KURU GÜL

By maerdddd

65.7K 5.7K 1.4K

Laçin'i yatağına bırakırken gözlerini açmış babasının elini tutmuştu."Baba beraber uyuyalım mı? Hem kitapta o... More

GİRİŞ
1.GERİ DÖNÜŞ
2. YENİ BAŞLANGIÇ
3.Kötü Başlangıç
4.MESAFE
5. GÖZLERİN GÖRMEDİĞİ
6.BUZLARIN ÇATIRTISI
8.YEMEK
9.SAMİMİYETEN UZAK

7.YENİDEN TANIŞMA

5K 573 125
By maerdddd

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Emeğimin karşığılığını almak beni mutlu eder. Satır aralarına yorum bırakmayı unutmayın. Tepkilerini okumak beni motive ediyor.




Bilie Eilish, Happier Than Ever







Daldığım kısa süreli uykudan kapının sesiyle uyanmıştım. Ece yanı başımda çizgi filmi izliyor, etrafa gülücekler saçıyordu. Oğuz ise hala yemek masasında oturmuş lego arasıyla oynuyordu. Yerimden kalkıp çalan kapıya ilerledim.

Kapıyı açtığımda gördüğüm yüz beni hiç şasırtmamıştı. Ama karşımdaki adam baya şaşırmışa benziyordu. Beni görmeyi beklemediği kocaman olan gözlerinden belliydi.

Bozağını temizlerek konuşmaya başladı."Ben çocukları almaya gelmiştim. Sibel yok mu?""diye sordu. Hala şaşkındı. Asıl çocuklarına benim baktığımı öğrenince ki şakınlığını merak ediyordum. Nefret ettiği kadın çocuklarıyla birkac saat geçirmişti. Acaba kaç saat sinir krizi geçirirdi?

"Yok. Hastanede sanırım."dedim. Geri çekilip içeri girmesi için ona alan tanıdım. İçeri geçince kapıyı kapatıp salona yöneldim. Arkamdan bir kaç saniye bön bön baktı ardından ayakkabılarını çıkarıp o da salona geldi.
Koltukta gülücükler saçan Ece ve masanın üzerinde lego arabasını süren Oğuz babalarını görmeleriyle tüm dikkatlerini ona vermişlerdi.

Oğuz sevinçle babasına koşmuş,kollarını sıkıca ona sarmıstı. Sadri de oğluna sıkıca sarılmış,onu öpücüklere boğmuştu."Oğlum!Aslanım benim nasıl özlemişim."dedi Sadri kolları arasındaki oğluna. Sıkı sıkı sarılırken koltukta babasının onu fark etmesini bekleyen Ece'ye baktı. Ece kocaman bir gülümsemeyle babasına bakıyordu.

Sadri oğlunu bırakıp kızına yöneldi. "Prensesim! Babasının birtanesi.Kızım benim."

Ece'yi kucagına alıp yüzünü her bir yanını öpmeye başladı. Ece kocaman gülücekler öpücüklere karşılık veriyor,arada "Babiş!"diye sesleniyordu babasına. Aralarında ki ilişki dudaklarımda bir tebessüm oluşturdu. Babamı hatırlattı bana. Babamla böyle olmayı özlemiştim. Babamın kızı olmayı olmayı özlemiştim.

"Çok mu özlemiş kızım beni?Ne kadar çok göstersin bakayım?"dedi Sadri kızına.

Ece kollarını iki yana açtı. Çok özledim demek istedi sanırım.

"Kocaman mı özlemiş beni kızım?"dedi Sadri kızını. Ece kafasını sallayıp cevapladı."Todaman!"dedi ellerini yine iki yana açarak.

Kızına olan sevgisi gerçekten çok güzeldi. Her kız babası tarafından böyle sevilmiyordu. Ben şanslıyım, babam beni çok seviyordu. Ece şanslıyım, babasını onu çok seviyordu.

Bazı babalar yeni doğan çocuklarını kız olduğunu öğrenince yüzüne bile bakmıyordu. Bazıları ise kızları bir hizmet aracı olarak görüyor, belli bir yaşa geldiğinde ise bir malmışım gibi başka bir adama veriyorlardı. Evlilik adı altıda geleceği karartılan binlerce kız çocuğu vardı. Ülkemizde bunu hep görmüş, duymuştuk. Ama kaç kızın hayatını kurtarabilmiştik acaba? Kaç kızın geleceğe dair umutlarını yeşertebilmiştik?

Ya da kaç kızın başı babası tarafından hiç okşanmadı? Kaç kız korktuğunda babasına sığınamadı? Bunlar sadece birer cümle değildi. Hayatın gerçekleriydi. Tüm kız çocukları ben ve Ece kadar şanslı olamıyordu.

Her insan, evladını sevmiyordu sevemiyordu. Yalnız baba değil annelerde öyleydi. Kaç anne kundaktaki bebeğini sokağa bırakmıştı? Kaç sanşsız bebek annesi tarafından camii avlusuna bırakılmıştı?
Ya da kaç bebek yüzüne bile bakılmadan terk edilmişti?

Ben şansızdım çünkü annem beni dogduğum gün terk etmişti. Ben şanslıydım çünkü bana bakacak bir babam vardı. Başımı okşayan,benimle şarkılar söyleyen,yemek yapan, benimle oyunlar oynayan,bana hem anne hem baba olan bir babam vardı. Şimdi yanımda olmaması sevgisini hissetmeme engel değildi. Ben hala babamın küçük kızıydım. Babam hala benim kahramanımdı. Keşke tüm babalar ve anneler çocuklarının kahramanı olsa.

Oğuz'un sesiyle dikkatim yeniden onlara kaydı.

"Annem ne zaman gelcek baba?"dedi eşyaları çantasına yerleştirmeye çalışan Oğuz.
Sadri kucağındaki kızıyla oğlunun yanına ilerledi.

"Birazdan burda olur. Sonra hep beraber evimize gideriz." Oğlundan bakışlarını çekip bana baktı.

"Tabi senin içinde sakıncası yoksa?"diye sordu.

"Yok."dedim. Ben mutfağa geçerken Oğuz'un sesi kulaklarımı doldurdu.
"Baba Laçinde seninle beraber çalışıyormuş. O da askermiş."dedi heyecenlı sesi.

"Evet oğlum. Beraber çalışıyoruz Laçin ablanla."dedi Sadri."Sen şimdi kardeşine göz kulak ol. Ben Laçin ablanla konuşup geleceğim."diyen sesini duymuştum ama hiç istifimi bozmadım. Kahve yapmak istiyordum ama uykumun açılmaması için vazgeçtim. Ezgi muhtemelen biraz sonra eve gelirdi. Ben de uyurdum.

Adım sesleri kulağımı doldurdu. Mutfak tezgahına yaslı bir şekilde beklemeye başladım gelecek olanı. Biraz sonra Sadri mutfağın girişinde, görüş alanımdaydı. Bakışları benimkilerle buluştuğunda fazlasıyla sakindi oysa ben kırmızı görmüş bir boğa görmeyi bekliyordum.

"Sibel ile yaşadığınızı bilmiyordum."dedi.

"Bir dahakine rapor hazırlar veririm, senin de haberin olur kim ne yapıyor, nerde kalıyor, nereye gidiyor?"dedim bende.

"Ondan demedim. Sadece-" Birkaç saniye sesiz kaldı. Lafını tamamlamadı.
"Çocuklara göz kulak olmuşsun. Sağol."

"Önemli değil."dedim. Birşey söylemeden öylece dikilmeye devam etti.

Ben mutfaktan çıkmak için yanımdan geçerken birden kolumu tuttu.
"Ben geçen Adnan'a geldiğimizde ileri gittim. Özür dilerim. Anlık sinir patlamasıydı."dedi.

Ondan böyle birşey beklemediğim için şaşkındım. Birşey demeden öylece ona bakmaya devam ettim. O da sesizliğimden cesaret alarak konuşmaya devam etti.

"Timdekilerin sana mesafeli olması benim suçum. Onlara ben mesafeli olmalarını söyledim. Ama pişmanım. İleri gittim."dedi.

Gözlerindeki suçluluk duygusunu açıkça görebiliyordum. Yalan söylemiyordu. Pişman olduğu belliydi.

"Sana karşı tavrım yanlıştı. Özür dilerim."dedi. Gözlerimin içine bakıp birşey dememi bekledi. Elinin içindeki kolumu ondan kurtarıp geri çekildim.

"Ben kimseden bana iyi davranmasını beklemedim. Bana olan tavrınız pek umrumda değil. Benim seninle yada onlarla bir derdim yok. Görevimizi yerine getirelim yeter."dedim buz gibi bir sesle.

"Ben buraya kimseyle arkadaş olmaya gelmedim."diye devam ettiğimde birşey diyemedi.

Onu mutfakta bırakıp salona döndüm. Oğuz Ece'nin yanına oturmuş ona birşeyler anlatıyordu.

"Doğum gününde kocaman bir pasta yaptıracak iş annem. Aynı benim doğum günündeki gibi. Benimkinde babam yoktu ama seninkinden olacak. Benimkinden daha güzel olur. Herkes gelecek. Evi seslerle balonlara doldururuz."dedi. Ece'nin onu tam anlamıyla anladığını sanmıyordum ama gülücüklerle abisini dinliyordum.

"Sonra bir sürü hediyen olacak. Bende sana hediye alacağım. Harçlıklarını biriktirdim. Annemle gidip alacağız."dedi. Heyecanla anlatıyordu. Doğum günü Ece'nindi ama Oğuz daha heyecanlıydı.

Oğuz'un bakışları bana döndü. "Laçin sende gelirsin değil mi?"

Hevesli gözleri üzerimdeydi. Onu üzmek istemedim. "İşim olmazsa gelirim."dedim.

Sadri de mutfaktan çıkıp geldiğinde Oğuz'un bakışları babasına döndü. "Baba Laçin de Ece'nin doğum gününe gelebilir mi?Gelsin lütfen."dedi hevesle.

"İsterse gelebilir oğlum."dedi Sadri. Bakışları beni bulduğunda etrafta bir sesizlik oldu. Ece bile susmuştu. Kapı zilinin sesi etrafta yayılınca ben kapıya yöneldim.

Kapının arkasından gelen Ezgi'nin gür sesi evin içini doldurdu.
"Ay! Hanımefendi beni niye takip ediyorsunuz?Evime kadar geldiniz ya. Hayır yani ne istiyorsunuz?

"Ben sizi niye takip edeyim canım, sapık mıyım? Çocuklarımı almaya geldim. Benim çocuklarım içerde."diyen başka bir kadının sesini duydum.

Kapıyı açtığımda Ezgi ve Nuran Hanım kapının önünde tartışıyorlardı.

"Hanımefendi ne çocuğu?Çocuk mocuk yok bizim evimizde."dedi Ezgi."Siz yanlış gelmişsiniz."

Kafasını çevirip beni görünce çığlığı bastı.

"Laçin! Dönmüşsün. Niye beni aramadın hemen gelirdim eve."dedi ve hızla kollarıma atıldı. Sıkıca sarıldıktan sonra benden ayrıldı.

Kapıda tuhaf bakışlarıyla bizi izleyen Nuran Hanım'a dönünce Ezgi araya girdi.

"Laçin bu kadın çocuklarımı almaya geldim dedi. Dedim bizim evde çocuk mocuk yok diye anlamıyor." Kulağıma yaklaşıp fısıldadı."Deli heralde. Ne diyeceğiz şimdi kadına. Yazık."

Ben,"Çocukları burda Ezgi. O yüzden geldi."deyince Ezgi mahcup bir ifadeyle Nuran Hanım'a baktı.

"Ay pardon. Siz böyle arkamdan gelince beni takip ediyorsunuz sandım."dedi.

Nuran Hanım tebessüm edip "Sorun değil."dedi. Ben geri çekilip kapıyı tamamen açınca ikiside içeri geçti. Ayakkabılarını çıkarıp salona ilerlediler.

İkisinin arkasında bende salona girdim. Nuran Hanım kollarını kocasına sardı.
"Kocam gelmiş. Hoşgelmiş."dedi. Sadri karısının saçlarına bir öpücük bıraktı.

"Ay burda bebek var!"diyen Ezgi'nin sesi remen evin içinde yankılandı. Ezgi hızla Ece'nin yanına gidip onu kucağına aldı. Yanağına küçük bir öpücük bıraktı.

Ece uysal bir bebekti. Ezgi'nin onu öpmesi onu rahatsız etmedi. Hatta küçük bir kıkırtı bile çıktı dudaklarından.

"Ne güzel bir şeysin sen."dedi Ezgi. Küçük öpücükler bırakmaya devam etti. Ece'nin kıkırtıları daha da arttı.

Sadri ve Nuran Hanım'ın bakışları kızlarına çevrildi. Ece'nin neşeli halleri onlara tebessüm ettirmişti.

Ezgi onlara dönüp" Sizin kızınız mı?"diye sordu.

