..Azap.. (Mafya hikayesi) TAM...

Af rhmv_leyli_99

4.3M 138K 60.7K

""Her şeyden habersiz 17 yaşında bir kız. Suçsuz ve çok masum. Sadist bir Mafyanın ellerinde. Ona neden böyle... Mere

Tanıtım
.1. Düzenlendi
2. düzenlendi
(3.bölüm)Huzur.
(4.bölüm)Yardım.
(5.bölüm)Tehdit..
(6.bölüm)Ölüm.
(7bölüm.)İntihar.
(8 bölüm.)Ceza.
Duyuru
(10 bölüm)Taciz.
(11 bölüm)Kaza.
(12 bölüm)Yalan.
(13 bölüm)Ölüm vaktin geldi.
(14.bölüm)Yok.
(15 bölüm)Sadece ölmesin.
(16 bölüm)Efe kim?
(17 bölüm)Yıldızlar.
(18 bölüm)Sen kimsin Damla?
(19 bölüm) Evlilik.
(20 bölüm) Ben kimim?
(21 bölüm)Geçmiş.
(22 bölüm)Özledim seni küçük kadınım.
(23 bölüm) Özür dilerim.
(24 bölüm.) Gitti.
(25 bölüm) Geçmişin sırları.
(26 bölüm)Kaçırılma.
(27 bölüm)Bebek.
(28 bölüm)Pişmanlık.
(29 bölüm)Sensizlik korkusu.
(30 bölüm)Gizemli adam.
(31 bölüm)Kim kaçırmaya kalktı Damlayı?
(32 bölüm)Uyanmıyor.
(33 bölüm)Kavga.
(34 bölüm)Yaralanma.
(35 bölüm)Oyun.
(36 bölüm)Sevgine muhtacım.
(37 bölüm.)Nefret.
..FİNAL..
Yeni Hikaye

(9 bölüm.)Kaçış.

109K 3.6K 1.4K
Af rhmv_leyli_99

(medyada Damla)İyi okumalar.

Damladan..

Cigerlerime bir azcık hava gitmesiyle öksürmeye başladım. Öksürmem durduğunda nefes alamıyordum. Birinin nefes maskesini ağzıma tutmasıyla normal bir şekilde nefes almaya başladım.

Gözlerimi açtığımda hiç tanımadığım bir adam vardı başımda. Ölememiştim. Ben anneme kavuşacaktım. Ne suçum var benim?Neden kurtulamıyorum bu saçma hayatdan?

"İyimisin?"

Tabiki hayır. Hiç iyi değilim. Kim çıkardı beni havuzdan. Bu adam değildi. Çünki üstü ıslak değildi.

"Kalka bilecekmisin?"

Hiç mecalim kalmamıştı. Kalka bileceğimi sanmıyorum. Anlamış olacak ki koluma girdi ve beni kaldırdı. Az önce uyandığım odaya geri getirdi beni.

"Duş al istersen. Ben dışarıdayım."

Maskeyi ağzımdan çıkarıp gitdi.Şimdi ben ne yapacağım? Yine kaderimi kabullenip saçma hayatıma devam mı edecektim? Alpın ölümüne alışacakmıydım annemin ölümüne alıştığım gibi? Bu hiçte kolay olmayacaktı benim için.

Bir süre öylece ayakta durup düşündüm. Sonra duş almanın iyi fikir olduğuna karar verip, havluyu nereden ala bileceğimi düşündüm. Kocaman dolap vardı herhalde vardır burada.

Dolabın kapısını açtığımda bir sürü kadın giyisileriyle karşılaştım. Kimindi acaba bunlar? Çekmeceleri bir az da karıştırdıktan sonra havluyu buldum. Banyoya girip kapıyı iki kere kilitledim.

Duşu açıp sıcak suyu ayarladıktan sonra vücudumla buluşmasına izin verdim. Bedenim rahatlarken tüm dertlerim, düşüncelerim aklıma hücum etdi.

