BERDEL

By TugbaKpplnn

5.5M 303K 50K

Berdel sonucu yatalak bir Ağanın eşi olacaktım... Ama nedenlerde boğulacağım bir sır dünyasına gireceğimi ner... More

1. BÖLÜM -BERDEL'E KARAR-
2. Bölüm -Ezilmeye Başlamak-
3. Bölüm -Kibir-
4. Bölüm -Ağır Sözler-
5. Bölüm -Gizli Saklı İşler-
6. Bölüm -Emanetin Acısı-
7. Bölüm -Bazı Gerçekler-
8. Bölüm -Geçmişten Kareler-
9. Bölüm -Ufak Temas-
10. Bölüm -Tatlı Heyecanlar-
11. Bölüm -Karışık Duygular-
12. Bölüm -Mutluluk ve Rezillik-
13. Bölüm -Acı Kâbus-
14. Bölüm -Çelişki-
15. Bölüm -Üç Maymun Benlik Değil-
16. Bölüm -Çöp Çatanlık-
17. Bölüm -Akıl Almaz Gerçek-
18. Bölüm -Utanç-
19. Bölüm -Mucize-
20. Bölüm -Huzursuzluk-
21. Bölüm -Gönlüm Senden Razı-
22. Bölüm -Heyecan-
23. Bölüm -Acı-
24. Bölüm -Kader Ve Şans
26. Bölüm -Lunapark-
27. Bölüm -Uğurlamak-
28. Bölüm -Rapunzel-
29. Bölüm -Son-
30. Bölüm -Karar; Aziz Ahkanoğlu-
31. Bölüm -Dumur Olmak-
32. Bölüm -Biz Kazandık-
33. Bölüm -Şehvet-
34. Bölüm -Şehvet 2-
35. Bölüm Sürprizler
36. Bölüm -Umut ve Mucize-
37. Bölüm -Hazırlık-
38. Bölüm -Ölümle Burun Buruna-
39. Bölüm -Kötüden İyiye Güzel Anlar-
40. Bölüm -Bir Yaramazlık Meselesi-
41. Bölüm -Oyun-
42. Bölüm -Sevinç-
43. Bölüm -Duygusal Aziz-
44. Bölüm -Huysuz Duygular-
45. Bölüm -Curcuna-
46. Bölüm FİNAL -Sonsuz Tebessüm-

25. Bölüm -Deliymişim-

117K 7.5K 589
By TugbaKpplnn

Dedim bölüme spoi ile başlayayım :) üç dört bölüm sonrası  Aziz'in ağzından bir bölüm okuyacağız :))


Umut, beni yaşatan tek şeydi.

İmkansızlıklarımıda her zaman umutlara bağlardım, kaybetsem bile nefes aldığım sürece umutlu kalır imkansız denilen her şeyi gerçekleştirirdim.

Benim için imkansız kelimesi, tersine gittiğim bir kelimeydi. Bir çocuğa dur dedikçe daha çok hareketlenmesi gibi, olur dedikçe olmaz demeleri gibi... imkansız benim için mutlaka gerçekleştireceğim bir şeydi. Ve böyle olduğum içinde çok mutluydum.

Arabadan inip Aziz'in olduğu tarafa geçerken Ömer benden önce ulaşarak kapıyı açmıştı.

"İçeride araba vardır." dediğimde Ömer o yana ilerlemeye başlamasıyla kafamı kaldırıp etrafımdaki büyük binalara bakarken hayran olmuş gözlerimi saklayamıyordum.

Dün gece çıktığımız yola ikindi saatleri arasında gelmişik ve İstanbul'un görkemli binarları beni heyeceanlandırıyordu. Buralarda Aziz ile gezmek için can atıyordum.

Herhangi bir otele dahi gitmeden olduğumuz gibi Levent Bey'in kliniğine gelmiştik.

Tekerlek sesinden çıkan tıkırtılar ile yarı uykulu duran adamın yüzüne bakıp geri çekildim. Benim için uyumamıştı ama daha fazla direnmesine gerek kalmadan ben uyanık kalmıştım ve buraya gelirkenki son yarım saatlik uykusuyla duruyordu.

Arabayı tutup abim ve Ömer'e yardımcı olurken Aziz'i üç deyip kaldırdıklarından sonra arabaya yerdiler.

"Burdan yürüyerek çıkacağız." arabanın arkasında onu iteklemeye başlamadan önce kulağına eğilip konuştuğumda dudağının kenarını kıvırıp tepki verdi ama konuşmamıştı.

O videoyu izledikten sonra geçen dakikalarımızın ardından durgunlaşmıştı ve aklında binlerce düşüncenin geçtiğini hatta kendini hâlâ yetersiz görmenin verdiği mutsuzluk olduğunu düşünüyordum.

Çok fazla üzerine gitmeden onun moralini yerine gelmesi için çabalamış, komik ve abimlerden gizli bolca kaçamak yapmıştım ama yinede Aziz'in yüzünün genişçe gülümesemesine sebep olamamıştım.

Abim benim yerime geçip arabayı itmeye başladığında omuzumdan düşmek üzere olan çantamın askısını düzenleyip resmen seke seke büyük sürgülü kapıdan içeriye girmiştim.

Aziz'den önde olmamdan dolayı Aziz'in gözleri üzerimden ayrılmıyor farklı bakışlarla bakıyordu bana. Üzerindeki mutsuzluğun benide etkilemesine izin vermeyecektim. Hatta o mutsuzluktan onu çekip alacaktım.

Danışma masasına yürüdüğümüzda ferah gelen koku ve sessizliğin hâkim olduğu koridora bakınıp danışmaya yaklaştım.

"Merhaba, Levent Bey ile görüşecektim. Suna ve Aziz Ahkanoğlu." kadın tebessüm ile beklememi söyledikten sonra gecen iki dakikalık telefon görüşmesinin ardından arkamızda bir yere bakıp orayı gösterdi.

"Şöyle oturun, Levent Bey birazdan burada olacak." kafa sallarak tebessümle geri çekilip koltuklara otururken hevesle alt dudağımı ısırarak gözlerimi etrafta gezdirdim.

"Aziz burası çok güzel." bakışlarımı pencereden dışarı uzatıp kafamı cama yaklaştırarak yanımızdaki binanın yüksekliğine bakarken oda benimle bir eğilip bakmıştı.

"Beraber gezeriz değil mi?" hevesli çıkan sesime bakıp gözlerini gözlerim ve dudaklarımın arasında saniyelerce gezdirip kafasını sallayarak onayladı.

"Gelirken dönme dolapta gördüm. Çok uzaktaydı ama gördüm, orayada gidelim mi?" şımarıkça konuşmama bakıp kafasını iki yana sallarken gülerek onayladı. Ben bu adama fazlasıyla aşıktım. Daha fazla konuşmamış ben etrafa hayran dolu bakışlarımı gönderirken Aziz beni izlemişti.

Levent Bey gelir gelmez beklemeden adımızı söyleyerek ona ulaşmamızı istemişi ve şu an burada olmanın mutluluğu içimi kıpır kıpır ediyordu. Levent Bey'in bize geldiği karavan tarzı olan araçtan daha kapsamlı bir yerdi ve Aziz için elinden gelenin fazlasını yapacağını umuyordum.

"Aziz neden mutsuzsun?" ses tonum ve heyecanım Aziz'in durgun duruşuyla değişirken yorgunca gözlerini kapatıp yarım saniye bekledikten sonra açmıştı.

"Yor-gunum." dedi ama bu dediği içime sinmiyordu. Bir şeyi vardı ya da ben abartıyor aklıma olmayacak düşünceleri getiriyordum bilmiyordum ama bildiğim tek şey Aziz'in gerçekten farklı olduğuydu.

"Hoş geldiniz." abimlerle bir hepimiz ayaklandıktan sonra biraz ayak üstü sohbetin ardından asansöre ilerleyerek biraz beklemiş ve daha sonrasında odasına geçmiştik. Önce abimin ve Ömer'in oturmasına izin verip Aziz'in yanına fazladan sandalye çekerek oraya oturdum.

"Aslında direkt konuya girmek istiyorum çünkü güzel gelişmeler var." adamın yüzündeki aşırı mutlu tepki ile gözleri önce Aziz'e sonra bizlere döndüğünde yüzümde anlık oluşan geniş gülümseme ile Aziz'e döndüm. Çoktan bakışlarını bana çevirmiş tepkime bakıyordu.

"İlaçların resimlerini almak daha iyi araştırma yapmama ve diğer doktor arkadaşlarla çözüm yolu bulmamıza neden oldu. Eğer sizin içinde uygunsa bir haftalık tedavi ve egzersiz planı oluşurdum. Bu süreçler içerisinde sizi kliniğimizde ağırlayacağız. İlaç tedavisi ve günde beş saat olacak bir egzersiz olacak."

