BERDEL

By TugbaKpplnn

5.5M 302K 50K

Berdel sonucu yatalak bir Ağanın eşi olacaktım... Ama nedenlerde boğulacağım bir sır dünyasına gireceğimi ner... More

1. BÖLÜM -BERDEL'E KARAR-
2. Bölüm -Ezilmeye Başlamak-
3. Bölüm -Kibir-
4. Bölüm -Ağır Sözler-
5. Bölüm -Gizli Saklı İşler-
6. Bölüm -Emanetin Acısı-
7. Bölüm -Bazı Gerçekler-
8. Bölüm -Geçmişten Kareler-
9. Bölüm -Ufak Temas-
10. Bölüm -Tatlı Heyecanlar-
11. Bölüm -Karışık Duygular-
12. Bölüm -Mutluluk ve Rezillik-
13. Bölüm -Acı Kâbus-
14. Bölüm -Çelişki-
15. Bölüm -Üç Maymun Benlik Değil-
16. Bölüm -Çöp Çatanlık-
17. Bölüm -Akıl Almaz Gerçek-
18. Bölüm -Utanç-
19. Bölüm -Mucize-
20. Bölüm -Huzursuzluk-
21. Bölüm -Gönlüm Senden Razı-
22. Bölüm -Heyecan-
23. Bölüm -Acı-
24. Bölüm -Kader Ve Şans
25. Bölüm -Deliymişim-
26. Bölüm -Lunapark-
27. Bölüm -Uğurlamak-
28. Bölüm -Rapunzel-
29. Bölüm -Son-
30. Bölüm -Karar; Aziz Ahkanoğlu-
32. Bölüm -Biz Kazandık-
33. Bölüm -Şehvet-
34. Bölüm -Şehvet 2-
35. Bölüm Sürprizler
36. Bölüm -Umut ve Mucize-
37. Bölüm -Hazırlık-
38. Bölüm -Ölümle Burun Buruna-
39. Bölüm -Kötüden İyiye Güzel Anlar-
40. Bölüm -Bir Yaramazlık Meselesi-
41. Bölüm -Oyun-
42. Bölüm -Sevinç-
43. Bölüm -Duygusal Aziz-
44. Bölüm -Huysuz Duygular-
45. Bölüm -Curcuna-
46. Bölüm FİNAL -Sonsuz Tebessüm-

31. Bölüm -Dumur Olmak-

116K 6.8K 1.8K
By TugbaKpplnn

Heyecanla yerimde kıpırdanırken Aziz'in benden yana bakması için çabalıyordum. Az önce düğünümüz olacağını duyurun demişti. Düğünümüz olacaktı! Benim bile yeni haberim olurken haber çoktan kulaktan kulağa yayılmıştı.

Heyecanla yerimde kıpırdanırken elimi deli gibi atan kalbimin üzerine koyup onlarca gelip geçen ve Aziz'in ağa olmasını tebrik eden adamların arasından ona işaret vermeye çabalıyordum.

Midemde garip bir havalanma hissi vardı vücudumdaki kanların sıcak bir şekilde aktığını hissediyordum. Aziz sonunda ağa olmuştu, Aziz sonunda ayaklanmış, eski sağlığına kovuşmuştu ve az önce beni benden alacak cümleleri kurmuştu.

Herşeyin bittiğini ve bizim kazandığımızı Ali'nin sinirle konaktan çıkıp gitmesiyle anlamıştım. Artık kimseye boyun eğmeyecektik, zaten eğmiyorduk ama artık daha da güçlüydük. Aziz'im ayağa kalkmıştı.

O yatağa mahkumken bile bana güç ve güven veriyordu, onun varlığı bile beni kimseye ezdirmezken şimdi ayaklanmış olması beni daha da güvende hissettiriyordu.

Boşta kalan elimide midemin üzerine koyup dudaklarımdaki gülüşü durdurmaya çabaladım ama olmuyordu ben bastırdıkça içimdeki heyecan daha çok azıyordu ve bu azgınlığımı Aziz'e göstermek istiyordum. Sadece benimle odaya gelmesi yeterliydi.

Yerimde biraz daha kıpırdandığımda sonunda gözlerinin bana değmesiyle genişçe gülümseyip dudaklarımı kımıldatarak sadece 'oda' deyip başımla koridoru gösterdim.

Kaşlarını çatıp dediğimi anlamaya çabalayıp önünde doluşan adamlara ve boynunu biraz uzatıp önündeki kalabalığa bakarken beni anladığını anlamıştım. Çok kısa gözlerini bana çevirip cevap veremeden önündeki adamın eline uzandığında omuzlarımı düşürdüm.

Gözlerimi çok kısa etrafta gezdirirken ikinci bir adamın eline eğilen Aziz'e baktım. Çatlayacaktım, kocamı ilk ben tebrik etmek istiyordum ama bu gidişle sona kalacak, belkide sona kaldığımda unutup hiç tebrik edemeyecektim.

Gözleri bana değdiği anda düşen modum anında yükselip tekrar heyecana dönüştü. Kafasını çok kısa eğip kaldırırken bu tamam demek oluyordu sonrada saliselik bir hareketle koridoru gösterdiğinde yavaşça onun göreceği şekil alt dudağımın ucunu ısırıp bırakırken gözlerini büyütmüştü ve kaşlarını çatmasıyla umursamayıp onun fark edeceği şekil bir cilveyle koridora yürümeye başladım.

Kadınlar ellerinde tepsiyle alelacele arkaya gidiyor sonra bir dolu yemek için kullanılacak malzemelerle geri dönüyorlardı.

Koridorun hafif boşalmasıyla koşar adım odaya girip kapıyı kapattım. Kapatmadan önce gelip gelmediğini kontrol etmiştim ama gelmiyordu.

Kendimi hevesle yatağa attıp kollarımı iki yana açtığımda yattığım yerde tepindim. Sonunda başarmıştık, sonunda bitmişti. Sürekli kendime bunları söylüyordum, sonunda kazanmıştık.

Yanaklarımdaki gülmekten dolayı olan sızlamayı umursamayıp ellerimi dudaklarıma getirip parmağımı dişlemeye başladım, kendi kendime şımarıkça gülüyordum. Artık hayalini kurduğum evliliğim olacaktı. Artık mutlu mesut olacağına inandığım ve çabaladığım evliliğim olacaktı.

Kapının açılmasıyla bir gözlerimi ona çevirio yataktan ani bir hareketle kalktım. Aziz'in içeri girmeden dışarıyı kontrol etmesiyle odaya tamamen girip kapıyı kapatan adamın üzerine atladım.

"Aziz başardık!" boynuna sarıldığım adamın elleri yine yerini bilirmiş gibi belime sarıldığında boynuna öpücük kondurup başımı geriye atarak kahkaha atarken mutluluktan tavana baktım.

"Başardık."

"Aziz gördün mü yüzleri mosmor oldu!" geriye çıkıp yerimde zıplarken iki elindende tutuyordum. Bu halime kendini tutamadan kahkaha atarken ben hâlâ Fatma'nın yüzünün Şiyan Ağa'nın verdiği kararla bir morarıp bozulmasına seviniyordum.

"Senin sayende." cümlesinin ardından bir elimi bırakıp diğeriyle kendine çektiğinde boşta kalan elini belime sarıp kendine sıkıca sardığında üzerime eğilmişti.

"Az önceki cilven neydi senin?" burnunu boynuma sürtüp geri çekilirken şimdi de burnuma burnunu değdirmiş dudaklarıma bakıyordu.

"Sen daha cilve görmemişsin." aynı onun gibi yapıp dudaklarına doğru konuşup şirince gözlerinin içine bakarak konuştuğumda kaşlarını kaldırdı.

"Hmm." boğazından çıkardığı ses ile konuşmama cevap verirken istemsizce nefesim içime dolmuş heyecanla karışmıştı.

"Görelim o zaman bu cilveyi." dudaklarıma değdirdiği dudaklarını öpmeden geçerken boynuma yönelip sıkı bir öpücüğün ardından kokumu içine çekmişti.

"Evlenmeden olmaz." kollarının arasından çıkıp arkamı döndüğümde yanından uzaklaşmama kalmadan yine kalçama vurduğunda yaptığı harekete cilveyle gülüp ondan uzaklaştım.

"Lütfen beyefendi ben namuslu bir genç kızım." yine yeşilçam konuşmasına geçip omuzumun üzerinden ona bakış yollayıp gözlerimi birkaç kez kırpıştırıo baygın bakışlar yolladığımda olduğu yerde bu halime kahkaha atıp yanıma geldi.

Elinin tersi ile saçlarımı okşayıp aynı benim gibi moda girdiğinde derin bir soluk verdi.

"Seni istediğin yerde yaşatır, elini sıcak sudan soğuk suya girdirmem. İki katlı bir ev alır seni prensesler gibi yaşatırım. Evimin kadını çocuklarımın anası olursun." ses tonunu değiştirip aynı onlar gibi N ve R harflerini bastırarak konuştuğunda öne doğru hafif eğilip seslice güldüm.

"Aziz seni yerim."

"Lütfen hanımefendi ben namuslu bir adamım." beni taklit edip eliyle hevesle ona dönmemi durdurup arkasını döndüğünde kaşlarımı kaldırıp gözlerimi büyüttüm. Madem o beni taklit ediyordu bende onu taklit ederdim.

Adım atmadan olduğu yerde durmasıyla onun bana yaptığı gibi kalçasına vurduğumda bir an neye uğradığını şaşırıp ikilemle bana döndüğünde kahkaha attım, artık yanaklarımdaki tatlı sızlama acıya dönüşmüştü.

"Namusumu kirlettin, evlenmemiz lazım." bir an dediği cümleyle hevesle tekrar onun önüne geçtim.

"Sen az önce düğünümüz olacak dedin." aklıma cilveden yenice gelen asıl heyecanımı dile getirdiğimde bana dönüp gözlerimin içine derince baktı.

"Düğünümüzden önce olacaklarda var." yavaş adımlarla bana yaklaşıp yine belimi iki yandan kavrayıp hafifçe kendine çektiğinde kafamı kaldırıp kaşlarımı çatıp kurduğu cümleyi sorguladım. Düğünden önce olacaklar neydi? Ağa olmuştu işte.

"Neymiş olacaklar?" kendi kendime zihnimden düşünmeyi bırakıp sorumu dile getirdiğimde dudaklarını yalayıp biraz daha eğildi.

"İntikam yeminlerimizi unuttun mu?" kısık sesle bir başkasının duymasından çekinirmiş gibi dudaklarını kulağıma yaklaştırıp konuştuğunda karşımdaki adam sanki filmin içinden fırlamış kötü adam gibi duruyordu.

"Fatma Hanım'ı kırbaçlayacak mıyız?" aynı onun gibi sessizce kulağına doğru konuşup gözlerimi kıstığımda bir anda kafasını geri çekip değişik bir yüz ifadesiyle bana baktı.

"Sen ne biçim şeyler düşünüyorsun?" yaptığı yüz tipinden dolayı gülüşümü tutamazken hemen toparlanıp düşüncelerimin birbirine karıştığını fark edip kafamı iki yana salladım.

"Bir şey düşünmüyorum Aziz, düşüncelerim birbirine girdi. Yani Fatma Hanım'ı teslim edecek miyiz diyecektim." hızlı hızlı konuştuğumda kaşlarını muzipçe çatarken dudağının kenarını kıvırdı.

"Sen o düşünceleri benimle mi kuruyorsun?" gözlerimi büyütüp kolları arasında üzerime yürüyen adamla kafamı iki yana salladım.

"Vücudumdan pis düşüncelerini çek hemen." yüzündeki müzip ifadeyi sürdürmeye devam ederken kahkaha attım.

Tamam onunla ilgili yapacağım bazı şeyler düşünüyordum ama yine çenemin bağını tutamamış aklımdakileri yine dilime vurmuştum ama bu kesinlikle yanlış bir konuşmanın içinde yanlış bir anda olmuştu.

"Hayır Aziz, sadece  şey..."

"Ne?" adım adım beraber geri gidiyorduk. Gözlerimi odanın her bir santiminde gezdirip alt dudağımı dişlerken elimi kollarına atıp aşağı doğru ittirerek beni bırakmasını istiyordum ama o kıvırdığı dudağının kenarıyla üzerime geliyordu.

"Aziz..."

"Efendim sevgilim." adımlarım olduğu yerde dururken odanın her yerinde gezdirdiğim bakışlarımı Aziz'e çevirdim. Az önce gerilen yüzüme şimdi yavaşça bir tebessüm yayılmaya başladığında derin bir nefes alıp gözlerinin içine bakmaya devam ettim.

"Sevgilim mi?" mayışmış ve şaşkınlığın karıştığı ses tonumla heyecandan kasılan yüreğimi göz ardı ederken kaşlarımı kaldırıp sorduğumda gözlerini önce dudaklarıma sonra gözlerime çevirdi.

"Sevgilim değil misin?"

"Ya Aziz." istemsizce incelttiğim sesimle cilveyle kollarımı boynuna doladığımda ellerini birden belimden çekip benim boşluğa düşmememi sağladığında boynuna doladığım kollarımı çözüp bıraktı.

"Evlenmeden olmaz." kurduğu cümleyle dumura düştüğümde alık alık suratına bakıyordum, ne demek evlenmeden olmazdı. Yine beni taklit ediyor, beni kendi silahımla vuruyordu.

Önümde duran adamın yakalarından tutup kendime çekerken geri geri adım ata ata geldiğimiz yatağa aynı odaya ilk girdiğimde heyecanla kendimi attığım gibi atıp sırt üstü düşerken Aziz'de üzerime düşmüştü.

Kollarını kafamın iki yanında yatağa dayadığında, üzerime tamamen düşmeden havada dururken gözlerimi dudaklarına çıkarıp alt dudağımı dişledim.

"Sen neymişsin böyle." gülerek dudaklarıma doğru fısıldadığında dudaklarımı yaladım. Dilim kendi dudağımı yalamamla onunda dudaklarına değdiğinde hemen içime çekip dudaklarımı bastırdım, çünkü Aziz sert ve kısa bir soluk vermişti.

Daha fazla konuşmaya fırsat kalmadan dudaklarını dudaklarımın üzerinde masumluğu bir yana bırakırken alt dudağımı sertçe kavradığında içime nefes dahi çekemiyordum.

"Aziz." dudaklarımdan çok kısa anlık ayrılmasıyla adı istemsizce iki dudağımın arasından döküldüğünde elinin birini belime indirip kendine sertçe çektiğinde belimin havalanmasıyla elimi omuzlarına çıkarıp tutundum.

Bu adam beni heyecanlandırıyordu.

Vücudunu bana  bastırıp bırakırken bitişik şekilde üzerime bedenini bıraktı. Dudaklarını dudaklarımın üzerinden çekip yanağıma ordanda ufak ufak öpücüklerle boynuma ilerlediğinde kafasını hafif geri çekip öpmesinden dolayı ıslanan dudaklarıma baktı.

Saçları alnından aşağıya düşmüş sallanırken serseri bir görüntü suruyordu. Dudaklarımdaki bakışını kesip boynuma yöneldiğinde havalanan göğsümle bir elini belimden çekip omuzna koyduğum elimin üzerine koyup çektiğinde.

Dudaklarını boynumda dolandırıp izlediği yolu tekrar izleyerek dudaklarıma çıktı. Elini bileğimin üzerinde gezdirip parmaklarımızı birbirine kenetlediğinde heyecanla dudaklarına doğru titrek bir nefes verdim.


Kulaklarıma dolan kapı vurulma sesiyle panikle kafamı olabildiğince geri çektiğimde bakışlarımı kapıya çevirdim. Aziz hiç umursamamış gibi kımıldamamıştı bile, halbuki kapı kilitli değildi!

"Abi içeride misin?"

"Ordan söyle Ömer." çalan kapının ardından Ömer'in sesi geldiğinde Aziz umursamadan konuşmuştu ve gözleri hâlâ dudaklarımdayken kaşları bölünmenin verdiği huzursuzlukla çatıldı.

"Seni çağırıyorlar."

"Tamam."

Birkaç saniye dışarıdan ses gelmemesinden dolayı dudaklarını tekrar dudaklarımın üzerine kapacakken çok hafif hissettiğim baskıyla Aziz çenesini sıkıp tekrar yüzlerimiz arasında santimler bırakacak kadar üzerimden kalktı.

"Şiyan Ağa çağırıyor."

"Tamam Ömer geleceğim dedim." ona olan sinirini sertçe alt dudağımı dişlerinin arasına almasıyla bana ödettiğinde hafif kaşlarımı çatıp, beni zevkin içine çekişine izin verdim.

Belimde gezdirdiği elini bacağımın üstünden gezdirip dizimi kendine çekmesiyle sol dizimi bükerken elini kalçama doğru yavaşça kaydırdığında parmaklarının izlediği yol sıcaktan cayır cayır yanıyordu. Titrek nefeslerimi ve heyecandan havalanan göğsümü vücuduna istemsizce değdirdim.

Bacağını iki bacağım arasına sokup kendime doğru çekiğim bacağımı yana doğru yatırdığına parmaklarını kalçamdan iç bacağımda doğru yavaş ve tahrik edici şekilde kaydırdığında onun bana yaptığını yapıp alt dudağını dişlerimin arasına aldım.

"Abi." tekrar tıklatılan kapıyla dudaklarımdan sertçe ayrılıp sinirden histerik bir gülüş sunarken dilini üst dişlerinde gezdirip sinirle kapattığı gözlerini araladı.

"Ben şunu halledip geleyim." sinirinin belli olduğu sesiyle konuşurken üzerimden kalkacakken parmaklarının tersiyle bacaklarımın arasına bilinçli bir şekilde öylesine dokunurmuş gibi elini sürtüp ayağa kalktı.

Yaptığı hareketle vücudum parmaklarının kadınlığıma değmesiyle tirediğinde bacaklarımı büküp elimi kasıklarıma bastırırken oturur pozisyona geçtim.

Bu halime yamuk bir gülüş sunarken arkasını dönüp bel kısmından hafif çıkan gömleğini kemerinin içine koyduğunda sert adımlarla kapıya gidip bir anda açtı.

"Ne var lan." Ömer elini havada yumruk yapmışken Aziz eline vurup kafasını kolunun arasına sıkıştırarak odaya olan görüş açısını kapatıp sonrada tamamen kapıyı kapattı.

Oturduğum yerden titreyen ve halsizleşen bacaklarıma bakıp Aziz'in yaptığı hareketi istemsizce düşündüğümde alt dudağımı ısırıp gözlerim yukarıya kayarken kapandı.

Bir anda kendi kendime gülemeye başladığımda alt dudağımı serbest bırakıp deli gibi atan kalbime elimi koydum. Aziz'in elleri vücudumda gezmişti, Aziz'in eli...

Yataktan kalkıp deli gibi gülüp yerimde sıçrarken çalınan kapıyla bir hemen düz bir duruşa geçip gülüşümü kesip boğazımı temizledim.

"Suna, gelebilir miyim?" Zelal'in sesini duymamla rahat nefes verirken elimi göğsümün üzerine koyup derin bir nefes verip kapıya gittim. Yinede yüzümdeki gülümsemeyi silemiyordum.

Kapıyı açıp bekleyen kadına baktığımda anında güzel bir gülümseme sundu.

"Hadi gel yukarıdan çağırdılar seni." kolunu uzattığında kaşlarımı çatıp kapıyı arkamdan örterken koluma girmesiyle koridorda yürümeye başladık.

"Kim çağırdı? Ben ne yapacağım orda?"

"Merak etme onlar gözleriyle yiyecekler zaten seni, kem gözlüler. Dur kız bir okuyayımda öyle çık." kolumdan çekiştirip durdumasıyla dudaklarını kımıldatıp içinden bir şeyler okumaya başladıktan sonra yüzüme üflediğinde göz devirip gülümsedim.

"Elemtere fiş, kem gözlere şiş." yüzüme sahte bir şekilde tükürdüğünde istemsizce gözlerimi kapatmıştım.

Avluya girip kenardan merdivenlere yöneldiğimizde gözlerimi etrafta gezdirip Şiyan Ağa'ya çevirdim, yanında başka ağalarla konuşuyordu ama Aziz yoktu.

Kaşlarımı çatıp Zelal'le bir merdivenleri çıkmaya başladığımızda hâlâ etrafa bakınıyor hem Aziz'i hemde bizimkilerden birini arıyordum ama gözüm hiç birini bulamamıştı.

"Hanım Ağa geldi." Zelal yüksek sesle gülerek konuştuğunda gözlerimi avludan çevirip büyük balkona baktığımda gözlerimi saliselik büyütüp hemen hafif bir boğaz temizlemeyle normal tuttum, aşağıdaki adamlardan daha çok kadın vardı.

Dip dibe oturup kendi aralarında konuşmalarını keserken herkes bakışlarını bana çevirmişti. Gerginlik ile Zelal'in koluna daha çok yaklaştığımda koluna girdiğim kadının beni yönlendirmesi ile ortada oturan hafif kilolu ve yaşlı kadına yaklaştık.

"Bu Hatice Ana, Şiyan Ağa'nın eşi." Zelal'in kısa tanıtımı ile tebessüm edip koyu yeşil şal takan kadının eline uzanıp anlıma koyduğumda tebessümle kafasını salladı.

"Bahtında, geleceğinde inşAllah senin gibi güzel olur kızım." elimin üzerine elini koyup iki kez hafifçe vurduğunda tebessüm edip bir adım geri çekildim.

Sırasıyla tüm kadınları gezerken Zelal'de arada bazı sevmediği kadınlara sessizce laf vuruyor bazılarından da uzak durmam için uyarıyordu.

"Bu da Selma abla, nerde dedikodu var hepsi bunda bulunur. Aman deyim ağzından bir laf kaçırma kendisi cevaplamadan iki köy ötede haberin yayılır." kadına yaklaşırken dudaklarını hafif kımıldatarak tebessümle konuşuyordu.

Kaşlarımı istemsizce hafif çatsamda yüzümü toparlayıp tebessümle yanına vardığımız kadının eline uzanacaktım ama hemen ayağa kalkıp yanaklarını yanaklarıma değdirerek tokalaştı.

"İşte bu da Selam ablamız Suna, herkes çok sever cana yakın bir kadındır." gülerek kadının koluna vurarak konuştuğunda gözlerimi büyütüp Zelal'e döndüm, ondan hızlısı mezardaydı.

Geri çekilip edepten ve saygıdan dolayı istemeye istemeye Fatma Hanım'ın yanına oturduğumuzda yüzüme dahi bakmıyordu, bu yüzden araya Zelal'i oturtmuştum.

"Kız gelin senin abin Karan, berdeli senin yüzüne bozmuş?" Zelal'in dedikoducu diye söylediği kadın oturduğu yerden biraz öne çıkarak bana sorduğunda birde kısık sesle konuşuyordu.

İstemsizce yaptığı hareketten dolayı yüzümü elimde olmadan buruştururken hemen toparlanıp tebessümümü sundum.

"Berdel bozulsaydı, benim burda ne işim olurdu Selma abla?" kadın konuyu uzatmaya başladığında devamında sessiz kalıp gerisini Zelal'e bırakmıştım.

Zelal hiç çekinmeden çirkefliğini ortaya koyup kadına peşin cevaplar verirken arada kullandığı kelimelerden dolayı kahkaha atmamak için dudaklarımı içten içe dişliyordum, Zelal kadından beterdi.

Uzun süre geçen her kafadan ayrı ses çıkan curcunanın sonunda tebessüm etmekten içim baygınlık geçiriyordu. Bir ara artık konu Selma ablanın sorusuyla Fatma Hanım'a demediğim laflara geldiğinde kaşlarımı çatıp Fatma Hanım'a dönmüştüm ama o yüzüme bakmıyordu.

Bakacak yüzü yoktu gerçi unutmuştum.

Güya Aziz, ağa olduğunda onları evden kovacakmışta bunları benim gazlamam sonucu yapacakmış. Pes dediğim konuyla gözlerimi büyütüp vücudumu sinir kaplamaması için çabalıyordum, yaptıkları yetmemiş birde üstümüze kuru iftiralar atmaya başlamıştı.

"Hah, geldi Sultan Karı." geldiğimden beri hiç susmayan kadın bir kez daha seslice konuştuğunda ortamda yine sesler durulmuştu. Bakışlarımı merdivenden çıkan kadına ve arkasından gelen iki genç kıza çevirdim. Ben ve Zelal gibiydiler.

Aynı benim gibi yapıp ilk önce annesi olduğunu düşündüğüm kadınla bir gidip Hatice Ana'nın elinden öpmüş sonrada sırasıyla herkesi öptükten sonra Fatma Hanım'ın yanına gelmeleriyle bir Zelal'in memnunsuz bir ifade ile kalkmasıyla bende kalkıp tebessümle Fatma Hanım'la konuşan kadına bakmaya devam ettim.

Biraz daha uzun konuşmadan sonra Zelal'e sarıldıklarında bir adım öne çıkıp elini öpmek için kendi elimi uzattığımda kadının gözlerindeki ifade karşımda Fatma Hanım duruyormuş gibi andırmıştı, kibirle bakıyordu.

"Güzel gelinim." kaşlarımı çatıp elini öptüğüm  kadın geriye çıktığında bakışlarımı gururla önünde kıza konuşan Fatma Hanım'a çevirdim, kıza güzel gelinim diye seslenmişti.

Zelal göz devirip mumnunsuz bir şekilde ellerini göğsünde birleştirip konuşan ikiliye çevirdiğinde koluna kolumla kimseye çaktırmadan vurup dikkatini bana vermesini sağladım.

"Leyla'nın yerine Ali abime alacağı kız." kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdığımda bir kadın olduğu halde nasıl böyle bir duruma sevindiğini anlamaya çabalıyordum. Her şeyden önce evlenmek için umutlandığı adamın, yıllardır kendine hizmet eden eşini dövdüğunü nasıl unutupta hâlâ hevesle gelin olacağına sevinebiliyordu.

Kaşlarımı çatıp aynı Zelal gibi karşımdaki kadınalara bakmaya başladığımda arkadaki diğer genç kız bakışlarını balkondan aşağı gönderiyordu. Merakıma yenik düşüp neye böyle hevesli ve utangaç şekilde baktığına meraklanıp bakışlarını takip ettiğimde gördüğüm görüntü ile kaşlarımı çatarak kıza döndüm.

Baktığı yerde Aziz, arkadaşları olduğunu düşündüğüm kendi yaş grubundan adamlarla konuşuyordu.

Sert bir soluğun ardından Süheyla'dan sonra birde bu kızla uğraşmamak için önlemimi önceden alacaktım.

"Ben Suna, Aziz Ahkanoğlu'nun eşiyim." onların bize dönmesine fırsat vermeden dik tuttuğum çenemle kızın görüş açısını kestiğimde elimi uzattım, görüntüsünün kesilmesinden dolayı memnunsuz bir ifadeye bürünüp bakışlarını bana çevirdi.

Dudaklarına yamuk bir gülüş ekleyip elindeki küçük çantayı diğer eline aldığında elimi tuttu, aynı benim gibi başını dikleştirmişti.

"Bende Sedef, Aziz Ahkanoğlu'nun beşik kertmesi ve gelecekteki eşiyim."

Hadi len ordan!

Continue Reading

You'll Also Like

377K 6.5K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
3.3M 122K 68
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
1.5M 67.8K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
708K 23.3K 36
Demirel aşiretinin tek kızı... Mardin'in en köklü aşiretinin gelecekteki ağası... İnşirah Demirel herkesin dilinde olan bir kızdı. Güzelliği, edebi...