22

36.3K 542 148
                                    

Gözlerim büyük bir huzurla açıldığında yerimde gerinerek ağrayan boynumu kaldırdım. Koltuktaydım dün gece demirle uyumuştuk. Hayatımdaki en huzurlu uyku ola bilirdi.

O, kadar korku ve yorgunluğun ardından onunla uyumak çok güzel hiss etdirmişti. Ama demir yoktu. Neredeydi peki? Üzerimize gece serdiğim pikeyi kenara bırakarak koltukdan kalktım. Ani kalkmanın etkisiyle başım dönmüştü. Biraz bekledim.

Mutfağa adımladım. Belki oradaydı kahvaltı hazırlıyordu. Mutfağa girdiğimde boş olan ortam canımı sıkmaya başlamıştı. Gitmişmiydi? Damağıma yapışan dilim kuruyan dudaklarım beni rahatsız ediyordu. Sürahideki suyu bardağın yarsına gelecek şekilde doldurarak içtim.

Bardağı geri yerine bıraktığımda sürahinin altında kalan küçük kağıt dikkatimi çekti. Demirmi bırakmıştı? Küçük kağıtı elime aldığıma demirin yazdığını anlamıştım.

'İşlerim olduğu için çıkmak zorunda kaldım. Kahvaltını etmeyi unutma. Akşam yanında olacağım. Demir.'

Gitmişti. İçmde garip hissler vardı. Kağıtı geri yerine bıraktım. Buz dolabına yönelerek kapısını açtığımda aşağıdan yukarıya süzdüğüm buz dolabında tepside duran hazır kahvaltılıkları gördüm. İşi olduğunu söylemişti ama bana kahvaltıda hazırlamıştı. Tepsiyi elime alarak masaya bıraktım. Kendime kahve yaparak iştahım olmadığını fark ettim. Ama demir hazırladığı için yiyecektim.

Kahvaltım bitdiğinde yarım bıraktığım temizlik işlerini hall ediyordum. Dün olanları aklıma getirmek dahi istemiyordum ama beynimdeki sesler susmuyordu. Durmuyordu. Durduramıyordum. Bahçeye bakan cama yaklaştığımda kafamda dolaşan senaryolar geri adım atmama sebep oluyordu. Ama orayı silmeliydim bir tek ora kalmıştı zaten.

Elimdeki camsil'le camlara döktüğüm camsil'i deriyle siliyordum. O adam gözümün önünden gitmiyordu. Unutamıyordum. Büyük bir etki yaratmıştı üstümde. Camı silmeyi bırakarak elimdekileri banyoya bıraktım. Güzel bir duş bana iyi gelecekti sonra dışarı çıkıp dolaşırdım.

Üzerimdekileri kirli sepetine atarak duşakabine girerek sıcak suyu açtım. Anında buharlanan kabinle göz gözü görmüyordu. Altına girdiğim sıcak su bedenime temas etdiğinde tüylerim şaha kalkmıştı. Hep kullandığım şampuanı avcuma dökerek saçlarıma bulaştırdım. Köpüklenen saçlarımı yıkayarak duş gelinide bedenime siper ederek yıkandım.

Üzerime beyaz bornozumu giyerek aynanın karşısına geçtim. Diş fırçama döktüğüm diş macunuyla dişlerimi fırçalarken etraf bir anda karanlığa boyandı. Acıyan gözlerimi kapatıp geri açtığımda ışıkların atdığını düşündüm telefonu iyiki yanıma bırakmşım. Zaten karanlıktan korkuyordum neydi şimdi bu? Öğlen vaktiydi ama banyoda pencere olmadığı için çok karanlık olmuştu.

Telefondan açtığım ışığı mermere yaslayarak banyoyu ışıklandırmasını sağladım. Fırçaladığım dişlerimle ağzımı yıkayıp fırçamı geri yerine bıraktım. İşlerim bitdikten sonra telefonu alarak kapıya yöneldim. Açılmadı. Sıkışmıştı galiba. Neden açılmıyordu? Beynime düşen kalbimi saran korku titrememe sebep oluyordu. Korkudan heyecanlanan kalbimle sakinleşmeye çalıştım.

Bir kez daha açtığımda açılmıştı. Açılan kapıyla bedenimi dışarıya atdım. Kapı açık kaldığı için banyodan odaya giren buharlar etrafa dağılıyordu. Derin derin nefesler alarak yatağa oturdum. Neden açılmamıştı ki? Gözlerim kapının klupuna gitdiğinde aşağıya doğru akan kan zemine dalmıyordu.