Gözlerimi büyüttüğümde adam bu şaşkın halime bakıl gülümesdi ve konuşmaya devam etti.

"Beş saat fazla gibi gelmiş olabilir ama Aziz Bey'i en az dört günde iki ya da üç adım atacak dereceye getireceğiz." gözlerimi olabildiğince çok daha fazla büyüttüğümda Aziz'e döndüm.

O da kaşlarını çatmış doktorun dediğine şaşırırken bakışlarını bana çevirdi ikimizde istemsizce yüz ifadelerimize bakıp güldüğümüzde elinin içini açmasıyla avucunun içine elimi bıraktım.

"Tedavi ve egzersiz programımızda hiçbir aksilik çıkmadan tamamlamamız halinde bir hafta sonra size bahsettiğim ameliyatı gerçekleştireceğiz." gözlerimi adamın konuşması bitmesine yakın boğazını temizmeyen adama çevirdim.

"Peki ameliyat sonucu değişecek mi yani dediniz ya hiç yürüyemeyebilir?" Ömer'in oldukça değişik bulduğum ses tonu ile konuştuğunda merakla doktora döndüm.

"Bu ihtimal hâlâ var, ama bir hafta içerisinde bunu tamamen en aşağı olasılığa çekmek için elimden gelenin fazlasını yapacağım." kendine güvenen ses tonu benide kendine inandırdığında hevesle Aziz'e döndüm.

Gözleri hâlâ üzerimdeydi ama bunu bu sefer sorun etmeden baş parmağımla çenesinin kenarını tutup okşadım, Aziz benim umudumdu.

Bir saatlik daha geçireceğimiz süreçler, ilaç tedavilerinin ardından oldukça fazla muhabbet ile Aziz'den tahliller alınmıştı ve şu an kalacağımız odaya doğru ilerliyorduk.

Odalarda hastanın yanında sadece bir kişi kalabiliyordu ama durumumuzu anlattıktan sonra boş bir odayı Ömer için ayarlamışlardı. Tabi Ömer ile birkikte abimde kalacaktı. Otel tutacağıyla ilgili laflar etsede Levent Bey burada kalabileceğini söylemişti.

"Burası odanız, banyo ve bu köşede ufak bir mutfak kısmımız var. Duvardaki yeşil düğme herhangi bir problem olduğunda basarsanız sizin için görevlendirilen hemşirelerimizden birisi gelecek. Yanındaki kırmızı düğme ise acil durumlarda basmanız için." hemşire kadın her şeyi tek tek gezerek anlatmıştı.

Daha sonra abim ve Ömer, kadınla birlikte odadan çıkarak hem kendi kalacakları odayı ayarlayacak hemde yarım saat sonra tekrar Yavuz abinin çalıştığı hastaneye geçecektik.

Erken saatte gelmemizi söylemiş ama denilen saatte gidemeyeceğimiz için sonraya çekmişlerdi, yani yarım saat sonrasına.

Kapıyı kapatıp odayı inceleyen adamın arkasından geçip sürdükten sonra koltuğa oturup kendime doğru çektim. Dizlerimiz birbirine değiyordu.

"Anlat bakalım, neden mutsuzsun?" tek gözümü kırparak konuşmamla burukça gülümsedi.

"Yorgun-um."

"Aziz başka bir şey var gibi duruyorsun, anlat." derince soluk verirken kafasını geriye atıp gözlerini kapattı.

"Yorgun-um Su-na." dedi yeniden ama bıkkın bir konuşmaydı. Dudaklarımın iki yana gerilmesine izin verirken alt dudağımı ısırıp ayağa kalktım. Kımıldamadan gözlerini açtığında elimi yavaşça yakasına atıp çekiştirdiğimde arabasıyla bir onu biraz geriye itip kucağına gözlerinin içine bakarak oturdum.

"Yorgunluğunu almamı ister misin?" kısık sesimle dudaklarına bakarak konuştuğumda geriye attığı kafasını kaldırıp bana yaklaştığında bir anda canlanıp dudaklarımdan gözlerini çekmeyen adama baktım.

Isırdığım alt dudağımı yavaşça gözlerinin içine derince bakarak serbest bıraktığımda kendi dudağını yalamıştı.

"Alsa-na." o da kısık sesi ile konuştuğunda yerimden kalkıp arkasına geçerek ellerimi omuzlarına çıkardım. Anında kucağından kalkmamdan dolayı kaşlarını çatıp bana baktığında yüzümdeki sinsi gülüşümü tutamadan dudaklarımı yaladım.

"Masaj yapacaktım Aziz." anbean yüzü düşen adamla kahkaha attığımda ellerimi omuzlarından ittirip olduğu yerde döndüğünde tam önümde durdu.

"Ben-ce üzerinzde iç ça-maşır-ların-da yokken şan-sını zorla-ma." kaşlarını kaldırıp meydan okurcasına gözlerini göğüslerime indirdiğinde ne dediğini beynimde idrak ettikten sonra göğüslerimi kapattım.

"Sapık adam."

"Kocam-ım ben sen-in." arkamı dönüp poşeti elime alırken banyoya girdim. Dün gece kapıya polisler geldiğinde geceliğimin üzerinden kıyafet giymiştim ve iç çamaşırım yoktu.

Gelirken Aziz'e alt bezi almak için bir markete durduğumuzda yan mağazada da kadın giyim olmasından dolayı üzerime uygun bir kaç parça almıştım.

İçeriden Aziz'in sesi geliyordu ama pek fazla kulak asmadan kıyafetleri ve içimdeki geceliği çıkarıp normal iç giyimimi giydikten sonra temiz kıyafetlerimide üzerime geçirdim.

"Yakışık-lısın Az-iz. Senin gibi bir a-damla ev-liyken nasıl ma-sum düşün-celerim olsun Az-iz." odaya girer girmez benim taklitimi yapan adama ağzım açık şok içinde bakakaldım, bu halime bakıp kahkaha atmıştı.

"Sen neye dönüştün böyle." ağır adımlarla poşeti dolaba yerleştirip ona döndüğümde hâlâ gülüyordu.

"Güzelsin Suna, sensiz yapamam Suna, hayatımın anlamısın Suna."

"Yuh!" dedi benim kendi kendime onu taklit ederek konuşmalarıma verdiği tepki ile sesi bir anlık kalınlaşan adama döndüm. Aziz'in içinden farklı biri mi çıkıyordu yoksa bana mı öyle geliyordu?

"Abi." kapı tıklatılıp ses gelirken kapıya doğru adımlayıp işaret parmağımı salladım.

"Sen az değilsin sen." kafasını geriye atıp güldüğünda kapıyı açtım. Ömer gelmişti, içeriye girmeden gideceğimize dair bilgi verip kısa sürede klinikten çıkarak arabanın önünde bekleyen abimin yanına ulaştık.

Yola çıktığımızda İstanbul'da kayboluruz diye bir yer belirlemişik ve Yavuz abi ile orada buluştuktan sonra hastaneye gidiyorduk.

Klinikteki odada biraz birbirimizle uğraşmamız Aziz'in kaybolan modunu yerine tekrar getirmişti. Bunuda bana bakıp bakıp gülmesinden anlıyordum. Çok düşünmeme gerek kalmadan modunun düşüklüğünü istediği ilgiyi alamamasından dolayı olduğunu anlamıştım.

İlgi delisi bir adamdı.

Hastanenin otoparkına girdiğimiz anda hevesle Aziz'e döndüm.

"Birazdan tamamen özgür olacaksın." gülüşüme tebessümle cevap verirken elimin üzerine elini yerleştirip baş parmağı ile okşamaya başladı.

Klinikten aldığımız daha doğrusu bize verdikleri arabayı çıkarırken heyecanımdan yerimde kıpırdamadan duramıyordum, bu durumda Aziz'i heyecana sürüklüyordu. Sabahtan bu yana olan mutsuzluğu yerini onun kucağına otumamla mutluluğa bırakması beni dahada mutlu ve kıpır kıpır etmişti. Tabi arada Aziz'e yaptığım cilveninde hatrı vardı.

Yavuz abinin yönlendirmesi ile üst kata çıkıp bir odanın önün geldiğimizde içeriye beş doktor girmişti ve en sonunda Aziz'i de tek başına içeriye aldıklarında oturduğum sandalyede dizlerimi titretiyordum. Neredeyse on dakika olmuştu ve hâlâ çıkmıyorlardı.

"Yeter güzelim, sallama dizini."

"Geriliyorum." dedim çok kısa bakışlarımı abime çevirmeden. Stresten ve gerginlikten tırnağımın yanındaki küçük havaya kalkan et parçalarını ısırıyordum ama bazıları derin gidiyor canımı acıtıyordu.

"O kadını ne zaman içeri alacaklar?" abim Ömer'e yönelik konuştuğunda dizlerimi titretmeyi bırakıp bende ona döndüm. Ayakta duvara yaslanmış, kafasını yine yere eğmişti bu hali tıpkı konaktaki ilk haftalarımızı anımsatmıştı bana.

"Abim yalvartmadan olmaz dedi. Büyük ihtimal kafasında planı var." çok hafif kaldırdığı başı ile konuşup tekrar eğdi kafasını.

"Ne planı vardır sence?"

"Bir kez Suna'ya yalvarttıracağım dedi. O kadın içeriyede girse abim onu Suna'nın ayaklarına kapandırır." yerimde dikleşirken Aziz'in böylesine güçlü olması beni gururlandırıyordu.

"Aziz'e noldu bugün çok durgundu." abim,  Ömer'in dediklerine kafa sallayıp çok kısa sessizliği girdiğine bana dönerek konuşmuştu ama Ömer kafasını eğdiğinden dolayı kendine dediğini sanıp cevaplamaya geçmişti hemen.

"Hakan'ın sakat kalma durumu var eğer Aziz iyileşmeden olursa aşiretler toplanıp Gafurlar aşiretinin ağasını Ali diye seçecekler. Abim bunu ona kaptırmak istemiyor. Derdi de tasasıda bu." dediğinde bilmediğim detay ile dudaklarımın kenarını aşağıya büzüp kaşlarımı kaldırdım.

"İyi yapar." diye mırıldanan abimle kendimi geriye çekerek sırtımı yasladım. Demek bunu düşünüyordu sürekli, iyileşir ve ağa olamazsa diye.

"Aslında vasiyet üzerine abimin Ağa olmasına karar verildi ama dinleyen kim." omuzlarını silkerken duvardan ayrılan adam koridorda yavaş adımlarla yürümeye başladı.

Aziz iyileşince her şeyin üstesinden gelebileceğine inancım tamdı ama kendi bile bu kadar çok canını sıkacak kadar dert ediyorsa bununda altında bir nedenlerde boşulacağım sır olduğunu düşünmeye başlamıştım.

Evliliğimin ilk gününden beri sırların içerisinden nedenler arayıp duruyor bu durumdan Aziz'i ve kendimi korumaya çabalaıyordum ama dönüp dolaşıp tüm oklar bana dönüyordu.

Düşüncelerim birbirine girip sonunda beynimden dumanlar çıktığına inanacağım sırada karşımdaki kapının açılmasıyla ayağa kalktım.

Aziz'in yüzündeki geniş tebessüm ile çıkaması aşırı heveslendirmişti beni.

"De-liy-mişim ben." gülerek söylediği cümle ile hevesle yerimde kıpırdandım ama cümlenin beynimde yer edinmesi ile anladığımda donan yüzüm ile ona döndüm.

Bu halime ayrı bir kahkaha attığında elindeki kağıtı uzattı. Ömer benden önce davranıp açtığında hemen yanına geçtim.

Gözlerimi uzun yazıların altında bulunan kalın yazılı cümleye kaydığında yavaşça okudum.

"Yukarıda bilgileri olan Aziz Ahkanoğlu'nun hiçbir zihinsel engeli bulunmamaktadır."

"Yaa Aziz." hastanede olmamızı ve kimseyi umursamadam kucağına yan şekilde oturup kollarımı boynuna doladığımda çaktırmadan kokusunu içime çekiyordum.

"Sa-na deliy-mişim." kulağıma fısıldadığı kelimeler ile alt dudağımı utanarak ısırdığımda belime doladığı ellerini dahada sıklaştırdı.

Aziz bana deliydi.

Tamam şimdi uyuyabilirsiniz :)

Continue Reading

You'll Also Like

2.3K 605 23
Changbin üniversitenin müzik grubunun kaptanıdır. Jeongin ise onların okulda çalıştığı odanın yan tarafında kaptanlığını yaptığı amigo grubunu çalışt...
1.4M 45.2K 38
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
3.5M 5.3K 1
Evli miydim? Bundan benim niye haberim yoktu. En önemlisi kocam kimdi? Boşanmak için çıktığım yolculuk benim içinde sürprizlerle doluydu. Hiç hoş sür...
Haz By 🍀

Romance

285K 3.8K 18
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...