17.BÖLÜM

28.2K 1.1K 152
                                    

Merhabalar neşe kelebeklerim! Güzel bir hafta sonu diliyorum bizim için :*

Bakalım Berrak'ın şirket günleri nasıl geçecek? Güzel geçmesini umut ediyorum :)

Görsel kısmımızda Berrak'ın giymiş olduğu tulum bulunuyor :)

Keyifli okumalar dilerim :*

****

Yeni bir güne gözlerimi açtığımda sanki artık farklı bir yaşama adım atıyordum. Tam anlamıyla büyüdüğümü, hayatın artık tüm maskelerini indirdiğini; tüm gerçekliğini önüme serdiğini hissediyordum...

Yataktan zor olsa da kalkıp balkona çıkarak temiz havayı içime çektim. Elimi ve yüzümü yıkadığımda kendimi ayılmış hissediyordum. Dolabıma kısaca göz attıktan sonra üstü beyaz; altı siyah ve bol olan bir tulum giydi. Dolabımın yanına itinayla dizmiş olduğum ayakkabılarımdan içime en çok siyah ince topuklu olanlar sindi.

Saçlarımı da fırçalayarak havalanmalarını sağladım ve çok hafif sayılacak derecede bir makyaj yaptım. Parfüm... Pars'ın dün sergilemiş olduğu tavırdan sonra elim daha önce hiç kullanmamış olduğum VS imzalı kırmızı göz kamaştırıcı bir şişede bulunan bana hep aşkı ve Pars'ı anımsatan parfümü sıktım. Bu koku sanki bize aitti... Bizim aşkımıza ya da benim aşkıma.

Gözüm saate kaydığında kahvaltı yapacak vaktim olmadığını anladım ve siyah çantamı alarak hızlıca aşağıya indim. Annemin ve babamın kahvaltı yaptığını gördüğümde midemin guruldamasını umursamayarak; verilen öğütleri dinledim.

"Kalp ışığım güzel bir gün geçir ve hemen insanların güleç yüzlerine kanma. Her şeyden önce de bizim sana sevgimiz ve güvenimiz büyük unutma." babamın masadan kalkarak beni kollarının arasına alması ve şakaklarıma öpücüklerini kondurmasıyla içim tarifi olmayan bir mutlulukla dolmuştu. Tabii bu kucaklaşmaya annem de eklendiğinde mutluluğum ikiye belki de daha fazlaya katlanmıştı... Onları öptükten sonra evden çıkarak arabama binmiştim.

Trafik sayesinde şirkete tam ucu ucuna yetiştim. Bu sefer misafir asansörünü değil de şirket çalışanı asansörünü kullanmak garip gelmişti. O tiz 'işte geldik' sesiyle asansörden indim. Nazlı ve geçen sefer adını öğrenmediğim sekreterlerimiz harıl harıl çalışıyorlardı. Onlara en sıcacık gülümsememi gönderdiğimi umdum. Çok tatlı gelmişlerdi bir an gözüme. Tam onlarla konuşmaya başlayacağım sırada Pars buzlu camın arkasından tüm heybetiyle çıktı. Bu adam... Ah adam! Siyah takım elbisesi ve kirli sakallarıyla sınırları zorluyordu. 

Yanıma gelerek yine elini belime attı ve beni kızlarla tanıştırdı. Diğer sekreterimizin adı İpekmiş. Gerçekten ikisi de birbirinden saygılı ve tatlılardı. Sonra Pars hiç duruşunu bozmayarak beni odama yönlendirdi. O eli belimde durdukça ben kendimden geçiyordum.

Kendisi masamın yanındaki koltuklardan birine kurulurken bense masamın başına geçtim. Ben bugün hani şirkettekilerle tanışacaktım?

"Bugün şirket çalışanlarıyla tanışacağımı söylemiştin?" yavaş hareketlerle bacak bacak üstüne attı, her şeye hakim olduğunu belli etmek amacıyla ya da benim öyle düşündüğüm bir şekilde elini masaya koydu ve parmaklarıyla kendince bir ritim tutturdu. Bense hala soruma bir cevap bekliyordum. Gözlerini yüzümde gezdirdi ve en sonunda kahvelerini yeşillerimle birleştirdi.

"Şimdilik gerek yok, zamanı geldikçe hepsiyle elbet tanışırsın. Sana şimdi üzerinde durduğumuz ama senin sonuna yetiştiğin projemizden bahsedeceğim. O yüzden benim odama geçelim."

Ve Pars iş ciddiyetine tamamen dönüşmüştü. Bakalım iş kolik bir Pars nasıl olacaktı?

Odamın içinde bulunan; direk onun odasına açılan kapıdan geçtik. Toplantı masasını önceden hazırlamıştı. Ben masada yerimi alırken o odanın içinde dolanmaya başladı.

AŞKA ESARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin