40 BÖLÜM

8.5K 316 100
                                    

Karanlık ruhumu ele geçirmişti. Acıyla birlikte olmuş ruhuma bedenime oturmuştu.


Şimdi gözlerimin içine baka bilmeyi bana bakmayı nasıl başarıyordu? Acaba gözlerime bakarken ona karşı olan kırgınlığımı anlaya biliyormuydu? Nasıl hiss etdiğimi nasıl darma dağın olduğumu göre biliyormuydu?

Birşey söylemeden öylece yüzüme baktı. Annem arkamda bana desdek olurken yerime çivilenmiş ağzıma fermuar dikmiştim. Özlentiyle ve öfkeyle bakıyordum yüzüne. Önce ona sıkıca sarılmak yaşadığına inanmak daha sonra binlerce tokat atmak istiyordum.

Arkamı anneme dönerek bana desdek oluşuna baktım. Daha sonra bakışlarım demiri bulurken hiç bir duygudan ifade vermeyen sesimle "bekle" dedim. Başını salladı usulca. Sakinliğim bana şaka gibi geliyordu. Ama aslında fırtınadan önceki sessizlikti bu. Birazdan kopacak olan fırtınaya saklamıştım kendimi.

Adımlarımı salondan çıktığım gibi hızlandırarak odama çıktım. Üzerimdeki pijamamı çıkartarak üzerime yeşil tişörtümü altımada jeans şortumu giyindim. Saçlarımı ensemden dağınık bir şekilde toplayarak telefonumu alarak aşağı indim.

İkiside aynı yerde dururken anneme sarılarak "geleceğim merak etme" dedim. Geri çekildiğimde başını sallayarak onayladı beni. Ayağıma geçirdiğim beyaz spor ayakabılarımı giyinerek anahtarımı aldım. Dışarı çıkarken "gidelim" diyerek yürümeye başladım. Çok sakindim. Fazlasıyla sakindim. Bu beni çok korkutuyordu.

Önüme geçerek önümüzde duran siyah arabanın kapısını açarak oturmamı bekledi. İçim garip olurken birşey demeden oturdum. Kendimi kontrol ediyordum. Ama bu ne kadar sürecekti bilmiyorum. Ve bu beni çok korkutuyordu. O buradaydı yanımdaydı ama ben hesab soramıyordum. Neden sessizdim?

Kendiside sürücü koltuğuna otururken arabayı sürmeye devam etdi. O yanımdaydı. Bir nefes kadar yakınımdaydı. Elimi uzatsam dokunacaktım ama yapamıyordum. Sarılamıyordum. Kokusunu solumamak için nefes almak istemiyordum.  Öyle öfkeli ama bir o kadarda kokusunu solumak için canımı verecek bir aşıktım.

Sorular sormak istiyordum. Neden demek istiyordum. Hiç canın acımadımı demek istiyordum. 4yıldır neler çektiğimi gördünde birşey yapmadın niye demek istiyordum. Ya hiç birine cesaretim yoktu. Yada kendimi kontrol ediyordum. Kendimi sonraya hazırlamak istemezdim.


Dakikalar geçti. Ne yüzüne baka bildim nede konuşa bildim. Öylece arabanın durmasıyla onun kokusunu sırf solumamak için indim arabadan. Ardımdan oda inerek yanıma geldi. Yüzüne bakmıyordum. Ama o bir saniye bile olsun yüzümden almıyordu gözlerini.

Derler ya. Ne gözünü ala bildi ne de göze ala bildi.

Bizde o meseldendik. Ne gözünü ala biliyordu deli gibi sevdiği yüzümden nede göze ala biliyordu karşıma çıkmayı. Biz böyleydik işte. Korkularımızın arkasına saklanırdık. Birşeyleri göze almaktan korkardık birşey olur diye. Birisine zarar gelir diye. Ama bilmiyorduk ki en büyük zararı biz kendimize veriyorduk.

Önümde yürümeye başladığında arkasından ilerledim. Eskiden 4 yıl önceden önümde yürürken arkadan elini tutardım. Yada koluna asılırdım. Şimdi bir yabancı gibiyiz. Sanki ikimizde bir birimizin en sevdigi rengi en sevdigi yemeyi bilmiyor gibiydik. Oysa bir o kadar uzak bir o kadarda herşeyimizi bilecek kadar yakındık biz.


ABİMİN ARKADAŞI (TEXTİNG 18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin