SARIŞIN / YARI TEXTİNG / TAMA...

By mimozaymis

762K 25.1K 5K

"Abiler ya da arkadaşlar bu tür yaklaşımlar yapmaz sarışın." (! Reklam yapmak yasaktır.) More

1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
SORU - CEVAP
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.
41.
42.
43.
44.
46.
47. Bölüm
48.
FİNAL

45.

4.6K 202 26
By mimozaymis

Keyifli Okumalar♡

Baran: Güzelim, biliyorum yanında olmam gerekiyor. Bunun için özür de dilerim. Ama bir süre yurt dışında olmam gerekiyor.

Baran: İlaçlarını düzenli kullanmayı unutma.

Baran: Kesiklerin üzerine kremleri Şeyma teyze sürecek hep. 05.45

Yare: Baran? 11.23

Yare: Bir süre derken, yurt dışı ne hem?

Yare: Böyle bir şey nasıl ortaya çıktı bir anda?

Baran: Biliyorum, haklısın. Ama babam aradı ve direkt gitmem gerektiğini söyledi.

Yare: Sen daha dün kaza geçirdin, baban bunun farkında değil mi?

Yare: Şaka gibi.

Baran: Her zaman ki gibi iş yoğunluğu.

Yare: Tamam, peki.

Yare: Ne kadar süre yurt dışındasın?

Baran: Bir süre işte.

Yare: Ne kadar bir süre Baran?

Baran: 2.5 ay.

Yare: Ne!

Yare: Şaka dimi, şuan kafeterya da falansın ve bana şaka yapıyorsun.

Baran: Bunu yapmayı her şeyden daha çok isterdim.

Yare: Baran daha dün kaza geçirdik biz senle, ve şimdi kilometrelerce uzaktasın.

Yare: Hayır lütfen gel, bak ben seni biraz sağlam görmeden yapamam.

Baran: Ben çok iyiyim güzel kızım.

Yare: Hayır Baran, ben seni çok özlerim.

Baran: Bende seni şuan bile çok özledim bebeğim.

Baran: Ama elimde olan bir şey değil.

Yare: Bu böyle bir şey olamaz.

Yare: Başka bir şey var bu işin içinde.

Yare: Çünkü sen söylerdin.

Baran: Yavrum hep işlerimiz aniden çıkabiliyor böyle.

Baran: Evet bu benimde ilk defa başıma geldi ama.

Yare: Ama yok ama yok Baran.

Yare: Nerdesin sen şimdi?

Baran: Hollanda'dayım.

Yare: Kafayı yiyeceğim.

Baran: Sakin ol bebeğim bak gerçekten özür dilerim.

Yare: Özür dileme, senin bir hatan yok.

Yare: Hata babanda.

Yare: Seni kaza yaptığın günün ertesi yurt dışına iş için yollayamaz.

***
Sinir bozukluğuyla güldüm ve yanağımda ki yaşları sildim. Tek elle yazmak zor olduğu için yazmayı bırakmış ve ağlamaya devam etmiştim. Abim, Bulem ve Gaye de başımda dikilmiş söylenmelerimi dinliyorlardı.

Tamam bencillikti belki ama hem Baran'a yazıktı. Hem de bize.

"Ya nasıl, uyandım yanımda yok. Biz daha yeni kaza yaptık." Dedim onuncu kere. Bulem önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Ağlama artık, iki buçuk ay dediğin uzun geliyor ama sayılı gün be yavrum." Diyerek teselli etmeye çalıştı. Burnumu çektim ve kafamı geriye attım. "Aynı şey Ferhat'ın başına gelse sen nasıl olurdun?" Kendime çektiğim ayaklarımı uzattım ve doğruldum.

"Hay sikeceğim böyle işi." Abim sitemle konuşarak odadan çıktı. Camdan gözüktüğü üzere hararetli bir şekilde telefon ile konuşuyordu. Baran olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerekti.
"Bak uyandırsaydı keşke beni, bir sarılsaydım. Daha yeni ölüm tehlikesi atlattık. Aklım her an ölecekmiş gibi düşündürüyor." Kaza gerçekten psikolojik olarak bir çöküntüye uğramıştı. Uyandığımda çok hatırlamasam da zaman geçtikten görüntüler zihnime oturuyor ve sürekli başa sarıp tekrar ediyordu.

Giren kişi ile hepimizin kafası hemşireye çevrildi. "Merhaba Sarışın hastamız. Serumun bitti taburcu olabilirsin artık geçmiş olsun." Dediği kelime ile ağlamam iyice artarken Gaye elini yüzüne kapatıp başını eğdi. Sanki herkes olaya nasıl tuz biber olabilirim der gibi hareket ediyordu. 
Gaye sessiz bir küfür mırıldanıp dolapta ki bir kaç parçadan oluşan kıyafetlerimi topladı. Giyeceğim kıyafetleri de yanıma bıraktı.

Hemşire çıkınca kapıyı kilitledi ve perdeyi örttü.

"Çok anlamsız değil mi ama?" Hala düşünüyor düşünüyor bir türlü sonuca varamıyordum. İki buçuk ay, koskoca.
"Baran seni bırakmaz ki yavrum, evet çok tuhaf ama sen şuan sakinliğini korumak zorundasın. Deniz sorguluyor zaten." Cam kapalı da olsa oraya baktım. En son hararetli bir şekilde konuşuyordu.

"Of.." diğer elimi kullanamadığım için yardımı ile üzerimi değiştirmeye koyulduk. Abim kısa bir süre sonra yanımıza gelmiş ve hastaneden taburcu olma işlemlerini hallettikten sonra eve gidiş yoluna koyulmuştuk. Bu süre içerisinde Baran'dan sayısız arama ve mesaj gelmişti ama şuan cevap verirsem kalbini kırardım.

Bulem'i eve bıraktıktan sonra eve gelebilmiştik. Annem sanki sabah yanımda değilmiş gibi telaşla karşılamıştı beni.
Direkt odama geçip soğuğa rağmen camımı açtım. Nefes alamıyor gibiydim oda havasız geliyordu.
Bir kaç dakika camda durup daha fazla odanın ısısı gitmesin diye kapattım. Yatağa oturdum ve alçılı elime diktim gözlerimi. Her şey çok ani olmuştu. Şakalaşırken bir anda üzerimize kamyon geliyordu, Baran'ın eli beni tutmaya çalıştı sonra yüzümü kapattı.

Çığlıklarımı anımsarken boğazımda acıma belirmişti. Yüzümü istemsizce buruşturdum. Vücudumun bir yerinde keskin bir acı hissettiğimi hatırlıyorum buranın elim olduğunu daha yeni anlıyordum. Baran'ın ismimi haykırışları ve ağlayışlarına karşılık vermek istemiştim ama konuşacak gücüm bile yoktu.

Telefonumun melodisi ile daldığım yerden sıçrayarak doğruldum. Arayan kişi yine şaşırtmamıştı. Daha fazla açmamazlık yapamazdım.
"Baran.." ne diyeceğimi bilememiştim, aslında diyecek çok şeyim vardı ama susuyordum. Kafama bir sürü çelişki girmişti, soru işaretleri oluşup duruyordu.

"Yare...biliyorum kızgınsın." Sinir bozukluğuyla güldüm. "Konuşmayacak mısın?" Dedi bu sefer de.

"Ne dememi istersin? Aklımdan bir sürü şey geçiyor Baran. Diyorum ki hayır Baran benle oyun oynamıyor, beni seviyor. Ama pat bir anda ortalıktan da yok oluyor. Sekiz aydır sevgiliyiz biz. Sekiz ay içinde bir sürü kez bu olayı yaşadık, yoruldum tamam mı? Yo-rul-dum. Yalan söylüyorsun farkındayım. Yapma, ikimize de çektirme acı lütfen." Gözyaşlarım yine akmaya başlarken ayağa kalktım ve az önce kapattığım pencereyi açtım.

"Gitmedim buradayım." Kapattığım gözlerimi açtım, tamam yalan söylemişti ama burdaydı. Bu biraz daha içimi rahatlatmıştı.
"O zaman? Neyi anlatamıyorsun bana...gözünü seveyim anlat derdini derman olmaya çalışayım." Hıçkırdım ve önüme gelen saçlarımı geriye attım. İç çekişleri kulağıma geldikçe daha da ağlamak istiyordum.

"Söyleyemem, Yare seni kaybetmek istemiyorum...korkak olmak istemiyorum ben." Dediklerinden hiçbir şey anlamıyordum ama onu bu kadar ağlatan şeyin ne olduğunu merak ediyor ve öfkeleniyordum.
"Burdayım ve ne olursa olsun gitmeyeceğim tamam mı? Nerdesin bebeğim, geleyim yanına hadi Baran." Şuan gözümde hem yetişkin bir Baran vardı hemde küçük bir çocuk.

"Almaya geleyim seni."

"Hayır kafan iyi degil öyle araba kullanma konum at bana."

Telefonu kapattıktan sonra zor bela siyah montumu giydim. Fermuarı kapatamadığım için Gaye'yi çağırmam gerekiyordu. Beni böyle görünce şaşırmış ama bir yandan da fermuarımı çekiyordu.
"Nereye yavrum?"

"Baran'la konuştum gitmemiş Gaye Her şeyi anlatacağım gelince. Ama sen abime falan anlat durumu tamam mı?" Onu dinlemeden alalacele ayakkabılarımı da giydim. Abim ve annem mutfakta oldukları için dış kapıya ters tarafta kalıyorlardı, bu durumda da beni görmüyorlardı. Botlarımı da giyip yavaşça kapıyı açıp çıktım.

Baran'ın attığı konum sahildi. Buraya yakın bir yerlerdeydi, ve hiç taksiye binmek istemiyordum. Tekerlekli olan hiçbir şey kullanmak istemiyordum daha doğrusu.
Yirmi dakikalık hızlı yürüyüşümün ardından sahil yolundan biraz daha ilerleyip kum tarafına geçtim. Gözüm Baran'ı arıyordu, hava çok soğuk olduğu için akıllı bir insan buralarda olmazdı. Ki tek tük insan vardı onun harici ıssızdı.

Kar, İstanbul'u terk etmişti. Geriye ise yağmur ve karın bıraktığı çamur.

Ayakta durmuş elleri montunun cebine sokmuş Baran'ı bulunca derin bir nefes verdim. Tekrar gözümün önündeydi, rahatlık göğüs kafesime gelmiş ve orda ki beni sıkan sarmaşıktan kurtarmıştı.

Kollarımı beline sardım ve başımı göğsüne yasladım. Anca sarılınca beni fark etmişti, kollarını hemen bana sardı ve saçlarımı usul usul öptü. "Sadece susalım ve sarılalım." Diyerek fısıldadım. Konuşmak istemediğini biliyordum. Buraya gelirken aklımdan bir sürü şey geçmişti ama şuan onu canlı görünce hepsi yok olmuştu.

Birisine duyduğunuz sevgi ne denli büyükse affetme gücünüz o kadar büyük oluyordu.

Ve bu bazen sizi zora sokar, kendinizi unuttururdu.

Ama her şeye rağmen kollarının arasına girerdiniz.

Gözyaşlarım montunu ıslatıyordu ama bunu umursamadım çünkü gözyaşlarını saç başlangıcımda hissediyordum.
"Özür dilerim." Dedi kaç dakikanın ardından. Geri çekildim ve omuz silktim. Gözlerimiz birleştiğinde kızarmış gözleri içimde bir yerleri acıttı.

"Özür dileme...sadece-"

"Ben hiçbir zaman küçüklük geçirmedim. Deniz ile fırsatlarım hariç, onun haricinde babam sürekli çalışmamı istedi, sürekli. Bir tek bilen Deniz'di. Babam kendisi gibi olmamı istedi, bense o olmaktan kaçtım."

"Şimdi tekrar aynı şeye başladı. Onun gibi olmadığım için suçluyor, sana yalan söylemedim bir saat sonra uçağım var Hollanda'ya ve iki aydan fazla da kalacağım. Yine babamın istediğini yapmaktan nefret ediyorum. NEDEN BUNU YAPIYORUM BİLMİYORUM. ONUN GİBİ OLMAK İSTEMİYORUM." Bir kaç adım geri attı ve elini saçlarına geçirdi. Baran'ın içi düşündüğümden de fırtınalıydı ve hiç dinme fırsatı verilmediği için şuan o fırtınalar şiddetliydi.

Çocukluğumuz da aldığımız yaralar bir ömür boyu kendilerini hatırlatır ve her fırsatta kanarlardı.

"Dün hastaneye geldiğinde, senden ayrılmamı istedi. Yare, yapamam ki. İlk defa bir istediğini yapamam, kafam allak bullak." Gözlerim şaşkınlıkla açıldı, amca dediğim bir insandan bunu beklemiyordum.

"Ne, nasıl yani?" Aramızda ki mesafeyi kapattım ve bir elini tuttum.
"İşlere dönmem gerekiyormuş...sırf senle görüşmemem için gönderiyor Hollanda'ya." Kafamı sağa sola salladım. Böyle bir şeye izin veremezdim. Baran babasının karşısında hala küçük bir çocuktu ve ben bu küçük çocuğu daha fazla ezdirmeyecektim.

"Gidemezsin tamam mı? Gidemezsin." Elimi yanağına koydum ve dudağını öptüm. "Gitmeyeceğim." Diyerek yüzümü avuçlarının içine aldı. İkimizin gözyaşları birbirine karışırken dudaklarıma kapandı.

***
Siyah dağınık saçları uzadığı için neredeyse gözlerine degiyordu. Yavaşça saçlarını çektim ve baş parmağım ile alnını okşadım. Çok yorgun düşmüştü o yüzden evine geçmiştik ve çabucak uyumuştu. Normalde uykusu hafifti fakat psikolojik olarak çok yorulduğu için ağır bir uykuya dalmıştı.

Yanağına tüy gibi bir öpücük kondurdum ve yataktan kalktım ağır ağır.

Yapacağım şeyi şuana kadar enine boyuna düşünmüştüm ve bunu yapmanın bir zarara varamayacağı kararı almıştım.
Komodinin üzerinde ki şirket kartının arkasına not bırakmayı ihmal etmedim ve evden çıktım. Tek elle zor olsa da halletmeye çalışıyordum.

Ana caddeye çıktığımda taksi çevirdim ve şirketin adresini verdim.

Baran'a kırgındım ama nedenleri vardı ve bu sefer içime gömmeyi tercih etmiştim. Fark ettiğim şeylerden birisi de Baran ile olgunlaşıyordum. Farklı bir Yare daha çıkıyordu sanki ortaya.
Ve ben bu halimi de sevmiştim.

"Ne kadar?" Diyerek kılıfımın arkasından para çıkarttım. Dediği ücreti verip arabadan indim. Koca şirketin önünde dururken kendime telkinlerde bulundum, güvenlik varlığımı fark edince yanıma geldi.
"Baran Bey'in yanına geldim, Yare Keskin. İsmimi duyması geçmem için yeterli olunca gülümsedim. Büyük bir ihtimalle Baran şirkettekilere ismimi vermişti rahat hareket edebilmem için.

Asansöre bindim ve 17 numaraya bastım. Baran'ın odası ile babasının odası yanyana olduğu için işim kolaylaşıyordu.

On yedinci kata kadar bir kaç kişi binse de en sonunda tek kalmıştım.

Baran'ın kapısının önünde ki asistan masası önce ki aylara götürürken gözlerimi devirdim. Hatırlamak bile sinirlenmeme yetiyordu. Neyse ki şuan başka birisi vardı.

"Buyrun ben yardımcı olayım?" Diyerek ayağa kalktı kız. Kafamı sağa sola sallayıp gülümsedim. Kapıyı direkt olarak bodoslama açtım. Bu hareketim ile koltuğunda dosyalara gömülmüş işkolik amcam kafasını kaldırmıştı.
Yine de gülümsedi ve omuzlarını dikleştirdi. "Hoşgeldin Yare, biraz kaba bir giriş oldu sanki?"

Normalde hep sevdiğim adam şuan gözümde fazlası ile itici geliyordu.

"Bilmem öyle mi oldu? Masasının dibine geldim ve bir tane kalemi elime aldım. İsmi ve soy ismi yazıyordu. SİNAN BARÇA.

"Baran ile ilişkimizden rahatsız mısınız Sinan amca?" Diyerek kalemin sivri ucunu masaya bastırdım. Bu hareketim ile kaşları çatıldı. Sabırlı ve soğukkanlı bir adam olduğunu biliyordum.
"Hayır değilim-"

"Niye yalan söylüyorsun!" Kalemi sinirle yere attım. Bana böyle konuşup sevgilime acı çektirmesi insafsızcaydı.
"Sesini yükseltmemelisin küçük hanım." Diyerek o da ayağa kalktı.

"S*kerim senin küçük hanımını da. Ne istedin bizden, Baran'dan! Sen babalık bile yapamadın be Baran'a. Sen.işkolik.yapayalnız.ölecek.bir.adamsın." Sözlerimin ağır olduğunun farkındaydım ve fazlası ile de sınırımı aşmıştım fakat Baran'ın kızarmış gözleri aklıma gelip duruyordu.

"Baba oğul arasına girmek sana düşmez Yare."

"Senin de bizim ilişkimize karışma hakkın yok, sırf benle konuşmaması için yurt dışına yollayacaktın sen Baran'ı." Aldığım kalemliği ufak bir hareketle yere düşmesini sağladım. Onun yanında ki organizeri ittirip yere düşürdüm.

"Ay pardon."

"Çünkü boş işlere kafa yoruyor." Dedi gözlerini yerden çekip. Güldüm ve kafamı geriye attım. Sesleri duymuş olan asistan içeri girdi fakat Sinan amca geri gönderdi.

"Kendi karına zerre sevgi göstermediğin için dimi bu hallerin. Sonra karın gittiği için onu suçluyorsun." Yanıma geldi ve kolumu tuttu.
"Yeter bu kadar çık dışarı." Hızlıca kolumu çektim.

"Dokunma bana, kılıma zarar gelsin babam ve Baran'ı düşünemiyorum." Masasının etrafında dolandım ve kağıtları parmağım ucu ile tek tek masadan aşağı düşmesini sağladım.

"Yare yeter, o kağıtlar önemli."

"Keşke oğluna da şu kağıtlara verdiğin önemi verseydin." Kağıtlarda göz gezdirdim ve bir tanesini elime aldım. Boş bir A4 kağıdıydı ama bu onu görmemişti. Yere attım ve üzerine basarak yırtılmasını sağladım. Yumruk yaptığı elini ağzına getirdi ve gözlerini kapattı.

"Ben gidiyorum Sinan amcacığım, bu olanlar aramızda kalır dimi, zira sizin benim hakkımda söyledikleriniz sadece bende kalacak da?"

Kafasını onaylar anlamda salladı.

"Ay çok güzel, iyi çalışmalar kolay gelsin!" Diyerek odadan çıktım.

***
Yare ruh hastası mısın kızım wkxkskdkdkx

Yavrularım nabersiniz, bu aralar aktif gibiyim uhaa lakxke

Bölüm hakkında?

Sinan -oç- hakkında?

Baran hakkında?

Baran ve Yare'nin ilişkisi hakkında?

Continue Reading

You'll Also Like

Luzia By Betül

Short Story

263K 12.1K 42
Ailenin ne demek olduğunu bilmiyordum, aslında ailenin samimiyetsiz, yalandan gülümsemelerle geçen akşam yemeklerinden, dışarıya karşı aldatmaca için...
1.6M 182K 55
Irmak, 14 Şubat'ın özel bir gün olduğuna inanır ve o gün bir randevuya çıkmanın nasıl bir şey olduğunu merak eder. Ama hiçbir zaman Sevgililer Günü'n...
4.3M 318K 105
Kendi halimde Wattpad'de hikayemi yazıyordum. Ta ki fotoğraflarını kullandığım Amerikalı aktör, 'Ne hakla fotoğraflarımı izinsiz kullanıyorsun??' diy...
534K 47.6K 40
abilerim kurgusu, erkek versiyon. Bu kurgu reenkarnasyon içerir! Yᴇɴɪᴅᴇɴ ᴅᴏɢ̆ᴅᴜᴍ ʟᴀɴ! Tᴜ̈ɴᴇʟɪɴ ᴜᴄᴜ ʙᴏᴍʙᴏᴋ ʙɪʀ ʏᴇʀᴇ ᴄ̧ıᴋᴛı! 🛸Küfür ve argo içerir.🚀 ...