42. Bölüm -Sevinç-

80.8K 4.6K 517
                                    

Hamilelik duygusu hayattaki en güzel şeydi, kendi canının içinde başka bir can taşıyordun. Onun nasıl olacağını tahmin etmek, onu içinde hissetmek için günleri saymak, kalp atışlarını duymak için can atmak ve en güzeli de sonunda kolların arasında kokusunu içine çekmek vardı.

Bütün bu güzellikler içinde çekmen gereken bazı eziyetler, daha doğrusu tatlı eziyetler vardı. Mide bulantısı, bazı şeylerden tiksinme belkide hiç tatmadığın yeni yiyeceklerle karşı karşıya gelme, ufak ama tatlı sancılar ve bir de sıcaktan baygınlık geçirme vardı.

Her acıya dayanabileceğimi düşünüyordum ama hamile değilken bile sıcağa dayanamıyorken şimdi birde hafif belli olan üç aylık karnıma sarılarak, bizi sarmalayan adam varken çatlayacak derecede olan sıcaklığa dayanamıyordum.

Üç ay geçmişti, hıphızlı ama dolu dolu geçen üç ay. Karınım hafif şişmiş gibi duruyordu ama bu gözlerimi oraya tebessümle çevirmeme engel olmuyordu.

Üç ay önce Aziz'le kısa bir oyunun ardıdan gözlerimin önünde bayılan adam ile konağı inletecek çığlık atmıştım. Ömer'i bırakın odaya diğer hizmetlilerden dahi girenler vardı. Gecenin saat ikisi iken uykum olmamasına rağmen kapalı gözlerimin arkasına dolan görüntüler ile tebessüm ettim.

"Aziz tepki versene- Aziz!" gözleri bir anda kayan adam kendi gözlerimin önünde yere yığıldığında çığlık attım.

"Aziz! Ömer!" dengesiz düşen adamın baş ucuna gelir gelmez dizlerimin üzerine çökerek yanaklarına ayılması için vurmaya başladım.

"Ömer!" koridorda adımlarını duymadığım kişiye tekrar seslendiğimde gözleri hafif aralanan ama hâlâ baygın adamı tokatlamaya devam ediyordum, Aziz ilk tokatını şu an alıyordu benden.

"Noldu?!" uzak gelen ses ile koridorun başında olduğunu anladım adamın sert ve hızlı adımları benim tekrar seslenmeme kalmadan kapının önüne geldiğinde sertçe açılan kapıyla bir gözlerini bize çevirmesiyle iki adımda kapıdan buraya nasıl geldiğini hesaplamadan beni panikleme ile kenara iten adama gözlerimi büyüterek baktım.

"Yavaş olsana hayvan!"

"Özür dilerim, noldu? Abi!" benim yanağına vurma işlemimi daha sert yaparken iki vurmada yanakları kızaran adamın yanına tekrar diz çöktüm.

"Bayıldı."

"Görüyorum Suna."

"Bağırma bana!" bağırmayan adamın panikli haliyle ben bağırdığımda garip bakışlarını çevirmişti ama içeriye doluşanlarla bir o yana döndüm.

"Ben ona baba olacağını söyledim, sonra bir anda bayıldı." daha düz tuttuğum sesim ile kolonya getiren kadının elinden Ömer çekiştirerek alırken kapağını açmasıyla bir ellerini durdurduğunda donuk bakışlarını bana çıkardı.

Bu bakışlar... Aziz'in bayılmadan önce bana attığı bakışlardı.

Önümdeki donuk adamında bayılmaması adına sert tokatımı kendine getirmek adına yanağına geçirdiğimde yana düşen başı ile çatık kaşlarıyla bana dönmesi bir oldu, korkutucu duruyordu.

"Bayılma diye Ömer." içimde bir yerlere kaçan sesime bakıp olabildiğince oturduğum yerde geri geri gittiğimde kafasını iki yana sallayıp bir anlık karışıklık ile eline dökeceği kolonyayı Aziz'in burnuna doğru dökmüştü.

Gözlerimin arkasında canlanan görüntüler ile boğazımdan çıkardığım sesle yanımdaki adamı uyandırmamak adına elimi dudaklarımın üzerine bastırdığımda kendimi daha fazla tutamayıp kahkahayı gece gece karanlığın esir aldığı odaya bıraktım.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin