ABİMİN ARKADAŞI (TEXTİNG 18+)

By sadeceokukk

2.1M 33.8K 5.2K

- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyec... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
DUYARI
16
17
18
19
20
DUYARI
21
SPOİ🫱🏻‍🫲🏽
22
23 BÖLÜM
24 BÖLÜM
25
26
27
28
29
DUYURU
30
31
32
33
2 SEZON 34 BÖLÜM
35 BÖLÜM
36 BÖLÜM
37 BÖLÜM
38 BÖLÜM
39 BÖLÜM
40 BÖLÜM
1 MİLYON♥️
41 BÖLÜM
42 BÖLÜM
🖤
44 BÖLÜM
45 BÖLÜM
46 BÖLÜM
47 BÖLÜM
48 BÖLÜM

43 BÖLÜM

9.8K 354 109
By sadeceokukk

Merhaba. Çok uzun olmasada, kendime geldikden sonra sizlerleyim. Bana desdek olan insanlara teşekkür ederim.

Bir insanın mutluluğunu geri kazandırdınız. Kendinizle gurur duymanızı, kendinize teşekkür etmenizi isterim.

🪽

Kapıyı sonsuza dek kapatdığınız yere geri dönermiydiniz onca olanlara rağmen?

Koca bir hiçlikler, büyük hayatımızı bir,gecede mahv edermiş. Eğer,sen umut ışığını söndürürsen, parçalara ayrılan hayatını toparlayamazsın.

Arkana dönüp bakmak bazen iyi değildir. Ama bazense, arkaya dönüpde bakmak hayatını iyileştirir. Tabi ileri gitmek için arkaya bakmamak lazım.

Aynı yeni hayatınıza adımlarken, eskilere takılmamak gibi. Benim ayağım bir taşta takılı kaldı. O, taş. Benim hayatımı tamamiyle değişti.

Ben mucizelere inandım. Bazen, geriye dönüp bakmak gerektiğini anladım. Geleceğimize geçmişimizden bir parça götürmek için, eskiye dönüp bakmak lazım.

Ben şimdi onun kolları arasındaydım. Çünkü, ben arkama baktım. Çünkü, geçmişimden geleceğime onuda götürmek istedim. Geleceğimi onunla yaşanan eskilerle doldurmak için.

Beni sarmalayan kollarıbuna son verirken,ikimizde geri çekildik. Herhangi bir, boşluğa kapılmadım. Güvenim sonsuzdu. Buradan ötesi yoktu. Biz artık, beraberdik.

Parmakları ellerimde gezinirken, dikkatle gözlerime bakıyordu. Yıllar onu çok değiştirsede, gözleri hala aynı bakıyordu. Şevkatle, aşkla.

"Bitti mi?" Dedi, gözlerimle dolu dolu bakarak. Bu işgence bitti mi? diye, soruyordu. Bitti sevgilim. Çektiğimiz bütün, acılara değdi. Artık, ayrılmayacağız.

"Bitti" dedim, başımı sallarken. İkimizinde, gözleri dolu dolu bakıyordu. Ve şuan, onun annesi, kız kardeşinin yanında diken üstündeydim. Tabi, abimde bu konuya dahil.

Abimin boğazını temizlemesiyle ona döndüm. Kaşları havalanmış, büyük bir eğlenceyle izliyordu bizi. Melisa demirin yanına gelerek, koluna sarıldı.

"Abim iki gün sonra amerikaya gidiyor gece abla. Onu durduracak tek kişi var" amerika'mı? Buda nereden çıkmıştı? "Amerika mı?" Abim benden önce konuşarak meraklı gözlerle demire bakıyordu.

Gerçekten yeni bulduk bir birimizi nereye gidiyordu ki? Demirin bakış odağı başka yerdeydi. Asla yüzümüze bakmıyordu. "Evet" dedi. Oysa ben sanmıştım ki beni görünce gitmez durur.

