BÖLÜME GEÇMEDEN BURAYA BAKALIM LÜTFEN:)))
Aşklarım merhabalar, yeni bir kurgu yayımladım MİDYE. Oraya da bekliyorummm!
Bu bölüm benimde çok istediğim ve sizin de isteğiniz üzere Deniz ve Gaye ile ilgili:))
Keyifli Okumalar♡
Gaye'nin Anlatımından...
"Sende gelseydin." Saçlarımı çok sıcak olduğu için kıstırmalı toka ile topladım. Yare'nin uzattığı mavi renkte ki yazlık elbieyi elime aldım ve ayna da kendime baktım. Buraya apar topar geldiğim için sadece bir valizlik kıyafetim vardı ve onlarda bir yere kadar idare edebiliyordu.
Aylardır zar zor biriktirdiğim para ile bugün alışveriş yapacaktım.
Deniz'le tabi.
Son yaşananlardan sonra dışarıya yalnız çıkamıyor ve nefesim kesilip kriz geçiriyordum. Her ne kadar bunun için psikoloğa gidip destek almam gerektiğini bilsem de erteliyordum. En fazla ne olabilirdi ki?
Elimde ki elbiseyi moral bozukluluğuyla kenara koydum. Bir anda canım sıkılmıştı yaşananlara. Hala çok taze gibi geliyordu. Babam, iki abim ve amcam hapse girmişlerdi. Annem de suçluydu ama babamlar bütün suçu üstlerine almışlardı.
Bunaltıcı sıcak hava da tenim buz kesmişti anlık olarak.
"Pantolon tişört giyeyim." Diyerek dolapta ki bana ait olan kısımdan tişört ve pantolona elimi uzattım.
Elimin üzerine bir el daha kondu. "Bu hava da dapdar pantolonla yanarsın cicim, o elbiseyi giy ve Deniz'in aklını başından al." Sona doğru alay içeren sesi ile gülümsedim. Bu kızda ki hayat enerjisi çok farklıydı.
(Enerrrciii)
"Bu elbiseyle Deniz'in aklı mı gidicek?" Diyerek üzerimdekileri çıkarttım ve elbiseyi giydim. Tatlı bir elbiseydi, ince askıları vardı ve askıların üzerinde küçük fiyonklar vardı. Dizimin hemen üzerinde bitiyordu.
"Sen sadece bak Deniz'e yine mallaşıyor." Diyerek güldü. Kendimi tutamayarak bende güldüm. Ayağıma sandaletleri giydim ve Yare'nin zoru ile hafif bir makyaj da yapmıştım.
Günler sonra kendimi gerçekten iyi hissediyordum, sanırım gerçekten de biraz değişikliğe ihtiyacım vardı.
"Benim bugün üniversite işlerim var. Baran ile geleceğiz hem. Siz başbaşa takılın ve artık sevgili olun lütfen." Dediği şey ile gözlerimi kaçırdım. O ise yüzüne allık sürmekle meşguldü. Deniz'in hislerini biliyordum, ama beni hep frenleyen şeyler olmuştu ve şimdi ona olan hislerimi nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.
Çünkü daha önce kimseyi sevmemiştim ve kimse tarafından sevgi görmemiştim. İnsanın ailesi bile sevmeyince tuhaf geliyordu birinin değer vermesi.
"Neyse ben çıkıyorum." Dediklerinin bir kısmını duymamış gibi davranmak şuan en iyisi gibiydi.
"İyi eğlenceler bebiş." Dedi rimel sürerken. Gülümsedim ve el sallayarak karşılık verip çoktan aşağı inmiş beni bekleyen Deniz'in yanına gittim.
***
"Hayır Gaye uzatma ben ödeyeceğim." Kredi kartını ona engel olamadan pos cihazına okuturken ofladım. Alışverişe çıkmadan önce bu konu da anlaştığımızı düşünüyordum ve şuan yaptığı sinirimi bozmuştu.
Kadının uzattığı poşetleri eline aldı ve keyifle sırıttı. Mağazadan çıkıp biraz ilerledikten sonra önünü keserek durdum.
"Alışveriş falan yapmıyorum ben." Diyerek kesin bir dille konuştum.
"O nedenmiş?" Dedi boyumuzu eşitlemek için bana doğru eğilirken.
"Çünkü bir sürü şey aldık ve hepsini sen ödüyorsun, böyle anlaşmamıştık Deniz?" Kaşları havalandı ve omuz silkti. Yüzünde sırıtma oluştu ve biraz daha eğildi.
"Eşim değil misin alırım, öderim." Dediği şey ile gözlerim sonuna kadar açıldı. Evet hala evliydik bir yılı doldurmadığı için boşanamıyorduk.
"Sen fazla kaptırdın." Diyerek yürümeye başladım. Önden gittiğim için biraz daha arkamda kalmıştı.
Kolumdan tutarak kendine çevirdi. "Kaptırmamam için bir neden var mı?" Dediği şeyin bir çok anlamı vardı ve hepsini anlayabiliyordum. Sessizliğimi korudum ve yürümeye devam ettim.
"Ayakkabı almak istiyorum." Diyerek mağazaya yöneldim. Peşimden 'hay hay' diyerek geldi. Bu sefer kendi paramla alacaktım, sırf inat ettiğim için girmiştim buraya.
Rastgele bir spor ayakkabıyı elime alıp incelemeye başladım. Aslında daha çok Vans seviyordum fakat burda göremiyordum. Etrafıma bakındım görevli adına, bir tane kızın Deniz ile yakından ilgilendiğini görünce kaşlarım havalandı.
Hayır o bir çalışan ve tabi ki müşterileri ile ilgilenebilir.
Hayır kız Deniz'in dibine dibine girmiyor sana sadece öyle geliyor.
Hayır ağzını yayayrak ko- hay ebenin kız bildiğin yürüyor çocuğa. Sen tabi sev çocuğu ama uzak kal nasıl kaparlar böyle. Çenemi oynattım ve yüzüme samimiyetsiz bir gülüş yerleştirdim.
"Sevgilim ben Vans istiyorum." Diyerek kızın konuşmasını böldüm. Deniz'in şaşkın bakışları bana dönerken gülümsedim ve boşta ki elini tutttum ve parmaklarımı geçirdim.
"Yardımcı olayım?" Dedi kız Deniz'in konuşmasına fırsat vermeden. Dilimi damağımda gezdirdim. Hayır neden bu kadar yolasım geldi bu kızı.
"İşini hatırlamışsın sonunda." Diyerek Deniz'i çoktan gördüğüm Vansların yanına sürükledim. Tabi bu esnada elini tuttuğum elimi gevşetmiştim.
"Buldun mu sevgilim?" Olayı anlayan Deniz şimdi sorarcasına ve alayla konuşuyordu. Elimi ayıracakken daha sıkı tuttu ve kendine yaklaştırdı çekerek.
"Sadece kıza gıcık oldum." Siyah beyaz ayakkabıyı elime aldım ve inceledim. Bunu alıcaktım.
"Kıskandın." Dedi ve yüzüme eğildi.
"Evli bir adama bu kadar yaklaşılmaz kıza biraz öğretmek lazım." Diyerek parmağında ki yüzüğü işaret ettim.
Allah yürü ya kulum dedi ben resmen uçuyorum...
Ama Deniz'in şikayetçi olduğunu da sanmıyordum aksine fazlası ile hoşuna gitmişti.
Yakınımız da duran az önce ki kıza baktım, çoktan bize bakıyordu. Gözlerimi kısarak gülümsedim. "Kasaya bakar mısın zahmet olmazsa." Diyerek numaramı bulduğum ayakkabıları aldım. Kız kasaya geçerken fazlası ile sinir olduğunu anlayabiliyordum. Neyse ki karşılıklı dimi.
Kız siyah saçlarını eliyle geri atıp kasada bir şeyleri karıştırdı ve uzattığım ayakkabıları aldı. Kutuya koymadan poşete koyduğunu görünce hayretle baktım. Her ayakkabı mağazası ayakkabılarını kutuya koyarlardı ve bu kızın şuan bana inat olarak bunu yaptığı bariz belliydi.
"Ayakkabılarımı kutuya koyar mısın ilk önce." Diyerek uzattığı poşeti elimin ucu ile geri ittim.
Deniz elimi sıkarak bana baktı, gülmemek için çaba verdiği fazlası ile belli oluyordu.
Telefonu çalınca elimi elinden ayırmak zorunda kaldı ve telefonunu açtı. Ofisten aradıkları belli olduğu için beklememi söyleyip mağazanın dışına çıktı. Şuan bu fena halde işime gelmişti.
Kız kutulu poşeti zoraki bir gülümse ile verdi ve ücreti söyledi.
"Bence bir dahakine daha dikkatli ol, evli bir erkek ile flört etmeye çalışman...her neyse iyi günler güzelim!" Diyerek arkamı döndüm. Normalde kimseye böyle bir şey yapmazdım ama tavırları, hal ve hareketleri sinir olunmayacak cinstendi. Ayriyetten benim sevdiğim çocuğa yaptı.
Deniz'in yanına geldiğim de telefon konuşması bitmişti. Gülümseyerek karşımda dikildi. "Sevgilim ha?" Ellerini belime koyup kendisine çekti. Elinde ki poşetleri kenara bırakmıştı. AVM'nin ortasında böyle olmamız biraz göze batsa da umursamadım.
"Öyle." Dedim gözlerine bakamayarak. Az önce ki cesaretim biraz uçup gitmişti de. Biraz.
"Ama insan sevmediği kişiye sevgilim demez." Laf cambazlığına kıkırdadım. Zorla aşk itirafı istiyordu çocuk. Hoş ben zaten söylemek istiyordum ama utanmaktan bir türlü konuşamıyordum.
"Seviyorum seni işte bir daha da geri de dur. Sinirimi bozma, gelmiş dibine giriyor bir de. Hayır yani sen o kadar kesiyorsun çocuğu parmağında ki yüzüğü de mi görmüyorsun-"
"Gaye?" Hararetli konuşmamın arasında ismimi söyleyince durup ona baktım.
"Hı?"
"Bir daha söylesene." Diyerek alnını alnıma yasladı. Bu şekilde gözlerine bakmak çok tuhaftı, deniz gibi mavi gözleri vardı. İsmi gibi.
"Duysaydın banane." Dedim kıkırdayarak. Güldü ve burnunu burnuma sürttü.
"Uçak geçti." Daha da çok güldüm.
"Seni seviyorum deniz gözlü çocuk."
.
.
.
.
Herkes bir şükür şükür diyoo
Nasılsınız asklarim?