İnsanlar bir amaç için yaşarlar. Küçükken hemen büyümek, okulu bitirmek, ergenliyine geldiğinde iyi bir üniversite kazanmak, iyi bir eş adayı bulmak, olgun olduklarında çocuklarını sapa sağlam büyütüp, onları okutmak ve iyi bir insan gibi yetişdirmek, yaşlandıklarındaysa torunlarını görmek, eğer ömürleri yeterse mürvetlerini görmek isterler.

İşte her kes, her insan ömründe bir amaç için yaşar. Ama ben bunların hiç birini yaşamayacağım. Ben bunları görecek kadar yaşamayacağım bile.

İyice yıkandıktan sonra duşu kapatıp havluyu vücuduma sardım. Aynanın karşısında durdum. Patlamış bir dudak, yarılmış bir kaş, morluklar hiç yabancı gelmiyordu bana.

Saçlarımın ıslaklığını havluyla bir az aldıktan sonra banyodan çıktım. Keşke çıkmasaydım. Akın yatakta oturmuş telefonuyla ilgileniyordu.

Kapının sesini duymasıyla bana döndü. Başdan aşağı süzdü vücudumu. Resmen gözleriyle suydu beni.Korkumdan havluya sıkı sıkı sarılmıştım.

Yataktan kalkıp bana yaklaşmaya başladı. Kaçmam gerekiyor ama bir türlü kıpırdayamıyorum. Tam karşımda durdu ve tekrar süzdü.

Sonunda yerimden kıpırdayıp bir adım geri gitdim. Sırıtmaya başladı. Neredeyse üç saniye sonra yüzündeki sırıtış silindi ve yerine ciddi bir yüz takındı. Eliyle yatağı gösterdi.

"Giyin şunları, mutfağa gel. Beş dakikan var."

Odadan çıktığında rahat bir nefes aldım. Yatağın yanına gitdim. Bu kiyafetleri külot ve sütyene kadar o mu çıkardı? Yanaklarımın yandığını his ediyorum.

Dar bir eşofman altı ve t-shirtüde giyindikten sonra kapıdan çıktım. Yürürken canım acıyordu. Merdivenlerin başına geldiğimde sinirli bir şekilde yukarı çıkan Akını görmemle durup geriledim.

Yanıma gelip tokat atdı. Yere düştüm. Ağzıma yayılan kan tadıyla dudağımın tekrar kanadığını anladım. Saçımı çekip ayağa kaldırdı.

"Ben sana beş dakikaya mutfağa gel demedim mi lan?!"

Beş dakika ne ara olduki? Saçımdan sürükleyerek merdivenleri indirdi. Başım ağrımaya başlamıştı. Mutfağa geldiyimizde saçımı bıraktı.

"Otur."

Masanın bir kenarına oturdum.

"Şimdi doğru düzgün yemeyini ye. Sonra cezanı çekmeye gideceksin."

Cezamı? Neyin cezasıydı bu? Kafasını yardığım için olmalıydı. Ama onun cezasını çok güzel bir dayakla vermişti zaten. Peki bu neyin cezasıydı?

Yemeyimi yediyim süre gözü hep üstümdeydi. Bu beni rahatsız ediyordu. İki lokma yemek vereceksin bari huzurda ver. Yemeyimi nasıl yediyimi anlamadan kalktım masadan.

Kolumdan sertce tutarak çekiştirmeye başladı. Ben zaten nereye isterse gidiyorum. Neden çekiştiriyorki?

"Karanlıkla aran nasıl?"

Ka-karanlıkmı? Hayır. Hayır lütfen yapmasın. Lütfen. Direnmeye başladım. Ama tabiki işe yaramadı. Aşağı katda bir yere getirdi beni.

Durduğumuzda iki kolumdan tutup sırtımı kapıya yasladı. Gözlerimin içine ürkütücü bir şekilde bakıyordu.

"İntihara kalkıştığın için cezalısın. Bu karanlık odada nerdeyse bir hafta kapalı kalacaksın."

Hayır! Olmaz. Ben dayanamam orada. Yanağımdakı ıslaklıkla kendime nefret etdim. Güçsüzlüğüme nefret etdim.

"Ama bu daha hepsi deyil!"

Bir kolumu bırakıp beni kapıdan uzaklaştırdı, kapıyı açtı ve beni içeri itdi. Hemen ayağa kalkıp burdan çıkmak için kapıya koştum ama kapıyı kapatdı.

Kapıyı yumruklayarak çığlıklar ve hıçkırıklar eşliyinde ağlamaya başladım. Nolur yapma Akın. Bunu bana yapma. Kapıya yaslanıp yere çöktüm. Beni burada yalnız bırakmayın nolur.

Bu isteklerim boşaydı. Çoktan gitmişdi belkide. O kalpsizdi bana acımayacaktı. Babam gibi.

Gözümün önüne babam geliyordu. Dayak atması, kemerle vurması, eşyaymışım gibi itmesi. Bana bağırması, küfürleri vardı kulağımda.

Kulaklarımı ellerimle kapatdım. Duymak istemiyorum! Ama olmuyor bir türlü susmuyor, gözümün önünden gitmiyor bana vurması!Sanki her vuruşda tekrar his ediyorum acıyı.

Annem nolur yardım et. Kurtar beni. Ne kadar zamandır kendimi sıkmış ağlıyorum bilmiyorum. Ama vücudumda his etdiyim acılarla ve babamın o aşşağılayıcı sesiyle daha fazla dayanamadım ve gözlerim karanlığa teslim oldu..

Akından..

Dün onu banyodan çıkarken gördüğümde çok komik duruyordu. Havlu normal kızda dizinin üstünde bitip seksi bir görünüş sergiler. Ama bunun dizinin altında bitmiş komik duruyordu.

Ve sonunda yine beni dinlememiş sinir etmeyi başarmıştı. Onu cezasına götürürken ilk kez direnmişti. Bunu ona ceza vermeye çalıştığımda ilk kez yapıyordu.

Anlaşılan karanlıktan çok korkuyordu. Bunu öğrendiyim iyi oldu. Onu içeri sokup kapıyı kilitledikten sonra gitmedim.

Ağlıyordu. Kapıya vuruyor şiddetli bir şekilde ağlıyordu. Neredeyse on dakika sonra vurmayı bıraktı. Ağlamasıysa kesilmemişti. Kapıya bakarak içeride ne halde olduğunu düşünerek zevk almaya başlamıştım.

Şimdide odamda oturmuş dosyalarla ilgileniyordum. Saat neredeyse öylen ikiye geliyordu. Sabah Ömerle Savaşı şirkete gönderdim. Ömer yine itiraz etmeye başlamıştı. Ama bir bakışımla susup gitdi. Kapım tıklatıldı. Adamım içeri girdi.

"Abi Tunanın istediğin adamını getirdik."

Bu iyi oldu. Tunaya benim yoluma çıkmaması gerektiğini adamının parçalarını göndererek mesajlıyacağım.

"Tamam. Evin arkasındakı depoya götürün geliyorum."

Adamım çıktıktan sonra tam kalkmış gidiyordum, telefonum çaldı. Ferhat abiydi. Hemen cevapladım.

"Efendim Ferhat abi."

"Nasılsın Akın?"

"İyiyim abi sağol."

"Bir sorunmu var? Neden gönderdin Kağanı yanıma? Ona sordum bir şey söylemiyor."

Hele bir söylemeye kalksın. Ferhat abi benim evde Damlayı alıkoyduğumu bilirse sinirlenir. Bir şey yapamaz ama. Bir sürü laf edecek.

"Yok abi. Hiç bir sorun yok. Sadece uzun süreydi gelmemişti yanına.Hem oğlunu özlemişsindir diye, hemde bazı işlerde yardımı dokunsun diye gönderdim."

"Öyleyse iyi yapmışsın. Bir şeylere canı sıkkın gibi o yüzden sana sormak istedim. Neyse senin işlerin vardır tutmayayım seni. Hadi hoşcakal."

"Hoşcakal abi."

Telefonu kapatıp masanın üzerine bıraktım, sonrada odadan çıktım.

Evet Kağan Ferhat abinin oğluydu. Yıllar önce Ferhat abiyle babam çok yakınmış. Başında büyük bir bela olduğu için, Kağana zarar gelmesin diye soyadını değiştirip bizim kardeşimiz gibi büyümesini istemiş babamdan.

