HERKESE MERHABA EVET BİZ ARTIK BÜYÜK BİR AİLE OLDUK.
KİTABIMIZ 100 BİN İZLENME ALDI VE ÇOK MUTLUYUM TEŞEKKÜR EDERİM HEPİNİZE.
Acı içinde olan bedenime kimse el uzatmıyor. Yanıyorum ama kimse su dökmüyor. Her yaşadığınız acının altında sevdiklerinizin imzası vardır. Peki benim acılarımın imzacısı kim?
Gözlerimi aça bildiğimde gözümü acıtan ışık neyin nesiydi göremiyordum. Bileklerimde dehşetli acı vardı. Gözlerim hiç bir yeri göremiyor buda beni delirtiyordu. Ne olmuştuda bu haldeydim? Hatırlamıyordum.
Yavaş yavaş gözümden sıyrılan ışık artık görmemem için engel değildi. Etrafa baktığımda yerde beton üzerinde oturmuştum. Boş olan bu yer bir ev değildi sis kokuluydu hemde. Ellerim acıyordu ama sanki acıyı hiss edemiyordum.
Ellerim yanımda değildi gibi. Kafamı aşağı eğerek kendimi görmeye çalıştım. Üstümde kendi kıyafetlerim vardı hepsi toz içindeydi ve dizlerim kanamıştı. Çocukluğumda olsa dizlerim kanadı diye günlerce ağlar ilgi beklerdim. Ama şimdi? Kim vardı ki yanmda neredeydim ben?
Ayaklarım üşümüştü. Ayağımda ayakabılarım yoktu. Paltomda yoktu ayrıca. Olduğum yer çok soğuktu. Ellerimi göremiyordum. Ondan mıydı bu acı? Kollarımı haraket etdiremiyordum. Sanki yoktular. Ama bir yandanda acı veriyor. Yokluğumu acı veriyor yoksa gerçekten mi acıyor?
Kafamı yavaşca yukarı kaldırdım. Kollarım zeminden sallanan zincirlere vurulmuştu. Bileklerime dolaşan zincirler iki katdı. Gelişi güzel bağlamıştılar sanki. Bileklerimin kenarları morarmış hatta yeşil bile olmuştu. Ya kangren olursa? Beni kim bu hale getirmişti? Ben kaç gündür buradaydım?
Hatırlamak istiyordum ama olmuyordu. Hatırlayamıyordum. Kaç gün olduğunu. Nasıl burda olduğumu. Kaçırılmışmıydım? Dudaklarım kurumuştu resmen. Kollarımın acısını şimdilerde daha iyi hiss ediyordum. Yüzümde keskin sızıltılar vardı. Belim çok ağrıyordu. Sanki birileri saatlerce dövmüştü beni.
Hiçbirşey hiss edemiyordum. Yorgundum o kadar uyumuştum belkide ama yorgundum. Bitkin hiss ediyordum. Hatırlamak istiyordum. Ama aklımdaki düşünceler buna izin vermiyordu. Hatırla artık gece hatırla. Hatırlamak zorundasın. Buradan kurtulmalıydım.
Demir..
Kim bilir ne yapıyordu? Bana ulaşmışmıydı? Beni bulacak mıydı? Ne kadarda çaresizdir şimdi. Ne kadarda bitkindir. Annem babam? Dönmüşmüydü evlerine? Yoksa benim için ağlıyormuydular? Abim? O ne yapıyordur? Beni bulurdu abim. Bırakmazdı beni. Bulurdu değil mi?
Bulurdu gece...
~3'gün sonra~
(Demirin ağzından)
5gün oldu hala yoktu gecem. Bulamıyordum onu. Kendime gelemiyordum. Karşıma çıkan herkese öfkeyle cevap veriyordum çünki hiç biri onu bulmamıştı. Yüreğim yanıyordu. Onsuz geçirdiğim kos koca 5gün. Onun kokusunu alamadan sarılamadan kos kocaman 5gün keçmişti. Kim bilir ne haldeydi? Yemek yemiştir değil mi? Bunu her kim yaptıysa hesabını soracaktım.
Onun düşmanı yoktu ki? Kim ne yapsın güzelime?aklıma kimse gelmiyordu. Çünki kimseyle kavga etmemiş kimseye bulaşmamıştı miniğim. Saftı o. Aklımdaki sorular beni alevlendirirken sakin kalamıyordum. Ya ona birşey olduysa? Yaşarmıydım ulan? Ona dokunan elleri keseceğim yeminim olsun!
O günün akşamı ona gidecektim hediyeler almıştım ona. Çok güzel bir gece geçirecektik. Ona o gün evlenme teklifi edecektim. Zaten o günün sabahı annesi ve babasıyla konuşmaya gitmiştim. Konuşmuştum herşey hazırdı.
Oturduğum odanın kapısı hızla açılınca sinirlerim dahada körüklenmişti.
-Kapı çalma adeti niye var lan?
Sinirle söylediğim cümlelerin ardından baran kapıyı kapatmış yanıma ulaşmış.
-buldum lan buldum.
Kaşlarım çatılırken neyi bulduğunu anlamamıştım.
-neyi buldun oğlum dorğu düzgün konuşsana!
Sabrım tükenmişti. Kimseye tahamüllüm kalmamıştı. Sadece prensesime kavuşmak istiyordum. Gül kokusunu koklamak istiyordum. Baran tam karşıma gelerek gülmeye başladı. Neye gülüyordu lan bu?
-neye gülüyorsun oğlum konuşsana lan.!
Ellerimi yakasına çıkartarak duvara yasladım. Sinirlerimle oynuyordu. Yapmaması lazımdı. Ellerimi çekerek kendini benden kurtardığında elindeki bilgisayarı masaya bırakarak kendi yerini aldı.
-geceyi buldum olum geceyi.!
Bağırarak söylediği sözler zihnime oturmuş jeton sonradan düşmüştü. Hızla önünde ki koltuğa oturarak ciddiyetimi korudum.
-nasl buldun? Nerdeymiş? Kim yapmış? Kim kaçırmış? Hangi orospu çocuğu buna cesaret etmiş?
Ardı sıra söylediğim küfürler baranın bana bakmasına sebep olmuştu.
-sopalı adam.
(Gecenin ağzından)
Kaç gündür buradaydım bilmiyordum. İçeri kimse girmemişti. Yemek su dahi vermemişlerdi. Uyuduğumda ve uyandığımda bacaklarımda kollarımda ağrılar vardı. Bileklerim morarmayı bitirmiş yeşil renge dönüşmüştü. Resmen çürüyordular. Bedenimi hiss edemiyordum. Çok açtım. Yorgundum. İyi değildim.
Kurtulmak istiyordum artık. Yardım istiyordum. Her uyandığımda bağırıyordum ama sesime kimse gelmemişti. Kimse duymamıştı sesimi. Oysa tüm gücümle bağırmıştım. Üzerimdeki kıyafetlerim her uyandığımda parçalara ayrılıyordu. Çoraplarımıda çıkarmıştılar. Kazağımda yoktu şimdi. Yarm sporcu atletle kalmıştım. Çok üşüyordum. Kollarım morarmıştı.
Karnımdan aşağıya doğru inen izler vardı. Bunlar nasıl olmuştuta ben hiss etmemiştim? Bedenimdeki morluklarda gitdikce yeşile boyanıyordu.
Allahım yardım et lütfen çok yoruldum.
Sadece Allaha yalvarıyordum. Ben kimseye birşey yapmamıştım ki. Neden bana böyle yaptılar. Kimseyle düşman değildim ben. Demiri çok özlemiştim. Abimi annemi babamı çok özlemiştim. Evimi özlemiştim. Artık yaşayamıyordum. Gücüm kalmamıştı. Her gece sabaha uyanamayacağım korkusuyla dua okurdum. Ama her sabah daha bitkin uyanırdım.
Ayak sesleri geliyordu. Birisi siyah büyük demir kapının önünde durmuştu. Anahtar sesi geldiğinde içeri bir adam girdi. Gülüyordu. Gözlerimdeki ağırlıkla baktım ona. Tanımıyordum Allah kahr etsin tanımıyordum.
Elindeki sandalyeyi önüme koyarak oturdu. Gülüyordu konuşmuyordu. Benim konuşmamı bekliyordu evet. Gözlerimden yaşlar benden habersiz akıyordu. Kendimi tutamıyordum. Kup-kuru olan ağzımı açarak ıslatdım ve konuştum. Sesim çıkmıyordu. Bağıramıyordum.
-kimsiniz. Lütfen artık bırakın beni ben sizi tanımıyorum bile. Lütfen.
Sonlara doğru sesim dahada kısılmıştı. Sandalyeden kalkarak yanıma yaklaştı. Arkasından çıkan büyük sopayla dibime kadar gelerek
-keşke bana yardım etseydin hanım efendi.
Ne diyordu bu adam? Ne konuşuyordu? Ne yardımdan bahs ediyordu? Sopasını omzuna koyarak kahkaha atmaya başladı. Ben hıçkırarak ağlıyordum o ise kahkaha atıyordu. Gülümsemesi solmuş gözleri bedenimde dolanıyordu. Korkuyordum Allahım yardım et.
-çok seksisin bebeğim. Tadına bakmak için sabırsızlanıyorum.
Kor gibi yüreğime düşen sözleriyle kafamı hızla sağa sola doğru sallamaya başladımım. Deliriyordum artık. Hayr buda olmazdı değil mi? Yapmazdı hayır.
-hayır hayır. Uzak dur benden lütfen. Seni tanımıyorum bile yapma lütfen bırak beni.
Kahkaha atıyordu yeniden.
-beni tanımıyormusun? Daha yeni tanıştık nasıl unutursun?
Hatırla artık lütfen hatırla.
-yapma lütfen hatırlamıyorum yapma bırak beni ben birşey yapmadım.
Sopasını ayağımın dibine koyarak yanıma eğildi.
-nasıl hatırlamazsın? İsmimi bile koymuştun oysaki. Sopalı adamdım ben hani? Nasıl hatırlamazsın.
Sözlerinden sonra şiddetli bir şekilde gülmeye başlamıştı. Zihnime kesik kesik gelen görüntüler vardı. Marketden eve döndüğümde ki adam. Camda gördüğüm adam. Son kez sahilden eve döndüğümde ışıklarla önümü kesip beni bayıltan adam.
Sopalı adam.