Baekhyun Chanyeol'un ismini duyar duymaz kalktı. Min'in yanlış görmesini diliyordu aksi takdirde doğruysa ellerinin titremesi artacak veya en azından sinir krizi geçirecekti.
-"Appa. İyi misin?"
Min küçük elleri ile appasının yüzünü kavradığında Baekhyun ayağa kalktı ve Min'in kucağına aldı.
+"Tatlım appa şimdi kimin geldiğine bakacak. Sende içeri git ve beni bekle. Tamam mı? "
-"Ama appa onu görmek istiyorum." Min somurttu.
+"Lütfen appanı yorma tatlım. İçeri git ve balıklarını besle. Huh?"
Baekhyun yaklaşan sesleri duyunca telaşla konuştu. Giderek endişesi yerine korkuya bırakıyordu.
-"Tamam ama benim için ondan imza almayı unutma olur mu?"
+"Tamam şimdi içeri. Koş bakalım."
Min babasının kucağından inerek içeri koşmaya başladı. Baekhyun arkasını döndü ve şapkasını yüzüne biraz daha indirdi. Kesinlikle tanınmak istemiyordu.
-"Afedersiniz." Baekhyun boğuk ve kalın sesi duyduğunda yerinde sıçradı. "Bakar mısınız?" Chanyeol yeniden konuştuğunda Baekhyun çaresizce arkasını döndü. Yüzüne inen şapka ile hiçbirşey göremiyor sadece sesleri işitiyordu.
-"Buranın sahibi siz misiniz?"
+"E-evet."
~"Birşeyler konuşabilir miyiz?"
Başka bir ses konuşunca Baekhyun istemsizce başını kaldırdı. Gözleri ilk başta kül rengi saçları çok dikkat çeken uzun çocuğa baktı. Chanyeol. Geçen 5 sene içinde ne kadar da değişmişti.
+"Ne konuşacağız?"
Baekhyun adama bakarak konuştu. Eğer kendisini görmesine izin verirse onu tanıyacağına eminde değildi aslında.
~"Sadece birkaç mesele. Eğer müsaitseniz gelebilir miyiz.?"
Adam sakin bir ses tonu ile konuştuğunda Baekhyun başını salladı ve masaya doğru ilerleyip elini uzattı.
+"Buyrun."
Chanyeol ve adam masaya oturdu. Baekhyun şapkayı hala çıkarmadığı için biraz garip duruyordu.
~"Şey biz sizinle bir anlaşma yapmaya geldik."
Menajer hyung konuştuğunda Baekhyun Chanyeol'un birbirine geçmiş parmaklarına bakıyordu. Uzun olan elini masanın üzerinde birleştirmişti. Uzun parmakları görmek bile heyecan vericiydi.
+"Anlaşma?"
~"Bu Park Chanyeol. Dünyaca ünlü Black Monster'da bir futbolcu. Sizden istediğimiz şey yetiştirdiğiniz ürünlerden ihtiyacımız olanı alabilir miyiz?"
-"Merhaba."
Chanyeol elini onun önünde sallayınca Baekhyun sıçradı ve daha fazla garip olmaması için başını sallayarak cevapladı selamı.
+"Lütfen açık konuşun."
~"Sporcumuzun beslenmesi için organik yiyeceklere ihtiyacımız var. Sizden haftada birkaç kere ürünlerinizin bir kısmını bize vermenizi istiyoruz. Tabiki size parasını fazlaca ödeyeceğiz."
Baekhyun bir süre düşündü. Şimdilik yetecek parası vardı ama Min seneye kreşe gidecekti. Baekhyun masraflarını karşılamak için yapmak zorundaydı ama inatçı yanı yeniden devreye girdi.
+"Üzgünüm kabul edemem."
~"Ne? Neden? "
Baekhyun adamdan önce Chanyeol'un tepkisini merak ederek kafasını kaldırdı. Chanyeol görünenin aksine umursamayarak telefonu ile uğraşıyordu.
+"Oyuncunuz bunu pek umursuyor gibi görünmüyor o yüzden kusura bakmayın."
~"Ama?" Adam birkaç şey mırıldanıp Chanyeol'u azarlarken Baekhyun kendisine koşarak gelen oğlunu gördü.
="Appa...appa. Hyung arıyor." Min nefes nefese koşup elindeki telefonu appasına verdi.
+"Sana dışarı çıkma demiştim!"
Baekhyun sesini yükseltince Min'in gözleri dolmaya başlamıştı. Pişman olarak oğlunun yanına çöktü.
+"Üzgünüm tatlım."
-"Beni sevmiyorsun."
Min düşen yaşlarını minik elleri ile silip bahçeye doğru koşmaya başladı.
+"Min? Tatlım özür dilerim."
Baekhyun ardından bağırdı.
~"Sizin mi?"
Menajer sordu. Chanyeol çoktan ayağa kalkmış gitmek için hazırlanıyordu. Sonuçta endişe edecek birisi varsa oda menajeriydi.
+"Evet."
~"Çok tatlı. Adı ne?"
+"Min. Byun Han Min."
-"Ohhh. Herneyse bunu bir daha düşünün. Ben Lee Kang Tae ve buda kartım. Karar verdiğiniz zaman beni arayın."
Baekhyun tam cevap verecekken Chanyeol hıhlayarak menajerine arabada bekleyeceğini söylemiş ve gitmişti.
-"Siz onun kusuruna bakmayın. Kendisi son maçlardan dolayı biraz sinirli. Düşünün ve beni arayın. Gerçekten de masrafları iyice karşılayabiliriz."
Adam söylediğinde Baekhyun gerçekten ısrarcı olduğunu düşündü.
+"Peki. Düşüneceğim. Şimdi izin verirseniz oğlumun yanına gitmeliyim."
-"Oh sevindim. İyi günler Bay....."
+"Byun Baekhyun."
-'Teşekkürler Bay Byun." Adam ona el sallayarak çıkışa doğru yürürken Baekhyunda büyük bahçede oğlunu aramaya başladı....
+"Min! MİN." Baekhyun bağırırken yan taraftan gelen oğlunun kıkırtıları ile şaşırdı. Min neye gülüyor olabilirdi ki?
Kısa olan adımlarını hızlandırıp çıkışa doğru yönelince Min'in Chanyeol'le gülüştüğünü gördü. Kalbindeki amansız acı yerini yeniden doldururken Baekhyun bu anı ne kadar da hayal ettiğini düşündü. Oğlu babası ile mutlu bir şekilde yaşayacaktı. Gözleri dolarken Min'in Chanyeol'e birşeyler anlattığını duydu. Sanki birilerinin duymaması için kısık sesle konuşuyordu.
-"Diğer babam ben doğmadan önce appamı bırakıp gitmiş."
Min heyecanla anlatırken Baekhyun Chanyeol'un yüzündeki hüzünlü ifadeye tanık oldu.
+"Üzgünüm küçük adam. Baban seni bıraktığı için tam bir aptal olmalı." Baekhyun acıyla gülümserken kendi kendine mırıldandı. "Öyle."
Baekhyun onları izlemeyi bırakıp yanlarına gitmeye karar verdi.
-"Min. Neredeydin seni arıyorum."
+"Chanyeol hyung ile konuşuyordum."
Min kızgın ses tonu ile konuştuğunda Baekhyun hala onun kırgın olduğunu anlatmıştı.
-"Bay Park lütfen yolunuza devam edin. Oğlumla ilgilenebilirim."
Baekhyun söyleyip kollarını birbirine kenetleyen Min'i kucağına aldı. Chanyeol içinde belirsiz bir ağırlık hissetti. Bu küçük çocuğu sevmişti.
~"Ahh peki. İyi günler."
Baekhyun başını salladı. Chanyeol arabaya giderken artık kafasında yuva yapacak olan şapkayı çıkardı.
-"Tatlım bana kızgın mısın? "
-"Min lütfen bebeğim."
+"Appa beni sevmiyor."
Min'in dudakları titremeye başlayınca Baekhyun onun dudaklarını öptü.
-"Üzgünüm Min. Appa sana bağırmak istemedi. Tamam mı? Sana sinirli değildim."
+"Beni seviyorsun değil mi?" Min masumca söylediğinde Baekhyun oğluna daha sıkı sarıldı. "Evet seni
çok seviyorum."
+"Bende seni seviyorum appa." Min ona gülümsedi.
-"Şimdi banyo zamanı."
+"Oley...." Min kahkaha atıp etrafında gülerken Baekhyun ise oğlunun hallerine gülüyordu.
*
İki gün geçmesine rağmen Baekhyun hala olanları düşünüyordu. Ona ne diyecekti? İleriki zamanlar için paraya ihtiyacı vardı ve daha doğrusu birikmişi fazla kalmamıştı. Ona mecbur olduğu için kendini fazla aptal ve çaresiz hisssediyordu.
-"Appa."
+"Efendim tatlım."
-"Yarın alışverişe gidebilir miyiz? Dergimin yeni sayısı çıkmış."
+"Olur gidelim."
-"Teşekkürler appa."
Min appasının yanağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra boyamasına devam etmişti. Min'in bahsettiği dergi bilim dergisiydi ve bu ay ki sayısında balıkları anlatacağı için Min onu almak istiyordu. Aldıkları zaman gece appasından onun için okumasını isteyecekti.
*
Baekhyun okuldan sunbaesi Sehun ile telefonda konuşurken aynı zamanda banyo için Min'in eşyalarını hazırlıyordu.
-"Düşün bunu Baekhyun. Fırsat ayağına geldi işte..."
+"Ah hyung bilmiyorum açıkçası."
-"Ne için bu kadar endişelisin Baek."
Baekhyun ona Min'in babasının dünyaca ünlü futbolcu Park Chanyeol olduğunu söyleyemezdi...Bu onun için hala kapanmamış bir yaraydı.
+"Hyung... Düşünmem lazım."
-"Neredesin sen?"
+"Min ile markete gidip alışveriş yapacağız. Gelmek ister misin?"
-"Yarım saate oradayım."
+"Görüşürüz hyung."
Baekhyun telefonu kapayıp duş almak için oğlumun yanına girdiğinde Min'in şarkı mırıldanarak evlendiğini gördü. Oğlu eğleniyordu.
-"Bebeğim."
+"Ohh! Appa geldin mi?"
-"Evet."
Baekhyun gülümsedi ve üzerini çıkararak oğlunun yanına ilerledi.
Bir süre sonra iki adamın duşu eğlenmelere ve su savaşına dönüşmüştü. Appası ona su atıyor Min ise kahkahalarla gülüyordu.
+"Hahaha appa. Dur~ lütfen."
Baekhyun su atmayı keserek duş başlığını ikisine de son kez tutarak çıktı...
Min'in üzerini giydirdi ve konuşmak için koltuğa oturttu.
-"Min, appa sana birşey sormak istiyor."
+"Appa ne oldu?" Min babasının yanaklarını tutarak söyledi.
-"Babanın geçen gelen amcalarla çalışmasını ister miydin?"
+"Chanyeol hyung ile mi?"
Baekhyun başını salladı.
-"Appa gerçekten mi? Ciddi misin?"
Min mutlu bir şekilde appasına soruları yöneltti. Chanyeol'un adını duymak bile ona heyecan veriyordu.
+"Hmm. Evet."
-"Evet appa lütfen onlarla çalış."
+"Buna alışabilirsin değil mi?"
Min heyecanla başını salladı ve gülümsedi. Baekhyun onu mutlu etmeye bayılıyor ardından oğlu gülümsediği için kendide mutlu oluyordu ama Park Chanyeol ile çalışmak...Baekhyun bir türlü mutlu olamıyordu.
Ama Chanyeol onu nasıl hatırlayacaktı ki? Adını bile hatırlamamıştı ki ayrıca hatırlasa bile Baekhyun'a ne yapabilirdi? Baekhyun'un tek isteği Chanyeol'un Min'i öğrenmemesiydi. Hem o sadece yiyecekleri gönderecekti. Gidip elden ele vermesine gerek yoktu ki...
Geriye bakıp belgeseli merakla izleyen oğluna gülümsedi ve menajerin verdiği kartı alıp numarayı tuşladı.
-"Alo."
+"Ah Merhaba. Ben Byun Baekhyun."
-"Byun Baekhyun....Hah şimdi hatırladım. Merhaba Baekhyun-sshi teklifini düşündünüz mü? "
+"Evet kabul edeceğim."
Baekhyun oğluna son kez baktı.
-"Gerçekten mi? Çok sevindim Bay Byun...Şartları ne zaman konuşmak istersiniz? Size gelmemiz---"
+"Hayır hayır. Yani birazdan şehire ineceğim. Yaklaşık 3 saat sonra Lucky süper marketin oralarda bir kafede olurum."
-"Peki. İyi günler~"
+"Sizede Bay Lee."
Baekhyun telefonu kapattı ve sadece pişman olmamayı diledi. Bugünden sonra eskisinden daha çok dikkat etmesi gerekiyordu.
*
Baekhyun küçük arabası ile şehire girdi. Min arkada çocuk koltuğunda uyukuya dalmıştı. Arabayı marketin otoparkına bıraktı ve Sehun'a geldiğini belli eden bir mesaj bıraktıktan sonra arka kapıyı açtı.
-"Bebeğim? Min"
+"Oh appa geldik mi?"
Min elleri ile gözünü ovuşturdu. Bu görüntü Baekhyun'un favorisiydi.
Başını salladı ve koltuğun kemerini açıp oğlunu kucağına aldı. Min hemen uykusuna appasının boynunda devam etti. Arabayı kilitledi ve otoparktan çıkarak marketin önüne geldi. Sehun kapının önünde bekliyordu.
-"Sehun hyung~"
Baekhyun ona el salladı. Aralarında sadece 1 yaş olmasına rağmen Baekhyun ona hyung demeyi seviyordu.
+"Oh Baek geldiniz mi?"
Sehun ona gülümsedi ve uyuyan Min'in saçlarına minik bir öpücük kondurdu.
-"Selam hyung."
Baek ona gülümsedi ve otomatik kapıdan geçtiler. Min'in gözleri hemen açıldı appasının kucağından indi.
~"Appa dergimi alıp geliyorum."
Baekhyun onun bu haline güldü.
"Seni velet"
Min Sehun'a beşlik çaktıktan sonra hemen dergilerin olduğu yere koştu.
-"Fazla uzaklaşma bebeğim."
+"Tamam~"
Baek ve Sehun yavaşça onun arkasından giderek yolda hem konuşuyor hemde ihtiyaçları olan şeyleri alarak yolda gördükleri alışveriş sepetine atıyorlardı.
İkili kendilerini konuşmaya kaptırdıklarında Min akıllarından tamamen çıkmıştı.
-"Hyung! Min nerede? Şimdiye gelmiş olması lazımdı."
Baek endişe içinde sordu. Oğlu mutlaka dergisini alıp gelirdi.
+"Hey Baek sakin ol. Buralardadır."
Sehun hemen rafların arasına bakarken Baekhyun'da titreyen ayakları ile dergi bölümüne koştu.
-"Min! MİN! Bebeğim neredesin?"
Baekhyun koşarak oğlunu aramaya devam etti. Min ortalıkta yoktu.
Dolan gözlerini elinin tersiyle sildi ve son çare atıştırmalık reyonlarının arasına girdi.
-"MİN?!"
Min arkasını ona dönmüş kendi boyuna gelmiş biriyle sohbet edip gülüşüyordu. "Byun Han Min." Baekhyun boğuk sesiyle bağırdığında Min ağzı çikolata kaplanmış bir şekilde ona dönünce derin bir nefes aldı ve koşarak oğlunun yanına gidip ona sıkıca sarıldı.
-"Bebegim bana haber vermeden nereye gittin? Min appayı çok korkuttun."
+"Özür dilerim appa."
Baekhyun onun saçını öptü ve oğluyla ilgilenen adama bakmak için kafasını çevirdi.
Böyle tesadüfler filmde bile olmazdı ki? Onun burada ne işi vardı? Park Chanyeol?
*
Uhuhu ben geldim....ChanBaek ♥ Ben
♡Lei♥