17. Bölüm -Akıl Almaz Gerçek-

112K 7K 913
                                    

Yeşil kurbağa desenli şapkayı Aziz'in kafasına taktığımda kahkaha attım. Sinirli bakışlarıyla çok uyumlu oluyordu.

"Aziz hemen sinirlenme ya." mızmızlanarak şapkayı çıkarıp tezgaha koyarken etrafta izleyenleri umursamamaya çabalıyordum ama geriliyordum.

Aziz'in uzun zaman sonra çarşıya çıktığından dolayı herkes merakla bakınıyor Aziz Ağa'nın millet içine çıkmasına şaşıyor, duyanlar duymayanlara haber salıp çarşıya çıkmasını sağlıyordu. Ben onları umursamadan onunla eğelenmeye çabalıyordum ama Aziz etrafa rezil olmak istemiyordu.

Elimdeki siyah beyaz inek desenli bir şapkayı alıp Ömer'e döndüğümde sanki beni tanımıyormuş gibi geriye dönüp havaya bakınmaya başladığında kahkaha attım.

Bunlarda el gün yüzüne rezil oluruz korkusuyla eğlenmiyorlardı. Bu kafada hiç bir zaman yaşamamıştım. Rezilde olacak olsam yapacağım şeyi yapardım.

Biraz daha çarşının içerisinde ilerleyip takıcıları gezmeyi devam ettik, Aziz ile bir evlilik yüzüğümüz dahi yoktu ve bunu kuyumcuya denk gelmem ile fark ederken Aziz'e döndüm.

"Aziz bizim evlilik yüzüğümüz yok, alalım mı?" hevesle konuşmama dudağının kanrını kıvırarak tepki verdiğinde bu sefer gözleriyle değil başını bir kez çok hafif aşağı eğip kaldırdığında gözlerimi büyüterek baktım.

Anında bakışlarımı Ömer'e çevirdim, o da dili tutulmuş gibi büyük gözlerle bakıyordu.

"Ömer gördün değil mi başıyla onayladı." yerimde sıçrayıp sevincimi yaşarken Ömer'de benim gibi ne yapacağını bilemeyip bir anda Aziz'in yanağını sıkıca öpmüştü.

Aziz bu durumu garip karşılayıp şaşkın bakışlarını Ömer'e gönderdiğinde kahkaha attım. Bende eğilip diğer yanağını öptüğümde şaşkın bakışlarının yerini gevşek duran bir gülüş ve yavşakça bakan gözler almıştı. Bu durum sürekli utanmama neden oluyordu.

Kuyumcuya girip uzun bir seçim sürecinin ardından Aziz ile çift yüzüğü seçip Ömer'in de Ceren'e pırlanta bir yüzük hediye almasıyla kuyumcudan çıkacaktık ama Aziz, Ömer'den aşağıya kalmayarak bana hem pırlanta işlemeli bir kolye hemde yüzük aldırmıştı.

Kulağına eğilip sessizce fısıldadım.

"Bunların teşekkürünü evde vereceğim." dediğimde yanağını yanağıma değdirmişti.

Geri çekilip Ömer'in ödeme yapmasının ardından tabiri caizse seke seke mutlu şekilde bir çay bahçesine gelmiştik. Gözlerden oldukça uzak bir masaya varıp oturduğumuzda Ömer yanımızdan kalkıp sipariş için gitmişti. Aziz kalabalığın sürekli ona bakmasından rahatsız olduğu için burayı seçmiştik.

Çay bahçesi gibiydi ama hemen alt tarafımızdan su gidiyordu.

"Aziz." dedim cilve ile yan yana oturuyorduk.

"Sence ben güzel miyim?" ona sürekli bu soruyu sormam kendimi çirkin gördüğümden değil ondan ilgi almaktı. Ve ilgimi de onun beni yine başıyla onaylamasıyla yeniden bu hareketiyle yine sevinmiştim ki hemen yanağını hafif şişirip öne çıkarttı. Yeniden öpmemi istiyordu.

Etrafıma kısaca bakınıp hızlıca öpüp geri çekildim.

"'Aziz beni seni hiç tanımıyorum sence sen iyileşince anlaşabilir miyiz?" sorumu sorarken parmağımdaki yüzüğün yakışıp yakışmadığına bakıyordum.

Ona bakmamamdan dolayı boğazındna ses çıkararak ona dönmemi sağladığında hemen onayldı.

"Ben sana sorular sorayım sende cevapla ve seni çözmeye çalışayım olur mu?" yine onayladığında hevesle yerimde kıpırdanıp ona döndüm.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin