Panduf | Texting

By birgizemligizem

920K 52.7K 11.6K

Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 27
Bölüm 28
Tezat
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33

Bölüm 26

24.9K 1.5K 214
By birgizemligizem



"Saçların mı ıslak yoksa ıslak mı yaşamak?" dedim
Senin için rüzgarda hep yağmur mu var?


BÖLÜM YİRMİ ALTI

Yaman'ın evi tek kişi için fazla büyüktü. Bir öğrenciye göre rahat bir yaşantısı olduğunu görebiliyordum. Girişte evdeki yerini almayı bekleyen yeni alınmış biblo gibi durduğumu görünce "Geçsene" dedi. "Çok mu uykun var, salonda oturalım ister misin önce?"

"Bana kahve yapmayacak mısın yani?" Alayla gülümseyip halılar olmayan evde ince çoraplarımla yürümeye başladım. Kapısı açık yerin salon olduğunu görünce içeri girip geniş L koltuğa bıraktım kendimi. Kapıya yaslanıp gülümsedi. "Niye öyle bakıyorsun gelsene yanıma.."

"Çok yakıştın" dedi. "Evime."

Üzerimden çıkardığım montu alıp salondan çıkmadan önce "Kahve uykunu kaçırmaz mı?" diye sordu.

Heyecanla "Salep var mı?" dedim ama elini ensesine atıp kaşıdığında ifadesinden anlamıştım olmadığını. "Şekersiz sade bir kahve yapsan yeter, benim uykum kolay kaçmaz."

Başıyla onaylayıp mutfağa gitti. Ben televizyon kumandasını bulup bize izleyecek herhangi bir şey ararken tabii ki bu saate pek bir şey bulamamıştım. Sonra geri kapatıp ayaklandım. Salonu sadeydi, krem koltuk karşısında aynı renk televizyon ünitesi ve televizyonu vardı. Ünitenin iki yanındaki kitaplık kitaplarla doluydu. Çoğu romanlardan oluşan kitaplığın bir rafında çizgi romanlar duruyordu. O tarafa biraz yaklaşıp çizgi roman karakterlerinin figür oyuncaklarını incelemeye başladım. Rafın önünde kalan boşluğa yerleştirdiği figürler çok güzeldi. Gece alıklığım yine üzerimde olduğu için "Sever misin?" diye aniden sesini duyunca irkilip elimden düşürdüm figürü. "Hii" dedim abartıyla hemen eğilip alırken. "Çok özür dilerim ben, bilerek olmadı."

Elindeki kupayı sehpaya bırakıp bana doğru geldi. Figürün kırılan küçük parçasına suçlu suçlu bakıyordum. Pahalıydı üstelik bu bebekler, kendimi çok aptal hissettim. "Yenisini alırım-" diye başladığım sözümü "Laçin" diyerek kesti.

"Yavrum saçmalama istersen, alt tarafı bir oyuncak. Ne bu yüzündeki ifade senin?" Onun değer verdiği bir şeye istemeden de olsa zarar verdiğim için kötü hissediyordum. Yüzümdeki sıkıntılı ifade ona çok saçma geliyor olacak ki gülmeye başladı. Figürü elimden kaptığı gibi geri dönüp tekli koltuğa doğru fırlattı. Eğdiğim başımı kaldırıp "Şu surata bak" dedi içli içli. "Canını sıktığın meseleye bak kızım, kıyamam düşen yüzüne ben senin."

"Ya çok güzeldi ama özür dilerim gerçekten."

"Hala özür diliyor ya sabır" diyerek beni kendine çekti. Başımı büyük eliyle göğsüne yasladığında kollarımı beline sardım. "Ben diyorum ki yoluna feda olurum, kız iki oyuncağı dert ediniyor. Sen beni delirtirsin, her şeyim feda olsun sana."

Daha sıkı sarıldım. Bu his güzeldi. İnsan kendi evinde bile bu kadar rahat hissetmezdi belki ama Yaman onun yanında her şekilde rahat olmam için uğraşıyordu.

