SARIŞIN / YARI TEXTİNG / TAMA...

De mimozaymis

761K 25.1K 5K

"Abiler ya da arkadaşlar bu tür yaklaşımlar yapmaz sarışın." (! Reklam yapmak yasaktır.) Mais

1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
SORU - CEVAP
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.
41.
42.
43.
44.
45.
47. Bölüm
48.
FİNAL

46.

4.8K 203 78
De mimozaymis

Merhabalar bölüme geçmeden ufak bir ricam var, finale doğru bu sefer gerçekten yaklaştık. Fakat aklımda hiçbir şekilde bir son yok. Sadece size şunu söyleyeyim, evlenme teklifi gibi bir şey olmayacak ya da zaman atlaması, ya da ve ya da düşündüğünüz malum sahne :)Mutlu sonla bitecek fakat daha Yare on sekiz yaşında ve bir çok şeyi hızlı yaşadılar zaten. O yüzden daha fazla hızlandırmak istemiyorum:)

Finale doğru duygusallaşıyorum çünkü hepinizi, yorumlarınızı, kurgumu çok sevdim. Evet yeni kurgularım olacak fakat Sarışın benim için bambaşka.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin, öpüldünüz:*

Keyifli Okumalar♡

Elimde ki karton bardağı masaya bıraktım. Biraz daha tutarsam elim yanacaktı. Bileğimde ki saat öğlen ikiyi gösterirken ofladım. Bulem ve onlarla gelecek Pınar'ları bekliyordum, fakat yarım saattir gelen giden yoktu.

Bulem'e alışmıştım ama Pınar'dan bir ihtimal ümitliydim.

Olaylı geçen bir haftasonundan sonra okula dönmeyi hiç canım istemiyordu ama hem devamsızlığımın sıkıntıya girmesini, hemde konulardan geride kalmak istemiyordum. O yüzden el mecbur üniversite yolllarındaydım. Alçılı bileğim günlük işlerimi biraz zorlasa da baş edemeyeceğim kadar zorlamıyordu.

"Geldik, geldik!" Diyerek şakıyan Bulem'e gözlerimi devirdim eş zamanlı olarak da sarıldım. Aptal turuncu kafam.
"Şükürler olsun(!)" Diyerek kinaye ile konuştum. Pınar gülerek bana sarıldı.

"Lütfen bizi bağışla yüce Sarışın." Diyerek ellerini birleştirdi Pınar ve yalandan üzülüyormuş gibi mırıltılar çıkarttı. Kaşlarımı kaldırdım ve elimi sağa sola salladım. "Neyse tamam ya affedildiniz."

"Affetmeyip ne yapacaksın zaten lan?" Diyerek yarısını içtiğim ve soğumaya başlayan çayımı teklifi Bulem. O çayı asla sıcak içmez ve tek içişte bitirirdi. Yok ya hiç alkolle aramız yoktur..
"Bulemcim." Diyerek gözlerimi kırpıştırdım.

"Bir şey demedim ya..." diyerek gözlerini kaçırdı.

Bir süre üniversite değerlendirmesi yaptıktan sonrs havanın soğuk olmasından bir kafeye gitmiştik. Hemen tepemizde olan ısıtıcı anca içimi de ısıtmaya başlamıştı. Yağmur ya da kar yoktu ama soğuk fazlası ile etkindi.
Baran'ın hala babası ile yaşadığım mevzudan haberi yoktu. Eğer olsaydı şuana kadar konusu açılırdı ya da vardı fakat bana belli etmiyordu şuanlık.

Ama ilk seçenek daha olasıydı.

Bugün buluşacaktık ama ne zaman olacağı hakkında bir fikrim yoktu. Bir arkadaşının mekanına gidecektik, kafe gibi bir yerdi. İşlerini ayarlayayıp öyle geleceğini söylemişti. Nefesimi verdim ve Bulem ile Pınar'ın gündem de ki olayların değerlendirmesine kulak verdim fakat ilgimi çekmemişti.

Yare: Sevgilim.

Yare: Ne yapıyorsun?

Baran: Bebeğim şimdi şirketten çıktım.

Baran: Ve geliyorum.

Yare: Oh şükür.

Baran: Noldu sıkıldın mı wkxwkzkakx.

Yare: Konuşacak konumuz bitti inanılır gibi değil.

Baran: Bu yakışıklı sevgilin seni kurtarmaya hazır ve nazır o zaman.

Yare: Yakışıklı ve 'egolu' sevgilim gelsin o zaman.

Yare: Baran yavaş sür ama, dikkatli gel.

Baran: Tamam Sarışın'ım rahat ol.

Yare: Tamam bebeğim.

"Şuna bak nasıl da sırıtıyor." Pınar'ın alaylı sesi ile telefonumu masanın üzerine bıraktım. Esneyerek geriye yaslandım. "Sevgilim geliyor sırıtmayalım mı cicim?" Şuan can sıkıntımın uçup gittiği kesindi. Tabi Pınar'ın gönül işleri benim ki kadar iyi değildi. Daha yeni sevgilisinden ayrıldığı için şuan bizim ilişkimiz ona ya kötü ya da duygusal hissettiriyordu.

Yüzünü buruşturdu ve elinde tuttuğu çayını masanın üzerine koydu. Teslim olur gibi ellerini havaya kaldırdı.
"İlişki, sevgili görmek istemiyorum bir süre lütfen." Her ne kadar böyle desede üzüldüğü bariz belliydi. Altı ay süren bir ilişki bitmişti, Baran ile kavga ettiğimiz zamanlardan birisinde Bulem'ler ile ormanlık alanda olduğumuz zaman ki çocuk onun sevgilisiymiş.

"Barışma ihtimaliniz hiç mi yok?" Dedim elimi yanağıma yaslarken. Kafasını sağa sola salladı ve kıvırcık tutarlarını geriye attı. "Toksik bir insandı ve bende fark etmeden toksikleşiyormuşum. Şimdi daha iyi anlıyorum." İnsanın sevgiden kör olmasıydı işte. O zaman her şeyi bir bahanenin altına süpürebiliyorsun, ama ayrıldıktan sonra veyatta arkadaşlık ilişkilerinin bitiminden sonra gözünde ki perde kalkıyordu.

"Sürekli saçma sapan kısıtlıyordu gerizekalı seni." Bulem kendini tutamayıp söylediği şeyler ile kaşlarımı çattım. "Buna neden izin veriyordun?" Dedim bende.

Omuz silkti. "İnsan sevdiğinden yapıyor falan diyor kendi kendine, işten aşırı kıskanıyor aşırı seviyor gibi hissediyorsun. Biliyorum çok salakça ama öyle."

"En azından bir daha ki ilişkinde daha dikkatli olursun." Baran'ın bu konularda aşırıya kaçmaması her zaman sevdiğim bir şey oldu. Bazen çizgiyi aşsa da konuşup halledebiliyorduk, zaten sorun konuşulup halledilememesiydi. O zaman karşımda ki insanı insan olarak göremiyordum.

Bir anda arkamdan önüme gelen çiçek buketi ile şaşkınlıkla karşımda ki kızlara baktım. Onlar ise sırıtarak bana değil arkamda ki kişiye bakıyorlardı. Gülerek çiçek buketini aldım ve ayağa kalkıp arkamı döndüm.
Kollarımı sımsıkı boynuna doladım. "Çiçekler güzelliğinin yanında sönük ama idare edeceksin Sarışın." Yanağımı öptü ve gülümsedi. Bende aynı şekilde gülümsedim. Az önce sevgili görmek istemiyorum diyen Pınar'ın yüzü tebessümle bize bakıyordu.

"Vay be Baran'a bak sen. Adam etmiş seni bu kız ha." Dedi Bulem alayla. Gülerek çantamı omzuma geçirdim. Elimde tuttuğum buket karışık bir sürü çiçekten oluşuyordu ve çok güzeldi.
"Sen mi veriyorsun bu akılları Yare'ye Bulem hanım?" Ferhat'ın ortama girmemesinden dolayı söylediğini geçen ki konuşmamızdan anlıyordum.

Bulem biraz daha sahipleniciydi, Ferhat abi ile aynı eve çıkmışlardı. Onun ailesi benimkinden daha rahatlardı o yüzden sıkıntı yaşamıyordu. Tabi bu sahiplenmenin aynı evde yaşamalarında da payı vardı.
"Ne münasebet aaa(!)" Diyerek güldü.
Baran parmağını salladı ve kolunu omzuma attı.

"Görüşeceğiz bakalım, hesap bende. Bu da kıyağım olsun."

"Enişte de kıyak adammış, eyvallah enişte." Pınar'ın arkamızdan gelen sesi ile kıkırdadım ve el salladım. Baran dediği gibi hesabı ödedi ve ardından kafeden çıktık.

"Araba nerde?" Dedim adımlarımızı izlerken. Tuhaf bir şekilde aynı şekilde adım atıyorduk ve bu gülümsememe sebep oldu. "İleri de." Adımlarını durdurmasıyla kafamı kaldırdım. Gülümsedi ve kollarını belime doladı. Hafifçe kaldırıp döndürdü. Kahkaha atarak neden bir anda bunu yaptığına anlam vermeye çalıştım.

"Sen hayatıma iyi ki girdin Yare. Seni çok seviyorum." Dedi ve yanağımı öptü. Her zaman romantik birisydi ama şimdi gözleri daha farklı bakıyordu. Gözlerinde ki parıltı beni de yumuşatiyordu.

"Bende seni çok seviyorum sevgilim."

"Babama ne yaptın tam olarak bilmiyorum ama baba oğul ilişkimizi telafi etmek istediğini söyledi. Ve bunun için sana teşekkür etmemi de söyledi." Şaşkınlıkla ona baktım, bunu beklemiyordum. "Gerçekten mi?" Kafasını salladı, çok mutluydu ve ben sebep olmuştum. Gözlerim dolarken kafamı geriye atmıştım.

"Yare, ben imkansız düşünürken sen gerçekleştirdin bunu. Güzel Sarışın'ım..." diyerek açılan boynuma öpücük kondurdu. Hayatımda sayılı gururlu hissettiğim anlardan birisiydi. Baran'ın içinde ki küçük çocuğu güldürebilmiştim.

***
Sıkıntıyla ofladım, İstanbul trafiği gerçekten hiç çekilebilir bir şey değildi. Baran da sıkılmış olacak ki o da iç çekti ve kafasını bana döndürdü.

Ben ise üstte ki şeyi açmış aynadan rujumu sürüyordum. Kırmızı rujumu sabah sürmeye üşenmiştim ve anca şimdi sürüyordum. Makyaj da en sevdiğim şeylerden birisi rujdu.
Alt dudağıma özenle sürerken Baran parmağını dudağıma değdirip taşırdı.

"Ya!" Diyerek kafamı geri çektim.

"Kırmızı çok tehlikeli." Diyerek gözlerini dudaklarıma kaydırdı. Dediği şey sırıtmama sebep olurken omuz silktim. Taşan yeri ıslak mendille temizleyip üst dudağıma da sürdükten sonra rujun kapağını kapattım ve beni izleyen Baran'a döndüm.

"Olmuş mu?" Kafasını yana eğdi.

"Olmuş hemde çok güzel...o yüzden..." bir anda dudağıma yapışınca afalladım. Alt dudağımı sertçe emerken elini belime koyup  biraz daha kendisine yaklaştırdı. Rujumu dağıttığı için öpüşüne karşılık vermesem de öpmesine izin verdim. Bir kaç saniye sonra geri çekildi.

"Sürme bebeğim başka renk sür." Dudaklarımdan bulaşan Kırmızı renk onunda dudaklarında ve çevresindeydi. Kaşlarımı çattım, inadım inattı. Aynadan kendime baktığımda rujum fena şekilde dağılmıştı. Omuz silktim ve temizleyip tekrar sürmeye başladım.

"Yare başka renk sür bebeğim."

"Ya ben bu rengi seviyorum."

"Ama aklımla oynuyorsun, bir sürü düşünce geçiyor aklımdan."

Elimde ki ruju sürmeyi durdudum ve yan gözle ona baktım, fena yükselme mi vardı buralarda. Ve ortam biraz sıcak oluyor gibiydi, biraz evet biraz.

"Mesela?" Diyerek ona yaklaştım. Trafik hala kilit bir noktada olduğu için rahattım.
Önüme gelen saçımı geriye attı ve parmaklarını boynumda gezidirdi. "Rimelini de akıtasım geliyor, ama farklı şekilde." Gözlerim hafifçe açılırken yutkundum. Eteğimin açıkta bıraktığı bacaklarımda gezindi eli ve daha da yukarılara çıktı. Bacaklarım benden bağımsız açılırken muzip sırıtışı büyüdü.

"Dokunuşlarıma uyman daha deli ediyor." Parmakları tüy gibi hareketlerle kasıklarımda gezinirken alt dudağımı dişledim. Hafifçe parmaklarının baskısını artırdı. Tuttuğum nefesimi bıraktım ve gözlerimi kapattım. Beni nasıl sakinleştireceğini biliyordu, hassas noktamı biliyordu.

"Şuan ne yapmamı istersin, fazla kasılıyor gibisin." Dedi ve aşağı yukarı hareketlerini sürdürdü. Belim hafifçe havaya kalkarken küfür mırıldandı.
"O kırmızı rujun bunlardan daha fazlasını yaptırmak istiyor bana." Arkadan gelen korna sesi ile parmaklarını çekti.

Ben anın etkisinden çıkmaya çalışarak ikinci defa dağılan rujumu temizledim. Biraz kalıcılık etkisi olduğu için hafif bir kırmızılık vardı dudaklarımda.

Yoğun trafiğin ardından sonunda arkadaşının mekanına varabilmiştik. Eteğimi düzeltip dışarıda beni bekleyen Baran'ın yanına gittim. Elini belime koydu ve mekandan içeri girdik. Tahmin ettiğim gibi kafe bardı. Alkollü bir mekan ve canlı müzik vardı.
Sanırım ilk defa Baran'ın tanımadığım arkadaşlarıyla tanışacaktım. Normalde heyecanlı olmam gerekirken oldukça rahattım.

"Oo Baran bey." Kızıl saçlı uzun boylu bir çocuk bize doğru yürüyordu. Baran, çocuk ile selamlaşmak için elini belimden çekti. "Naber kardeşim?" Diyerek erkekçe sarılmalarını gerçekleştirdiler. Yani birbirlerine hayvanca vurdular.
Canları acımıyormuydu bunların.

"Merhaba yenge hoşgeldin, Kıvanç ben." Diyerek elini uzattı. Gülümsedim ve elini sıktım. "Yare bende." Biraz uzağımız da ki kalabalık masaya ilerledik. Kızlı erkekli karışık bir masaydı, ben doğal olarak herkese yabancı kalırken Baran çoğu ile selamlaştı, bende ismini söyleyenlere karşılık vermekle yetindim.

"Baran piyasadan çekildi zannettim." Dedi bir tane çocuk. "Çekilmiş oğlum baksana yanında ki kıza." İki tane çocuk kendi aralarında konuştuklarını zannetse de onları bir tek ben duyuyordum. Sarı saçlı olanın geldiğimizden beri beni izlediğinin farkındaydım. Yanlış anladığımı düşündüğüme kendimi inandırmaya çalışıyordum. Ama hiç yardımcı olmuyordu.

"Sağlam kızmış, yanında ilk defa sarışın var. O esmer adamı halbu ki."

"Nerde iyi iş yapan, Baran orada oğlum sende." İkisi bu dedikleri çok komikmiş gibi gülerlerken dayanamadım ve nefesimi verdim. "Sevgilim ben lavaboya gideceğim." Diyerek Baran'ın koluna dokundum. Kafasını salladı ve tuvaletin yerini tarif etti. Telefonumu masadan alıp ayağa kalktım.

İçeriye girdiğim de ellerimi lavoboya yasladım. Şuanda tuvaletin boş olması fazlası ile işime gelmişti. Baran'ın benden önce ki hallerini gayet iyi bilen birisiydim. Buna takılmıyordum pek fazla ama dile getirilince sinirim bozuluyordu. Aynadan kendime baktım. Sarı uzun saçlarım, mavi gözlerim, kırmızı dudaklarım.

Güzel kızdım ama Baran esmerlerden hoşlanıyormuş. Sinir bozukluğuyla güldüm, bunun kadar saçma bir şey yoktu. İnsan birisine his besliyorsa fiziki özellikleri geri planda kalıyordu. Ve Baran'ın bana karşı olan sevgisi de bambaşkaydı.

Parmak uçlarıma su tutup boynumda gezdirdim ve tuvaletten çıktım. Aynı zamanda karşıda ki erkekler tuvaletinden de o sarışın çocuk çıkmıştı. Zamanlamana sıçayım Yare. Onu görmemiş gibi yapıp gidecekken kolumdan tuttu.

"Baran yine zevkini konuşturmuş." Diyerek gözleri arsızca bacaklarımda dolaştı.
"Ne diyorsun gerizekalı." Diyerek kolumu çekmeye çalıştım. "Ya ağırdan alıyor bir de, kaç gün oldu da bu kadar önemsedin sen kendini..." üzerime doğru adımlayarak geri geri ittirdi vücudumu. Tek elimi kullanabildiğim için gücüm yetmiyordu.

Bir anda beni öpmeye çalıştı ve elini çeneme getirip sıktı.

Çığlık atarak tırnaklarımı yüzüne geçirdim. Küfrederek çenemde ki elini çekti. Çığlık sesimle bir sürü insan buraya toplanırken Baran'ın bağıran sesi ile bedeni geldi. İlk önce ismini bilmediğim çocuğa ve bana baktı. Dolan gözlerimle başımı eğdim, bu anı hiç yaşamamış olmayı dilerdim, bu anı hiç yaşamamış olmayı dilerdim.

"Orospu çocuğu, naptın lan sen!" Diyerek çocuğun yakalarına yapıştı. Kıvanç elini omzuma koyarak ona bakmama sağladı. "Noldu burda?"

"Bana asıldı." Dedim çenemle çocuğu işaret ederek. Kaşları havalandı ve çocuğu dövmekte olan Baran'ın yanına gitti. Masada beraber oturduğumuz kızlardan birisi geldi ve beni ordan uzaklaştırdı. Kendimi iğrenç hissediyordum. Dudağı dudağıma değmişti ve iğrençti. Kendimi tutamayarak hıçkırdım, her şey çok ani olmuştu. Bu kadarını yapabileceğini düşünmemiştim daha yeni tanışmıştık.

"Sakin ol, o piç hep yavşak. Buna nasıl kalkışabilir ya." İsminin Gamze olduğunu öğrendiğim kız sitemle konuştu. Kapı sertçe açıldı ve Baran ardından da Kıvanç girdi. Ayağa kalkıp kollarımı boynuna doladım sımsıkı.

"Ağlama güzel kızım, ağlama." Diyerek saçlarımı öptü. Kıvanç ve Gamze bizi yalnız bırakmak adına odadan çıktılar.
"Bir anda oldu ne olduysa hiçbir şey anlamadım." Bu olayda bir suçum olmasa da kendimi suçlu gibi hissediyordum. Dudaklarıma Baran'dan başkası dokunması zoruma gitmişti.

"Açıklama yapma Yare, sen iyi ol. Dokundu mu sana?"

Gözlerimi kaçırdım. "Öpmeye çalıştı." Dedim kısık sesle. Art arda küfür etti ve ellerini yanaklarıma koydu. "Şimdi ben seni öpeceğim ve sen bunu unutacaksın anlaştık mı?" Kafamı salladım ve gözlerimi kapattım. Kapatırken iki damla yaş yanaklarıma süzüldü.

Ardından Baran'ın dudakları dudağıma kapandı.

.
.
.
.
Hello, hastalıktan geberirken bölüm atayim dedim, iyi yapmis miyim

Bu ara bu bölüm içime sinmedi ama olsundu

Naoiyonuz bakim, yks24 tayfa var mı buralardaa

Continue lendo

Você também vai gostar

918K 42.5K 42
Kafamı ellerimin arasına alıp kendimi öne doğru eğmiş az önce yaşananları algılamaya çalışıyordum. Bu olamazdı, hayır hayır hayır yine sokakta bir y...
16.6K 453 20
Abisi tarafından emanet edildiği adamın karanlık yüzüyle tanışmaya başlayan Işık kurtuluş ve onu kendi cehennemine çeken suç örgütü lideri Han Barlas...
4.3M 318K 105
Kendi halimde Wattpad'de hikayemi yazıyordum. Ta ki fotoğraflarını kullandığım Amerikalı aktör, 'Ne hakla fotoğraflarımı izinsiz kullanıyorsun??' diy...
39.8K 423 13
Öğrencisine takıntılı olan bir öğretmen ve hiç bir şeyden haberi olmayan o kız..