"İş içinmi?" Başını salladığında gözleri gözlerime çarptı. Ne kadar bakmak istesemdr bende bakışlarımı en az onun kadar kaçırıyordum.

"Hayır artık orada yaşayacağım" yutkunarak bakışlarımı abime çevirdim. Oda bana bakıyordu. Anlamamıştı. Bende anlamamıştım tabi.

Ne yapmaya çalıştığınıda. Eskisi gibi oluruz sanmıştım. Ama yanılmışım. "Ama" abim aklımdaki düşünceleri dile getirmek istediğinde onu durdurarak "biz gidelim abi benim uçağım var zaten" dedim yalandan.

Oysa 1ay sonraya almıştım biletimi. Demirle birlikte döneriz diye. Ayağa kalktığımda abim hala yerinde oturarak bana bakıyordu. Nazan teyze ve melisada kalkınca demirde kalktı.

"Hadi abi" dedim abime kaş göz yaparak. Kırılmıştım yani. O kadar şeye rağmen onun ayaklarına gelmiştim. Gelmeseydim keşke. Kafama göre kararlat vererek sonda pişman oluyorum.

Abimde kalktığında nazan teyze ve melisaya dönerek "kapıya kadar gelmenize gerek yok. Kusura bakmayın öyle çat kapı oldu ama bir dahakine daha güzel bir gün geçiririz" dedim.

Nazan teyze anlamıştı kırıldığımı o yüzden "asıl sen bizim kusurumuza bakma güzel kızım." Diyerek demiri gösterdi kaşlarıyla. Bense ondan tarafa dönmeyerek melisaya ve nazan teyzeye sarıldım.

"İyi günler nazan teyze. Görüşürüz melisa" ikisinede el sallayarak kapıya yürüdüm. Abim arkada kalmış gelmemişti. Galiba buga girmişti. Anlamadım yemin ederim.

Dışarı çıktığımda ardımdan açılan kapıyla demir çıkarak yanıma geldi. Birşey belli etmeyecektim. Kırıldığımı ve heveslerimin bir cümleleriyle yok oluşunu belli etmeyecektim.

"Gece" ona taraf dönerek küçük bir tebeessümle baktım gözlerine. "Efendim?" Dedim sesime kırgınlık yansıtmadan. "Bugünmü geri döneceksin?"

"Evet saat 6da uçağım var" başını sallayarak "anladım" dedi. "Sen ne zaman gidiyorsun peki?" Kararsızlıkla dolu olan gözleri bir alev gihi yakıp yıkıyordu baktığı yeri. "Ben tam kararımı vermedim daha"

"Anladım" dedim aynı onun gibi. Abim kapıdan çıktığında "gidelimmi güzelim?" Diyerek yanıma geldi. "Evet abi gide biliriz" başını sallayarak demirle tokalaştı. Ona kızgın olduğuna adım gibi eminim ama belli etmiyordu.

Arkamı dönerek arabaya yürüdüğümde abimde arkamdan geliyordu. Kısa bir sürede ikimizde yerimizi alarak yola çıktık. Demirse bahçeden kollarını göğsünde birleştirmiş yolda kayb olan arabamıza bakıyordu.

Kötüleşmişti sanki. Acımasız olmuştu. Kalbi yoktu. Oysa eskiden benim kırılan kalbimi hemen anlar aramızı düzeltirdi. Daha sonrasında hiç kırmazdı kalbimi.

Şimdiyse düşünmeden kalbimi acıtacak cümleler sarf ediyor ve kırıldığımın farkına bile varmıyordu. Belkide bizim hikayemiz çoktan bitmişti. Belkide artık imkansızdık.

"İyimisin?" Abimin sesiyle başımı salladım. "İyiyim abi" yalandı. Hep olduğu gibi. "Öyle olsun bakalım" birşey demeden öylece akıp giden yolu izledim.

Giden onca dakikalar sonra eve gelmiştik. Şimdiyse odamda uzanıyordum. Eskiden demirle dolu olan odam. İlk odama geldiği zaman onu vurmam.

Belkide böyle bir sonu hak ediyorduk. Ama neden? İşte onu bilmiyorum. Belkide güzel bir geleceğe adım atmamız için önce dikenli yolları bitirmemiz gerek.

Ummadığımız bir anda o gelecekle karşıya karşıya kalacağız. Eminim. Çünkü biz bunu hak etmeyecek birşey yapmadık. Biz güzel bir sonu hak ediyoruz.

Demire bugün döneceğimi ima etmiştim ama dönmeyecektim. 2,3 gün buradayım. Biletimi 1aya alsamda önemli değildi. Abimede söylemiştim zaten eve girerken.

Yorgundum ve uyumaya ihtiyacım vardı. Uçakta hiç uyuyamamıştım. İndiğimdede burada küçük demirle oynamış sonra yola çıkmıştık. O yüzden biraz dinlemem şartdı.

Yatağımdan kalkarak üzerimdeki elbiseyi bir köşeye bıraktım. Altıma şort üzerimede tişört giyerek yatağıma girdim. Telefonumdan saate baktığımda 16:41 olduğunu gördüm.

Akşam yemeğine kadar uyusam yeterli olur diye düşünerek bacaklarıma ince pikeyi örterek gözlerimi kapatdım. Sırtımda hafif ağrı vardı. Çünkü uçakta yerim hiç rahat değildi.

Umarım gelecek hayatta bu kadar üzülmem.

🌑


Bedenimi saran soğukla gözlerimi açtım. Odamın içersindeki perdeler etrafta uçuşuyordu. Ve oda karanlıktı. Bu kadar çok uyuyacağımı sanmıyordum.

Yerimden doğrularak perdeleri bağladım. Esen rüzgar ve karanlıkta parlayan ay bana muazzam görüntü sunmuştu. Topladığım saçlarım gevşediği için lastik tokam rüzgarın etkisiyle ayağımın dibine düştü.

Yerden aldığım lastik tokayla saçlarımı yeniden ensemde topladım. Temiz havayı içime çekerek penceremin yanındaki koltuğuma oturdum.

Vücudum azda olsa ağrılarını atmıştı uyku sayesinde. Sahi saat kaçtı? Ayaklanarak komidinin üzerine bıraktığım telefonumu alarak geri yerime geçtim.

Ekranıma düşen sayısız bildirimlere girmeden önce saate baktım. Ben uyurken 16:41di şimdiyse saat 21:54 olmuştu. Gerçektende çok uyumuştum. Guya akşam yemeğine kadar uyuyacaktım.

Abimden gelen mesajlara girerek yazdıklarını okudum. Beni uyandırmak istememiş o yüzden sms atmayı düşünerek odama girmemiş.

-güzelim seni uyandırmak istemedim yorgundun.

-mutfakta yemek ver acıkırsan yemeğini ye.

-biz azranın annesine gidiyoruz kendini rahatsız hiss etmiş.

-endişelenecek bir durum yok merak etme.

Azranın annesinin rahatsızlıkları baş alıp gidiyordu. Doğrusu endişeliydim bu durumdan. Umarım durumu iyidir.

-uyandım abi. Bu kadar uyuyacağımı sanmamıştım. Tamam yemeğimi yiyeceğim. Hanım teyzeye benden geçmiş olsun şifalarımı ilet.

Mesajımı atarak aydanın mesajna girdim. Üç kez aramış fazlasıyla mesaj yollamıştı. Onu merakta bırakmıştım o yüzden direk görüntülü aramayı düşündüm.

Dağılan saçlarımı elimle düzelterek aydanı aradım. Anında açılan aramayla yüzüme yerleşen gülümseme 1saniyede yok oldu. Evet bu kız selamsız kelamsız hep çemkirirdi.

"Nerdesin sen? Neden mesajlarma dönmedin? Öldüm ben burada!"
Hızlı hızlı ve sinirli sesi kulaklarımı delip geçmişti bile.

"Sanada selam güzel arkadaşım" uykulu çatallı sesimi duyduğunda kaşları havalandı. "Aleykum selam! Uyumadan önce bi mesaj atsaydın ya." Gözlerimi devirerek başımı koltuğa yasladım.

"Ölmedim ya iyiyim aydan abartma" aydan telefonunu sabitleyerek "sen öyle yazıp aramayınca uçak düşdü sandım. Sen gitdiğinden beri televizyon başındayım bakmadığım haber kanalı kalmadı"

Oha! Bu kadarda değil yani. "Şakamısın aydan? Yok artık abartmışsın gerçekten. Sadece vaktim olmadı eve gelirkende uyumuşum yorgunluktan"

"Uyursun tabi. Ne keyfine senin? Arkadaşın burda korkudan, merakdan kendini yiyip yiyiö bitiriyor. Ama bu senin bir yerlerine bile değil. Gel keyfim gel ohho!!"

İç çekerek başımı salladım. "Ne keyfi aydan ya! Keyifmi kaldı? Kafam allak bullak" anında ciddi modu alarak ellerini çenesinin altında sabitledi. "Anlat var sende birşeyler konuş bakalım"

"Gittik biz abimle demirlere. Annesi ve kız kardeşi karşıladı bizi. Çok sevecendiler. Annesinin adı nazan. Kız kardeşininse melisa. Çok sevdim ikisinide bana karşı çok iyiydiler"

"Yaa ne güzel. Ee sonra? Demir yokmuydu?" Esas merak etdiği kısım buydu aydanın. en az benim kadar meraklıydı bu olaya. "Sonradan geldi. Biraz konuştuk. Sarıldık hatta. Sonra melisa onun amerikaya gideceğini söyledi"

Aydan hemen kaşlarını çatarak "ne amerikası ne dion?" Aynı dayılar gibi konuşması yokmuydu!! "Bilmiyorum. İş için sandım. Gidip gelecek sandım. Öyle değilmiş. Artık orada yaşamak istiyormuş ailesiyle"

"Tövbe yarabbim tövbe. Sen sabr ver. Kız bu adam neden böyle yapıyor Allah aşkına? Buna ne yapmışlar!? Yeterda. Allah Allah. Amerikaya gidecekmiş oldu paşam başka?"

Bende aydan kadar kızsamda öyle bir tepki gösterememiştim. Öfkemi içime atmış susmuştum. Hakkım yoktur diye. Ama şimdi düşününce olaydaki en haklı kişi benimdir.

"Öyle vAlla bilmiyorum bende. Giderse gitsin. Bu son adımımdı ona karşı. Eskiden hep şöyle derdi. 'Eğer bana bir adım atarsan ben sana on adım atarım' ama şimdi bir adımıma bile kıpırdamadı"

Aydan üzüldüğümü anlamıştı. Buraya gelişimin boşa olduğunu, hevesimin kursağımda kaldığını anlamıştı. Oysa ne umutlarla heveslerle gelmiştim ben buraya.

"Üzülüyorum yemin ederim gece. Yaşadığın onca şeye üzülüyorum kızım. Onun yokluğuna bile ihanet etmedin sen. Şimdi seni yeni yeni bulmuşken, ayaklarına kapanıp onu affetmeni söylemeliyken yaptığı şey gerçektende hayal kırıklığı"

Başımı salladım usulca. "Öyle. Ama gerçektende artık yapa bileceğim birşey yok. Elimden geleni yaptım. Belkide artık gurur yapmalıyım. Çünkü gerçektende artık birileri için kılımı kıpırdatacak gücüm kalmadı"

2saatin sonunda aydanla konuşup kapatmıştık telefonu. Abimler daha gelmemişti. O yüzden arama kararı almış aramıştım. Abimde bu gece eve gelemeyeceklerini söylemişti.

Benim için iyi olmuştu. Kafamı dinlerdim en azından. Şimdiyse mutfakta kendime kahve yapıyordum. İştahım yoktu. Azra çorba, köfe ve patates yapmıştı. Yanınada farklı salatalar. Belki gece yarısı yerdim.

Kahvem bitdiğinde mutfak masasında oturarak sıcak kahvemden bir yudum aldım. Sade kahve benim için paha biçilmezdi. Ama şekerlide severdim tabi. Öyle az değil fazla fazla. Dozunu kaçırırdım hep.

Yaz ayında kahve veya çay içmek işgence gibiydi. Ama akşamları iyi geliyordu. Düşünmek istemiyordum ama olduğum yalnızlık beni düşünmeye sürüklüyordu.

Kapı zili çaldığında kahvemi masaya bırakarak kalktım. Galiba hanım teyze iyi olmuş ve abimler gelmiştir. Yada sadece abim gelmiştir ben yalnız kalmayayım diye.

Mutfağı geçerek uzun kolidoru bitirerek kapının önüne geldim. İçimde anlamlandıramadığım heyecan vardı. Hepsi aydanla salak salak konuşmanındı. Yada yaptığımız planlar beni heycanlandırmıştı.

Elim kapı klupuna gitdiğinde zil bir kere daha çaldı. Bekletmeden açtığım kapıyla abimin geldiğini zaten bilerek yüzüme gülücük kondurdum. Ve eskilerdeki gibi heyecanla karşıladım onu.

"Abim-" yarıda kesilen sesim ve neşeli yüzüm onu görene kadardı. Dudaklarımdan silinen gülücük, içimde kayb olan heyecan artık benim ona ne kadar kırgın olmamın habercisiydi.

Karşımda bir dağdan ama içi alev alev yanan bir vulkan görüyordum. Demir gelmişti. Eski anılar gözümün önüne düştü anlık. İlk bize gelişi. Film izlememiz. Birlikte mutfağı toplamamız.

Onu hep heyecanla beklerdim bu kapının arkasında. Şimdi sadece kırgınlık kızgınlıkla bakıyorum. İfadelerim yüzüme vurmasada içimde öyleydi. Bunu sadece aşkımız yeniden alevlenirse yok ede bilirdim.

Ben onu aff ederdim, Herşeye rağmen. Kara gözlerinin üzerine düşen gür kipriklerinin altından bakıyordu bana. Ne kadar değişirse değişsin gözler hala aynıydı. Bunu ne o, neden ben değiştire bilirdim.

"Demir?" Sorgular gibi çıkan sesimle ilk konuşan ben oldum. Oda bunu bekliyordu zaten. "Gece iyi akşamlar" akşammı? Gece yarısı olacak neredeyse.

"Sanada iyi akşamlar. Birşeymi oldu?" Ne kadarda umursamaz bir soru. Eskiden bunu söylerken o hep bana, seni görmem için birşey olması lazımsa oldu. Derdi. Acaba şimdi ne diyecekti?

"Seni görmem için birşey olması lazımsa oldu" ne diye bilirdim ki? Sadece öyle kaldım. Bir ifade yada bir tepki veremedim. Ama önceden boynuna atlar sarılırdım.

"Ne oldu peki?" Dedim. İçimden lütfen amerikaya gitmesin diye geçirdim. Hala deli gibi istiyordum onu. Bunu değiştiremezdim. İnkar etsemde kalbim onun için atıyordu. Onun için en büyük şekilde heycanlanırdı.

"Seni özledim" hayır ya. Yapmasın şunu işte. Böyle olmasın, olmamalı. Ağlamak istemiyordum gerçekten. "İçeri geçe bilirmiyim?" Başımı sallayarak geri çekildim .

İçeri girdiğinde kapıyı kapatarak arkasından yürüdüm. "Mutfağa girelim istersen kahve yaptım zaten" ona böyle davranmam garipdi. Kızmam dağıtmam kırmam gerekti. Ama hiç birini yapmıyordum.

Mutfağa geçtiğimizde karşımdaki masaya oturdu. Bende hala sıcak olan kahveden onada koyarak içine bir tane şeker atdım. Öyle içerdi çünkü. Hala aklımdaydı. İlk günki gibi hemde.

"Unutmamışsın" gözlerine saniyelik değen kahvelerim hızla yönünü değişti. "Anlamadım?" Bilinmezliğe vurarak yerime oturdum. Kahvemden yudum alarak. "Kahveyi tek şekerli içtiğimi, unutmamışsın"

"Evet unutmadım" dedim. Yalan söylemek yada konudan sapmak istemiyordum. Unutmamıştım. Unutamazdımda. Kahvesini yudumlayarak "eline sağlık çok güzel" dedi.

Aklımda sadece, acaba evlerinde neden bana böyle davranmıyordu, sorusu var. Bunu ona sormalımıyım bilmiyorum. "teşekkür ederim. Afiyet olsun" diyerek karşılık verdim.

"Onurlar yokmu?" Bakışlarımı evde gezdirerek "hayır hanım teyze rahatsızlanmış oradalar bu gece gelmeyecekler" fincanını masaya bırakarak "iyimi hanım teyze?"

"Galiba iyi bende tam bilmiyorum ama ciddi bir durum yok" başını sallayarak ellerini masaya bıraktı. "Şükür" bende başımı salladım olumlu anlamda. Gözlerim iri ellerine düşdüğünde tutma isteğime engel oldum.

Salak salak şeyler yapmak istemiyordum. Sonuçta 4yıl önceki ergen kız değilim. "Ben amerikaya gitmekden vazgeçtim" şıp diye söylediğinde gözlerim parladı. Gözlerine dikkatle bakarak ciddi olup olmadığını çözdüm.

Gayette ciddiydi. Gitmeyecekti. "Gerçektenmi?" Başını sallayarak "evet gerçekten. Artık sevdiklerimin yanında olmak istiyorum. Onları yeni yeni bulmuşken kavuşmuşken bırakmak aptallık olur"

Hızlanan kalbimle yerimde hoplamak istiyordum. Oynaya bilirdim şuan. Yada ona sarıla bilirdim. "Sen bugün gitmiyormuydun? Neden buradasın?" Hoppa. Bokumuz çıktı.

"Uçak kalkmamış. Ondan" güzel bir yalan. Kaşları havalanarak başını salladı. "Sen abime mi gelmiştin?" Oda benim sorumla afallayarak kaldı. Başını salladı.

"Evet abine amerikaya gitmeyeceğim haberini vermek için geldim. Mesaj atarım artık." Yaa demek öyle? Buraya gelmemişten önce neden aklına gelmemiş acaba mesaj atmak.

İkimizde tatlı yalancıydık. Hem uyumlu hem zıtdık biz. "Anladım" dedim kısaca. "İyimisin peki?" Bunu ondan duymak iyiydi. Ama ne kadar iyiydi ne anlamda iyiydi bilemiyorum.

"Olduğu kadar iyiyim. Sen? İyimisin?" Başını salladı usulca "iyiyim" hep iyi ol demek istedim. Hayatda artık hiç birşey seni üzmesin mutlu ol demek istedim. Ama sadece başımı salladım. Küçük bir gülümsemeyle.

"Ne zaman döneceksin peki?" Derin bir nefes alarak bende ellerimi masaya bıraktım. Ve sanki ellerimiz bir birine değmek istiyordu. Aramızda büyük bir elektiriklenme vardı.

"3'gün sonraya biletim var." Aslında bana burda kalmak artık kolay gelmiyordu. Çünkü demiri kayb etdiğimi sandığımda bu evde delirmiştim. O yüzden burada kalmak biraz bana ağır geliyordu.

"Tamam aynı güne düşmüşüz" hızla başımı kaldırarak gözlerine baktım. "Anlamadım?" Bu sefer anlamamıştım. "Bende 3'gün sonra seninle aynı uçakta olacağım" peki neden? Bu adam ne yapmaya çalışıyordu?

"Ama sen-" lafımı keserek "evet önce amerikaya gitmeyi düşündüm. Ama sonra dediğim gibi ailemi ve sevdiklerimi bırakamazdım. O yüzden ailemi yanıma alarak 3 gün sonra seninle geleceğim"

Donup kalmışken yaptığı bu şey gülümsememe neden oluyordu. Dudaklarımı ısırarak "peki neden?" Dedim. Az önce içten sorduğum soruyu demire sorarak.

"Çünkü artık hep birlikte olmak istiyorum. Artık birisini yalnız bırakmak istemiyorum. Büyük bir aptallık yaptım evet. Şimdide ömrümün sonuna kadar onu telafi edeceğim."

Bu adama ne olmuştu böyle? O gerçekten demirmiydi? Abim değiştiğini söylemişti ama ben bu kadar beklemiyordum. Onun bu haline alışmalımıydım bilmiyordum. Onu aff etmek istiyordum. Ama kendime sığdırmıyordum.

"Demir" yine lafımı keserek masadan kalktı. Yanıma kadar geldiğinde elini uzatarak "benim yüzümden çok acı çektin. Benim yüzümden yıllardır hayatında biri olmadı. Şimdi izin verde senin olayım. Benim ol gece. Eskisinden daha güzel olalım."

Uzatdığı eline bakarak kalmıştım. Gözlerinin içine bile bakamıyordum. Cümleleri beni mutlu etmişti. Hatasının farkındaydı ve telafi etmek istiyordu. Eskiden olsa hatalarını görmezden gelir çocuk gibi saklanırdı.

O şimdi kocaman bir adam olmuştu, Ve bende onun bütün hatalarını aff edecek, onu seven bir kadın olmuştum. Uzatdığı eline dolanan ince parmaklarım büyük elinin içinde küçücük kalmıştı.

Yüzüme yıllar sonra içtenlikle yayılan gülümseme kalbimi neşelendirmişti. Oturduğum sandalyeden kalkarak dibine girdim. Fazlasıyla uzayan ve geniş bedeninin karşısında kedi yavrusu gibiydim.

"Özür dilerim gece. Yaptığım şeyler tek özürle geçmeyecek biliyorum. Ama beni aff et lütfen." Dolan gözlerim kendini bırakarak yanağıma serpti sularını. Konuşamıyordum ama konuşmam gerekti.

Yıllardır içimde biriken öfkeyi atmak istiyordum. O yüzden elini bırakarak arkamı döndüm. Ellerimi yüzüme kapatarak derin bir nefes aldım. Geri ona döndüm ve gülerek ateşli bir tokatı geçirdim yüzüne.

Daha sonra yetmemiş gibi bir tane daha. Bir tane daha. Kızaran yüzü ve tepkisiz hali bunu hakk etdiğini onunda bildiğini söylüyordu. Ellerimi iri bedenine dayayarak sertçe itdim.

"Yıllardır yoksun. 4yıldır hayatımın en kötü günlerini yaşadım! Yaşımdan çabuk büyüdüm! Gülemedim! Ailemle uzun uzun sohbet edemedim ben." Bunları söylerken hala daha onu itiyordum.

Bir tokadı daha yapıştırarak bir kez daha ittim. "Şimdi karşıma çıkmış seni aff etmemi istiyorsun. Ne yapmam gerektiğini bile bilmiyorum. Bugün size seni aff etmek için geldim ama istemediğim şeyler öğrendim"

Gözlerimden akan yaşlar ve rahatlayan öfkem bana iyi geliyordu. "Büyük bir hayal kırıklığıyla geri döndüm. Şimdi geldin ve bana beni aff et diyorsun. Aff etdim ulan oldumu? Aff etdim. Eğer bir daha o elimi bırakırsan bu sefer ben diri diri gömerim seni toprağıma"

Sözlerimin sonunda duvara çarpan bedeniyle kolları belime dolanmıştı. Şimdi dip dibe bir birimze bakıyorduk. Yıllardır bir birimizi görmesek bile aramızdaki çekim kayb olmamıştı. Onu hala deli gibi istiyordum. Oda beni.

"Aff etdin mi gerçekten?" Ellerimi boynuna koyarak nefes nefese "aff etdim" dedim. Parlayan gözleriyle alnını anlıma dayadı. "Seni bir daha bırakmayacağım söz veriyorum." Ona inanıyordum.

Ve sonra belimdeki eli başıma gelerek dudaklarımızı birleştirdi. Yıllar sonra onun dudaklarına dokunan dudaklarım elektiriklenmiş gibi titredi. İlk öpücüğüm ondandı. Son öpücüğümde ondan olacaktı.

Boynundaki ellerimi sararak biraz daha çektim onu kendime. Dudaklarımız yılların acını çıkarırken belimi okşayan parmakları içimi gıdıklıyordu. Alt dudağıma değen diliyle gerilirken bu sefer dişleriyle geri çekildim.

Parlayan gözlerimiz ve ıslak dudaklarımızla bir birimizin gözlerinde tutsak kalmıştık. Boynundaki ellerimi sırtına dolayarak başımı göğsüne yasladım. Ona sarılmayı özlemiştim. Ona dokunmayı. Onu öpmeyi özlemiştim.

Mayışan bedenim onun kokusuyla uyumak istiyordu. "Gidecekmisin?" Diye sordum. Gitmesini istemiyordum. "Hayır seninle sarılıp uyuyacağım" içime dolan huzurla dahada sokuldum göğsüne. "O, zaman uyuyalım" dedim.

Havalanan bedenimle hiç zorluk çekmeden mutfakdan çıktı. Başım hala daha göğsünde gözlerim kapalı, kokusunu çekiyordum. "Çok güzel kokuyorsun" inip kalkan göğsü ve kıkırdayışıyla bende gülümsedim.

"Senin bana ilk aldığın parfüm. Hala daha aynısını kullanıyorum" başım bir hışımla göğsünden kalktı. Gerçektende o kokuydu. Bendede vardı ama kullanmamıştım. Biterde bulamam diye. "Gerçekten mi?"

Başını sallayarak saçlarıma dudaklarını bastırdı. "Gerçekten gülüm" gülüm diyişini yıllar sonra duymam gözlerimi kapatmama neden olmuştu. Çünkü ağlamak istemiyordum.

Odama girdiğimizde beni yatağa bırakarak kendiside ışığı kapatdı. Ardından yanıma gelerek kolları arasına aldı beni. "Ben uyurken gitme tamammı?" Derin bir nefes alarak "gitmeyeceğim. Güzelce uyu bakalım"

Başımı sallayarak göğsüne yaslı olan başımı boynuna gömdüm. Dudaklarımı boynuna bastırarak gözlerimi kapatdım. Yanağıma değen dudaklarıyla gülümseyerek bu gecenin bir rüya olmamasını diledim.

Çünkü biz, bir daha ayrılmayacaktık.

Continue Reading

You'll Also Like

11.2K 221 19
An alternate ending to the legendary series Ask-i Memnu, focusing on Bihter Yöreoglu & Behlül Haznedar! Being a B&B lover, watching the tragic end to...
5.2M 283K 29
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...
1.6M 69.9K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
650K 26.9K 45
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...