Kursta 1 yılımı doldurduğum halde hala oraya ait hissetmiyordum, önceden sadece okulu düşünürken artık hem okulu hem de eski kurs arkadaşlarımı düşünüyordum. Semt olarak eski kursumla aynı yerdeydim bi kaç sokak yürüyerek gidip eftalyayı görebilirdim ama kurstan tek başıma çıkmam yasaktı, diğer kızlar çıkış günü geldiğinde dışarı çıkıp eve gidene kadar geziyorlardı, ben akşama kadar gelip babamın beni almasını bekliyordum. Otobüs metro gibi toplu taşıma araçlarına hiç binmemiştim.
Babam beni kurs kapısından alıp eve getiriyor, evin kapısından alıp kursa getiriyordu. Dünya sadece babamın arabasının camından gördüğüm kadardı, dışarda neler olup bitiyor, insanlar neler yapıyor çok merak ediyordum.
Bi gün baş hoca sabah kalkar kalkmaz "hemen kahvaltınızı yapıp hazırlanın bugün Yavuz selim camisin de " ........." hocanın vaazı var oraya gidicez"dedi. İmran'a doğru eğilip sordum.
- o kim?
- meşhur bi hoca, haftanın 1 günü onun sohbeti oluyor, bütün kurslar oraya dinlemeye gidiyor
- yani başka insanların içine mi giricez?
- evet ama onlarda bizim gibi olucak yani farklı bişey görücez sanıp sevinme boşa
Kahvaltıdan sonra herkes üstünü giyerken kızlardan biri yanıma gelip " baş hoca seni çağırıyor" dedi. Üstümü giyinip baş hocanın odasına girdim. Elinde şeffaf uzun siyah bi örtü vardı.
- gel bakalım
- ne oldu hocam?
- bunu senin üstüne örtücez
- neden?
- nedenini anlatıcaktım ama şuan zamanımız yok daha sonra söylerim sen sadece dediğimi yap senin güvenliğin için
- peki tamam
O siyah geniş örtüyü başıma örttü, örtü ellerime kadar geliyordu.
Şeffaf olduğu için etrafı görebiliyordum ama neden diğer kızlar değil de sadece bana bunu yapmışlardı anlamadım. İkişerli şekilde ayrı ayrı farklı zamanlarda kurstan çıktık. Camii ye kadar başımı kaldırmadan Mery hoca ile beraber hızlı hızlı yürüdük. Cami ye geldiğimde yüzümü açıp etrafa baktım, her yer parlak ve çok güzeldi, etrafta bir sürü kadın ve benim yaşlarımda büyüklü küçüklü kızlar vardı. Mery hocayla beraber diğer kurs arkadaşlarımın olduğu tarafa gittik. Diğer kızlar beraber, ben ayrı oturuyordum. Mery hoca sakın yanımdan ayrılma diye beni sıkı sıkı tembihledi. Köşeye oturmuş diğer insanları izliyordum, herkes sessizce gelip grup şeklinde oturuyordu. Farklı farklı kurslardan bir sürü kız vardı, cami büyük olduğu halde içini tamamen doldurmuştuk, etrafa bakarken hiç tanımadığım diğer kursların kızlarıyla göz göze geliyordum, bazıları gözlerini kaçırıyor bazıları uzun uzun bakıyorlardı. İlk atıldığım kursumdaki kızların da orda olduğundan tamamen habersizdim, eftalya - Jülide - şevval - zinnet hepsi oradaydı ve birbirimizden habersizdik, belki de yan yana geçmiştik ama birbirimizi görmemiştik.
O gün sohbet bittiğinde herkes cami avlusuna çıktı, simsiyah bi denizin içinde gibiydim, herkes cami avlusundan farklı gruplar şeklinde yavaş yavaş çıkıyorlardı, etrafı izlerken eski kursumda ki boynunda anahtar taşıyan kapıcı kızı gördüm, o kadar sevindim ki Mery hocanın elini bırakıp koşarak kadınların arasından geçerek onun yanına gittim.
Beni görünce şok oldu.
- ohaaa akrep
Sarıldım
- sizde mi geldiniz, inanmıyorum yaaaa eftalya nerde?
- onlar az önce grup şeklinde Betül hoca ile beraber çıktılar
- ne, ne zaman yani kaç dakika oldu?
- 5 dakika falan oldu
Hemen koşarak herkese çarpa çarpa cami avlusundan çıktım.
- dur!!! Akrep dur lütfen!!
Arkama baktığımda Mery hocanında peşimden koştuğunu gördüm, durup ona anlatsam bana gitmem için izin vermezdi o yüzden hiç durmadan koşmaya devam ettim, gördüğüm her kız grubunun içine girip yüzlerine bakarak eftalyayı aramaya başladım.
" eftalya!!....eftalya sen misin?....eftalya nerdesin!!!"
Herkes şaşkın ve korkmuş bi şekilde yüzüme bakıyordu, o dar karanlık sokak aralarında koşarak " eftalya!!!" diye bağırarak geziyordum. Daha önce dışarı çıkmadığım için kaybolmuştum. Koşmaktan nefesim kesilmiş bacaklarım titriyordu, kısa boylu sarı saçlı şişman gözlüklü yaşlı bi kadının yanıma geldiğini gördüm.
- iyi misin yavrum, kayıp mı oldun?
Nefes nefese kalmış bi şekilde cevap vermeye çalıştım
- ben....ben arkadaşımı arıyorum
- ayyy eline yüzüne ne oldu senin, şiddet mi görüyorsun yavrum söyle bana
- hayır ben arkadaşımı arıyorum
- gel bak şu ilerde karakol var oraya gidelim, başına ne geldiyse anlat
- hayır teyze ben sadece arkadaşımı arıyorum
- evin nerde senin, kurs için geldin buraya dimi...merak etme ben sana yardım edip kurtarıcam
Tam o esnada nefes nefese kalmış bi şekilde Mery hoca yanıma geldi.
- kardeşim...demek burdaydın
- siz ablası mısınız?
- evet biz gezmeye çıktık
- neden kaçıyor o zaman sizden?
- hadi kardeşim gitmemiz lazım gel
Mery hoca koluma girip beni kadından uzaklaştırmaya çalıştı.
- eğer o çocuğu zorla tutuyorsanız polise vericem sizi
Hemen hızlıca yürüyerek ara sokaklardan caddeye çıktık. Kadından tamamen uzaklaştıktan sonra kaldırımın kenarında durduk. Mery hoca birden bire ağlamaya başladı.
- ne yaptığını sanıyorsun sen?
-.....
- beni ne kadar korkuttun biliyor musun?.....sen bana emanetsin nasıl böyle bişey yaparsın..... ya seni kaybetseydim ya başına bişey gelseydi.....beni ne kadar korkuttun hala elim ayağım titriyor....bana bunu neden yaptın!
- özür dilerim ben bi arkadaşımı gördüm onu yakalamak istedim
- neden bana söylemiyorsun!
- bunun için zamanım yoktu hocam özür dilerim lütfen ağlamayın
- bi daha sana asla güvenmiycem
- hocam lütfen böyle yapmayın ben sizi üzmek istemedim
- senden bunu asla beklemiyordum, sana güvendim elini bıraktım bana bunu nasıl yaparsın
- haklısınız ben....ben bilmiyorum her şey çok anlık gelişti
Bir süre Mery hocanın korkudan ağlamasına şahit oldum, gözlerim dolmuş mahcup bir şekil de ondan özür diliyordum. Göz yaşlarını silip tekrar elimi tuttuktan sonra kursa doğru yürümeye başladık, eftalyayla aynı ortamda bulunup onu göremediğime mi yoksa Mery hocayı düşürdüğüm duruma mı üzülsem bilemiyordum.
Kursa döndüğümüz de baş hoca bizi odasına çağırdı.
- herkes geldi siz neden bu kadar geciktiniz ?
Mery hoca ağlamaktan kızarmış gözlerini başını yere eğerek gizleyip cevap verdi.
- bi kadının bizi takip ettiğini fark ettik o yüzden ara sokaklardan dolanarak gelmek zorunda kaldık hocam kusura bakmayın
- tamam çabuk kitapları kaldırın süngerleri koltuk şekline sokun kızlar da bodrum kata inmek için kapı eşiğinde hazır beklesinler
- kadın kursun yerini görmedi polise tarif edemez yani buna gerek yok hocam merak etmeyin
- MERYEM !! SANA NE DİYORSAM ONU YAP ÇABUK!
Kitapları dolaba kaldırıp süngerleri koltuk şekline soktuk, kapı eşiğine toplanıp beklemeye başladık, birden bire Sema üzerime yürümeye başladı.
- sen....sen geldiğin günden beri başımız beladan eksik olmadı
- saçma sapan konuşma beee ne geldi başına
- sen gelmeden önce kursumuza hiç polis gelmiyordu
- yalan atma benden önce de baskınlar olmuş
- onlar çok öncedendi artık olmuyordu, sen geldikten sonra daha sık olmaya başladı
- eee napıyım
- bak yaaa bi de dalga geçiyor
Üzerime yürüyüp yakamdan tuttu, beni önce kendine doğru çekti sonra sertçe duvara doğru itti. Çok sert bi şekilde başımın arkasını duvara çarptım. Bi yandan kızlar Sema'nın kollarından tutmuş bizi ayırmaya çalışıyorlardı, başımı vurmanın etkisiyle gözlerim karardı, başım dönüyor midem bulanıyordu.
- ÇEKİLİN KUSUCAM
- YALAN SÖYLEME!! ELİMDEN BÖYLE KURTULAMAZSIN
- KUSUCAM MİDEM BULANIYOR BIRAK BENİ!!
Baş hoca odasından çıktı, ikimizi de ayırıp azarlayarak uzaklaştırdı, 20 dakika kapı eşiğin de bekledikten sonra derse geçmemize izin verdiler. Tekrar üstümü çıkarıp kitapları indirerek ders ortamını kurduk. Kitabımı alıp Mery hocanın önüne oturdum.
- hocam?
-.....
- hocam neden yüzüme bakmıyorsunuz?
-....
- bana hala kızgın mısınız?
-....
- hocam lütfen yüzüme bakın
Mery hoca başını eğmiş bi şekilde elinde ki tesbihin ucuyla oynuyordu, kitabımı alıp önünden kalktım, her zamanki köşeme gidip oturdum. Uzaktan onu izlemeye başladım, diğer kızlar derse gelince onlarla konuşuyor, gülüyor, ama bana bakınca yüzünü çeviriyordu. Haklıydı, onu bu kadar korkutmaya hakkım yoktu, bunu yaşamayı hiç hak etmemişti. Yatma saati geldiğinde odasına gittim, sessizce kapıyı çaldım.
- ne oldu?
- ben.....Ben sizinle böyleyken uyuyabileceğimi sanmıyorum
- uyuma o zaman
Kapıyı kapatırken elimle tuttum
- hocam lütfen....böyle yapmayın
- bak sen bi öğrencisin hatalar yapabilirsin ama ben yapamam, o yüzden bir şeyi yapmadan önce çevrendiklerin nasıl etkileneceğini de düşünmelisin
- haklısınız ben o an heyecandan hiç bişey düşünemedim
- tamam artık uyumaya git
- beni affettiniz mi?
- mevzu affetmek değil, sana olan yakınlığımı, güvenimi kırdın ben seni affetsem bile bu yakınlığı bi daha göremiyceksin
- o zaman burda kalmam için hiç bi sebebim kalmadı artık
- o ne demek?
- ben bu kursa sizin o güler yüzünüz için katlanıyordum, eğer sizinle de böyle olucaksam burada kalmak istemiyorum, burdan atılmak için de elimden gelen her şeyi yapıcam
- akrep....saçma sapan konuşma buraya gel
- iyi geceler
- akrep buraya gel!!
Mery hocanın odasından uzaklaşıp yatağıma geçtim, gözlerim dolmuş, ellerim titriyordu. Onunla böyle olmayı hiç beklemiyordum ve fark ettim ki gerçekten de o olmadan kurs kara bi delikten başka bişey değil.
Yine ağlayarak uykuya daldığım bi geceyi daha bitirmiştim.
Her gecenin sonunda birine iyi geceler diyordum ama bu gece öyle biri yoktu.
O yüzden bu sefer size söylüyorum, evet sen bunu okuyan kaliteli okur.
İyi geceler...