Merhaba, nasılsınız ?
İnstagram hesabımda kurgular hakkında bir şeyler paylaşıyorum.
Kullanıcı adım: operetgecesi (profilimdeki linkten de ulaşabilirsiniz 💕)
Bi' sürü seçenek olsa da
Yok sen gibisi inan bana
BÖLÜM ON SEKİZ
Sena koluma girdiği gibi beni kenara çekti. "Siz bu Yaman'la ne iş ?" Omuz silkerek "Yok bir şey" dedim ama hemen huysuzlandı.
"Ben böyle mi yapıyorum sana ? Her şeyimi anlatıyorum."
Sena'ya anlatabilirdim. Ancak ben hayatımda olup bitenin paylaşmak konusunda hep cimri davranırdım. Daha önce güveniyorum dediğim insanların bana tek tek nasıl arkasını döndüğünü düşününce... "Sen bana güvenmiyor musun ?" diye soran arkadaşımın yüzüne bakakaldım.
"Öyle değil."
"Ne değil ?" Kolumdan çıktı, yüzü düştü hemen. "Biliyorum kolay şeyler yaşamadın, o sıra bu kadar yakın da değildik yalnız kaldın ama ben sana zarar vermem ki."
"Biliyorum." Üzülmesini istemeyerek ben onun koluna girdim. "Anlatacağım ama yeri değil."
"Var yani bir şey?"
"Anlamışsın ya zaten ne diye soruyorsun ?" Sena'nın böyle şeyleri gözünden kaçırdığı olmamıştı şimdiye kadar. Muhtemelen görmüştü bir şeyler.
"Bakışları" dedi tahminimi doğrulayarak. "Sen bakmadığın her an üzerinde. Öyleydi yani..artık sen bakarken de üzerinde." İmayla sırıttı. "Bir şeyler değişmiş belli ki."
"Çok fenasın."
İltifat kabul ederek saçını savura savura yanımdan uzaklaşmadan önce ekledi. "Şu prova bitsin kahve içmeye gideceğiz."
Poyraz'ın yanına geçip bana uzaktan göz kırptı. Sena'nın hiçbir zaman kaybetmediği enerjisi bana da kendimi iyi hissettiriyordu. O sırada salondan içeri Gökçe girdi. Geç kalmamıza tahammül edemeyen Serkan hoca kızın önünü kesti. "Saat kaç Gökçe ?"
"17.10"
Serkan hoca öfkeyle "Prova saati kaçtı ?" diye sordu.
Gökçe umursamazca "17" dedi.
"Geç kaldın, bugünkü provaya katılamazsın."
"Buna siz mi karar veriyorsunuz ?" Tüm umursamazlığı ila kalkıp gelmişti demek bugün provaya. Serkan Hoca "Ne diyor bu kız" dercesine dönüp bize baktı. Tekrar Gökçe'ye döndü ve "Evet" dedi anlamazca.
"Harika, provadan yırttım öyleyse." Geldiği gibi geri dönmeden hemen önce bize göz kırptı. "Yorgun hissettiğinizde provaya geç kalın, işe yarıyormuş."
Hepimiz gülmeye başladığımızda Serkan Hoca öfkeden kıpkırmızı kesildi. "Gökçe" diye kükredi. Sadece bizim alan değil spor salonundakiler bile işini bırakıp bu tarafa bakmaya başladı.
"Hocam?"
"Sen kendini çok mu akıllı sanıyorsun Gökçe?"
Gökçe her zamanki rahat gülümsemesiyle cevapladı. "Evet."
Serkan Hoca onun yanına doğru ilerlemeye başlayınca hepimiz peşinden gittik. Uslanmaz da olsa Gökçe'yi korumamız gerekirse geri durmazdık. Serkan Hoca "Provalara gelmemek sana kaybettirir, bana değil." dedi öfkeyle. "Katılmamak için bahaneler arayacağına kendini geliştirmeye bak."
O sırada Kartal ve Doruk'un bizden tarafa baktığını ve muhtemelen ortada bir yerde olduğumuz için konuşulanları da duyduklarını fark ettim. Doruk Serkan Hoca'ya dövecek gibi bakıyordu. Son sözüyle ise bir adım atacaktı ki Kartal kolundan yakaladığı gibi geri çekti.
Daha Gökçe'yi tanımıyordu tabi.
Bizim rahatça olanı biteni izlememizin sebebi olduğu şekilde Gökçe gülerek Serkan Hoca'nın omzuna elini koyup irite edici bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Haklısınız hocam, provaya katılmamak bana bir şey kaybettirir, size ise çok şey." Dudağını büzdü. "Bir ay sonra sahne alacağız. Bu kadar sürede yeni bir dansçı yerime koyamayacağınız gibi dansçıyı bulsanız sahneye çıkacak kadar hazırlayamazsınız. Hadi diyelim ki hazırladınız, dans okulunun yönetim kuruluna bunu nasıl açıklayacaksınız? Yerimiz ve saatlerimiz tamamen değiştiği halde, baştaki anlaşmaya bağlı kalınmamasına rağmen biz bir yolunu bulup provalara geliyorsak ; sizin egonuz yüzünden bizi kapı dışarı edebileceğiniz yanılgısına kapılmanıza da izin veremeyiz öyle değil mi?" Tek kaşını kaldırıp "Ha ama" diye devam etti. "Siz yine de beni provaya almamak istiyorsanız buna hakkınız var. Ne diyebilirim ki ?"
"Sen.." Serkan Hoca biraz daha zorlasa olduğu yerde öfkesinden tepinecek gibi duruyordu. En sonunda Gökçe'ye "Nasıl istiyorsan öyle yap." diyerek yanından hızla geçip dışarı çıktı.
"Sana inanamıyorum kızım." Sena Gökçe'nin koluna sarılırken şaşkın şaşkın yüzüne bakıyordu. Gökçe ona yumruğunu uzatan Poyrazla yumruk tokuşturdu. "Helal kardeşime."
"Ne fenasın sen ya," Diğer koluna da ben girip bizim prova alanına doğru yürümeye başladım. "Ne yaptın iki dakika içinde adama."
"Aman her derse geç gelip bizi bekletmeyi biliyor da biz on dakika geç kalsak kıyamet kopuyor. Hak etmese demeyiz bir şey."
Kulağına eğilip "Onu bunu bırak" dedim. "Seninkinin hayran bakışları üzerinde haberin olsun."
Kaşlarını çattı. Fark etmediğini anlayarak yanaklarımı şişirip sıkıntılı bir nefes bıraktım. "Geriye baksana kızım." Kaçamak bir bakış atıp Doruk'u gördüğünde onu izleyen adam göz kırptı. Benim kimseden çekindiği görülmemiş arkadaşımsa gözlerini kaçırıp hemen önüne döndü.
"Sizin aranızda ne geçti ?"
Sena'nın öne uzattığı kafasıyla yerimizde sıçradık. "Hayır iki gün bırakmaya gelmiyor, biri sadece bakıştığı çocukla işleri ilerletmiş ; diğeri kendisine mütemadiyen yürüyen çocuğu kabullenmiş, üstelik bağırıp çağırmak yerine utanıp göz kaçırıyor." Söylene söylene önümüzden ilerledi. "Bana bir şey anlatan yok, eşek başıyız biz ya."
Gökçe Sena'yı uzaklaşamadan yakalayıp yanağından sulu sulu öptü. "Küsme yavrum hemen, anlatacaktım zaten."
Sena kötü kötü bakmaya devam ettiği için omuz silktim. "Hiç bana bakma, az önce verdim ben hesabımı."
"Kahveye üç kişi olduk." dedi Sena.
Gökçe ne demek istediğini sorarken Poyraz'ın ceketinden çıkardığı sigara paketini görüp dışarı çıkmasına kalmadan peşine takıldım. "Bende kuyruğum nerede kaldı diyordum."
Koluna girdim yürürken. "Bensiz sigaraya çıkıyorsun falan bak alınıyorum."
Kapıyı açıp dışarı çıktığımızda ileride sigara içen grubu görünce gözlerini kısarak "Yaman burada diye gelmediysen bir bok bilmiyorum" dedi.
"Bilmiyorsun zaten."
Umursamazca boştaki sandalyeye oturup masaya paketi bıraktı. O sigarasını yakarken ben üzerimde ağırlığını hissettiğim bakışların asla farkında değilmiş gibi davranmaya çalışıyordum. Her ne kadar başımı çevirmemekte başarılı olsam da Yaman bana ulaşmanın yolunu buldu.
Sanki istemiyordum ya...
Yaman: Bu herif sigara içecek diye sen niye dışarı çıkıyorsun
Yaman: Gerek var mı soğukta şunun için üşümene
Onun için değil aptal, senin için üşüyorum haberin yok! Başımı çevirip beni izleyen adamla göz göze geldim. Kaşlarını çatmış bize bakıyordu. "Ne var" dercesine baktığımda başıyla kapıyı işaret etti. Daha sonra elindeki telefona eğdi başını.
Yaman: İçeri
İnatla oturmaya devam ettim tabii ki.
Yaman: Girsene kızım içeri
Laçin: Sanane oğlum
Yaman: Oğlum ?
Laçin: Evet, beğenemedin mi ?
Yaman: Ya sabır
Laçin: Aynen ondan
Yaman: Güzelim, inadı bırakta bir kere sözümü dinle
Yaman: Bu it kendini zehirleyecek diye sen niye soğukta duruyorsun?
Laçin: Poyraz'ı kıskanma, o benim çok yakın arkadaşım
Yaman: Poyraz'ı kıskanmasam da verdiğin değeri kıskandım
Yaman: Üşümene değecek kadar mı önemli bu arkadaş ?
Laçin: Önemli evet, var mı itirazın ?
Yaman: Bir kere zıttıma gitmesen ölür müsün
Laçin: Kesin ölürüm
Yaman: Saçma sapan konuşma, ölüm falan
Laçin: Sen dedin önce ya
Yaman: Sen bana ne bakıyorsun yavrum, ağzından ölüm lafı çıkmasın
Laçin: Tuhafsın biliyor musun ?
Yaman: Doğrudur
Görüldü
Yamam: Bu sefer montunu giymişsin
Laçin: Evet seninki üzerinde kalsın diye
Yaman: Sana benden çok yakışıyor
Laçin: Sana ait olan şeylerle ilgilenmiyorum
Laçin: İstemiyorum da
Laçin: Yeterince açık konuşmadım mı ben ? Hala ne diye mesaj atıp duruyorsun bana ?
Yaman: Bana kız, bağır çağır hatta hesap sor istersen
Yaman: Ama şunu yapma anasını satayım
Laçin: Neyi ?
Yaman: Bu yaptığın işte
Yaman: Bir sıcak bir soğuk
Laçin: Niye aklın mı karışıyor? Aslına bakarsan aklının karışmasıyla da ilgilenmiyorum
Yaman: Yanlış anladım
Görüldü
Yaman: Kafayı yedim
Yaman: Bir an için bile başkasının olma ihtimali
Yaman yazıyor
Yaman: Sikeyim, ihtimalinden söz etmek bile delirtiyor adamı
Laçin: Ya sonrası
Laçin: Sonrasında söylediklerin ?
Yaman: Sinirle söyledim
Yaman: Harbiden
Laçin: Sana inanmıyorum
Yaman: İnanmanı sağlarım
Laçin: Yaman ben sana güvenmiyorum da
Yaman: Güvenmeni sağlarım
Görüldü
Yaman: Tamam bak nasıl istersen; inanma bana, güvenme de
Yaman: Ama senden uzak durmayacağım
Laçin: Hakkında duyduklarım Poyraz'ın söyledikleri ile sınırlı değildi
Laçin: Salona geldiğim ilk hafta daha, tuvalette seni konuşan kızları duymuştum
Laçin: Kız senden kadınların duyguları ile oynayan bir züppe diye bahsediyordu
Yaman: Kim olduğunu bilmiyorum ama yalan söylemiş
Yaman: Hiçbir kadını beni tanıyabileceği kadar yakınıma almadım çünkü, bir kadının duyguları ile oynamam ben
Yaman: Beni tanımak mı istiyorsun, buyur
Yaman: Sadece sen bunu yapabilirsin yavrum
Laçin: Yine beni kandırmadığını nereden bileceğim
Yaman: Gerçekten kafayı sıyıracağım
Yaman: Seni kandırdığımı söyleyen beynimi sikeyim
Laçin: Poyraz sigarasını içti, içeri geçeceğiz
Yaman: Görebiliyorum
Yaman: Gitmeden önce son bir şey
Laçin: Ne ?
Yaman: Göktuğ'un zırvaladığı şu kamp
Yaman: Gidecek misin
Laçin: Evet, niye ?
Yaman: Gitme
❤️🔥
Sonraki bölümde görüşmek üzere..