KOZA - Dünya'nın İstilası (SY)

By Shoanleer

277K 24K 4K

Dost uzaylılar ve düşman uzaylılar arasında kalan bir doktor. Tırtıllar üzerinde deney yaparken gizli bir ask... More

1-Giriş
2-Dulce - New Mexico
3-Yeni ekip üyesi
4-Kamuflaj
5-İlk yakın temas
6-Dünyayı değiştirmek
7-İlk öpücük
8-Teknolojik yenilgi
9-Jen ve General
10-İsyan
11-Özel Gece
12-John'un DNA'sı
13-DNA çözülüyor
14-Hesap makinesi
15-Uzaylı Silahı
16-Yapay el
17-Dominic
18-Casus
19-Biyo-robotik
20-Hilâl taktiği
21-Aklını alırım
22-Telepati
23-Tırtılların planı
24-Annelik içgüdüsü
25- Otuz yıl önce
26-Nükleer fizikçi
27-Hank
28-Yarışma izni
29-Hastalık
30-Jen'in ruhu
31-Enerji kaynağı
32-Kaza mı ihanet mi?
33-Seth ve Hank
34-İmgeler
35-Dromonits'ler
36-Seth Padding
37-Angela'nın ailesi
38-Hank'in seçimi
39-Tek zihin
40-Deja vu
41- Klofck-182
42-Hank'in sırrı
43-Yeni nesil
44-Dominic kaçırıldı
45-Flash Disk
46-Seth'in bombası
47-Karşı planlar
49-Dev beyinle temas
50-Tesisin kaderi
51-Yeni tesis
52-Yeraltına dönüş
53-Nükleer bomba
54-Yeni fikirler, yeni açılımlar
55-Dinlenme
56-Karl
57-Genler
58-Tırtılların yeni planı
59-Gizemli kayboluş
60-Angela kayıp
61-John'un sorunları
62-Bebeği korumak
63-Çaresizce kabulleniş
64-Dostlar geri döndü
65-Sevindirici gelişmeler
66-Büyük ittifak
67-Savaş başlıyor
68-Büyük tanıtım
69-Makineler kazıyor
70-Bebeğin hissettikleri
71-Dahi Hank
72-Bebek geliyor mu?
73-Hoş geldin bebek
74-Göç izni
75-Görev değişimi
76-Yeni General
77-Komplo
78-Krnaaj casusları
79-Çözümsüz problemler
80-Hızlı eğitim
81-Gerçekçi hayal
82-Uyanma
83-Savaş zamanı
84-Dromonitsler geliyor
85-Final

48-Kaybolan tırtıllar

2.4K 249 40
By Shoanleer

Seth sorununu çözdüğüne inanan John, çalışma istasyonunda Dominic'le oynamaya başladı. Hayvanla ilgili aklına gelen soruyla Angela'ya döndü.

"Kızım, Dominic'e eş bulacağını söylemiştin, bulabildin mi?"

"Evet baba, aklımdan çıkmış. Birkaç tane buldum, Felipe amca ile görüştüm. Dominic'i oraya götürmemiz gerekiyormuş."

"O zaman şimdi gidelim mi?" diyen John, Helena'ya "tatlım bize katılacak mısın?" diye sordu.

"Hayır" dedi Helena, "benim yapmam gereken işler var. Siz baba-kız halledersiniz."

Anladığını belirten John, Dominic'i kucağına aldı, küçük kızın elinden tuttu ve veterineri ziyarete gitmek için yola çıktı. Felipe her zamanki gibi güler yüzle karşıladı misafirleri.

"Hoş geldin John, hoş geldin güzel kız."

"Hoş bulduk" dediler. Angela çok heyecanlıydı, Dominic'in kendisine bir eş seçmesi ve yavrulamasını umuyordu. Melezlerin yavruları olma ihtimali çok düşüktü ama umudunu yitirmiyordu.

Dominic'i kedilerin olduğu kafese yaklaştırdıklarında, tüm kediler ilgiyle kafesin önüne toplanmışlardı.

"Böyle yakışıklı birini görmedikleri belli" dedi John.

"Türünü anlayamadıkları için koklamak istiyorlar."