Babamda kabul etmiş. O zaman Kağanın daha beş yaşı vardı ama doğru düzgün konuşamıyordu. Hastaydı.

Düşüncelerimle birlikte depoya geldim. İçeri girdiğimde herif hemen yalvarmaya başladı. Ama boşunaydı. Ben acımam!

arkadaşlar kalbi zayıf olan varsa işkence sahnesini bir dahaki uyarıya kadar okumasın. Özelliklede sen @kitappkurdu20.

Yanına yaklaşıp ilk güzel bir dayak atdım. Ama fazla yormadım çünki daha çok acı çekmeli.

"Abi ne olur yapma sana çalışırım, ne istersem yaparım."

İşte bunu söylemeyecekti. Böyle adamlar işkencenin en hasını hak ediyor.

Bu hayatda ya av olacaksın yada avcı ama avı avcıya götüren köpek olmayacaksın.

Poşet alıp ağzına tıktım. Elime başka bir poşetde alıp karşısına geçip oturdum. Poşeti koluna sardım. Ne yapacağımı anlamaya çalışıyordu.

Çakmağımı çıkardım. Yavaş yavaş poşetin üstüne tutmaya başladım. Boğuk inlemeleri depoya yayılmıştı. Kahkahalarla gülmeye başladım.Bu çok hoşuma gidiyordu.
Poşet tamamen eriyip koluna yapışmış, yakmıştı.

"Sana bir şey söyleyeyim mi? Bu kol artık işe yaramaz keselim gitsin."

Yerimden kalktım ve aletlerin olduğu masadan büyük bir bıçak aldım. Yeniden yerime geçtim. Artık neredeyse bitmişdi. Ama böyle olmazki! Ben daha yeni yeni ısınıyorum.

Bıçağı koluna yavaş bir şekilde sürtmeye başladım. Etinin iki yana ayrılıp kanamasına bakmak kadar zevkli bir şey yok benim için.

Kan benim sakinleşme sebebimdi. Zevk kaynağımdı. Vazgeçilmezimdi.

Keserek kemiye geldiyimde kolunu iki elimle tutup sertce büküp kırdım sonrada geride kalan yerinide hızlıca kesip kolunu bedeninden ayırdım.

Bıçağı masaya bırakıp tekrar çakmağımı çıkardım. Herif bayılmıştı ama ölmemişti. Sorun değil zaten beş on dakikaya ölecek.

Tunanın adamının son anlarını kayd etdiriyordum. Şerefsize göndereceğim ibreti âlem olsun. Benimle oyun olmaz!

Herifin kafasını geri yaslayıp çakmağı ağzına soktum ve ağzındakı poşetin eriyerek boğazına akmasını bekledim. Poşet eridikce daha fazla debelenmeye başladı.

"Bıçağı ver!"

Adamlarımdan biri bıçağı getirdiyinde piçin şah damarını kestim. Bununla üstüme akan kanla beyaz gömleyim tamamen kırmızı oldu.

"Cd-yi ve kolu paket yapıp Tunaya gönderin."

burdan devam ede bilirsiniz.

Depodan çıkmamla ana kapıdan koşarak çıkan Damlayı görmemle, az önce attığım tüm stress tekrar geri dönmüştü. Demek benim elimden kaçmaya çalışmak ha? Ben şimdi senin bacaklarını kırmazmıyım lan?!?!


İşkence sahnesini okumayan oldumu?
Oy ve yorumları bekliyorum.Güzel yorumlarınız beni yazmam için heveslendiriyor.

Fortsæt med at læse

You'll Also Like

266K 11.7K 50
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...
788K 44.7K 37
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
2.5K 972 13
"Merhaba gözleri güneşi kıskandıran kadın. Ateşime hoşgeldin." "Hoşbuldum "dedi. "Ateşine hoş buldum"
32.2K 448 9
Öptüm sonra onu. Öyle güzel öptüm ki öleceğim sandım. Öptü sonra beni. Öyle güzel öptü ki öleceğim sandım. . Tenimden kalbime girdin kadın. Öyle bir...