İskambil Maçası

By liyazma

1.6K 248 8

Kendi kumarhanemde gördüğüm o gri gözler hem de o kadar grilerki, sanki bulutlar; gibi ama bir saniye bulutla... More

1.Bulut Grisi
2.Küçük Kumar
3. Hastane
4. Yanlış anlaşılma
5. Yemek
6. Centilmenlik
7. Merak
8. Baskın
9. Tatlı ve Güzel Rüyalar
11. Şarkı
12. Sır
13. Fotoğraf
14. İlaç
15. Çiçek
16. Kahvaltı
17. Kral Tacı

10. Evcilik

36 13 0
By liyazma


Merhabaaa canlar.,

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur iyi okumalar..

---

Sabah uyandığımda telefonumu hâlâ elimde tuttuğumu fark ettim. Yataktan doğrulup esnedim ve yavaş adımlarla lavaboya gittim. Lavabonun kapısını açıp içeri girdim ve ihtiyaçlarımı giderip lavabodan çıktım, saçlarımı da ellerimle olabilecek en düzgün şekle soktum. Ama aklım da dönen tek bir şey vardı o da hediyeydi, insanın aklına o eşyayı ilk gördüğünde ben gelecektim.

Yüksek ihtimalle resim ile ilgili bir şeylerdi çünkü benim hakkımda bildiği sadece buydu. Telefonumu ve çantamı da alıp odadan çıktık, aşağı indiğimde kimsenin olmadığını gördüm. Bu aslında bir nevi işime gelmişti çünkü kimseyle inatlaşmadan evden çıkabilecek ve hediyeyi daha erken öğrenecektim.

bahçeye çıktım ve orada da güvenlik dışında kimse yoktu, hızlı adımlarla motosikletime yürüdüm ve hiç vakit kaybetmeden motosikletime binip hızlıca evden ayrıldım -çok şükür kimse beni durdurmaya çalışmadı- sabah eve varmam gece yaptığım yolculuktan daha kısa sürdü ve eve ulaştım. Tam evin içine hayvan gibi dalacakken güvenlik beni durdurdu.

"Laila Hanım bu paket dün gece size geldi, teslim etmek istedim." dedi gülümseyerek, ona başımı salladım ve elindeki kutuyu aldım "Teşekkürler ve günaydın," dedim ben de gülümseyerek. "Günaydın," dedi ve geri yerine döndü. Kutuyla eve girdim, yatak odama çıktım ve paketi yatağa bıraktım. Paket siyah, aşırı derecede zarif ve güzeldi. Üstünde de sim detaylı siyah bir kurdele vardı; tam açacakken telefonum çaldı. Telefonu elime aldım ve arayan kişiye baktım ne tesadüf abimdi. Telefonu açtım.

"Bir tarafıma güvenlik kamerası mı taktırttın yoksa müneccim misin?!" dedim hafiften sinirli bir sesle.

"Sabah sabah nereye defolup gittin!" dedi.

"O bilgi size ulaştırılmadı mı müneccim bey!" dedim.

"Laila benimle dalga geçmeyi kes!" dedi

"Her şeyimden haberin olmazsa ölmezsin!" dedim.

"Ben ölmem ama senin gibi bir asalak ölür!" dedi.

"Sensin asalak!" dedim.

"Neredesin?" dedi sesi bir anda daha sakin çıkmıştı.

"Evdeyim! Oldu mu?" dedim.

"Oldu," dedi.

"Kapatıyorum," dedim ve dememle birlikte o telefonu kapattı.

"Umarım neden sevgilim yok diye üzülüp, düşünmüyordur." dedim geveleyerek. Sonra pakete tekrar baktım, kurdeleyi tekrar elimle tuttum ve çektim. Kurdele hiç zorluk çıkartmadan açıldı ve yatağa düştü.

Siyah paketin kapağını da kaldırdım ve içinden ne beklediğim gibi bir tuval, fırça veya boya çıktı. İçinde çok güzel bir elbise vardı elbiseyi dikkatle kutusundan çıkardım ve şok içinde baktım. Elbise o kadar güzeldi ki! Daha güzelini önceden görmüş müydüm? Sanırım hayır.


"Elbise bizden daha mı güzel ki Laila?"

"Sevgili beynim benden daha mı güzel bilemem ama çok güzel olduğu kesin."

Göğüs kısmındaki kelebeğe ve fiyonga benzer detay beni benden almıştı zaten. Sonra kutunun içinde duran iki tane kağıt dikkatimi çekti, elbiseyi aşırı dikkatli bir şekilde yatağa koyup kutunun içinden kağıtları aldım.

Biri bir açılış davetiydi. "Alpaslan ailesinin açılışına davetlisiniz!" Yazan süslü bir kağıttı.

Öbür kağıtta ise Kenan'ın yazdığını düşündüğüm bir not vardı "Sizin gibi güzel bir hanımefendi acaba benimle bu davete katılmak ister mi?" Yazıyordu.

"Bu adam bize yürüyor mu bana mı öyle geldi Laila?"

"Sevgili beynim en azından gideri var."

"Laila hani sen Barana aşıktın."

"Öyle miymişim sevgili beynim?"

"Sadık kalma seviyeni seveyim."

"Ben de canım beynim ben de."

Elbise ve kağıtlara baktım, bir karar vermem lazımdı. Bu oğlan neredeyse 2 haftadır konuştuğu birini niye davet ediyordu ki? Başkasını bulamadı deseniz bulamaması imkansız, ilk görüşten bana aşık olmaz yani siz sizi hile yapmakla suçlayan birine aşık olur muydunuz? Aslında onu ilk gördüğümde de hafiften tanıdık gelmişti. Bir anda bir tane jeton düştü beynimin içine erkek kardeşi abimin gurubunun içindeydi ve mantıken bundan önce babası ve babam çalışıyordu.

"Buradan sizin nasıl tanıştığınızı da öğrenebilir miyiz Laila?"

"Babası ve babam arkadaşlarsa o sıra tanışmışızdır."

"Bu seni davet etmesi için yeterli bir neden mi Laila?"

"Değil mi sevgili beynim?"

"Senin beynin olmak çok zor Laila."

"Sevgili beynim çalışırsanız böyle olmaz."

Beyninden bile görüldü yiyen bir insan olduğum için telefonumu elime aldım ve görüldü yemeyeceğim birini arayacaktım ama ondan önce Kenan'a yazma kararı aldım.

Laila: Elbiseye nikah basabiliyor muyuz?

Yazıyor yazısını görünce kaşlarımı çattım bu çocukta sürekli çevrim içiydi.

Kuvars: Elbise ile değil ama hediye eden kişiyle basabiliyormuşsunuz ;)

"Yavşak."

"Sevgili beynim ben sevdim gibi bu oğlanı öyle demeseniz mi?"

"Senin seveceğin insandan ne bekliyorum ki ben zaten!"

"Ayıp değil mi ama sevgili beynim?"

"Değil Laila, hem de hiç değil."

Kuvars: Bu cevabı geliyor olarak mı algılamam lazım?

Laila: Hayır.

"Sen hödük o yavşak mükemmel bir ikili oldunuz Laila."

"Ayy çok teşekkür ederim sevgili beynim."

Laila: Yani daha karar vermedim.

Kuvars: O zaman kararınızı hızlı verin çünkü davete az bir zaman kaldı.

Kuvars: Ve ben sizinle gitmeyi çok isterim.

"Ben de sizinle yazsam mı sevgili beynim?"

"Yaz Laila yarın da nikahınızı kıyalım 9 ay sonra ilk çocuğunuzu kucağınıza alırsınız."

"Yazma desen yeterdi!"

Ondan sonra Emily'i aradım ve beni bekletmeden hemen telefonu açtı.

Emily en yakın arkadaşımdı ve ona tabii ki anlatacaktım.

"Emily acil benim eve gel!"

"Evlendin mi ne oldu?"

"Yok daha değil." dedim gülerek

"Dedim bir an Baran bekleyemeyip nikah mı bastı."

"Daha sevgili bile değiliz." dedim elbiseye bakmaya devam ederken.

"Olmazsınız da umarım." dedi tiksinir bir ses tonuyla.

"Onunla evleneceğine benimle evlen daha iyi." dedi sonra da.

"Abartıyorsun." dedim.

"Yakışıklı olsa bari neyse." dedi.

"Ben de dünya güzeli değilim sonuç olarak."

"Ondan daha iyisini bulman bir haftanı almaz." dedi.

"Neyse sen gel benim eve, çok acil bak!"

"Tamam 10 dakikaya oradayım," dedi ve telefonu kapattı ve dediği gibi 10 dakikaya geldi.

"Umarım Baran'ı öldürdüğünü söylemek için çağırmışsındır," dediğine gülerek göz devirdim. "Hayır," dedim ve onu kolundan tutup bahçedeki oturma alanına götürdüm. "Beni iyi dinle çünkü bana fikir vermesi gereken biri lazım." dediğim de başını salladı ve "Anlat," dedi. Ona kısaca Kenan'la tanışmamızı, buluşmamızı, mesajlaşmalarımızdan ve davetten bahsettim. "Şimdi gidiyim mi gitmeyeyim mi?"

"Git derdim ama tam Baran'la buluşmak için söz verdiğin güne denk geliyor," dedi. "Başına sonradan bela olmasın," dedi düşünceli bir sesle. "Aslında davetten sonraki gün onunla buluşacağım," dedim. "Ama davet yurtdışında dedin, davetten çıktığın gibi geri mi döneceksin," dediğin de başımı salladım ve "Evet," dedim. "Bence Baran'ı şimdiden arayıp siktir git de," dediğin de gözlerimi açarak ona baktım. "İyi de neden?" dedim.

"Çünkü ben onaylamıyorum." Dediğin de gözlerimi devirdim. "Aslın da ben senin çıktığın hiç bir erkeği onaylamıyorum Laila." Sesi düşünceli çıkmıştı. "Sana kalsa sonsuza kadar bekar kalmak en iyisi." Dedim gözlerimi kısarak. "Haksız mıyım ama?" Sesi tiz ve yüksek çıkmıştı, ona güldüm. "Azıcık ucundan." Baş parmağım ve işaret parmağımın arasında küçük bir boşluk bırakacak şekilde ona gösterdim. Gözlerini devirdi.

"Sen onu geçte ikisini birden nasıl idare edeceksin acaba?" Yüzündeki şeytani gülümsemeyle bana baktı. "Aklından neler geçiyor bilmiyorum ama emin ol ikisiyle de aynı anda nikah kıymayacağım." Burnuna fiske atarak. "Bence ikisiyle de kıyma," elimi ittirdi "İki seçenek arasında kaldıysan üçüncü seçeneği yarat." Dedi ve şimdi de o benim burnuma fiske attı. "Daha hayatın da bir erkek bile yok." Başımı sol omzuma yatırdım "Ben evcilik oynarken ki kocama sağdığım Laila." Bacaklarını sehpaya uzattı.

"Evcilik oynarken hep abi veya abla rolünü oynuyordun hatırlatırım." Parmağımı ona sallayarak. "Sen de hep anne oluyordun." Bir anda gözlerini kocaman açtı, "Laila sen zaten evlisin." Dediğin de gözlerimi devirdim. "Baba kim oluyordu onu bulursak o oğlanla devam et." Dediğine sırıttım. "Kim olduğunu hatırlıyor musun da?" Sesim hafiften kısıldı. "Ela gözlü bir çocuktu." Dedi düşünceli bir ses tonuyla, sonra güldü. "Güzel günlerdi." Sesin de garip bir hüzün vardı.

"Hatırlıyor musun? Dedi bana gülerek, "Hatırlamıyorum," demedim neden mi? Çünkü bunu söyleyecek cesaretim yoktu. Her şeyi kendi isteğimle unutmuştum ve şimdi yüzüne bakıp hayır senin dışında hiç birini hatırlamıyorum hatta senle görüşmeye devam etmeseydik seni de unuturdum diyemezdim.

"Neyi?" Dedim sadece. "Bir tane çocuk vardı, o hep baba olmak isterdi ama sen onu hiç baba yapmazdın." Güldü sonra. "Sürekli ağlatıyordun çocuğu, hatta o oyuna girince ben seninle oynamam diye oyundan çıkıyordun sonra çocuk o neden beni sevmiyor diye tekrar ağlıyordu." Şok içinde baktım yüzüne bu kadar kırıcı bir çocuk olduğumu hatırlamıyordum, daha doğrusu ben hiç bir şeyi hatırlamıyordum.

"O kadar da değil." Yüzüne inanmaz bir şekilde baktım. "O kadar." Dedi gülerek. "Çok zalim bir çocuktun." Dedi kıkır kıkır gülerken. "Acaba şimdi ne yapıyorlardır?" Sesindeki tınıya güldüm. "Yüksek ihtimalle bizim gibi bekar hayatı yaşamak yerine çocuk çoluğa karışmışlardır." Yüzünü buruşturdu. "Bekar hayatımdan yeterince mutluyum." Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı.

"Seninle maziyi konuşmayı özlemişim." Dedi gülerek. "Çünkü en son 5 yıl önce konuştuk sanırım." Bana baktı merakla. "Sürekli geçmiş hakkında bir şey konuşmamak istediğini söylüyordun ve ben buna gıcık oluyordum." İşaret parmağıyla kendini gösterdi. Konuşmak istemediğimden değil Emily konuşamadığımdan, hatırlamadığımdan ve sen bunu fark etme diye bahaneler uyduruyordum. "Geçmişi konuşmak gereksiz." Ve hâlâ uyduruyorum.

"Az önce gülerken böyle düşünmüyordun, ve geçmişten ders çıkarırız." Bilmiş bilmiş konuştu. "Evcilik oynamaktan çıkaracağımız ders nedir bilmiş hanım?" Kaşımı kaldırarak ona baktım. Sırtını dikleştirdi ve oturduğu yerden bağdaş kurdu. "Erkeklere güven olmaz." Sonra bana göz kırptı.

O sırada telefonu çaldı ve açıp kulağına yasladı, kaşlarını çatarak dinlemeye devam etti. "Telefonu kapattığın da ona meraklı gözlerle baktım. "Ne oldu?" Sesim endişeli çıkmıştı. "Önemli bir şey yok ama gitmem lazım." Bana sarıldı "Seni seviyorum, görüşürüz." dedi ve hızlı adımlarla gitmeye başladı. "Görüşürüz." Diye bağırdım arkasından.

---

Bu bölümün de sonu bu aralar olabildiğince fazla bir şekilde bölüm atmaya çalışacağım.

Öbür bölüm de görüşmek dileğiyle, Hoş çakalın.

Continue Reading

You'll Also Like

00.01 By Ria Zey

Short Story

400 137 12
"Bana 'Ruhunla sev.' demiştin, hatırlıyor musun? Peki sen hiç sevmeyi denedin mi beni?" Yıllarca kurduğu hayallerin gerçek olmasına kendini o kadar k...
1.6M 53.7K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
2.5K 200 5
deniz, kum ve güneş. lisya bunlarla çok mutlu olurdu.
1.3K 167 11
Kader, kendisiyle karşılaşana dek kötü insan nedir bilmeyen kızı, kötülüğün kendisiyle tanıştırdığında, ruhu bir duvar gibi soyulmuştu. Ve kötülük...