"Evet. Deminden beri sana onu anlatmaya çalısıyorum ya."dedi Nuran Hanım."Sende mi Sibel'in arkadaşısın?Biri asker demişti. Sen biraz sıska değil misin asker olmak için?"

Ard arda sorduğu sorular Ezgi için hiçbir şeydi.

"Ay yok ben değil, Laçin asker."deyip beni işaret etti."İkimizde Sibel'le yaşıyoruz."dedi Ezgi kucağındaki Ece'nin saçlarıyla oynarken. Az önce kapının önünde 'bizde çocuk mocuk yok 'diyen kendisi değilmiş gibi.

"Ha ben ikinizi karıştırdım. Ben seni Ezgi diye biliyordum."dedi bana dönüp.

Ne diyeceğimi bilemedim. Şuan karmakarışık bir durumun içerisindeydim.

Ben birşey demeyince Ezgi araya girdi.
"Oturmaz mısınız? Ayakta kaldınız."dedi.

Nuran Hanım bu teklifi kibar bir şekilde reddetti."Yok canım. Biz kalkalım artık. Hem Sadri de yeni görevden geldi. Eve gidip dinlenelim. Ama bana beklerim sizi bir gün. Hatta haftaya Ece'nin doğum günü var Sibel'le birlikte gelirsiniz. Çok sevinirim."dedi.

Ardından bana döndü."Çocuklara baktığın için sağol. Başka bırakacak kimse yoktu."dedi.

"Önemli değil. Keyifli vakit geçirdik beraber."dedim. Masada sıkılıp arabasını yerde süren Oğuz,"Anne Laçin krep yaptı bize. Çok güzeldi. Arabamı kurmamada yardım etti. Yine geliriz değil mi?"dedi.

"Geliriz oğlum ama şimdi evimize gidelim. Ablalarda biraz dinlensinler."diyen Nuran Hanım'la Oğuz oturduğu zeminden kalktı. Yanıma gelip eğilmem için eliyle işaret verdi. Dizlerimi büküp onunla aynı boya geldiğimde kollarını boynuma sardı.

Onun bu beklenmedik hareketine kayatsız kalamayıp bende kollarımı ona sardım.

"Teşekkür ederim. Annemle babamdan sonra benimle oynayan ilk büyüksün. Büyükler çocuklarla oynamayı sevmez. Sen öyle değilsin."dedi. Yaşından büyük lafları beni etkiledi. Her çocuk onun kadar bilinçli olmayabiliyordu.

Elimi babası gibi kömür karası olan saçlarına daldırıp karıştırdım."Ben severim oyun oynamayı. Canım sıkılınca gel,beraber oynarız."dedim. Dudaklarında beliren kocaman gülümsemeyle anne babasına ilerledi.

Ezgi kucağındaki Ece'yi Nuran Hanım'a verdi. Sadri yerdeki çantayı alıp oğlunun elini sıkıca tuttu.

"Tekrar teşekkürler kızlar."dedi kapıya ilerlerken. Arkalarından ilerlerken,"Rica ederiz."dedim. Ezgide benim arkamdan gelip onlara yolcu etti. Onlar gözden kaybolunca kapıyı kapatıp salona ilerledim. Arkamdan gelen Ezgi sorunlarını sıralamaya başladı.Ben koltuğa geçince o da yanıma kuruldu.

"Kim bunlar?"

"Niye çocukları bizim evdeydi?"

"Adam niye öyle put gibi durup konuşmadı?"

"Sen niye öyle soğuk davrandın kadına?"

Sorularına hızlı hızlı soruyor konuşmama izin vermiyordu. "Ezgi!"dedim onu durdurmak için. Sustu. Bana baktı cevap almak için. Derin bir nefes aldım ve olanları ona anlatmaya başladım. Sakince beni dinlemeye başladı. Arada kendi yorumlarınıda katmayı eksik etmedi.

"Ne yani? Önce seni aralarında istemiyorlardı, tavır alıyorlardı. Şimdi adam gelip 'özür dilerim beni affet' mi diyor?"dedi ben konuşmayı bitirince.

"Tam öyle olmadı ama pişman olduğunu söyledi."dedim.

"Ee sen ne dedin?"diye sordu.

"Ne dicem kızım. Ben buraya görevimi yapmaya geldim. Herkes işini yapsın dedim."

"Adnan seni tanımıyormuş gibi yaptı,Cengiz denen sana sizli bizli konuştu, Sadri sana her fırsatta sana bağırdı. Peki sen hiçbir şey demedin mi kızım bunlara?"dedi.

"Ne diyeyim Ezgi? Beni aranıza almazsanız çok ağlarım. Nolur beni aranıza alın falan mı?"dedim sinirle.

"Ya ben onu mu diyorum? Ağızlarını payını verseydin. Kim ki bunlar sana böyle davranıyorlar?"dedi o da aynı sinirle. Ezgiyle ortak noktamız birbirimizi asla başkalarına ezdirmeyişimizdi. Ben onu, o beni hep desteklemiş,korumuştu. Korumak sadece fiziksel değildi. Kimi zaman bir bakıştan, bir sözden bile korumuştu beni. Hiçbir zaman bana söylene bir lafın altında kalmamış, cevabı benim yerime kendi vermişti.

"Onlara vereceğim cevabı verdim zaten. Ben buraya görevimi yerine getirmeye geldim. Kimseden dostluk, arkadaşlık beklemiyorum. Sen yetersin bana. Başkasına ihtiyacım yok."dedim.

Kollarını bana sardı."Yeterim tabii. Ama sen eski timinlede çok mutluydun. Onlarla da öyle olmak istemedin mi hiç?"

"İstemedim. Onlarda istemedi. Herkes böyle daha iyi."dedim. Ezgi'nin aklıma düşündükleri kulaklarıma geçmişten sesler getirdi.

"Laçin gelmezse ben gelmem."dedi Yüzbaşı Caner. Abim gibiydi.

"Laçin Komutanıma da yer açın."dedi Ali. Küçük kardeşti. Yeri ayrıydı.

"Ben Laçin'le gideyim. Onunla çatışmak daha zevkli oluyor."dedi Hikmet. Sırtımı yasladığım kayaydı.

"Laçin Komutanım ne zaman benimle evleneceksiniz?"dedi Arif. Gizli gizli bana hayranlık duyar. Sürekli benden eğitim almak için yanımda ayrılmazdı.

"Laçin bacım hepimizi çiğ çiğ yer lan!"dedi Hüseyin. Kardeşti, dostu. Sırdaştı.

Ezgi kollarını bana daha sıkı sardı."Üzdüm seni değil mi? Özür dilerim."dedi.O da biliyordu. Benim kadar o da onlarla yakındı.

"Üzmedin. Onlar benim aklıma geldiğinde ben sadece mutlu olabilirim. Beni üzmez onları düşünmek."dedim.

"Gidecek misin Ece'nin doğum gününe?"diye sordu.

"Gitmem."dedim.

&






Bir hafta sonra

Üzerime giydiğim beyaz buluz ve lacivert pantolona son kez baktım. Küpelerimi kulağıma geçirdim. Çantamı koluma takip odadan çıktım. Ezgi'nin odasına girdiğimde gördüğüm manzarayla hiç şaşırmadım.

Sibel ve Ezgi yere oturmuş, Sibel gözleri kapalı bir şekilde beklerken Ezgi onun göz kapaklarına pembe farı elindeki fırça ile yediriyordu. Geri çekilip eserine bakan Ezgi'nin dudaklarında memnun bir gülümseme oluştu. Sibel gözlerini açınca eline rimeli tutuşturdu. Ardından kendi dudaklarına şeftali rengi bir ruju sürüp Sibel'e döndü.

"Sende bunu sür."deyip farklı bir ruju ona uzattı.

Sibel ruju dudaklarına sürdü. Yerdeki el aynasını alıp kendine baktı. Kıvırcık saçlarını bugün düzleştirmisti. Gerçekten çok güzel görünüyordu. O da kendini beğenmiş olacak ki dudaklarıda bir gülümseme oluştu. Üzerine giydiği kırmızı elbisesiyle göz alıcı görünüyordu.

Ezgi sarı bir etek giymiş, üzerine çiçek desenli kolları fırfırlı bir buluz giymişti. Sarı saçlarını maşa yapmış, dalgalar halinde beline salınmasına izin vermişti.

"Hazır mısınız artık?"Sorularına ikisininde bakışları bana döndü. Ezgi üzerimdekilere yandan bir bakış attı. Birşey demesine gerek yoktu. Beğenmediğini açıkça belli etmişti.

Sibel ise şunu demişti."Sen ne zaman hazırlanacaksın?"
Bunu duyan Ezgi en pis kahkasını attı.

Ezgi'yi umursamadan Sibel'e "Ben hazırım zaten."dedim.

"Ama Laçin lütfen. Yapma böyle."dedi Sibel. "Gel güzelce hazırlayalım seni."dedi.

"Gerek yok. Zaten zorla geliyorum. Yarım saat durur kalkarım ben."dedim.

"İstersen hediyeleri kapıdan suratlarına fırlatıp kaçalım."dedi Ezgi rimelin tazelerken. Sanki beş dakika önce sürmemiş gibi.

"Böyle yaparak gitmek istemediğini daha çok belli ediyorsun."diye devam etti.

"Gitmek istemiyorum zaten. Aynı ortamda olmak istemiyorum."dedim.

"Tamam Laçin kalbini kırmışlar ama sen onlar yüzünden hiçbir yere gitmeyecek misin? Aksine onlara inat gitmen gerekir."dedi Sibel de.

Bir haftadır Nuran Hanım hergün uğrayıp gelmemiz için ısrar etmişti. Timdekilerle aramızda olanları kocasından öğrenmiş, kocası adına üzgün olduğunu zor bir süreçten geçtiğini söylemişti.
Bu yüzden aramızdaki olanları unutmamı, bir daha böyle bir şeyin olmayacağını, yeni bir sayfa açmamı istemişti.

Bunları söylerken o kadar mahcup görünüyordu ki kıramadım geliriz dedim. Ama şuan hiç gidesim yoktu. Gerginlik istemiyordum. Onların pişman bakışlarınıda görmek istemiyordum.

Geçen gün Adnan Cengiz ile beraber Ezgi'nin bir ay önce kurabiye götürdüğü tabağa koydukları çerezle geri getirmişlerdi. Kapıyı açınca ikisini görmeyi beklemediğin için şaşırmıştım.

"Evet?"demiştim ne için geldiklerini anlamak için.

"Biz tabağınizı geri getirmiştik."demişti Adnan.

"İkiniz beraber mi?"diye sormuştum.

"Ev-evet.Yani ikimiz getirdik."demişti Cengiz tabağı bana uzatırken. Tabağı alıp kapıyı suralatlarına kapatmıştım. Kapının arkasından gelen seslerini duymuştum.

"Lan hani özür dileyecektin.Tavşan gibi titredin kadının karşısında."demişti Adnan Cengiz'e.

"Konuşmama izin mi verdi sanki. Pat diye kapadı suratıma kapıyı."demişti Cengiz de ona. Ardından gittiklerini adım seslerinden duymuştum.

"Tamam o zaman biraz makyaj yapalım sana."diyen Sibel ile şimdiye döndüm. Onu kırmak istemiyordum. Olanları Ezgi'den öğrenince Adnan'la arasına mesafe koymuştu. Böyle birşey yapmasına gerek olmadığını söylemiştim ama o beni dinlememişti.

"Tamam yapalım hadi."dediğimde Ezgi bile şakındı.Gitmek istemediğimi en çok o biliyordu. Son anda vazgeçeceğim bile düşünmüş olabilirdi.

Ama yapacak birşey yoktu. Kızların bana hafif bir makyaj yapmasına izin verdikten sonra evden çıkmıştık.

Bakalım bizi orda ne bekliyordu?

...

Herkese Merhaba,

Geçen hafta bölüm atamadım. Daha sonra haftaya iki bölüm atarım diye düşündüm ama işler istediğim gibi gitmedi. Bölümü ancak bugün atabildim.

Cuma bir bölüm daha atarım.

Bölüm nasıldı?

Sizce şimdi ne olacak?

Artık ramazan ayından olduğumuz için bölümler saat kaçta gelsin istersiniz?

Diğer bölümde görüşmek üzere.

Tiktok,ma_erd
İnstagram,ma_erdd








Continue Reading

You'll Also Like

265K 11.1K 34
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...
170K 11.7K 39
Biz adımız gibi özgür bir timdik. Hür Timi. Kendi kurallarımızı koyardık. Bu askeriye işleyişine ters olduğu için de sürekli azar işitirdik. "Hangi...
HAKİ YEŞİL By Lal

General Fiction

1K 200 8
"Beni olduğum gibi kabul eden tek yer, bana renkleri sevdiren tek yer kalbin sevgilim. Mislina... Kalbin evim."
1.1M 106K 43
~Bu kitap tüm zorluklara inat aşkından vazgeçmeyip aşkı için savaşanlara ithaf edilmiştir.~ -------------------------- "Aşk mıdır beni,sana bu kadar...