Koltuklara geçmeden önce kitaplığa döndürdü beni tekrar. "Beğendin mi?" diye sordu yine.

"Evet, çok güzel. Çizgi roman okuma alışkanlığım yok hiç ama belki bana güzel birkaç tane önerirsen okurum. Renkleri falan ne güzel.."

"Ben sana öneririm önermesine de seç beğen al buradakilerin hepsi iyi. Önce bendekileri oku sonra sevdiğin tarzı keşfedip ona göre yenilerini alırım ben sana."

Bir alt raftaki kitaplara kaydı bu kez gözüm. "Ay bunlar ne?" dedim heyecanla. "Tıp kitapları mı? Bakabilir miyim?"

"Bir kere daha herhangi bir şeyi çekinerek sorarsan ciddi kızacağım." dedi tripli tripli. Elimi uzatıp koca atlası aldım elime. Anatomi atlasları hep ilgimi çekerdi. İçindeki resimleri incelemek için yanıma alarak koltuğa yürümeye başladım. "Yerde niye halı yok?" diye sordum yere bastığım ayaklarım üşüdüğü için. "Hasta olmaz mısın?"

"Bünyem kuvvetlidir benim de" dedi ayaklarıma bakarak. "Üşüdün mü sen?"

"Yok sadece soğuk geliyor ya basınca ondan sordum."

Kaşlarını çatarak "Evde terlik yok" dedi. "Ne verebilirim sana ?"

Pembe bilekte olan çoraplarımın sardığı ayaklarımı kendime çektim koltukta. "Ya sorun yok, öylesine dedim" diyerek konuyu dağıtmaya çalıştım.

Geriye yaslandı koltukta ve "Bacaklarını uzat dizlerime" dedi. Başta anlamasam da ısrarcı bakışlarına karşılık dediğini yaptım. Ayaklarımı büyük elleri arasına aldı ve kendi ısıtmayı seçti. İlgisine bayılarak kupamı elime alıp bende yayıldım koltuğa. Küçük yudumlarla kahvemi içerken başını bana çevirdiği gibi bende onu izliyordum dikkatle. Kucağımdaki atlası çevirip içindeki fotoğrafları hayretle incelemeye başladım. "Oha" dedim oldukça net görünen kanlı resimleri incelerken. "Her şey apaçık." Çizimler de çok detaylı ve güzeldi.

"Çok zor görünüyor" diye mırıldandım. Elini uzatıp yanağımı okşarken "Aynen" dedi sadece. "Bu kadar ezber zorlamıyor mu? Ufacık kemiğe yüz tane ok çizip yabancıca bir şeyler yazmışlar."

Kahkaha attığında "Ne var ya?" dedim başımı kaldırıp. Bende sırıtıyordum.

"Latince'yi böyle tasvir edeni de hiç duymamıştım."

"Birde uzun uzun kelimeler," Cidden sabır isterdi tıp okumak. Yeni bir dil öğrenmekti bir noktada. Atlası sehpaya bırakıp "Benim ezberim kötü" dedim dudaklarımı büzerek. Bakışları yine dudaklarıma düştü. Öyle bakıyordu ki dalıp gittiğini fark etmiyordu.

Ne kadar yakınlaştığını da fark etmemişti bana. Ayaklarımı kucağından çekip bağdaş kurdum ve doğrularak ona yaklaştım. Dudaklarım normal halini alsa da bakışları hala oradaydı. Bende onun gibi yaklaştığımda kendine gelerek önüne döndü ve kupasından büyük bir yudum aldı. Yetmemiş gibi biraz daha içtiğinde bu sefer yüzünü buruşturarak bıraktı kupayı sehpaya. "Dilim yandı lan" dedi tamamen tepkisel.

Şapşallığına gülmeye başladığımda gözlerini kısarak bana bakıyordu. "Çok mu komik?" dedi üzerime gelerek. Elleri karnımın iki yanını bulduğunda gülüşüm sekteye uğradı. "Ha-ha hayır!" dedim kekeleyerek. Gıdıklamaya başladığında bu sefer kahkahalarım kontrolsüzdü. Elinden kaçmaya çalıştıkça daha çok devam ediyordu. "Yaman ya dur" diyordum nefes nefese. Ay-" Kahkahalarımdan fırsat bulup bitiremediğim cümlelerimin yerine o bol bol konuşarak alaya alıyordu beni.

"Nasıl komik mi fındık burnunu ısırdığım, dalga mı geçiyorsun sen benimle ha!" Ellerinden birine sarılıp "Nolur" diye yalvardım ama nafile. "Şu gülüşe bak" diyerek devam etti. Yine çok gıdıklandığım için koltukta iyice kaymıştım geriye ve üzerimdeydi bedeni. O eğildikçe bende ellerine engel olmak için havalanıyordum bu yüzden fazla yakındık. En sonunda bana nefes alacak kadar izin tanıdığında nefesimi güç bela düzene soktum. Az önce girdiğim gülme krizinin getirisi olarak sırıtışım yüzümü terk etmemişti. Ben aptal gibi sırıtarak nefes nefese ona bakarken o bana dudağının kenarındaki kıvrılmayla bakıyordu. "Çok" dedim sesim zor çıkarken. "Çok fenasın ya!" Elleri havada duran belimin iki yanından koltuğa yaslandı ve biraz daha eğildi bana doğru. Burnunu burnuma sürterek "Ne güzel gülüyorsun sen" dedi. "Biraz daha gıdıklayayım mı?"

"Sakın!" diyerek altından kaçmaya çalıştım. Buna izin vermek şöyle dursun kollarını iki yanıma sabitleyerek hareket alanımı kısıtladı. Böyle durmak zorladığı için kollarımı boynuna doladım ve ondan güç aldım. Dudağının kenarındaki kıvrım yok oldu.

Bakışlarına yerleşen arzunun hedefinde yine dudaklarım vardı. Öyle bakıyordu ki "Öpsene artık be adam" dememek için zor duruyordum.

Dayanamayarak dudağına doğru bıraktım nefesimi. Tahrik olduğunu biliyordum ama beni öyle beklentiye sokuyordu ki artık yarım bırakılmak istemiyordum. Alt dudağımı dilimle ıslatarak biraz daha zorladım onu.

"Bilerek mi yapıyorsun?" dedi en sonunda. "Zor tutuyorum kendimi."

"Niye tutuyorsun ki?" dedim bu kez, yine dudağına sürtünmüştü dudağım. "Bu kadar çok istiyorsan..öpsene."

Sanki günlerdir duymayı beklediği tek şey buymuş gibi saniyesinde gözlerimi buldu gözleri.

Homurdandı ve sonraki saniye dudağıma yapıştı.

Çok sert atıldığı için başım koltuğa değdi. Elleri başımı kavrayıp yüzümü kendine daha çok çekti. Bedenim bedeninin altında ezilirken sert öpüşüyle istekle karıncalandı tüm bedenim. Alt dudağımı dudaklarının arasına hapsedip emdi. Dişlerinin arasında çekiştirip tekrar emdiğinde ona yetişmeye çalışırken dilimi sürtmüştüm dudaklarına. Bunu davet kabul ederek dilini ağzımın içine soktu. Bu bir öpüşmeden fazlasıydı. Susuz kalmış gibi içiyordu beni. Dudaklarımın saldırısı altında şiştiğini hissediyordum. Ellerim ensesine sarılı haldeydi. Onu biraz daha hissetmek isteyerek kendime çekiyordum dahası mümkünmüş gibi.

Dudaklarımız sesli bir şekilde birbirinden ayrıldığında yukarıdan bana baktı nefesimi kesecek şekilde. "Yama-" Sözümü tamamlayamadan tekrar dudaklarıma yapışmasıyla inledim. Doymuyordu, tüketiyordu beni ama doymuyordu.

Öpüşünün şiddetiyle şapırtı seslerimizi duyduğum için utançtan kulaklarıma kadar kızardığımı hissediyordum. Ama içimdeki arsız taraf bu hisse öyle kapılmıştı ki dahasını da istiyordum. Hiç bitmesin istiyordum.

Bir kere daha beni nefes almam için serbest bıraktığında "Yaman" diyebildim bu kez.

"Hı" dedi aklı yerinde değilmiş gibi.

Ensesinde duran ellerimden biri sırtına indi. Beyaz tişörtünün dokusu üzerinden sırtında gezinen parmaklarımla tüm bedenindeki kasılmayı hissedebileceğim kadar iç içeydik.

"Şey-" dediğimde aralanan dudaklarım yine aklını çeldi ve tekrar birleştirdi dudaklarımızı. Bu kez onu  omzundan iterek dudaklarımızı ayırmadan doğrulmasını sağladım, bende onunla beraber doğrulurken kolları belimi kavrayıp beni kucağına çekti. Bacaklarımdan birini diğer yanından atarak kucağına oturduğumda onu her şeyiyle hissediyordum. Biraz daha öne kaydığımda tam altımda hissettiğim sertlikle "Siktir" dedi dudaklarımın üzerine sert soluklarını bırakarak. Bacaklarındaki kasılmayı hissettiğim için içimde harlanan isteğe karşı koymak çok zordu. Belimde duran elleri beni biraz kaldırdı yukarı. Temasımı azaltmaya çalışıyordu sanki. Ben ise bunu istemeyerek tekrar bastırdım kendimi ona ve bu onu inletti. "Yapma" dedi saniyelik olarak dudaklarımdan ayrılıp. "İşkence misin be kadın?" Sesi gerçekten ona işkence ediyormuşum gibi çıkıyordu. Başımı geriye çektiğimde dağılmış haline muhtemelen aynı olan ifademle baktığımda birbirimizi en saf halimizle ilk kez görüyorduk belki de. İkimizde filtresizdik. Gözlerimizde hiçbir mesafe, aramızda hiçbir duvar yoktu şimdi.

Sadece biz vardık. Biz ve birbirimize duyduğumuz saf tutku.

İçimde yanan bir ateş vardı. Ona daha yakın olmam için beni körüklüyordu. Onunsa bana bakarken çehresinin ele verdiği bir doyumsuzluk vardı. Kara bakışları içimi titretiyordu.

Sadece öpüşerek birbirimizi nasıl bu kadar dağıttığımızı ikimizde bilmiyor gibiydik ama olmuştu. Ellerim ona dokunmaktan keyif alıyor ve benden izin almadan sırtında geziniyordu. Onun elleri ise belimi öyle kuvvetli tutuyordu ki. Ne bırakası vardı ne da daha yakınına çekmeye dayanabilirdi sanki.

"Sen adamı deli edersin" dedi en sonunda. "Bağımlı olurum tadına, kokuna.. sana bağımlı olurum ben hatun."

"Rüyandaki gibi miydi?" diye sordum şımarık bir gülümsemeyle. "Rüyanda kucağında seni öpüyordum ya hani-"

Sırıttı. Boynuma dudaklarını bastırıp kokumu içine çekerken "Ölecek gibi hissettirmiyordu rüyamda," dedi hızlı soluklarıyla. "Sen" Beni suçlar gibiydi bakışları. "Cayır cayır yakıyorsun, haberin yok."

"Bu iyi bir şey mi?"

Başını onaylamazca iki yana salladı. "Bu beni sana köpek edecek bir şey"

❤️‍🔥

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 65.6K 54
"0549******: Umarım iş telefonumu meşgul etmen için geçerli bir sebebin vardır. (20.13) Afra: OHA! OHA! OHA! (20.13) Afra: Koskoca Kuzey Taşoğlu bana...
1.6M 53.1K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
2.5M 80K 59
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

676K 33.7K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...