Serseri Öğretmenim

By BesteOnbaolu

2.3M 57.2K 7.9K

''Sana yaklaşmama neden izin vermiyorsun'' ''Utanıyorum'' ''İnsan neden öğretmeninden utanır ki?'' ''Ol... More

Yeni Öğretmen
Yurt Dışı
Sanırım Aşık Oluyorum
Beliz
Enes
Gizli Sapığım
Özür Dilerim
Akşam Yemeği
Arya
Kıskançlık Krizi
İlk ve Gerçek Öpücük
İflas Eşiğinde
Moda Haftası
Beni yalnız bırakma
Seni İstemiyorum
Müzik Yarışması
SUÇ
Ayrılık
Toprak
Beliz
Deren
Gizem
Özgür
Üvey Kardeş
Deren
ÖLÜM
Yeni Bir Başlangıç
Barlas
Pişmanlık
Mucize
Doğum Günü
His
İtiraf
İş yemeği
Özgür
Bizim Hayalimiz
Çınar
Eski Hayat
Nişan
Nefret
Yalan
Yeni Hayat
Parti
Okulun İlk Günü
Arya
Kin
KAVGA
Beliz
Damla
Özgür
Bunu Siz İstediniz!!
SIR
Sizleri Seviyorum!!
Kaçış
Kavuşma
Tatil
Rüya
Doğum Günü
Bebek
Çıkma Teklifi
Özgür
Beliz
Deniz
Özgür
Beray
Hayat Sevince Güzel
Kurtarıcım Olur musun?
Özgür olmak için Şans yetmez
Evlenme Teklifi
Sürpriz
Düğün alışverişi
Nişan
Düğün
Canın Cehenneme
Gizem
Hamile Değilim
Balayı
Mucize Bebek
Beliz
Kaza
Özgür
Yaşam Koçu
Alya&Berk
Özgür
Birinci Yaş Günü
Hastalık
Boşanmak İstiyorum!
Planlar Ortaya Çıkıyor
OYLAMA!!
DUYURU

İntikam

17.6K 501 31
By BesteOnbaolu

MULTİMEDYA:BERAY'I KAÇIRAN KIZ

Arabaya bindirdiklerinde sakince oturdum. Bıçağı sağ tarafıma batırdığını hissediyordum. O acıya nasıl dayanabiliyordum? Acıdan gözlerim yanmaya başladı. Ağlamak istiyordum ama herkesin içinde ağlayamazdım. Yolları ezberlemeye çalışıyordum fakat siyah cam ve akşam olduğu için dışarısını pek göremiyordum. Küçük bir eve geldiğimiz de beni arabadan aşağıya attılar. Benden ne istiyorlardı? Yüzlerine baktığım da kimseyi tanımıyordum.

''Yürü.''

Onlara karşı çıkabilir miydim? Yavaşça yerimden kalkıp koşmaya başladım. Silah sesleri gelmeye başladığın da bir yere çöküp seslerin bitmesini bekledim. Kulaklarımı sımsıkı kapamıştım. Birisi arkamdan tutup kaldırdığın da onlardan birisi olduğunu anladım. Beni alıp geri götürdüğün de bağırmaya başladım. Hepsi bana bakıp gülüyorlardı.

''İstediğin kadar bağır bebeğim ama seni kimse duyamaz.''

Etrafa baktığım da ormanlık bir yerdeydik. Buraya hiç gelmemiştim. İçeriye girdiğimiz de bir odaya beni attılar. Yere düşünce canım çok acımıştı. Bana bu kadar kötü davranacak kadar kötü bir şey yapmamıştım. Beni neden kaçırmışlardı? Neden buradaydım? Odada pencere bile yoktu ve bende klostrofobi vardı. Nefesim daralmaya başladı. Kapıyı yumruklamaya başladım. Nefes almaya ihtiyacım vardı.

''Lütfen kapıyı açın nefes alamıyorum. Yardım edin!''

Kimse sesimi duymuyordu. Gözlerim kapanmaya başladığın da dayanmaya çalıştım ama yere yığılıvermiştim. Yüzüme soğuk su dökülünce kendime geldim.

''Yardım edin!''

Diye bağırarak uyanmıştım. Yüzüme birisi vurunca kendime geldim. Bu bir kızdı beni kurtarmaya mı gelmişti?

''Kes lan sesini.''

Yüzümde kesinlikle el izi çıkmıştı.

''Beni neden kaçırdınız?''

''Güzelim bilmiyor musun?''

''Beni neden kaçırdınız?''

''Kimse anlatmadı mı sana?''

''Hayır.''

Korkmaya başlamıştım. Ben kime ne yapmıştım da bunun acısını yaşıyordum? Gizli sapıklarımdan bir tanesi miydi?

''Seni gizli sapıklarımdan birisi mi tuttu?''

Gülmeye başlamıştı.

''Hayır. Seni kaçırmamın bir sebebi var ama sana söyleyemem. Birisinin sana anlatması lazım. Bu ben olmayacağım.''

''Bana neden anlatmıyorsun?''

Yanımdan çekip giderken birisine kafasıyla beni işaret etti. Beni kucaklayıp başka bir odaya attı. Bu sefer odada küçük bir delik vardı. O rahatlatmıştı beni. Koltuklardan birisine oturduğum da düşünmeye başladım. Beni sapıklarımdan birisi kaçırmamıştı. Buna sevinebilirdim fakat başka bir şey yüzünden beni kaçırmışlardı. Acaba ailemin bir yere borcu mu vardı da beni bulup kaçırmışlardı? Aklım almıyordu. Kimse benim kaçırılma sebebimi söylemiyordu. Kapı açılıp içeriye irice bir adam girdiğin de beni alacaklarını sandım ama yanılmıştım.

''Bebeğim gel bakalım seninle bir oyun oynayalım.''

Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Üstüme çullandığında çığlıklar atıyordum.

''İmdat yardım edin!''

Neden duymuyorlardı? Ya da onlar mı göndermişti? Beni öpmeye başladığın da yüzüne tükürdüm.

''Kızdığın da daha çekici oluyorsun bebeğim.''

Bir yandan ona vururken bir yandan da yardım istiyordum. İçeriye o kız girdiğin de tek hamlede üstümde ki adamı aldı ve bir kenara attı.

''Sana misafirimizi korkutma demedim mi? Ona dokunmak yok demiştim.''

''Biliyorum ama o istedi ben değil.''

Bana baktığın da korkuyla onlara bakıyordum.

''Kızı çok korkutmuşsun baksana.''

''Affedin bir seferlik oldu.''

''Bunun bir seferi yok.''

''Sana beni affet dedim.''

Arkasından çıkardığı silahla onu vurdu. Önümde yatan adama baktığım da öylece bana bakıyordu. Gözlerimi kapatıp bu andan yararlanmak istedim. Son gazla evden çıktığım da koşmaya devam ettim. Arkamdan gelen silah seslerini ve bağırışları aldırmadım. Sadece koşmaya devam ettim. Nefesim kesildiğin de bir yere sığındım. Boş bir apartmandı. Beni burada bulamazlardı. İçeriden gelen seslerle ürküp dışarıya çıktım. Beni gördüklerin de arkamdan gelmeye başladılar. Ayaklarım isyan ediyordu ama onları aldırmadan koşmaya devam ettim. Kız önüme geçtiğin de yolumu değiştirip koşmaya başladım. Bunlara inanamıyordum. Sanki filmindeki başkahraman gibiydim. Çıkmaz sokağa girdiğim de arkamı dönüp kaçma planları yapmaya başladım. Kız ve bir sürü adam beni bulduğun da bir yerlere zıpladım ve yukarıya çıkmayı başardım. Ben bunları yapmayı nereden öğrenmiştim bu kadar çevik değildim ki ben. Bir delilik yapmak istiyordum. Bunun olmayacağını biliyordum. Çatılar birbirine çok yakınlardı. Oradan oraya zıplayabilir miydim? Denemeye değerdi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Kollarımı heyecandan sallıyordum. Belki olacaktı belki de olmayacaktı. Koşmaya başladığım da çatıdan diğer çatıya diğer çatıya derken yine sona gelmiştim. Oradan aşağıya indiğim de silah sesi duyuldu ve ben nefes alamamaya başladım. Canım o kadar çok acıyordu ki yavaşça elimi yarama götürdüm. Neyse ki kolumu sıyırmıştı ama acı şokuna girdiğim için yere yığıldım.

''Demek buraya kadarmış.''

Karnıma yediğim tekmeyle bayılmıştım. Gözlerimi açtığım da kanlar içinde yatıyordum. Kolumu sarmışlardı ama acıyordu. Etrafıma baktığım da eski odaya geri dönmüştüm. O küçük delik bile yoktu. Sadece kapı vardı ve içerisi karanlıktı. Telefonumu aramaya başladım belki de onu almayı unutmuşlardır ama yok. Ağlamaya başladım. Neden bendim neden? Benim suçum neydi ve buraya bu noktaya kadar gelmiştim? Herkes beni merak ediyordur. Annem ve babam nasıllardı? İçeriye adamlardan birisi girdiğin de geri çekildim. Gardımı almıştım.

''Ben sana bir şey yapmayacağım. Sadece yemeğini getirdim ve nasıl olduğuna baktım.''

''Bugün günlerden ne?''

''Perşembe.''

''Yani çarşambadan sonra gelen perşembe mi?''

''Hayır, cumartesiden sonra gelen perşembe. Bir haftadır buradasın uyuyordun. Vücudun çok yorulmuş bunları kaldıramadı sanırım.''

Bir haftadır burada mıydım? Ellerimi saçlarımdan geçirmeye başlamıştım. Bir hafta geçmesine rağmen beni bulamamışlardı. Adam gittiğin de yemeğe saldırmıştım. Çok acıkmıştım ve nasıl yediğimi bilemiyordum. Bir daha kapı açılmamıştı o günden sonra. İkinci haftaya girmiştim ama hala ses seda yoktu. Herkesten ümidimi kesmiştim. Beni asla bulamayacaklardı. Duvarları tırmalıyordum ve yeşil rengini kaybedip beyaza bürünüyordu. Yeşil rengini sevmez oldum. Gün ışığını özler oldum. Sadece sarı bir ışık ve yeşil dört duvar arasında kalmıştım. Kafayı yemek üzereydim. Bacaklarımı kendime çekip sallanmaya başladım. Buradan çıkmam lazımdı. Kapı açıldığın da gözlerim içeriye girecek kişiye hayranlıkla baktı ama yine o adamdı. Elinde bir şey vardı. Mektup gibi. Uzaktan bana attığın da hemen odadan geri çıktı. Kapıyı kilitlediğin de mektubu açıp okumaya başladım.

''Minik böceğim korkma ben senin yanında olamasam da ruhum seninle. Sadece kurtulman için dua et bebeğim. Seni unuttuk sanma. Seni bulacağım ve hepsini öldüreceğim benim biricik küçük kızımı kaçırdıkları için. Sakın ağlama bebeğim o inci taşlarını dökme. Eğer bu mesaj sana gelmişse bana küçük detaylar ver ne olur? Belki de o küçük detayları verdiğin için sana işkence edecekler. Ama ne olursun sen o detayları ver bana. Belki de bana bir daha asla mektup gönderemeyeceksin ama sen benim ve annenin küçük bücürüsün. Seni seviyoruz kızım...''

Kalem kâğıdı alıp yazmaya başladım. O kadar detaya girmeyecektim onlar anlarlardı. Mektubu yazıp bağırmaya başladım. O adam içeriye girdiğin de mektubu alıp okumaya başladı. Kafasını tamam anlamında salladı ve gitti. Anlamamıştı detayları ve mutlu olmuştum. İçeriye kız girdiğin de duvara yapıştım. Ondan korkuyordum ve kolumu yaraladığı için ondan nefret ediyordum. Kolum iltihap kaplamıştı ve acıyordu.

''Senin ölme vaktin geldi bebeğim. Üç hafta oldu ve seni almaya gelen kimse yok görüyor musun? Ne bir mektup ne başka bir şey...''

Ama babam bana mektup göndermişti. Ondan haberi yoktu o adam bana vermişti direk. Ona söylememişti belki de detayları anlamıştı ama bir şey çaktırmamıştı. İyidir belki de adam. İçeriye o adam da girdiğin de beni kucağına alıp başka bir odaya götürdü. Artık gücüm kalmamıştı ve adamın kollarında ölü gibi hareketsizce etrafa bakıyordum. Odaya getirdiğin de bir yere yatırdı. Kız içeriye girdiğin de biri üstümü çıkardı. Eline aldığı işkence aletlerinden birisini ateşe tuttu. İçimden bir sesin buradan çıkmam gerektiğini söylüyordu hatta bağırıyordu. Kızın hâlâ arkası dönükken kollarımdaki ipten kurtuldum. Adam çok sıkı bağlamamıştı. Onun sayesinde kurtulmuştum. Kızın arkasındaki silahı aldığım da bana döndü.

''Ver o silahı Beray.''

''Adımı nereden biliyorsun?''

''İstediğin bilgiyi sor. Her şeyi biliyorum.''

''Kafamı karıştırma.''

''Senin ne kadar korkak birisi olduğunu biliyorum Beray. Annen ve babanın boşanacağını ve seninde ortada kalacağını biliyorum. Ne yazık değil mi? Senin için üzülüyorum. Sen bir korkaksın Beray. Bana sadece silahı tutup korkutmak istiyorsun ama ben asla korkmam.''

Beni iyi biliyordu. Tüm cesaretimi toparlarsam diye düşünürken silah sesi kulaklarımı çınlattığında kıza baktım. Eliyle karnını tutuyordu ve kan yayılmaya başlamıştı. Ama ben ateş etmemiştim. Nasıl ateş edileceğini bile bilmiyordum. Arkama baktığım da o adamdı.

''Beray kaç.''

Yanından geçerken ona teşekkür ettim. Kapıdan kaçarken arkama baktım. Adamı öldürmüşlerdi. Koşuyordum yine ve yeniden. Sirenleri duyduğum da sevinmiştim. Polis arabasının önüne atmıştım kendimi. Son anda durmuştu. Arkasından bir sürü araba geliyordu. Arabalarından birisinden annem ve babam indiğin de onlara koşmaya başladım. Koşarken arkamdan gelen silah sesiyle yere yığıldım. Annem ve babam yanıma daha hızlı geldiğin de onlara bakıyordum.

''Kızım iyi olacaksın merak etme. Hemen bir ambulans çağırın.''

Onlara gülüyordum. Gücüm anca ona yetmişti. Gözlerim kapandığın da şimşekler çakıyordu. Şimşekleri görüyordum sadece. O kadar beyazdı ki onlara dokununca canım yanıyordu. Sonra her şey kesilmişti. Ölüm sessizliği oldu. Ne şimşekler çakıyordu ne de sesler geliyordu. Gözlerimi açtığım da beyaz bir ışık gördüm sadece. Acaba cennete mi gelmiştim? Karşımda annemi görünce heyecanlandım. Yaşıyordum.

''Kızım canım kızım.''

Bana sıkı sıkı sarıldığın da gülümsüyordum.

''Anne.''

''Kurşun seni sıyırıp geçmiş kızım. Hayati tehliken yok Allah'a şükür.''

''Annem kurtuldum.''

İkimiz de ağlamaya başladık.

''Babam nerede?''

''Dışarıda.''

''Neden içeride değil?''

''Ağlıyor kızım. Onu rahat bırakalım.''

Babam bana çok düşkündü. Ağlayan bir adam değildi ama bana bir şey olduğun da gözyaşlarını tutamazdı. Gözlerim yeniden dolduğunda kendimi ağlamamak için zorladım.

''Peki Özgür?''

''O da iyi kızım ama onunla uzun bir süre görüşmeyeceksin.''

''Neden?''

Derin bir nefes aldı.

''Kendisi anlatsa iyi olur.''

İçeriye Özgür girdiğin de annem yanımızdan gitti.

''Bebeğim seni çok merak ettim.''

Bana sıkı sıkı sarıldığın da rahatlamıştım.

''Özgür neler oluyor?''

Derin bir nefes aldı ve yanıma oturdu.

''Seni kaçıran...''

Devamı yoktu. Ağzına bakıyordum beni kaçıranın kim olduğunu bilmem gerekiyordu.

''Seni kaçıran... Senden uzak durmam lazım Beray. Özür dilerim ama benim gitmem lazım. Seni seviyorum bebeğim ama senden uzak durmam gerekiyor. Bu ikimiz içinde daha iyi olur.''

Beni öylece bırakıp gitmişti. Hayatımdan bir çırpıda gitmişti. Beni yeniden yüz üstü bırakmıştı. Beni korumak istediğini biliyordum ama kendi yanında da koruyabilirdi. Onu istiyordum. Belki de eskisi gibi olmayacaktık. Yine eskisi gibi birbirimize bakıp gülemeyecektik ve sevdiğimizi söylemeyecektik birbirimize.


İnstagram sayfası: serseriogretmenimwattpad

Continue Reading

You'll Also Like

2.1M 128K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...
1M 36.4K 46
Bardağı geri tezgaha koyduğum esnada ensemde hissettiğim nefes ile çığlık atmak için ağzımı açtım. Ne yapacağımı önceden biliyor gibi eliyle ağzımı k...
2.1M 68.5K 54
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
259K 24K 16
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...