Panduf | Texting

By birgizemligizem

917K 52.6K 11.6K

Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Tezat
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33

Bölüm 21

24.8K 1.4K 724
By birgizemligizem


Yan karakterlere bölüm yazdığımda ya bana ne bunlardan ben Yaman ve Laçin okumak istiyorum şeklinde yorum yapanlar oluyor. Yaman ve Laçin'e bolca bölüm yazacağım zaten ama yan karakterleri de işleyeceğim ve bu gibi yorumları ciddiye almadığımı bilmenizi isterim.

Baştan bu tarz yorum yapılmasın diye söylüyorum.

Her neyse, nasılsınız ?

Ben bu bölümde Sena'ya hiç kıyamadım 🥺 Hassas küçük bebeğim benim... Bence böyle yan karakterlere ait özel bölümlerde onları daha iyi tanıyoruz. Mesela Sena'yı ilk kez bu bölümde bu kadar tanıdığımı hissettim. Sizin için de böyle olacağını düşünüyorum. Sena ile ilgili o kadar güzel planlarım var ki 🥹🥹

Keyifli okumalar 💕


Her yaralı ruhun metruk arka bahçesinde
İşlenir her gün böyle ufak tefek cinayetler




BÖLÜM YİRMİ BİR



Sena Aydoğan

Kayak yapmayı çok beceremiyordum ama yanımda onun olduğunu bilmek bile benim için yeterince güzeldi. Düşmeme izin vermiyordu. Bana öğrettiği şeyleri birkaç saniye sonra unuttuğum halde kızmıyordu da. Kızmaya hakkı yoktu zaten çünkü bu kadar alık olmamın sebebi yanımda olmasıydı.

Bu konularda belki de arkadaş çevremdeki en şanssız kişi bendim. Burçin gibi flörtöz genç bir kadını ufak tefek heyecanlar yönetemezdi. O hoşlandığı bir erkekle nasıl konuşması gerektiğini de nasıl davranması gerektiğini de çok iyi bilirdi. Ya da Laçin kadar duygularımı maskeleyebilseydim dışarıdan bu kadar ifşa olmazdım. Gökçe hepimize kıyasla daha sertti bu konularda. Kalbinin kapılarının sıkı sıkıya kapalı olduğunu düşündürüyordu bana.

Poyrazdan bahsetmek bile istemiyorum çünkü onun hisleri yoktu. Kimseye karşı hisleri olabilecekmiş gibi de durmuyordu.

Ben ise en ufak şeye inanılmaz heyecanlanan, duygularını apaçık yaşayan ve çabucak bağlanan aptalın tekiydim. Defalarca kez aldatılmış olmamın sebebi de buydu sanırım. Fazla güveniyor sevdiğim insanların yanlışını görmeyi reddediyordum.

Koşulsuz sevgiyle insanlara bağlanmam beni korunaksız bir hale getiriyordu. Her an darbe almaya açıktım bu yüzden ve buna rağmen kendimi kolay kaptırma huyumdan vazgeçemiyordum.

Eren onu tanımadan önceki halinden daha farklıydı. Evet çok yakışıklı ve istediği takdirde eğlenceliydi. Ama onun benim aksime mesafeleri vardı. Başta bana adım atan oyken şimdi sanki onun için pek bir anlam ifade etmiyordum. Ya da onun hayal ettiği gibi çıkmamıştım ve sıkılmıştı.

İlgimden sıkılmış olabilirdi çünkü ben sevgisinin ve ilgisinin dozunu ayarlayabilen biri değildim. Erkekler peşinden koştuğu kızları sever derdi hep annem. Eren de benim peşimden koşmuş sonra benim ona attığım her adımda benden uzaklaşmıştı.

Ya da ben kafamda çok büyük kuruyordum.

Çok fazla kandırıldın ve insanlara güvenin kalmadı diye rahatlattım biraz kendimi. Çocuk soğuk değil seni daha yeni yeni tanıyor ne bekliyorsun ki?

İlişki zaman isterdi sonuçta.

Dengemi koruyamayıp tekrar çakıldığımda yanıma gelip elini uzattı tutmam için. "İyi misin ?" Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim ve eline sarılarak beni kaldırmasına izin verdim. "Canın yandı mı ?"

"Hayır, iyiyim."

"Biraz dinlenelim mi, yoruldun." Yorgun değildim aslında ama üşümüştüm biraz.

"Olur, üşümeye başlamıştım." Gülümsedi. Alana geri döndüğümüzde otele girmeden önce kayak takımlarını yerine bıraktık. Elimdeki kar eldiveninin bandını dişlerimin arasına sıkıştırıp cırt cırtlı yerinden açarken heyecanla "Sıcak çikolata da içer miyiz ?" diye sordum. "Hem sıcacık hem tatlı!" Çocuk gibi sesim yükseldi bir anda ve Eren "Sakin" dedi. "İnsanlar bakıyor."

"Ne olacak ki ?" Etrafına bakındı. Sahiden de yanımızdaki bir arkadaş grubunun dikkatini çekmiştik. Utanarak "Pardon" dedim.

Elimden tutarak "Hadi içeri" diye yönlendirdi beni.

"Rahatsız mı oldun ?"

Eren başını geriye çevirip yüzüme baktı o sıra. "Hayır, sorun yok."

"Normalde de böyle misin ?" dayanamamıştım daha fazla.

"Anlamadım?" diyerek sorguladığında şömine karşısındaki koltuklara geçmiştik. Kısa süre içinde yanımıza sipariş almaya gelen garsona "Bir sıcak çikolata ve filtre kahve" dedi Eren. Daha sonra tekrar konuya döndü. "Nasılım ?"

"Yani yanlış anlama ama beni-" Söylemek ve konuyu değiştirmek arasında gidip geliyordum. Eren bu kararsızlığımı anlamlandıramıyor olacak ki kaşlarını çattı.

Önümüze bırakılan kahvesinden bir yudum aldı. "Rahatça söyleyebilirsin güzelim, çekinmene gerek yok."

"Evet," Samimiyetle gülümsedim. Ondan çekinmeme gerek yoktu ki. Bana karşı hisleri olmasa niye buraya gelecekti. "Soğuk birisi misin ? Genel olarak yani, yapı bakımından..." Saçmaladığımı fark ederek kendimi susturmak için sıcak çikolatamdan içtim.

"Soğuk mu ?" Şaşırmıştı. "Bu da nereden çıktı ?"

Ben kafamda kurmayı severdim evet ama bu kadarı da hayal ürünüm olamazdı ki. "Baştaki gibi değilsin" dedim bu yüzden daha net olmayı seçerek. "Bilmiyorum belki tamamen yanlış anlıyorum ama aklıma takıldığı için konuşmak istedim. Eskisi gibi uzun uzun mesajlaşmıyoruz. Çok fazla buluşmuyoruz da. Davranışların da farklı sanki yani soğuk. Öncesinde sıcak değilmiştir belki ama istekliydin en azından. Şimdi o isteğin yok olduğunu hissediyorum. Yanılıyorsam söyle lütfen, sonuçta birbirimizi tanımıyoruz henüz."

"Sena sen çok güzelsin," dedi ilk olarak. "Seninle olmayı dans provanızda seni gördüğüm andan beri diliyorum. Seni istemediğimi düşünmeni asla istemem."

"Ama-" dediğimde kaşları havalandı. "Bir aması var değil mi ?"

Başıyla onayladı. "Ama sen dışarıdan göründüğün gibi değilsin." dedi en sonunda. "Farklısın, heyecanlı bir insansın. Fazla heyecanlı, anlıyor musun ?"

"Pek anlamadım aslında" Suratım asıldı ve isteksizce elimdeki kupayı bıraktım masaya. "Bunun neresi kötü ki ?"

Ellerime uzanıp tuttu hemen. "Hayır güzelim kötü değil. Sadece farklı. Yanlış anlama sakın ama bazen çocuk gibisin." Çocuk gibi mi ? Bu lafı etrafımdaki herkesten defalarca duymuştum. Ancak ilk kez bu kadar kalbimi kırdı. Yaptığı şeyi fark ederek toparlamaya çalıştı. "Bak sakın kendini kötü hissetme. Kötü anlamda demiyorum. Alışık değilim ben bu yüzden garipsedim. Yani senin gibi birisini hiç tanımamıştım daha önce."

Ellerinin arasından çektim ellerimi. Oturuşumu dikleştirdim. "Daha açık olur musun?" diye rica ettim.

Ciddiyetimle pişman oldu bunu yüzünden anladım ama yalandan gülümsemek içimden gelmedi. "Lütfen!" dedim aksine. "Bir ilişkimiz olacaksa birbirimize açık olmamız gerekir. Tabii hala bunu istiyorsan ?"

"Tabii ki istiyorum" derken aceleciydi. "Alışık değilim ama alışabilirim. Ben de sana farklı gelmişim ya hem.. Sen de bana alışırsın. Bunlar çözülmeyecek sorunlar değil."

"Aynı şey değil ki Eren" dedim sitemle. "Ben senin mesafeli olmandan söz ediyorum. Başkalarına karşı olmayan ama bana karşı koyduğun bu mesafeden" derken ikimizi gösterdim elimle. "Bu içinden gelerek olacak bir şey, kendini buna alıştırarak değil. Öte yandan senin rahatsız olduğun konu bambaşka. Sen benim kendim olduğum halimden söz ediyorsun."

"Rahatsız değilim" diye itiraz etti. "Garipsemek rahatsız olmak demek değildir Sena. Etrafımda daha önce hiç senin gibi birisi olmadı, beni de anla."

"Sorun değil anlat lütfen," Birbirinden farklı insanlardık sonuçta. Söylediklerine ön yargı ile yaklaşmadan dinlemeye çalıştım.

"Sadece farkı geldi ama bak bunu şimdi konuşmayalım tamam mı ? Bu konuyu sonraya bırakalım."

Bir anda konuşmayı bitirmek istemesi tamamen aklımı karıştırdı. "Seni kırmak istemiyorum" dedi savunma olarak.

Eren'in endişesi beni kaybetmekten korktuğu için miydi ? Öyle olduğuna inanmak istedim. Onu rahatlatmak için "Tamam" dedim. "Hislerin konusunda bir değişiklik yoksa-" Sözümü kesti anında. "Hayır, yok. Kesinlikle seni hala istiyorum güzellik."

O gün bu konuşmayı bu şekilde sonlandırdık. Daha sonra arkadaşlarımızın yanına gittik. İlk gece otelin büyük salonunda herkes toplandı ve oyunlar oynandı. Yere atılmış büyük minderlere kurulup kutu oyunları oynarken Erenle aynı minderi paylaşmak benim için heyecan vericiydi. Yine de zaman geçtikçe dikkatimi çeken farklar keyfimi kaçırdı. Çünkü tam karşımdaki minderde Laçin oturuyordu. Biz oyuna başladıktan kısa süre sonra Yaman gelmiş ve tam onun arkasına oturmuştu. İkisinin arasında yaşananları herkes bildiği için bu duruma şaşıran yoktu aramızda. Zaman geçtikçe Laçin'in sırtının Yaman'ın göğsüne teklifsizce yaslandığını ve Yaman'ın Laçin'in omzuna yasladığı çenesi ile zarları atmak için öne uzanırken dahi kızın saçlarına burnunu bastırdığını fark etmemek elde değildi. Arada bir o saçları diğer omzunda topluyor sonra oynamak için geri avcunun içine alıyordu. Laçin oyuna dikkatini verirken onun dikkati arkadaşımın üzerindeydi

Tıpkı bir sevgili gibi. Sevgili değillerdi ama öyle duruyorlardı. Sanki çabasız bir uyumları vardı ve aralarındaki bu yakınlık kendiliğinden oluşuyordu.

Yanımda oturan diğer çifte kaydı gözlerim. Buraya bizimle gelmişlerdi. Öğrendiğime göre uzun süreli bir ilişkileri vardı. Çocuk oyununu oynarken kız onun omzunda uyukluyordu. Güzel bir görüntüydü.

Diğer yanımda Gökçe vardı. Oyuna en ufak ilgisi yoktu. Yanındaki adam tarafından zorla oturtulmuştu. Eskiden yüzüne bakmadığı ve her fırsatta terslediği Doruk şimdi Gökçe'nin bir an olsun kolunun altından çıkmasına müsade etmiyordu. Beline sıkı sıkıya sarıldığında Gökçe ellerini çekmek için direnmişti. Doruk oralı değildi. Hala daha aralarındaki çekime karşı koymaya çalışan Gökçe koltukta oturan ve bakışları bizden tarafta olan kız yüzünden daha doğrusu o kızın Doruk'a bariz ilgisi yüzünden kıskançlığını açık ediyordu. Çünkü Gökçe Doruk'a "Ben seninle eş olmam" diye itiraza başlayınca Ece Doruk'a "İstersen ben seninle olurum," demiş ve Gökçe bunu duyduğu gibi oyuna dahil oluvermişti. Doruk onun bu tatlı kıskançlığına gülerek oturduğu minderi kendine çekip saçlarının üzerinden öpmüştü.

Bizde Eren ile yan yanaydık. Kolu belimi sarıyordu. Güzel sözler söylüyordu bana. Ama bedenlerimizin olduğu gibi ruhlarımızın yan yana olduğunu hissetmiyordum.

Kendimi kandırmak ve düşüncelerimi susturmak için oyuna odaklanmaya çalışıyordum. Bu işleri daha da kötüleştirdi çünkü oyun oynarken içimdeki o heyecanlı tarafım daha fazla dışarı çıktı. Aslında arkadaşlarımın gayet alışık olduğu şekilde kendim gibiydim işte. Eren'in farklı geldi ve garipsiyorum dediği ise tam olarak bu halimdi. Daha da farklı gelecek daha çok garipseyecekti beni.

Attığım zar yüksek geldiği için kocaman bir kahkahayla oturduğum yerde zıplayınca heyecanla Eren'e dönmüştüm ki yüzündeki bakış içimde bir şeylerin parçalanmasına sebep oldu sanki. Çünkü bu bakış beni yargılayan bir bakıştı. O andan sonra tüm hevesim kaçtı. Sessiz sakin devam ettim oyuna. Kızlar durgunluğumu fark etti. İkisinin de sorularına "Uykum geldi" şeklinde cevaplar verdim.

Eren de aynı şekilde "Bir sorun mu var?" diye sordu.

Sorun vardı elbette. Benden utanıyor musun, diye sormak yerine "Yok" dedim. "Yorulmuşum çok."

Gökçe ve Laçin ile aynı odada kalıyordum. Bu yüzden kızlarda benimle beraber çıktılar odaya. Ben toz pembe pijamlarımı giyip başıma uyku bandımı taktım ve uyku bandı sayesinde geriye ittiğim saçlarımla güzelce temizledim yüzümü. Cilt bakım rutinimden sonra dişlerimi de fırçalayıp doğru yatağa geçtim. Konuşmadan uyumak istiyordum. Bir tarafa Laçin diğer tarafa Gökçe oturup üzerime eğildiler. "Neyin var ?" dedi Laçin.

"Uykum," desem de inanmadılar.

"Eren'e bozuksun sen," diye fikir yürüttü Gökçe. "Ben o çocuğu hiç sevemedim Sena ya!"

Laçin onu susturdu. "Demesene öyle belki başka bir şey vardır."

"Ne olacak kız gayet neşeliydi bir anda ne dediyse kıza yüzü düştü."

"Dese duyardık ya aynı yerdeydik hepimiz."

Daha fazla dayanamayarak "Kızlar konuşmak istemiyorum," dedim dolan gözlerimi saklamak için sıkı sıkıya kapatırken. "Lütfen uyumak istiyorum."

"Tamam üzerine gitmeyelim," Laçin ışığı kapattı.

Gökçe "Sonra anlatırsın ama değil mi?" diye sordu. Bir yandan sesi öfke içindeydi. "Kesin o çocuk yüzünden."

"Gökçe" dedi Laçin. Ve başımdan uzaklaştılar. Bende yorganı biraz daha üzerime çektim ve uyku bandımı gözüme indirip uyudum.

Kampın son gününe kadar Eren'in tavırları daha çok gözüme batmaya başlamıştı. Ya ben çok dikkat ediyordum ya da o çok dikkatsizdi. Ama her şey apaçıktı.

Araya koyduğum mesafe ve değişen tavırlarım onun da dikkatini çekmeye başladı en sonunda. Yetmedi diğerleri de bunu fark etti.

Son günün planında adını söylemesi zor bir dağa kaymaya gidilecekti. Eren'le Doruk'un kaldığı odaya onlara haber vermeye gitmiştim ki konuşmalarına şahit oldum.

"Anlatsana oğlum artık" diyordu Doruk. "Kıza niye garip davranıyorsun? Kavga falan mı ettiniz siz ?"

"Yo" dedi Eren. "O da bana soğuk davranıyor."

"Senin yüzünden lan. Kıza salak salak mesafeli davranırsan ne bekliyorsun?"

"Ben ona dedim abi" diye çıkıştı. "Garipsiyorum alışkın değilim dedim. Dikkat etsin o zaman biraz kendine."

Doruk'un birkaç saniye sesi duyulmadı. Sonra "Neye dikkat etsin?" diye sordu.

"Çocuk gibi amına koyayım" dedi bir anda Eren. Kapının pervazına yaslandım güç almak isteyerek. "Her şeyi abartı kızın. Sadece laf arasında hasta olacak gibiyim dediğim için çorba yapmış lan bana. Biraz fazla değil mi sence de ? En ufak şeylere inanılmaz büyük tepkiler veriyor. İstediği bir yere gitmeyi onaylamam ya da istediği şeyi yapmayı kabul etmem nasıl onu bu kadar mutlu edebilir ki?" Sinirini bozan bir şey aklına gelmiş gibi güldü. "İkimize bileklik alması da var birde. Çift kıyafetleri de giyecek miyiz ?"

"Hassiktir oğlum sen ne saçmalıyorsun ?" Doruk'un sesi yüksek çıkmıştı. Dişlerimi sıktım. Ellerim yumruk halini aldı. Bir kere daha sevilecek bir yanımın olmadığını duymaya hazır değildim.

"Sen bu kızın peşinde köpek olmadın mı Eren ?" diye sordu Doruk sinirle. "Aylarca abi aylarca. Kaç defa buluşmak istedin kaç kere reddedildin sen ? Ne oldu da bir anda tam tersi tavırlara girdin ?"

"Abi kız çok cool, havalı duruyordu.."

"Ee?"

"Eesi şimdi tavırları hiç öyle gelmiyor. Cilvesi nazı tamam ama olur olmadık yerlerde ortaya çıkan heyecanı...Benim ilgim de bir yere kadar. Milletin içinde sevdiği dondurmacı açık diye sevinçle oraya koşuşturan, peluş oyuncaklarla uyuyan, hayvan desenli maskeler alan bi kıza dönüştü."

"Dönüşmedi abi kız zaten buydu, sen bu haline tav olmadın mı zaten?"

"Ben kendinden emin duruşuna tav oldum. Ama ona bakınca eski heyecanı hissetmiyorum."

"Eren orospu evladı mısın sen ?"

"Düzgün konuş." Birbirlerine girmek üzerelerdi. Ben ise tam anlamıyla dumur olmuştum. Bacaklarım bile titriyordu.

"Sen de düzgün davran lan o zaman" diye bağırdı Doruk. "Ne oldu paşam ? Alışıksın tabi sen kasıntı sahte kızlarla iki günlük takılmaya gerçek bir insan olunca karşında birde gerçek duygularla gelince sana ağır mı geldi ?"

"Bana bak asabımı bozma Doruk. Sana ne oluyor oğlum?"

Doruk'un alaylı ama öfkeli gülüşünü duydum. "Yalan mı Eren ? Kız sana samimi hislerle gelmiş, olduğu gibi davranmış. Sen geçmiş karşıma cool değil diyorsun. Ne coolluğu amına koyayım vitrin porseleni mi bu kız ? İnsan lan bu insan!"

"Sen niye vatan savunur gibi benim kızı savunuyorsun Doruk ?" Eren'in imasıyla midem bulanmaya başladı. "Hayırdır seninki sarmadı benimkine mi tutuldun ?"

İşte o an aralık kapıyı açtım. Aynı anda Doruk Eren'in burnuna yumruğunu indirdi. "Ağzından çıkanı kulağın duysun it. Gökçe'ye aşığım ben ne biçim konuşuyorsun?"

Eren ağzını açacakken beni fark etti. Boğazına sarılan eli kavrayan avucunu açtı ve "Sena" dedi şaşkınlık içerisinde.

Yanaklarımdan aşağı süzülen yaşları silmedim. Doruk Eren'in yakasını bıraktı ve çekildi üzerinden. Eren bana doğru bir adım attı ki geri çıktım. Elimi kaldırdım aramıza bir duvar gibi. "Ben çocuk değilim," diye anlamsız bir laf çıktı titreyen dudaklarımın arasından. Hıçkırdığımda kendimi tamamen savunmasız hissettim.

Eren "Değilsin tabi güzelim" dedi korkuyla. "Yanlış anladın bak ne kadarını duydun bilmiyorum ama-"

"Ben aptal da değilim Eren." Islanan yanaklarımı sildim elimin tersiyle. Nefesimi topladım. "Ben buyum işte" İki yana açtım kollarımı. "Bu kadarım. Heyecanlıyım, aşırıyım, sevdiğim insanlara karşı çok vericiyim... Haklısın pek havalı değilim." Başını iki yana salladı. "Sen en iyisi havalı ve cool bir kız bul kendine. Benim etrafımda gezinme."

"Hayır bak konuşalım, dinle beni önce."

"Niye geldin buraya ? Bu kadar bıktığın kızın peşinden niye geldin ?" Güldüm kendi kendime. "Tabi ya erkek egosu değil mi ? Benim kız falan... Sen kimsin ya, kimsin de bana sahipmiş gibi konuşuyorsun?"

"Duyduklarınla yargılama, önce dinle. Pişman olursun Sena!"

Göz yaşımı son kez sildim ve öfke içerisinde baktım gözlerinin içine. "Asıl seni pişman ederim Eren" dedim kararlılık içinde. "Seni etrafımda görürsem eğer buna pişman ederim."

Bana sıkıntıyla bakan Doruk'a hafifçe gülümsedim. "Teşekkür ederim" dedim usulca. "Seni enişte olarak kabul edebilirim sanırım artık gönül rahatlığıyla."

Hızlı adımlarla koridordan çıkıp aşağı indim.

Dağılmıştım ama toplardım. Ne ilk kandırılışımdı ne de ilk sevilmeyişim...

❤️‍🔥


Eren'e sövme köşesi bırakalım buraya ☠️

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 52.8K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
859K 28.3K 56
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
25.4M 904K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
2.4M 111K 51
٭Tamamlandı٭ Siz:Yok ya duramıyorum sinirden Siz:Hani yani sen kimsin sığır!! Siz:Ay bi de geçmiş karşıma "Davayı da tweet sözleriyle mi kazancaksın"...