ÖZEL BÖLÜM-3

4.3K 147 19
                                    

Merhabalar, biz geldik!

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Beni soracak olursanız tekrardan Berrak ve Pars'ı yazdığım için hem mutluyum hem de tatlı bir hüznün içindeyim. Onları çok özlemişim.

Lafı çok uzatmadan sizi Özel Bölüm 3 ile baş başa bırakıyorum. Bakalım neler oldu?

Yorumlarınızı ve oylarınızı benden esirgemeyin, lütfen! <3

Keyifli okumalar dilerim, yorumlarda buluşalım! Sizi bekliyorum. :)

****

Hayal'i anaokulundan aldığımda bebekliğinden beri dilimizden düşmeyen şarkı daha doğrusu şarkımız bize eşlik ediyordu. Dikiz aynasından gülen yüzüne baktığımda daha büyük bir coşkuyla şarkıyı söylemeye devam etti. Neşesine ortak olarak ben de ona katılmaya karar verdim. "Hop little bunnies," dediğimde şarkının en sevdiği yerine geçeceğimizin bilincinde heyecanlandı. "Hop hop hop," derken babasının ona yalandan kızacağı hareketini yapmaktan geri durmuyordu. Nakarat tekrar ettikçe ayaklarını önündeki yolcu koltuğunun sırtına vuruyordu. "Anneciğim ama siz bu konuyu babanla konuşmuştunuz. Babana söz verdiğini hatırlıyorum." Arabayı yavaşça evin sokağına inecek olan yokuştan kaydırırken Hayal hemen elindeki ıslak mendille önündeki koltuğun sırtını silmeye çalıştı ama kemeri ona izin vermiyordu. "İnmeden silelim, lütfen anne."

Onu gülümsememi saklarken onayladım. Bunu artık yapmaması gerektiğini biliyordu. Pars, Hayal ile bu konu hakkında birkaç kez konuşmuştu. Aralarındaki ilişki her zaman içimi ısıtıyordu, onların arasındaki baba-kız ilişkisi benim Pars'a duyduğum aşkı daha da büyütüyordu. Ben zaten Pars'a duyduğum aşkı içimde büyütemeden bir gün geçiremiyordum. Pars ile ilişkimiz, evliliğimiz, yıllar içerisinde evrimleşmişti. Beraber geçirdiğimiz her yeni yılda birbirimize duyduğumuz sevginin içine başka özellikler ekleniyordu. Hayallerimi yaşıyordum ve çok mutluydum. Dilimi ısırdım, arabayı Pars'ın arabasının yanına park ettim.

Hayal'in kapısını açmak için arabadan indiğimde ona vermek için ıslak mendilin paketini kolumun altına sıkıştırdım. Kemerini açtığımda inmeden paketten iki tane ıslak mendili çekerek çıkardı ve öne eğilerek küçük elleriyle koltuğa bastırmaya çalıştı. "Anne, oluyor mu? Çıktı mı?" Uzun, ince telli ve güneşten açılmış gibi renklenen siyah saçlarını elimle yüzünden çektim. "Oluyor ama biraz daha bastırman gerekiyor sanırım. Yardım etmemi ister misin?" Babasından aldığı kahverengi gözleriyle bana döndü. Bazen Pars'ın bir kopyasını doğurduğumu düşünüyordum. Hayal çok nadiren beni andırıyordu, Pars'a göre ise babasına olan sevgisini tamamen benden almış. Dört yaşındaki kızımız her haliyle babasına benziyordu ve minik kalbiyle babasını kendi deyimiyle denizler kadar seviyordu. Bu iş her türlü Pars'a yarıyordu.  Bebeksi sesiyle "İsterim," dediğinde ben de onunla beraber öne doğru eğildim.

Koltuğu temizlediğimizde evin kapısına gözüm kaydı. Pars, bu saatlerde geldiğimizde bizden önce eve varıyordu ve bizi o karşılıyordu ama bugün ortalıkta yoktu. Buna şaşırsam da yorgun olduğunu düşündüm. Hayal'in ellerinden tutarak onu zıplatıp arabadan indirdim. O önde koşarken ben yavaş adımlarla onu takip ettim. Verandanın merdivenlerini hızla aştı ve avuç içlerini kapıya çarpmaya başladı. Ben de o sırada çantamdan anahtarımı çıkardım.

"Baba! Biz geldik, kapıyı açsana!" Diye bağıran kızıma karşılık Pars'tan bir yanıt gelmedi. Anahtarı kilit yuvasında bir tur döndürdüm ve eve girdik. Hayal yere oturarak ayakkabılarını çıkarıp yerine koydu. "Babam gelmiş ama nerede?" Sorusunun yanıtını beklerken sabırsızdı aynı zamanda bacaklarını sallıyordu. Anlaşılan çişi gelmişti ama babasını görme isteği daha ağır basıyordu. Önünde eğilerek yüzüne gelen salık saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdım. "Baban çalışma odasında olabilir. Sen gidip bak, bebeğim. Ben de yemekleri ısıtayım ama çişin gelmiş sanırım. Babanla tuvalete gidin, tamam mı?"

AŞKA ESARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin