AŞKA ESARET

By lieebe

1.6M 61.5K 7.3K

"Kolay mı sanıyorsun? Denedim hem de defalarca ama daha fazla yara aldım. Bunun adı zaten artık aşk değil!" "... More

TANITIM
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BÖLÜM-PART1
48.BÖLÜM-PART2
49.BÖLÜM
VEDA
TEŞEKKÜR
ÖZEL BÖLÜM-1
ÖZEL BÖLÜM-2
Özel Bölüm 3 ve Yeni Hikaye...
ÖZEL BÖLÜM-3
YAKAMOZ - TANITIM

17.BÖLÜM

28.2K 1.1K 152
By lieebe

Merhabalar neşe kelebeklerim! Güzel bir hafta sonu diliyorum bizim için :*

Bakalım Berrak'ın şirket günleri nasıl geçecek? Güzel geçmesini umut ediyorum :)

Görsel kısmımızda Berrak'ın giymiş olduğu tulum bulunuyor :)

Keyifli okumalar dilerim :*

****

Yeni bir güne gözlerimi açtığımda sanki artık farklı bir yaşama adım atıyordum. Tam anlamıyla büyüdüğümü, hayatın artık tüm maskelerini indirdiğini; tüm gerçekliğini önüme serdiğini hissediyordum...

Yataktan zor olsa da kalkıp balkona çıkarak temiz havayı içime çektim. Elimi ve yüzümü yıkadığımda kendimi ayılmış hissediyordum. Dolabıma kısaca göz attıktan sonra üstü beyaz; altı siyah ve bol olan bir tulum giydi. Dolabımın yanına itinayla dizmiş olduğum ayakkabılarımdan içime en çok siyah ince topuklu olanlar sindi.

Saçlarımı da fırçalayarak havalanmalarını sağladım ve çok hafif sayılacak derecede bir makyaj yaptım. Parfüm... Pars'ın dün sergilemiş olduğu tavırdan sonra elim daha önce hiç kullanmamış olduğum VS imzalı kırmızı göz kamaştırıcı bir şişede bulunan bana hep aşkı ve Pars'ı anımsatan parfümü sıktım. Bu koku sanki bize aitti... Bizim aşkımıza ya da benim aşkıma.

Gözüm saate kaydığında kahvaltı yapacak vaktim olmadığını anladım ve siyah çantamı alarak hızlıca aşağıya indim. Annemin ve babamın kahvaltı yaptığını gördüğümde midemin guruldamasını umursamayarak; verilen öğütleri dinledim.

"Kalp ışığım güzel bir gün geçir ve hemen insanların güleç yüzlerine kanma. Her şeyden önce de bizim sana sevgimiz ve güvenimiz büyük unutma." babamın masadan kalkarak beni kollarının arasına alması ve şakaklarıma öpücüklerini kondurmasıyla içim tarifi olmayan bir mutlulukla dolmuştu. Tabii bu kucaklaşmaya annem de eklendiğinde mutluluğum ikiye belki de daha fazlaya katlanmıştı... Onları öptükten sonra evden çıkarak arabama binmiştim.

Trafik sayesinde şirkete tam ucu ucuna yetiştim. Bu sefer misafir asansörünü değil de şirket çalışanı asansörünü kullanmak garip gelmişti. O tiz 'işte geldik' sesiyle asansörden indim. Nazlı ve geçen sefer adını öğrenmediğim sekreterlerimiz harıl harıl çalışıyorlardı. Onlara en sıcacık gülümsememi gönderdiğimi umdum. Çok tatlı gelmişlerdi bir an gözüme. Tam onlarla konuşmaya başlayacağım sırada Pars buzlu camın arkasından tüm heybetiyle çıktı. Bu adam... Ah adam! Siyah takım elbisesi ve kirli sakallarıyla sınırları zorluyordu. 

Yanıma gelerek yine elini belime attı ve beni kızlarla tanıştırdı. Diğer sekreterimizin adı İpekmiş. Gerçekten ikisi de birbirinden saygılı ve tatlılardı. Sonra Pars hiç duruşunu bozmayarak beni odama yönlendirdi. O eli belimde durdukça ben kendimden geçiyordum.

Kendisi masamın yanındaki koltuklardan birine kurulurken bense masamın başına geçtim. Ben bugün hani şirkettekilerle tanışacaktım?

"Bugün şirket çalışanlarıyla tanışacağımı söylemiştin?" yavaş hareketlerle bacak bacak üstüne attı, her şeye hakim olduğunu belli etmek amacıyla ya da benim öyle düşündüğüm bir şekilde elini masaya koydu ve parmaklarıyla kendince bir ritim tutturdu. Bense hala soruma bir cevap bekliyordum. Gözlerini yüzümde gezdirdi ve en sonunda kahvelerini yeşillerimle birleştirdi.