Felipe olaya doktor gözüyle yaklaşıyordu. Dominic'in eşsiz kokusunun kedileri cezp ettiği yadsınamaz bir gerçekti. Dominic kafesin önünde bir aslan misali volta atarken, kediler de onu takip ediyordu. Sonunda kafesin önünde durup pençeleri ile kafesi açmaya çalıştı.

"Sanırım aradığını buldu" dedi Felipe. Kafesi açıp Dominic'i dev kafese soktu. Tüm dişi kediler melez hayvanın etrafını sarmışlardı. Dominic gördüğü ilgiden hoşnut olarak bir süre bekledikten sonra, iri bir kediye yanaşıp kokladı.

Kedi de Dominic'i kokladığında Angela sevinçle zıpladı. "Gelin bulundu, artık düğün zamanı."

John, küçük kızın sevincine katılmıştı. Hayvanın yalnızlığı bitiyordu. Yavruları olmasa da anlaşabileceği bir hayat arkadaşı olacaktı. Şimdiye kadar başından bir sürü şey geçen hayvanın, ömrünün sonuna kadar mutlu olmasını istiyordu.

Felipe, Dominic'in seçtiği kediyi ve Dominic'i kafesten çıkarttı. İki hayvan sürekli birbirlerine sürtüşüyorlardı. Angela sevinçle izlerken Felipe gerekli formu doldurup John'a imzalaması için uzattı. Evrak işleri tamamlandıktan sonra, John Dominic'i kucağına aldı. Angela'da kediyi aldı ve oradan çıktılar.

Helena gelin adayını görünce çok sevdi. Kabarık tüyleriyle pofuduk oyuncaklar gibi gözüküyordu. Dominic, John'un kucağından yere atlayıp, Angela'nın kucağındaki kediye ulaşmak için zıplamaya başlamıştı.

Küçük kız kediyi yere bıraktı ve ikisinin birbiri etrafında dönmelerini izlemeye başladı.

"John bu sorunu hallettiğine göre işimize dönelim. General'i kandırmak hiç iyi bir fikir gibi gelmedi."

"Merak etme hayatım, sakın kızma ama sana söylemediğim bir sırrım var."

Kadın merakla John'a baktı. Kulağına yaklaşan adam, "General'e önceden bilgi vermiştim. Seth'in ajanları duysun ve ona iletsin diye bir oyundu."

Helena kızmakla, sevinmek arasında kalmıştı. "General'in böyle bir şeye razı olacağına inanamıyorum John."

"General zaten Seth'ten şüpheleniyordu. Benden yardım istediği için ben de böyle bir oyunla Seth'i kandırabileceğimize ikna ettim."

"Siz ne fısıldanıyorsunuz bakayım" dedi Angela.

"Sen hayvanlarla oyna kızım, bu büyükleri ilgilendiren bir mesela."

"Benim zekâ yaşım 24 anladınız mı? Bana küçük bir kız muamelesi yapmaktan vazgeçin."

"Tamam kızım" dedi Helena, "ben sana sonra anlatacağım" diyerek ikna etti.

Angela hayvanları izlemeye devam etti. Zekâ yaşı ne olursa olsun o hâlâ küçük bir çocuktu. Helena erkeğin zekice planlarını takdir etmişti. Zırh meselesinde sonuca ulaşamasalar da, John'un bir şekilde olayı çözeceğine inanıyordu.

John zihninde beliren sese odaklandı. "Kaybolan tırtıllar kaderini etkileyecek."

Dev beyinden geldiğine emin olduğu bu sözlerin anlamını düşünmeye başladı. Kaybolan tırtıllar? Tırtılları ne zaman kaybolmuştu? Eline aldığında tırtılların bazılarının yere düştüğünü ve hepsini bulamadığını hatırladı.

Çoktan bir yerlerde ölmüş olacaklarını düşündüğünden, şimdiye kadar aklına takılmamıştı. Dev beyin, bu tırtılların kaderini etkileyeceğini söylüyorsa onları bulmalıydı.

Hank'in koşarak kendisine geldiğini görünce düşüncelerinden sıyrıldı. "Ne oldu Hank? Seth'le ilgili bir şeyler mi buldun?"

Hank nefesini düzenlemek için kısa bir süre bekledikten sonra, "Seth'e yardım eden asker aklını kaçırmış olmalı. Seth'in hazırladığı bombayı çaldı ve tesisin bir yerine gizledi. Her an patlatabilir, General'e haber vermeliyiz."

"Hangi bomba Hank, biz daha o bombayı geliştirmeye başlamadık."

"Eski bir bomba, atmosfer dışında bomba patlatmanın etkilerini denemek için hazırlanan ama bütçe kesintisi yüzünden uzaya fırlatılamayan bir bomba."

"Nükleer mi?" diye sordu Angela.

"Hayır ama büyük ölçüde patlayıcı madde içeriyor. Eğer içeride patlatılırsa büyük yıkıma yol açar."

John, dostlarının hayatından endişe etmeye başlamıştı. Hank'i de yanına alarak, önce Seth'in yanına gitti.

"Seth bu doğru mu? O askeri nerede aramalıyız?"

Seth yaşadığı şoktan kurtulamamıştı. Emrinde olduğunu sandığı asker bir psikopat çıkmış ve bombayı patlatma niyetiyle kaçırmıştı. Efendilerden artık korkmadığını ve bu tesisin yok edilmesi gerektiğini söylemişti.

"Evet John doğru" diyebildi. "Nerede olduğunu bilmiyorum, General'e haber verip tüm tesisi bir an önce aramalılar. Olabilecek yıkımın büyüklüğünden çok korkuyorum."

John, Seth ve Hank beraberce General'e gittiler. Kapıdaki asker içeriye bilgi verdikten sonra kapıyı açtı. John olanları General'e anlattığında adamın çok öfkelendiğini gördü.

"Şimdi kızmanın zamanı değil General. Askerlere emir verin bombayı aramaya başlasınlar."

John'un mantıklı sözleri karşısında Seth'e olan kızgınlığını bir kenara bırakıp emir verdi. Yaver grupları düzenleyerek, tesisin olası yerlerine araştırma yapmak için askerleri gönderdi.

General böylesi bir isyanı beklemiyordu. Seth'in dediğine göre bu asker, kendisini izleyen ve koridorda iten askerdi. Bombayı ele geçirdikten sonra dengesiz davranışlar sergilemeye başlamıştı. Eğer zamanında durdurulmazsa tesisin terk edilmesi gerekecekti.

Yarım saatlik bir aramadan sonra telsizden bir haber geldi. Askeri bulmuşlardı ama bomba yanında değildi. John ve General yanlarına Seth'i de alarak askerin bulunduğu yere gittiler.

Bir elinde silahı diğer elinde bombanın uzaktan kumandası duruyordu. General'in askerleri çevresini sarmış, silahlarını doğrultmuş emir bekliyorlardı.

"Gidin buradan, ölmek istemiyorsanız hemen gidin" diye bağırdı.

"Sakin ol asker" dedi General. "Önce silahını ve fünyeyi indir sonra ne istediğini söyle."

"Sadece gidin, bu tesisi yok edeceğim. Canınızı seviyorsanız gidin buradan."

Adamla mantıklı konuşmak sonuç vermiyordu. General yaverinin kulağına bir şeyler söyledi. Ardından yine askere döndü. "Bize tesisi boşaltmak için zaman verecek misin?"

"Bir saatiniz var."

"Bir saatte bu kadar insanı tahliye edemeyiz asker" diyerek zaman kazanmaya çalıştı. Bu arada yaver, askerin görüş alanından çıkarak silahını doğrulttu ve fünyeyi tutan eline nişan aldı.

"O zaman ölün" diyerek fünyeyi tetikleyecekken yaver ateş etti ve askeri elinden vurdu. Asker elinden vurulmasına rağmen insanüstü bir güçle tetiğe bastı.

Büyük bir patlama ve yersarsıntısı hissedildi. Yer yer topraklar düşmeye başladı. En önemlisi, patlamanın merkezinin havalandırma kanallarında olmasıydı. İçeriye giren, çıkan hava kanalları patlama ile çökmüş ve içerideki oksijen miktarı azalmaya başlamıştı.

Çalışan insanlar panik içinde oradan oraya koşuşturmaya başlamışlardı. Aniden John, Helena ve Angela ışınlanarak uzay gemisine alındılar.

John aşağıdan kurtardığı için Jen'e teşekkür etti ama aklına gelen fikirle bağırdı. "Hank ve Dominic nerede?"

"Üzgünüm John herkesi kurtaramayız."

"Lütfen Jen, dostlarımı kurtarmalısın."

"Goril ve melez hayvan insanlardan daha mı önemli John? General'i kurtarmamı neden istemedin?"

"Hayır Jen, General tahliye için birliklerin başında olmalı. Fakat Dominic çaresiz bir hayvan, Hank ise gorilden çok bir insan ve benim ekibimin bir üyesi."

Jen doktorun söylediği mantıklı sözler karşısında hak verdi ve emirle iki hayvanı gemiye aldırdı. Hank ilk defa ışınlandığı için şaşırmış ve etrafa kükreyerek heyecanını dile getirmişti. Güvertedeki birçok uzaylının renginin attığı yüzlerinden belli oluyordu.

"Sakin ol Hank, uzaylı dostlarımız bizi kurtardı. Onları korkutmamalısın" diyerek Hank'i sakinleştirdi.

"Deneylerim ne olacak? Notlarım, tırtıllarım."

"Onları da kurtaracağız John, ne de olsa dünyayı kurtaracak buluşunla ilgililer."

Aşağıda bulunan tüm tırtıllara odaklanan ışınlar, kısa bir süre sonra etkisini göstermişti. Bir hazneye toplanan tırtıllar kurtarıldıkları için mutluluk imgeleri göndermeye başlamışlardı.

"Burada çok fazla tırtıl var Jen, benim tırtıllarım bunların yarısı kadar olmalıydı."

"Bilmiyorum John, ışınlanma için tırtıllara odaklanıldığından tesisteki tüm tırtıllar gelmiş olmalı."

John'un aklına dev beyinin söylediği kayıp tırtıllar geldi. Elinden düştükten sonra ölmeyip üremiş ve sayıları hızla artmış olmalıydı. Bunun iyi bir gelişmemi yoksa kötü bir gelişmemi olduğuna karar veremiyordu.

Kayıp tırtıllarda bir farklılık olmalıydı. Kutu dışında yaşam sürüp üreyen bu tırtıllar deney altındaki tırtıllara göre aldıkları etki yönünden ayrıcalık göstermeliydiler. İlk fırsatta bu değişikliğin varlığını gözlemlemeliydi.

"Aşağıda durum nasıl Jen?"

"Birkaç tünel çökmüş ama kalan tünellerden tahliyeler sürüyor. Ölü ve yaralı kaybı var, tam rakamı bilmiyorum."

John, bir çılgın yüzünden ölen ve yaralananlara acımıştı. Tesisin tahliye edilmesi birçok başarılı projenin yok olmasına yol açacaktı.

"John, bu adam deli bile olsa böyle bir şeyi nasıl yapar?" diye soran kadına baktı. "Bu sadece delilik değil, baskı altında kalmanın getirdiği bir kaçış canım. Düşman uzaylıların insanları kullanıp, sonra bir çöp gibi atmasından kaynaklandığını sanıyorum."

Bu arada tırtıllar üç gruba ayrılmışlardı. Birinci grup eski nesil, ikinci grup yeni nesildi. Öyleyse üçüncü grup kaybolup bulunan tırtıllar olmalıydı. Fakat bu üçüncü grubun sürekli üremek gibi bir çabaları vardı. Sanki kutu dışındaki tek faaliyetleri buydu. Sayıları hızla artarsa neler olabileceğini hesaplamaya çalışan John'un şaşkınlıktan ağzı kocaman açıldı.

-DEVAM EDECEK-

Yayımlanma tarihi: 12.08.2015

Kelime sayısı: 1331

Continue Reading

You'll Also Like

145K 8.6K 59
Tamamlandı;) Her şey Eski sevgilisi diye yazdığı adam Yüzbaşı çıkınca başladı 🤭
10K 477 40
Dört yakın kız arkadaş, Talya, Ada, Elis ve Yaprak, yaz okulu için Londra'nın yolunu tuttuklarında olacaklardan habersizlerdi. Kalplerinden geçen şek...
305K 6.8K 25
Legoryan Diyarındaki usta bir suikastçinin hikayesini dinlemeye hazır mısınız? Gaia, "Namı Değer Sinsi Bıçak" hayatını Legoryan Diyarı'ndaki kötülüğü...
119K 6.1K 61
İNSANIN RASTGELE SALLADIĞI NUMARA HAYAT DEĞİŞTİRİR Mİ Kİ BENİMKİ DEĞİŞTİ...