açıldığını ve tamamen temizlendiğimi hissettiğimde havluma sarınarak duştan çıktım.

Aynanın karşısında canlı, sağlık yüzümü incelerken kıkırdadım. Dün gece Pars'ın sıcaklığında uyuyup, yepyeni bir güne onun sıcaklığında başlamış olmak beni mutlu hissettirmişti. 

Saçlarımı kurutup, şekil verdikten sonra iç çamaşırlarımı ve beyaz uzun elbisemi giyindim. Tekrar odaya geçtiğimde Pars hala uyuyordu.

Onu uyandırmamaya özen göstererek odadan çıktım. Aşağıdaki odaları bir hayli merak ettiğimden gezinmeye başladım.

Bizim odamıza göre küçük olan iki oda da yatak odası olarak tasarlanmıştı. Salon ise bu evin en büyük odasıydı aynı zamanda bahçeye açılan bir kapısı vardı. Evin her yerinde sadece mavi ve beyazın tonları vardı. Sanki başka renklerle tasarlansa Alaçatı'ya haksızlık olurmuş gibi...

Salonun bahçeye açılan kapısını ardına kadar açtığımda yerlere dek uzanan beyaz tüller uçuşmaya başladı ve kuşların melodik sesi kulaklarımı doldurdu.

Bahçedeki masaya kahvaltıyı hazırlamaya karar verdiğimde hızlıca mutfağa geçtim, Pars uyanmadan kahvaltıyı hazırlamak istiyordum.

**

Pars ile burada çalışmakta olan şantiye şefinden raporları almış ve evleri gezmiştik. Şu an için her şey sorunsuz gözüküyordu. Çoğu ev daha şimdiden satılmıştı bile. Pars'ın keyfi bu haberleri duydukça artmıştı.

Alaçatı'nın sokakları gecenin getirdiği karanlığını redederek aydınlatılmıştı. İnsanların bazıları hızlı adımlarla yanımızdan geçip giderlerken de bazıları da bizim gibi her sokağın keyfini çıkararak ilerliyordu.

Kırmızı tonlarının baskın olduğu bir mekanın önünde Pars'ın adımları yavaşladı. "Burada oturalım mı?" Başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım.

Garsona verdiğimiz siparişler üzerine limonatalarımız gelmişti. "Burada olmaktan memnun musun güzelim?"

"Elbette Pars. Alaçatı'ya daha önce gelme fırsatım olmamıştı. Sen daha önce geldin mi?"

Limonatasından birkaç yudum aldı. "Bir iki kez tatil ve iş için gelmiştim."

Bir süre konuşmadan yanımızdan geçip giden insanları izledik. "Keşke hiç İstanbul'a dönmesek..."

"Keşke güzelim ama elbet bir gün böyle bir yerde yaşarız." Yine geleceğe dair cümleler kuruyordu ama hala değişen bir şey yoktu. Bir anda hem kendime hem de ona sinirlendim sonra aklıma Selin'in sözleri üşüştü iyice dağıldım. Limonatadan koca bir yudum alarak düşüncelerimi dağıtmaya çalıştım.

"Bir şeyler daha içelim mi yoksa eve mi geçelim?" Gözlerimi yüzünde gezdirdim ve gülümsemeye çalıştım.

"Eve geçelim..." Pars'ın hesabı ödemesiyle mekandan kalkmıştık.

Küçük ama fazlasıyla güzel sokakları adımlayarak siteye doğru ilerliyorduk. Pars bir elini belime dolayarak beni kendine yasladı.

"Yine sessizleştin. Bir şey mi oldu?" Yine her şeyi çabucak anlamıştı. Bu adam; benim değişen ruh halimden kendine sıkıntı çıkartırken kalbimi bile isteye kırmazdı, kıramazdı... Bir kez daha kafamdaki tilkilere lanet ettim ve kendime kızdım. Boş kuruntularım ile hem kendimi üzüyor hem de sevdiğim adamı meraklandırıyordum.

"Hayır, hayatım bir şey olmadı sadece biraz yoruldum." Dudaklarını şakaklarıma bastırarak beni daha çok kendine yasladı ve kendine özgü kokusu ciğerlerimi doldurdu.

"Barış Amca ile konuştun mu?"

"Tabi konuştum, günlük raporunu aldı bile." Burnuma küçük bir fiske vurarak kafasını onaylamaz bir şekilde salladı.

"Bir 'kalp ışığı'na bu kinayeli sözler hiç yakışmadı." Sözleri üzerine kıkırdadım sanki kendisi şu an hiç kinayeli değildi.

Siteye vardığımızda bekçi kulübesindeki Hasan'la Pars koyu bir sohbete daldılar. Ben de eve geçtim.

Odaya üzerimi değiştirmeye çıkmadan önce çaylarımızı hazırladım nasıl olsa Pars birazdan gelirdi.

Dünkü kıyafetlerimi giyip aşağıya indiğimde; Pars gelmiş salonda televizyon izliyordu. 

Çaylarımızı tepsiye yerleştirdikten sonra yanına geçtim.

Koltukta bacakları arasında yerimi almadan önce gülümseyen dudaklarının üzerine dudaklarımı bastırdım... "Ne izliyoruz sevgilim?"

"Baktım ama hiç güzel bir program bulamadım." Aldığım cevaptan sonra sırtımı sıcak, güvenli göğsüne yasladım.

"Sorun değil biz de sohbet ederiz, hem ben bulunduğum yerden oldukça memnunum. Hiçbir şey yapmasak bile olur."

Erkeksi, kalbimi titreten kahkahası bu sefer bedenlerimizi de titretti. "Buna sevindim çünkü ben de kollarım arasındaki küçük hanımla bu kadar yakın olabilmekten memnunum." 

Orta sehpada duran kupasını eline alarak tekrar konuşmaya başladı. "O zaman sohbetimize başlayalım... Şirketteki birinci yılını tamamladığında gerçekten gidecek misin güzelim?" 

****

Bölümü beğendiniz mi? Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olmuştur <3

Sizce Pars'ın tepkisi aldığı cevapla nasıl olacak? Düşüncelerinizi bilmeyi çok isterim :)

Yorumlarınızı dört gözle bekliyorum <3

Haftaya cumartesi görüşmek üzere! Kendinize iyi bakın, hoşça kalın! Kucak dolusu sevgiler ve kocaman öpücükler <3 :*








Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 49.3K 41
Adamın kokusunu duyumsadığında gözleri kapandı. Kaç yıl beklemişti bu an için? 7 yıl kadar mı? -İsmin Bade değil mi sarışın? Sana sarhoşum." Kızın i...
1.6M 69.9K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
15.7K 1.8K 47
!! KÜL SİYAHI ADIYLA WATTPADDE YAZILAN İLK KİTAPTIR !! Adamın gözleri, pencerenin altında oturmalarından sebep ay ışığının vurduğu saçlarında, dolgun...
1.4M 70K 52
(FİNAL YAPILDI) Suroğlu Şirketler Grubu'nun CEO'su Ateş Suroğlu'nun henüz iki haftadır asistanlığını yapan Güneş, oldukça naif olmasına rağmen cesurd...