"Şimdilik gerek yok, zamanı geldikçe hepsiyle elbet tanışırsın. Sana şimdi üzerinde durduğumuz ama senin sonuna yetiştiğin projemizden bahsedeceğim. O yüzden benim odama geçelim."

Ve Pars iş ciddiyetine tamamen dönüşmüştü. Bakalım iş kolik bir Pars nasıl olacaktı?

Odamın içinde bulunan; direk onun odasına açılan kapıdan geçtik. Toplantı masasını önceden hazırlamıştı. Ben masada yerimi alırken o odanın içinde dolanmaya başladı.

"Kahvaltı yaptın mı?" soru değildi bu sanki kahvaltı yapmadığımı biliyordu. Cevap vermeme fırsat bırakmadan; "Ben de öyle tahmin etmiştim. Kahvaltı yapmak için daha erken kalkmalısın ve çabuk hazırlanmalısın. Yoksa hayatın boyunca işe kahvaltı yapmadan gidersin ve inan belli bir yerden sonra hiç güzel değil. Ben mutfaktan iki çay alacağım, sende şurada bulanan poşetlerden sandviçleri çıkart."

Dediklerini yaptıktan sonra masada oturmuş onu bekliyordum. Elindeki çaylarla masaya geçti ve küçük limonları çaylarımızın içine attı. Sonra... Hiç konuşmadık o tüm ciddiyetiyle ve patron havasıyla bana projeyi anlatmaya başladı. Okuldaki profesörlerimle yarışacak bir çenesi vardı. Adam iş konusunda susmayı bilmiyordu. Kullandıkları demirin genişliğini ve neden o genişlikte kullandıklarını bile anlatmıştı. Hayat zaten zordu ama Pars Can Soylu'nun yanında daha bir zordu. Bu zorluklar tabi ki güzel olduğu gerçeğini değiştirmiyordu, değiştiremiyordu.

"Bir sorun var mı? Artık projeye hakim olduğunu düşünebilir miyim?"

"Evet evet artık tek eksiğim projede hangi isimlerin çalıştığı. Gerçekten o demirleri neden o genişlikte kullandığınızı çok iyi anladım." ilk başlarda ciddiyetini korumaya çalıştı ama sonra o şahane kahkahasına engel olmadı. "İçindeki bu enerjiye hayranım, Berrak."

O sıcacık gülüş beni pembe rüyalara tam sürüklerken odaya bir bomba, Atakan düştü. "Berrak seni kurtarabildim mi yoksa göz göre göre bir iş koliğe mi dönüştün? Çabuk cevap ver!"

"Yok gayet iyiyim." gayet rahatlamış bir halde kendini geniş koltuğa attı ve konuşmaya başladı; "Abimin içindeki enerjiyi götürmediğine sevindim. Bir kahve içecek zamanın var mı?" Aslında vardı...

"Hayır, Berrak'ın çalışması gereken konular var sen kahveni tek başına içebilirsin. Hadi Berrak odana." yüzüne şöyle bir baktığımda tüm gülümsemesinin kaybolduğunu gördüm, şansımı zorlamayarak toparlandım ve ayağa kalkıp; "İyi çalışmalar." dileyerek odama geçtim.

Yoğun bir çalışmanın ardından koca bir gün bitmişti. Çantamı topladıktan sonra Pars odamın kapısını araladı.

"Çıkıyor musun? İstersen seni bırakabilirim..." tek omzuna attığı ceketi, gevşemiş kravatı ve karışmış saçlarıyla çok yorgun gözüküyordu ama karizmasından hiçbir şey kaybetmemişti.

"Teşekkür ederim ama arabamla geldim. İstersen otoparka kadar sana eşlik edebilirim." yüzünde daha önce hiç tanık olmadığım çapkın bir gülüş oldu.

"Çok memnun olurum. Önden bayanlar, lütfen."

Asansörü beklerken günümün nasıl geçtiği ile ilgili konuştuk ama bu sefer patron havasından sıyrılmış daha samimiydi.

Asansöre geçtiğimizde  gerçekten o kabin kalbime dar geldi. Pars'ın kokusunu daha yakından hissetmeye başladım ve farkında olmadan nefes alışverişlerim hızlandı. Böylece kokusunu daha hızlı bir şekilde benliğimi esir almaya başladı. Pembe hayallerim aklıma ve kalbime doluşmaya başladığında asansör durdu.

Pars ile vedalaştıktan sonra arabama geçerek evin yolunu tuttum.

**

İlk haftam hep bu şekilde birbirini kovaladı, kalbimin ritmi ise her geçen gün daha bir artmaya başladı. Taylan'dan gelen çiçekler yüzünden Pars nedenini anlamlandıramadığım bir şekilde bozulmuştu.

İki gün önce Pars ve ben odamda çok güzel bir şekilde öğle yemeğimizi yiyorduk. Sohbetimiz bir hayli ilerlemişti fakat gelen kırmızı güller Pars'ın tüm sohbetini bitirmesine sebep oldu. Halbuki daha orta hiçbir şey yokken... Günlerdir düşünüp duruyordum acaba o da bir şeyler hissediyor muydu? Madem hissediyordu niye söylemiyordu? Ya da en kötüsü ben öyle olmasını istediğim için mi hareketlerine anlamlar yüklüyordum?

Ben bitmek bilmeyen aşkımla uğraşırken şirket olarak bir projeyi almaya çalışıyorduk. Günlerim oldukça yorucu geçiyordu ama Atakan'ın bitmek bilmeyen enerjisi ile şenleniyordum.

Babam artık orada çalışmış olduğuma alışmış gibiydi. Ara sıra takıldığım, tökezlediğim yerlerde bana yol gösteriyordu. Annem ise düzensiz beslendiğim için bana kızıyordu ama ikisi de benim yaşamakta olduğum hayattan memnunlardı. Bu da en güzel mutluluklardan biriydi sonuçta bana verdikleri emekleri boşa çıkarmadığımı hissedebiliyordum.

Tekin Amca arada şirkete uğrayarak Pars'ı yokluyordu ama ona olan bakışlarından duyduğu sonsuz güveni ve sevgiyi görmemek imkansızdı.

Esen rüzgarın keskinliğini tenimde hissettiğimde yaşadığım ana döndüm. 

Çocuklarla beraber güzel bir pazar geçirmiştik. Cengiz dışında hepsinin hayatları güzel bir şekilde ilerliyordu. Melih ve Selin; evlilik için olan ufak hazırlıklarını yapıyorlardı, gayet ateşli ve mutlulardı. Sedef ve Murat; birbirlerinin yaralarını sararak güzel bir aşk yaşıyorlardı ve onlar da çok mutlulardı. Cengiz is kendi deyimiyle ; 'Merve Cadısı' ile uğraşıyordu. Dediğine göre arada bir kayboluyormuş, istediği her buluşmayı onaylamıyormuş ve telefonlarına ya hiç çıkmıyormuş ya da geç dönüyormuş. Cengiz bu sefer sert kayaya çarpmıştı ama kendine yediremiyordu. Sanki onun için de hafiften aşk rüzgarları esmeye başlamış gibiydi. Ama gerçekten de çok hafif bir şekilde.

Kahvemden koca bir yudum alarak balkondan çıktım ve yatağıma geçtim. 

Yıllardır hayalini kurmuş olduğum hayallerime adım adım yaklaşıyordum. İkinci haftam başlıyordu; benim hiç bilmediğim sürpizler gecenin karanlığında bana el sallıyorlardı...

****

Bir bölümün daha sonuna geldik :) Nasıl buldunuz? Umarım beğenmişsinizdir :)

Taylan'ın çiçeklerine ne diyorsunuz? Ya Pars'ın sergilemiş olduğu tavra?

Diğer çiftlerimiz de Cengiz hariç gayet mutlu gidiyorlar :) Bakalım Cengiz'i neler bekliyor? :)

Haftaya görüşmek üzere <3 Kendinize iyi bakın, sevgiler :*


Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 71.2K 54
Çaresizce etrafına bakındı, küçük bir mucize istiyordu ve bu mucizeyi karşısındaki adamın sağlayacağını biliyordu. Belki çok iyi tanımıyordu bu adamı...
117K 5.1K 37
Sessizliğin kör olduğu bir şehirdi Tarık... Şermin'se Dibi görünmez, muallak bir kuyu... Suyun sesi niyedir bu denli nazik ve nazlı? Sebebi ki o suy...
398K 693 1
#Kitabımda şiddet, küfür ve cinsellik içeren bölümlere fazlasıyla rastlayacaksınız, rahatsızlık duyacaklar hiç başlamasın lütfen# Alessandro diyor ki...
1.9M 122K 53
"Benden kurtulmak mı?" derken ses tınısına yansımış alay kilometrelerce öteden dahi sezilebilirdi. "Ben senin kökünde can bulmuş bir sarmaşığım Yaba...