Sıkışan kalbime elimi basıtrdığımda ellerim esmeye başlamıştı. O kan orada. Kimin kanıydı?. Hemen üzerimi giyinerek elime aldığım peçeteyle kanı sildim. Ama bu gerçek bir kan değildi. Sahte kandı kokusundan anlamıştım. Bunu kim yapmıştı? Kim girmiştide eve yapmıştı bunu?

Korku bedenimi sararken ayakabılarımı giyerek çıktım evden. Evime girmiş odama kadar girmiş bir adam kim ola bilirdi? Ne yapacağım peki? Ya yine gelirse? Ya o sopalı adamsa? Etrafa bakarak birini aradım ama kimse yoktu. Bahçe boştu. Yine gelirse korkusu bedenimi ele geçirirken kendimi arabaya atdım.

Bir sahilin önünde oturmuş elimde ki sıcak kahveyle denizi seyr ediyordum. Kahveyi elim yandığı için diğer elime götürdüm. Üzerime giyindiğim kaban bedenimi sıcak tutuyordu. Kahveyi dudaklarıma götürerek yudumladım. Telefonumu çıkarak kameraya girdim. Ayaklarımın dibine defne ağaçlarının yaprakları düşmüştü. Ve bu çok güzel görünüyordu.

Kamerayı ayaklarımı ve kahveyi gösterir bir şekilde çektim. Kameradan çıkarak instagrama girdim. Post atmazdım ama ara sıra st atardım. Çektiğim fotoğrafı stya atarak telefonu kapatdım. Saat kaç tı acaba? Telefondan bakarak 17:32 olduğunu gördüm. Vakit çok hızlı geçmişti. İçimdeki burukluk artıyor kötü hiss etdiriyordu. Kendimi kötü hiss ediyordum.

Demir geldi sonra aklıma. Yaşadığımız şeyler. Gülümsedim bir kez daha. Çok güzeldik. O dışarıdan ne kadarda sert ve kaba biri görünsede öyle değildi. Bana asla öyle olmamıştı. Sinirlendiği anda boynunda ve alnında belirginleşen damarlar onu korkunç yapıyordu. Sinirlendiğinde ellerini sıkardı.

Neredeyse 2metre olan boyunun yanında çok küçük kalıyordum. Uzun bacakları ve geniş sırtı her kızın arzulayacağı adamdı. Özeldi. Bunları düşünürken sırıtıyordum. Onun hakkında düşünmek beni güldürüyor mutlu ediyordu.

Hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Aldığım kahve soğuduğu için son yudumumu alarak çöp kenarına bıraktım. Botlarımın çıkardığı sesler kulağıma ulaşıyor daha hızlı yürüyordum. Belki son defa yürüyordum. Belki son defa kahve içiyordum. Belkide son defa demiri düşünüyordum. Onca şey içimdeki kötü hissleri dahada körüklüyordu. Durdum. Nefesim sıkılaştı adımlarım durdu. Elimin biri göğüs kafesime gitdi. İçmdeki hiss git gide büyüyordu.

Biraz olsa kendimi rahatlatarak devam etdim yoluma. Arabanın önüne geldiğimde elimi cebime atarak anahtarı çıkardım. Arabaya binerek şarkı açtım. İçimde garip bir burukluk vardı o yüzden açtığım şarkı tam yerine düşmüştü.

Mark eliyahu-open sky

Evime giden yolda ormanlıktaydım. Tekrar tekrar açtığım aynı şarkı gözlerimi dolduruyordu. Bugünün sabahını göre bilecekmiydim? Bir daha gün göre bilecekmiydim? Aydınlığa çıka bilecekmiydim?

Orman yoluna saparak ilerlemeye başladım. Bu yol o kadar ıssızdıki korkularım artıyordu. O adamı ilk bu yolda görmüştüm. Aklıma gelen sopalı adamı unutmak için şarkıyı değiştirdim. Sonra birşey oldu. Birden frene bastım. Etrafımı saran beyaz ışıklar vardı. Alnımda bir sıvı hiss etdim. Canım yanıyordu. Alnımdan aşağıya doğru akan sıvı sıcaktı. Beyaz ışıklar dahada yaklaşıyordu arabama.

Kendimden geçiyordum. Her yer dumanlı beyaz ışıklarla kaplıydı. Bilincim kayb oluyordu. Gözlerim kapanmadan önce gördüğüm kapımın açılması ve o adam. Gülerek bana bakan adam.

Sopalı adamdı.

ABİMİN ARKADAŞI (TEXTİNG 18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin