BERDEL

Від TugbaKpplnn

5.5M 302K 50K

Berdel sonucu yatalak bir Ağanın eşi olacaktım... Ama nedenlerde boğulacağım bir sır dünyasına gireceğimi ner... Більше

1. BÖLÜM -BERDEL'E KARAR-
2. Bölüm -Ezilmeye Başlamak-
3. Bölüm -Kibir-
4. Bölüm -Ağır Sözler-
5. Bölüm -Gizli Saklı İşler-
6. Bölüm -Emanetin Acısı-
7. Bölüm -Bazı Gerçekler-
8. Bölüm -Geçmişten Kareler-
9. Bölüm -Ufak Temas-
10. Bölüm -Tatlı Heyecanlar-
11. Bölüm -Karışık Duygular-
12. Bölüm -Mutluluk ve Rezillik-
13. Bölüm -Acı Kâbus-
14. Bölüm -Çelişki-
15. Bölüm -Üç Maymun Benlik Değil-
16. Bölüm -Çöp Çatanlık-
17. Bölüm -Akıl Almaz Gerçek-
18. Bölüm -Utanç-
19. Bölüm -Mucize-
20. Bölüm -Huzursuzluk-
21. Bölüm -Gönlüm Senden Razı-
22. Bölüm -Heyecan-
23. Bölüm -Acı-
24. Bölüm -Kader Ve Şans
25. Bölüm -Deliymişim-
26. Bölüm -Lunapark-
27. Bölüm -Uğurlamak-
28. Bölüm -Rapunzel-
29. Bölüm -Son-
30. Bölüm -Karar; Aziz Ahkanoğlu-
31. Bölüm -Dumur Olmak-
33. Bölüm -Şehvet-
34. Bölüm -Şehvet 2-
35. Bölüm Sürprizler
36. Bölüm -Umut ve Mucize-
37. Bölüm -Hazırlık-
38. Bölüm -Ölümle Burun Buruna-
39. Bölüm -Kötüden İyiye Güzel Anlar-
40. Bölüm -Bir Yaramazlık Meselesi-
41. Bölüm -Oyun-
42. Bölüm -Sevinç-
43. Bölüm -Duygusal Aziz-
44. Bölüm -Huysuz Duygular-
45. Bölüm -Curcuna-
46. Bölüm FİNAL -Sonsuz Tebessüm-

32. Bölüm -Biz Kazandık-

110K 7K 1.4K
Від TugbaKpplnn

Acizlik bana göre bir insanın en muhtaç olduğu anda yanında kimse olmayıp bir işi yapamaması değildi. Aziz'e bunca zaman acizmiş gibi bakmışlar ve sürekli küçümseyip onu kendilerine muhtaç görmüşlerdi.

Bu eve ilk adımımı atıp, Aziz'i ilk gördüğüm andan beri ona karşı böyle bir düşüncem olmamış hatta ne kadar güçlü olduğunu bu evdekilerin gerçek yüzünü gördüğümde anlamıştım.

Onun gücü bana güç veriyor herkese kafa tutmamı sağlıyordu, tıpkı şimdi karşımdaki aciz gördüğüm kadına yapacaklarım gibi.

Evet o acizdi, bir şeye muhtaç olduğundan değil, bir şeye muhtaç kaldığından değil, beceremediği bir işten dolayı değildi. Onun acizliği bu zamana kadar herkes gibi olup şimdi yine herkes gibi olmaktı.

Yıllardır Aziz'i aciz görüp onun yüzüne dahi bakmazken, bunca zaman durup evliliğe sıcak gözle bakmayıp Aziz'i kendine yük görmüşken benim bunca emeğimin sonucunda Aziz'in ayağa kalkıp eski sağlığına kavuşması ve ağa olmasıyla bir anda kendini Aziz'in eşi olacağına inandıramazdı. Buna izin vermezdim, veremezdim.

Benim kendi ellerimle, kendi inancımla her gün kendime imkansızın olmadığını, Aziz'in bana yük değil güç verdiğini hatırlatıp onun için kendimden vazgeçerken benim kendi inancımla yaptığımı başkasının önüne hazır edip koyamazdım.

Koydurmazdım!

Beynimde yankılanan cümleler ile çenemi sıkıp gözlerimi kapatarak dediği cümleyi beynimde bir yere oturtturmaya çabalıyordum ama hiçbir yerine sığmıyordu.

"Elimi acıtıyorsun?" karşımdaki kızın yine sesi kulaklarıma dolduğunda gözlerimi açtım. Sinirden onun elini sıktığımın bile farkında değildim, hafif gevşetmemle birlikte elini çektiğinde herkesin bakışlarının bizim üzerimizde olduğunu yenice fark ediyordum.

"Ne dedin sen?" kaşlarımın gerginlikle havalanmasına engel olamazken kafasını hafif sallayıp saçlarını düzelten kadının boğazını temizlemesini bekledim.

"Dedim ki ben Aziz'in eşi olacağım." bastıra bastıra yüzündeki tiksindirici tebessümle konuşan kadına kafamı sallarken sinirden gülümseyip alt dudağımın etini dişimle kazımaya başladım.

Nasıl bir kadındı böyle, karşısındaki kadın hayallerini kurduğu adamın karısıydı, rezil durumda olduğunun bile farkında değildi.

"Çok fazla hayal dünyasında geziyorsun. Bir daha böyle hayaller kurma." tatlı ses tonumu sinirimden sıyırıp ona karşı kullandığımda kafasını çevirip Fatma Hanım'a bir bakış atıp dudaklarındaki ruju yedirdikten sonra bana döndü.

"Ne sandın Aziz'le mutlu evliliğin olacağını mı? Aziz senin gibi bir kadını ne yapsın?" ağızı dolu dolu lafı bitirdiğinde küçümseyen bakışlarıyla kaşlarımı anlamaya çabaladığım cümlelerle gerginlikle havaya kaldırdım.

"Benim gibi bir kadın derken? Nasıl bir kadınmışım ben?" ellerimi iki yandan belime attığımda Zelal kolumu tutmuştu. Her an bu kadını parçalamamdan korkuyordu.

"Aziz gibi bir ağaya yakışmayan, ona kadınlık yapamayacak olan hatta ileride soyunu bile devam ettiremeyecek bir kadın." duyduğum cümleler nefesimin sıklaşmasına neden olurken Fatma Hanım'ın arkadan gururlu gülüşünü duydum.

"Sedef, lafının ayarını bil. Böyle bir günde rezillik çıkarmaya mı geldin?" Hatice Ana yanımıza adımlayıp kıza doğru konuştuğunda beynimde hâlâ söyledikleri cümle çınlıyordu.

Sen kadındın yahu, kadın. Neredeyse aynı yaştaydık, nasıl olurda böyle bir kine bulaşıp kendini bu durumda üstün görebilirdin.

"Yanlış bir şey mi dedim sanki Hatice Ana, Aziz'e çocuk veremeyecek işte. Birde Hanım Ağa'yım diye gezinir buralarda. Kafasını eğip mahçupluğunu bilmezden kendini Gafulara layık görür."

"Kes sesini." göğsünü gere gere konuşmasını kullağımdaki çınlamalarla kesmek istedim. Böyle konuşamazdı.

"Niye kesecek mişim? Aziz'in seni ne yapsın be? kıytırık bir kadının kıytırık kızı işte, annen sana toplum içinde nasıl olman gerektiğini öğretmedi mi?"

Göğsüme sıkışan nefesle gözlerimin acıdığını hissettiğimde bana istediğini söyleyebilirdi, her şeyin üstesinden gelirdim ama anneme laf değdirmezdim.

"Son uyarım sesini kes."

"Ah senin annende yoktu demi- Ah!" cümlesini bitirmeye kalmadan saçlarından tuttuğum kadının kafasını yolup yere eğdiğimde tırnaklarımı kafasının derisine geçiriyordum.

"Sana! Sesini kes dedim!" etraftan çığlıklar kopmaya başladığında saçından tuttuğum kadın bir elime bir de bedenime ellerini vuruyor, ellerimi saçından çekmem için çırpınıyordu.

"Suna kızım dur!"

"Aziz Ağa'm yetiş!" ellerimin arasında tuttuğum kadının ablası az önce masumca gülümseyen ve güya yeni gelin olacak kadın kardeşini elimden kurtarıp elini saçıma attığında bileğini tutmamla bir kafasının geriye çekilmesiyle görüş açıma Zelal girdiğinde kadını saçının kökünden yakalayıp öylesine bir köşeye fırlatmıştı.

"Şırfıntı seni!" Zelal'in kadına doğru bağırmasıyla gülümsedim ama kısa sürmüştü.

Kadınlar her bir yandan çığlık atıyor durmamız için bağırıyorlardı ama benim tekrar saçına yapıştığım kadını yolmadan bırakmaya niyetim yoktu.

Fatma Hanım'ın kolumu tutmasıyla bir sinirden buruşturduğu yüzüne bakıp diğer elimide aylar önce saçımı kesmesinin intikamını almak için saçlarına yapıştığımda öylesine saçlarına taktığı tülden şal yere düşmüştü.

Ense kökünden yaptığı topuzu tutup başını kıvırdığımda tırnaklarını bileğime geçiriyordu.

"Seninde benden çekeceğin var Fatma Hanım!" boynundan gelen çıtlama sesini umursamayıp hâlâ üzerime gelen genç kadını göğsünden ittiğimde tam üzerine atlayacaktım ki belimden tutulmamla bir geriye çekildim.

"Suna!"

"Bırak, geberteceğim onu!" kim olduğunu dahi bilmediğim adamın kolundan kurtulup kızın saçını tam alnının üst kısmından yakaladığımda belime dolanan kollar yine bu duruma engel olmaya çabalıyordu.

Beni geri geri çekmelerini umursamadan saçlarını bırakmadığım kadınıda kendimle bir sürüklüyordum.

"Sen kendini ne sanıyorsun!" kadına bağırdığımda sonunda ellerimin arasından kurtarmışlardı.

"Bırak!" tırnaklarımı beni tutan kola bastırıp çizdiğimde hâlâ gözlerimi etrafımıza toplanan kadınların arasındaki kadının arkasına saklanan genç kızdan çekmedim.

"Suna!" bir an sarsıldığımda bakışlarımı kulağımın dibinde bağıran adama çevirdim.

"Aziz." nefes nefese kaşlarını çatıp çenesini sıkan adam kendime gelmemle belimdeki ellerini çekmemişti ama birazda olsun gevşetmişti.

"Ne yapıyorsun sen!"

"Bana bağırma Aziz! Bu kadın gelmiş ben Aziz'in eşi olacağım diyor, herkesin içinde sırf anne olamayacağım diye beni aşağlıyor, anneme laf söylüyor." gözlerim Aziz'in bana bağırmasıyla dolduğunda gözümden akan yaşları durduramıyordum. Halbuki sırf kendime geleyim diye sert konuştuğunu biliyordum.

Sert gözlerini benim cümlelerimi dinledikten sonra annesinin ardından çıkıp masumca saçını başını düzleyen kıza çevirdi, sonrada herkese bakıp bana döndü.

"Beşik kertmesi bozuldu! Karıma laf edecek biri varsa karşıma geçsin!" kadınlarda gezdirdiği bakışlarını balkondan aşağıda çevirdiğinde elini sakince belime sarıp beni kendine yasladı.

"Sizde evimden defolup gidin. Bir dahada ayak basmayın." bağırmadan sert sesiyle kadınlara doğru konuştuğunda kadın kızlarının kolundan tutmasıyla bir yanımızdan geçip gidecekleri anda kızın koluma omuz atmasıyla bir dönüp elimi yine saçına atacakken Aziz'in bileğimi kavramasıyla arkasından tükürdüm.

"Herkes bilsin duysun, ne karımın ne benim bir kusurum yok! Kimse ne kızını getirsin karşıma ne de bir kısmet var diye çıksın!" bileğimi bırakmazken çırpınıyordum ama bırakmıyordu beni.

Daha çok kadınlara yönelik bağırarak sertçe konuştuğunda bakışlarını Fatma Hanım'a çevirip yolduğum saçlarına çevirdi sonrada bana döndü.

"Yürü güzelim." arkamıza dönüp yavaş adımlarla yürüdüğümüzde gözümden akan yaşları silemiyordum ama aynı zamanda da sinirden duramıyordum.

"Aziz yemin ederim o üzerime geldi." merdivenlerde sakince inerken herkesin gözleri üzerimizdeydi ve kafamı Aziz'in göğsüne saklayıp sessizce konuşmaktan başka çarem yoktu.

"Eminim sen haklıydın güzelim." beni yatıştırmak ve sakinleştirmek için bunları söylüyordu, biliyordum.

"Aziz ben Fatma'yı da yoldum."  çocuk gibi göğsüne saklandığım adamın yüzüne kafamı hafif kaldırıp bakarken kurduğum cümleyle bir dudakları arasında gülüşünü tutmaya çabalıyordu. Avludan geçip koridora girdiğimizde nefeslerimi anca düzene sokabilmiştim.

Odaya girip kapıyı arkamızdan kapattığında hafif sakinleşen vücudum kızın simasının ve konuşmalarının gözümün önünde canlanmasıyla sinir tüm vücudumu yeniden ele geçirdiğinde oturduğum yataktan kalkıp başımda dikilen adamın karşısına geçtim.

"O kız beşik kertmem diyor Aziz, seninle evleneceğini söylüyor?" sinirle yine istemsiz bir şekilde sesim yükseldiğinde derin bir soluk verip bir elini alnına atarken diğer elinide beline atmıştı.

"Benim kimseyle evlendiğim yok Suna, ben zaten seninle evliyim."

"Sırf anne olamayacağım diye herkesin içinde beni aşağıladı!" yeniden dolan gözlerime bağırdığımda sinirle odada volta atmaya başladı.

"Olmayacaksa olmasın! Ne bu çocuk merakı, istemiyorum ben çocuk falan bana sen yetersin!" elini arkasında dolaba sertçe vurup aynı benim gibi sesini yükseltiğinde gözümden akan yaşları durduramıyordum.

Neden ağladığımı dahi bilmiyordum, ya sinir patlamasından dolayıydı ya da artık bunca zamana kadar biriktirdiklerimin bugün olanlarla dolup taştığından dolayıydı.

Olduğum yerde omuzlarımın düşmesiyle kafamı eğdiğimde Aziz yavaş adımlarla bana gelip kafamı göğsüne bastırıp yüzünü boynuma doğru eğdi.

"Ağlama." o böyle söyledikçe daha çok ağlayasım geliyordu. Bir süre geçen böyle sızlanmaların ardından boğazını temizleyerek beni kendinden geri çektiğinde bakışlarımı odada gezdirdim.

"Nasıl yoldun ama kadını." gülerek yaptığım şeyi abartarak konuşmasıyla kafamı iki yana salladım, onun gülemsiyle benimde dudaklarımda tebessüm oluşmuştu.

"Hoş bir şey değil Aziz bu, genelde asla yapmazdım ama çok fazla üzerime geldi."

"Keşke tutmasaydım." benim dediğime tezat gözlerini kısıp elini yumruk yaparak dudaklarına götürdüğünde gözlerinin önünde sanki tutmasaydı ne olacaktı onları canlandırıyordu.

Bu haline gülüp koluna vurdum.

"Sen bizi nasıl rezil edersin!" koridordan yükselen ses ile bıkkınlık ile omuzlarımı düşürüp gözlerimi kapattım.

"Üç-iki-bir." ve kapı sertçe açılıp arkasındaki duvara çarptı.

"Fatma Hanım dışarıya çıkın." artık bıktığımı belli eden ses tonumla konuştuğumda sertçe çenesini sıkıp üzerime yürüdüğünde yerimde dikleşmeye kalmadan Aziz bir adımda önüme geçmişti.

"Artık Suna'ya dokunmayacaksın."

"Bak sen şuna, sen benim kim olduğumu unuttun herhalde Aziz." dişlerini sıkıp pis bir konuşma üslubuyla konuşuğunda dudaklarımı yaladım.

"Benim için vicdansızdan farklı değilsin." Aziz'de aynı onu taklit edip onun tarzında konuştuğunda çenesini dik tutup karşısındaki kadını eziyordu.

Fatma Hanım'ın elini bir anda Aziz'in kolunu tutmasına kalmayıp elini iterken Aziz'in arkasından çıkıp kolunu ben sıkarken konuşmasına ya da hereket etmesine izin vermeden odanın dışına sürükleyip attığım gibi kapıyı suratına kapatmam bir oldu.

"Ben bu kadını artık konakta istemiyorum." gözlerimi kararlılıkla gözlerine çıkardığımda yine beni yumuşatmak için bir adım atacağı sırada onu durdurdum.

"Güzelim, şu günü atlatalım, yarına ben halledeceğim."

"Bu gece, bu kadın, bu konaktan gidecek Aziz!" bağırmadan baskın ses tonumla konuştuğumda gözlerinin içine meydan okurcasına baktım. Yarına kalacak bir tarafı yoktu artık. O kadar milletin içinde daha bana bağırıyordu.

Aziz'in suskunluğunu izin vermek olarak algılarken dolabın aynasına yaklaşıp biraz dağılan saçlarımı düzenleyip aynaki bakışlarımı Aziz''in yansımasına çıkarıp gülümsedim. Bu gece Fatma belasından kurtulacaktım.

"Canım kocam, karına bu gecelik herşeyi yapmasına izin ver."

"Ne yapacaksın?" nazik şekilde konuşmama kaşlarını çatarken ellerimi yakasına attım.

"Ufak bir Suna Ahkanoğlu şovu." pamraklarım arasında ufak işareti yaprken parmak uçlarıma çıkıp dudaklarına uzandım. Kısa bir öpücüğün ardından odanın kapısına yöneldiğimde telefonumuda alarak Aziz'i arkamda bırakıp koridora çıktım.

Kendime ne kadar kötü bir şey yaptığımdan dolayı kızsamda Fatma Hanım'ı yolmanın mutluluğu vardı. Odadan çıkar çıkmaz abimi arayıp kulağıma tuttum.

"Naber ortak?"

"Ortak mı? Ne delilik yapacaksın Suna?" söylediğim bir kelimeden dahi beni tanıyan adama telefondan görmeyeceği gurulu bakışlarımı yollarken derin bir nefes aldım.

"Yapacaksın değil yapacağız, çünkü sende yardım edeceksin." hin bir gülümseme ile abimi yanıma çağırırken Aziz'in odadan çıkmasıyla odaya girip sessizce planımı anlatmaya başladım.

Aklımdaki kurguladağım planlarıma göz büyütüp benden nasıl böyle düşüncelerin çıktığını sorgularken gururlanmadan edemiyordum.

Fatma Hanım'ın bugün sonu gelecekti, her şeyi kusursuz ayarladıktan sonra ellerimizi birbirimize çakıp odadan çıkmasını bekledim şimdi sırada abimin işleri halletmesi ve herkesin yemekte konağa topanmasıyla birlikte havanın kararmasını bekleyecektik.

Bu gece Fatma'nın gerçek yüzünü herkese gösterecektim.

Kendimi odaya kapatıp akşama kadar otururken havanın kararmasına yakın Zelal'inde yanıma gelmesiyle bir beraber kahkahalarla bu son olayları konuşmuştuk ve planım harici yolma kısmından çıkmamıştık.

"Tabi kızım yengeciyiz biz." gülerek omuzuma omuzunu çarptığında telefondan Leyla'da bize eşlik ediyordu. Zelal'in bol abartmalı yolma hikayemin ardından yatak başlığına yasladığım sırtımı çekip rahatsız olduğum için bir yastık daha koydum.

"Şey... Suna." hopalördeki kadının mırın kırın konuşmasıyla dalgın bakışlarımı telefona çevirdim.

"Söyle Leyla."

"Bugün Karan'la konuşamadım, nerde diye soracaktım" kısık çıkardığı sesiyle çekingence konuşan kadınla bir Zelal kaşlarını çattı.

"Karan ne alaka, ne! Oha!" Zelal sorusunun ardından saliseler içerisinde kendi kendine aydınlanma yaşadığında bu haline gülüp telefonu elinden alarak şoktan dolayı tipten tipe giren kadına bakıp kafamı iki yana salladım.

"İyi Leyla sürekli ağaların yanında, telefonunu eline alacak fırsatı olmamıştır." dedim içini rahatlatmak için ama içinin rahatlamasına kalmadan Zelal onu soru yağmuruna tuttuğunda yarım saatlik daha geçen sohbetle bir abimden mesaj aldığımda telefonu zorlukla kapatıp odadan Zelal'le bir çıktık.

Avluya çıkar çıkmaz onlarca masada oturan erkeklere bakıp en sonunda ağalarla bir oturan kocama çevirdim bakışlarımı, benim kocama!

Kafasını eğmiş yanındaki konuşan adamların dediklerini onaylıyordu. Daha fazla oyalanmadan karanlığın çöktüğü, sadece aydınlatmalarla aydınalanan konakta abimle göz göze geldiğimizde kafamı çok kısa sallayıp Zelal'i kolundan tutarak merdivenleri çıkmadan durdurdum.

"Noluyor."

"Ufak bir işimiz var." deyip bakışlarımı konak kapısının üzerindeki beton yere çıkan adama çevirdim. Olduğu yere eğilip kafasını olumlu yönde başka yana salladığında bu seferde o bakışları takip edip pencerede bekleyen Ömer'e baktım.

Anında gözden kaybolduğunda saniyler sonra şartellerin inmesiyle birlikte karanlığın hakim olduğu konak sadece sokak lambasından vuran hafif sarı ışıkla aydınlanıyordu.

Kalabalık bir anda panikleyip noluyoruz diye söylenmeye başladığında sandalyelelerin itilmesinden ayağa kalktıklarını anlıyordum ama konak duvarında beliren beyaz ışıkla herkes olduğu yerde durdu.

Bende aynı onlar gibi bakışlarımı beyaz ekrana çevirip balkona doluşan kadınlara, Fatma Hanım'a ve yiğeni Süheyla'ya bakıp en sonunda Aziz'e döndüm. Kaşlarını çatmış bir bana bir duvardaki beyez büyük kare ışığa bakıyordu.

"Rahat nefes alacağını mı sandın!" tüm konağa yayılan ses ile bakışlarımı başlayan videoya çevirdim.

"Geberip gitseydinde kurtulsaydık, annen gibi senin ölümünde elimden olacak! Sonra o Ömer'e gelecek en sonda babana!" yine o zamanda izlediğim videoya tekrar bakarken Aziz'in saçlarından tutup kafasını geriye çekmişti, Aziz yerde yatıyordu.

"O karınada gelecek zamanı gözlerinin önünde acı çektireceğim, sadece bekle! Hala! ilaçlarını getir şunun geberip gitsin." video kesilip beyaz ekran tekrar çıktığında bakışlarımı balkondaki kadına çevirdim.

Büyümüş gözleriyle donmuş bir vaziyette ekrana bakıyordu ve Süheyla korkuyla koluna tutunmuştu.

Işıklar açılmadan önce iki kadının yüzüne yansıyan mavi kırmızı ışıklara baktım. Tıpkı Aziz'i benden almaya geldiği zamanda olan ışıklara.

"Fatma Ahkanoğlu, Savcılık kararıyla tutuklusunuz!" abimin polis arkadaşı olan kadın içeriye girip bağırıp elindeki kağıtlarla bir balkonda olan kadını gösterdiğinde arkasından gelen polisler koşar adım merdivenleri çıkmaya başladılar.

"Yanındaki kadın, Süheyla'yı da alın."

Yaka paça aşağı indirilen kadın yardım dileyen gözlerle herkese baktığında tamamen avluya indirilmesiyle karşısına geçtiğimde yüzümdeki küçümseyici gülümsemeyi ona gönderdim.

"Size söylemişim Fatma Hanım, ilahi adaletin olduğunu söylemiştim." kaşları korkuyla inerken gözlerini büyütüp kollarını polislerden kurtatmaya çabaladı.

"Hakan kurtar beni, Aziz! Yalvarırım doğru olmadığını söyle! Suna yalvarırım dursunlar Suna! ayaklarına kapanırım! Aziz dursunlar!" tiksindiğim kadının sesi konaktan yaka paça çıkarılmasıyla kesildiğinde aynı yalvarışların Süheyla'dan da gelmesiyle Aziz'in elini belime dolaması bir oldu.

"Biz kazandık." kulağıma doğru fısıldayan adamla alnımı çenesine yasladım, gözlerinm istemsizce kapandığında dudaklarıma tebessüm yayılmıştı.

"Biz kazandık."

Abi tam finallik bölümdü ama daha çoook sahne var :)

Продовжити читання

Вам також сподобається

624K 25.8K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
2.2K 605 23
Changbin üniversitenin müzik grubunun kaptanıdır. Jeongin ise onların okulda çalıştığı odanın yan tarafında kaptanlığını yaptığı amigo grubunu çalışt...
Haz Від 🍀

Романтика

271K 3.7K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
1.1M 46.6K 43
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...