18. Bölüm -Utanç-

121K 7.7K 1.5K
                                    

Üzerimde garip bir his var yazamıyormuşum gibi hissediyorum ve bu durum beni yazmamaya itiyor :( yani istediğim şeyleri tam aktaramıyomuş gibi oluyorum :(


Bu eve gelirken dönüm noktam değil ölüm noktam diye söylemiştim kendi kendime. Düşüncelerimde bu evliliğin olmayacağını, sadece ölümüm için imza attığımı düşünürdüm.

Aziz ile tüm düşüncelerim değişmişti. O kadarda kötü bir duruma düşmediğimi göstermişti bana ama nedenlerle dolu bir hayata girmeme de neden olmuştu.

Dün Arif'ten gerçekleri öğrendikten sonra konağa Ömer'in sinirle bir şey yapmamasından dolayı geç saatlerde gelmiş kimseye görünmeden odalara geçmiştik.

Şimdide sabahın beşinde neye uyandığımı bilmeden pencere kenarında oturmuş dışarıyı seyrediyordum. Karınımdan guruldama sesleri geldiğinde olmayan göbeğime bakıp ayaklandım. Anlaşılan bu güne erken başlayacaktım.

Kendime kot pantolon ve beyaz bir tişort alıp giyindikten sonra aynanın karşısında bir santimde olsa uzayan saçlarımı özenle tarayıp Aziz'e döndüm. Dün gece Arif'in yanından döndükten sonra çok durgunlaşmıştı ve daha yeni yeni kurtulduğu hastalığına tekrar yakalanmaması için bugün eğlenceli takılmayı planlıyordum.

Aziz'in yanağına usulca bir öpücük kondurup yavaşça odadan çıktım. Koridor boyu sallana sallana gittikten sonra bu saatte kimse ile karşılaşmamak için yalvarıyordum çünkü Aziz ile ilgilenecektim ve moralimin bozuk olmasını istemiyordum.

Avluda kimsyle karşılaşmamanın verdiği huzur ile mutfağa girdiğimde dolabın önünde eğilmiş yemeklere bakan kadın ile göz devirdim ama bir anne olacağı için ona yumuşak davranmak istiyor karnındaki çocuğun kalbini kırmak istemiyordum, sonuçta annesinin duygularını hissedebiliyordu.

"Benim gibi bir canavar daha varmış evde." dedim gülerek yanına yaklaşırken anında doğrulup elindeki çikolata kutusuyla bana döndüğünde gülümsemeye devam ettim.

"Günaydın." garip bakışları ardından kendine gelip sessizce mırıldandığında bende dolabın yanına ilerleyip bakınmaya başladım.

"Kahvaltı yaptın mı? Bir şeyler hazırlayabilirim."

"Yapmadım." dedi onunla konuşmama şaşırmaya devam ederken.

"Ne yemek istersin?"

"Bana mı soruyorsun?" dedi yeniden etrafına bakınıp. Bu haline sessiz bir kahkaha atıp mutfağı gösterdim senden başka biri mi var dercesine. Garip bakışmalar ve daha fazla devam etmeyen sohbetin ardından kısaca pencere kenarındaki masanın üzerine kahvaltılıkları koyup canım omlet istediği için omlet yapmıştım.

Karşıma geçip çekingen bir şekilde kahvaltı eden kadına baktım. Yardım etmediği için yemeye çekiniyor gibi hissediyordum ama benim için sorun değildi.

"Tatil işini ne yaptınız?" gözlerinin içine bakıp çayımdan bir yudum alırken bıkkınca nefes verdi. Bir an benim soru sormamdan ve konuşmaya çabalamamdan dolayı olduğunu düşünmüştüm ama o düşüncelerimi toz bulutu gibi dağıtmıştı.

"Annem diyor ki hamileyken bir yere gidemezmişim, hemde tatil benim neyimeymiş." kaşlarımı çatıp yüzü düşen kadının dedikleriyle sinir tüm vücudumu kapladı.

"Ben Fatma Hanım'ın kararını sormuyorum, sen ve eşin ne karar verdi onu soruyorum." dedim. Onun kararları ile hayatına yön vermemesi gerektiğini öğrenmesi gerekiyordu.

"Annem ne derse Ali onu kabulleniyor o yüzden tatil matil yok."

"Çok pardon ama neden onun kararlarıyla hayatınıza yön verdiriyorsun ki? Sen bir kadınsın eşinle istediğin zaman istediğin yere gidemeyecek misin yani, bunu eşine söyle. Onunla vakit geçirmek senin hakkın, özel anılar biriktirmekte. Üstelik hamilesin bol bol beraber vakit geçirmelisinizki çocuk senin duygularınıda babasınınkini de algılasın. Küçük şimdiden anlamaz gibi bakma olaya o senin duygularını anlayabiliyor." kafasına yer etmesi için detaylıca anlattım.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin