43-Yeni nesil

2.6K 326 54
                                    

"Tamam doktor" dedikten sonra odayı terk eden Hank, kapıdan çıkar çıkmaz Seth ile burun buruna geldi.

"Hank burada ne arıyorsun?"

"Merhaba şey doktor, ben- ben yani" diye lafı gevelerken John kapıya çıktı.

"Sen hâlâ burada mısın Hank? Bana ihanet ettiğin yetmedi bir de notlarımı almak için odamda yakalamam mı gerekiyordu. Bu seferlik affediyorum ama bir daha olursa elimden kurtulamazsın."

Hank kendisini korumak için John'un yalanına ortak oldu. "O notlar için ben gecelerimi verdim. Onları almak benim hakkım, geri geleceğim ve resmi yollardan notlarımı talep edeceğim" dedikten sonra hızla oradan uzaklaştı.

Seth'i gören John, kızgın tavrını sürdürdü. "Sen ne istiyorsun be adam. Ajanını yakaladığım yetmedi de kontrole mi geldin?"

"Hayır John, benim olanlarla bir alakam yok. Sadece geçerken Hank'in odandan çıktığını gördüm. Eski çalışanına bu kadar sert davranmanı beklemiyordum."

"Sen yollamadıysan sorun yok, gereken önlemi alırım. Şimdi müsaade edersen çok yorgunum."

"Tamam sorun yok, sen dinlenmene bak John. Bir de ben azarlarım Hank'i bir daha böyle şeyler denemez."

John ucuz atlattıklarını düşünerek odasına geri döndü. Hank'i bu durumda bırakmak içini burkuyordu ama Seth'i şüphelendirmemek adına buna katlanmak zorunda kalmışlardı. Hank'in hâlâ dostu olduğunu bilmek, John'u inanılmaz derecede rahatlatmıştı.

Yatağına uzandığında yaşadığı olayları düşünmeye başladı. Tesise geldiğinde sadece tırtılları ile uğraşacağını düşünmüştü. Şimdi ise türlü entrikalara bulaşmış, hem dünyada hem uzayda huzur bulamaz hale gelmişti.

Dev beyni düşünürken zihninde kelimeler belirdi. "Saklanmayı bırak, kaderinin çizdiği yolda ilerle."

Bu sefer zihnine yansıyan kelimelerin sahibinin dev beyin olması, onu ilk seferki gibi şaşırtmamıştı.

"Ne demek istiyorsun, saklanmıyorum ki."

Dev beyin söyleyeceğini söylemiş, cevap vermeye tenezzül etmemişti. Bir cümle ile John'u allak bullak etmeyi başarıyordu. Düşman uzaylıların zihin oyunlarından farklı olarak bu telepatik mesajlar, John'u bir yola itiyor gibiydi.

Deja vu hissi bir daha oluşmadığından, düşman uzaylıların şimdilik kendisini rahat bırakacakları sonucuna varmıştı. Dromonits'lerden de bir haber yoktu. Ortalık durgunlaşmışken biraz deneylere ağırlık vermeyi düşündü.

Tırtıllarını özlemişti, fakat onlardan daha çok kızları görmek istiyordu. İş istasyonuna yanaşırken Helena'nın güzelliğini doya doya seyretmek için mümkün olduğunca yavaş yürüyordu. Kız kafasını çevirip bakışlarını John'a yönelttiğinde, adamın yüzü aydınlandı. Bu güzel kadını hak edecek ne yaptığını düşünmeye başladı.

Helena yavaşça yaklaşan John'a doğru gitmek istediğinde, adam el işareti ile onu durdurdu. Her attığı adımda kadının güzelliğini kana kana içiyordu. Ortamı bozabilecek tek bir şey vardı. Angela!

"Ne oluyor bakayım burada? Film mi çeviriyorsunuz? İki aşık gibi bakışmalar, sahilde ağır adımlarla kavuşma sahneleri. Aklınızı başınıza alın anne, baba, burada yapmamız gereken işler var."

Romantizmi öldürüp üzerinde tepinen bu sözlerden sonra, Helena utanarak başını çevirdi. John'da adımlarını hızlandırıp yanlarına ulaştı.

"Oyunbozan ne olacak" diye Angela'ya söylendi. Küçük kız dil çıkarıp karşılık verdiğinde, John'da ona dil çıkardı.

Helena iki küçük yaramazın annesi gibi kulaklarından hafifçe tutarak, ikisini ayırmak zorunda kaldı.

KOZA - Dünya'nın İstilası (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin