Düşman (bxb)

By queenhurrem

1.3M 95K 48.7K

İki düşman grubu bir araya getirebilecek tek şey aşktı; öyle de oldu. More

bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş
kırk altı
kırk yedi
kırk sekiz
kırk dokuz
elli
elli bir
elli iki
elli üç
elli dört
elli beş
elli altı
elli yedi
elli sekiz
elli dokuz
altmış
altmış bir
altmış iki
altmış üç
altmış dört
altmış beş
altmış altı
altmış yedi
altmış sekiz
altmış dokuz
yetmiş
yetmiş bir
yetmiş iki
yetmiş üç
yetmiş dört
yetmiş beş
yetmiş altı
yetmiş yedi
yetmiş sekiz
yetmiş dokuz
seksen
seksen bir
seksen iki
seksen üç
seksen dört
seksen beş
seksen altı
seksen yedi
seksen sekiz
seksen dokuz
doksan
doksan bir
doksan iki
doksan üç
doksan dört
doksan beş
doksan altı
doksan yedi
doksan sekiz
doksan dokuz
final
özel bölüm
özel bölüm-3
özel bölüm-4

özel bölüm-2

4.9K 326 193
By queenhurrem

geç gelen 1M kutlaması :') seviyorum sizi ❤️

————

Murat,

Elimdeki sigaradan bir duman daha çekerken içime, diğer elimdeki şişeyle oturduğum sandalyede tutturduğum ritmi devam ettiriyor, gece kuşlarının bile sessiz olmayı seçtiği bu geceye biraz olsun ses katmaya çalışıyordum. İçimden bile türkü söylemeye çekiniyordum çünkü birkaç saate kalmadan seslerin başlayacağını biliyordum.

Ve o sesler, hayatımdan birilerine ait olmasına bir türlü inanamadığım her sene şaşırdığım seslerdi.

İyi ki doğdun Murat!

İyi ki doğmuş muydum sahi?

Birilerinin hayatına bu zamana kadar iyi kötü bir şeyler katabildiğimden ötürü insan olduğumu hatırlıyor, iyi ki doğmuşum diyordum.

Doğum günlerine önem vermezdim aslında, kutlanması mutlu ederdi ama içimde garip bir burukluk ve yaşlanmışlık hissi bıraktığından tuhaf bir duygu silsilesine kapılırdım. Sevdiklerimin doğum gününü kutlamayı sevmezdim. Bir yıl daha yaş aldıklarını ve ölüme bir yıl daha yaklaştıklarını düşünür, bu düşünceyi kabullenemezdim.

Şimdi muhtemelen hepsi doğum günümü hatırlamadığıma eminlerdi. Ben de bozuntuya vermeyecektim.

Birayı yudumladıktan sonra çakırkeyif olmak istemediğim için şişeyi de alarak içeri girdim. Üstümdeki siyah tişörtü düzelterek aşağı indim ve evden çıktım.

Odamızın kapısına geldiğimde eşofmanımın cebinden anahtarı çıkarıp açtım. İçeriye girip de hiçbirini odada bulamadığımda kendi kendime güldüm. Her sene aşağıya iniyor tüm yurt olarak kutluyorlardı ve benim her sene unuttuğumu düşünüyorlardı.

"Amına koyduğumun salakları." deyip güldüm. Bira döktüğüm tişörtümü çıkarıp farklı bir siyah tişörtümü elime aldım.

Tam tişörtü kollarıma geçirdiğim sırada refleks olarak başımı sağa çevirdiğimde ve bir anda pasta maytabının kıvılcımlarının çıkardığı sesi arkamdan veya aşağıdan duymayı beklerken camdan atlayan bedenden duyunca bir adım geriye attım.

"Ananı sikeyim!" diye bağırdım refleksle.

"İyi ki doğdun Murat! İyi ki doğdun Murat! İyi ki doğdun iyi ki doğdun iyi ki doğdun Murat!"

Yamaç'ın elindeki pastayla otuz iki diş sırıtarak gözlerimin içine baktığını görünce kalbimden bir şeyler eridi gitti içimde.

"İyi ki doğdun aşkım!" diyerek pastayı bana uzattığındaysa sırf sevgimi aşırı yoğun bir şekilde göstermeyeyim diye yumruklarımı sıktım.

Pastaya, kendi elleriyle yaptığı ve üstüne beceriksizce denebilecek ama bana göre dünyanın en güzel yazı stiliyle 'Canım Kocam' yazdığını görünce başımı geriye atarak büyük bir kahkaha attım.

"Ne gülüyorsun pezevenk, ben olsam yalamıştım şimdiye seni bomboş bakma yüzüme!" diye çemkirdiğinde elindeki pastayı alıp havaya kaldırdım ve belinden sertçe kendime çekip güzel dudaklarına dudaklarımı bastırdım.

Ayaküstü yoğun bir öpücüğün içerisine girip de pastayı siktir edip dudaklarını yiyeceğimi anladığımda bunu hissetmiş gibi geriye çekildi.

Pastanım mumları hala yanıyordu ve birkaç tane değil baya bir mum koyduğundan küçük çaplı bir aydınlatma sağlamıştı bize. Parmak uçlarında yükselip elini yanağıma koydu. Sonra gözleri birden doldu.

"İyi ki varsın Murat." dedi titrek bir sesle.

"Asıl sen iyi ki varsın benim güzel sevdiğim." deyip alnından öptüm.

Öyle seviyordum ki kollarım arasındaki oğlanı, sevgim kalbimden taşıyordu.

Burnunu çekti.
"Çok seviyorum seni."

"Çok aşığım sana."

Pastayı masanın üstüne koyup yatağıma oturdum ve onu da elinden çekerek kucağıma oturttum. Oturur oturmaz ellerini sakallarıma çıkarıp oynamaya başladı. Tatlığı karşısında dişlerimi sertçe sıktım.

"Yarın kutlarsın diye düşünüyordum."

"Deli misin sen be, 1 saattir yangın merdiveninde beklemekten daraldım. Bir ara yanıma birileri geldi işedim korkudan."

Kahkaha atıp belini okşadım.
"Hiç beklemiyordum, gerçekten."

"Bence bana yakışır oldu. Kalbine de böyle çatkapı girmiştim."

"Bir girişin oldu, çıkışının mevzu bahisi bile söz konusu olamadı sonra. Bir sen diye atıyor benim kalbim."

Dudağımın kenarından öptü.
"Romantik keko kocam benim."

Ellerini çıplak göğsüme indirip kendini bacaklarıma bastırdı ve alt dudağını ısırdı.

"Yaramazlık da yapmaya gelmişsin gibi."

"Yapmayalım mı?"

"Daha iyi bir hediye düşünemem senden başka."

Eğilip tekrar dudaklarımızı buluşturacağımız esnada bir anda kapı açıldığında irkilerek oraya baktık.

"Amına koyduğumun kapı pencerelerini bir rahat bırakın!" dedim gülerek yüksek bir sesle.

Kapıda duran Barış, Yamaç'ı kucağımda pastayı kenarıda görünce yumruklarını sıktı.

"Senden nefret ediyorum! Her şeyi bozdun! Tüm geleneğin içine ettin! Al işte hatırladı doğum gününü!" dedi titrek bir sesle.

Sürpriz bozuldu diye ağladı ağlayacaktı sanki.

"Bana ne be senin geleneğinden kocam değil mi istersem hiç çıkmam buradan!"

"Nefret ediyorum senden nefret nefret!" diye bağırdı.

Yamaç ona doğru bakıp kaşlarını çattı.
"Ayağa kalkarsam senin kafanı kapıya geçiririm."

Barış dolu dolu gözleriyle hırs içinde dişlerini sıktığında ikisinin kavgasına gülüp elimi kaldırdım.

"Sen iste yeter ben unuturum doğum günümü." dedim gülerek.

Barış açtığım kolumun altına girip kollarını belime doladığında bir elim sevdiğimin belindeyken diğeri kardeşimin omzundaydı.

"Doğum günün kutlu olsun." dedi sımsıkı sarılarak.

Saçlarından öptüm.
"Sağ olasın kardeşim."

Bir anda iç çektiğinde ağlamasını beklemediğimden kaşlarımı çattım. Sonra o yetmezmiş gibi kucağımdaki çocuk da burnunu çekince büyük bir afallamayla ikisine baktım.

Aynı anda ağlamaya başladılar. Ve ben ne olduğunu bile anlayamadım.

"Seni çok seviyorum." dedi Barış ıslak gözlerini göğsüme bastırarak.

"Yav tamam ben de seni çok seviyorum da niye ağlıyorsun? Yamaç sen neden ağlıyorsun?"

"Ben de sana çok aşığım. İyi ki doğmuşsun, ya doğmasaydın."

"La doğmuşum işte niye ağlıyorsunuz?!"

Özgür ve Emirhan içeriye girdiklerinde bu halimizi görmeyi beklemediklerinden bir an afallasalar da ikisi de gülmeye başladı.

Yamaç kucağımdan inip elimi tuttu. Elim yüzüne indi. Çenesini tutup alnından öptüm uyuşukça.

"Çok teşekkür ederim canımın içi. Canımdan parçam. Asıl sen iyi ki doğdun."

Ellerini omzuma yerleştirip kollarını omzuma doladı.
"İyi ki varsın sevgilim."

"Sen de yavrum."

Özgür ve Emirhan muhtemelen bizi kontrol etmek için gelmişti, birkaç saniye sonra kapıdan ayrıldılar. Barış kapıya koştu.

"Gelin hadi. Kedicik de gelsin ne yapalım artık... Allah'tan onu da seviyorum da..."

Şaşkınlıkla yüzüne baktı Yamaç.
"Murat'a şov mu yapıyorsun gerçekten mi seviyorsun?"

"Gerçekten seviyorum tabiki. Baksana Murat'ın yüzüne, hiçbir doğum gününde böyle aydınlanmıyordu. Görünürde sadece bir pasta yapıp yanına geldin ama çocuk gibi gülümsüyor."

Daha çok gülümsedim. Öyle yoğun bir sevgi hissediyordum ki kalbim gerçekten çok fena atıyordu yanında.

Barış'la Yamaç kol kola girerek önümden yürümeye başladılar.

Birlikte aşağıya indiğimizde her sene olduğu gibi yine tüm yurt ve yurt görevlileri olan hocalarımız beraberdiler. Ve yine her sene olduğu gibi büyük bir partiyi başlatmışlardı. Kesinlikle yurda alkol sokmak yasaktı ancak her yıl sadece benim doğum günümde bu kural ihlal ediliyordu. Sabaha kadar içip eğleneceğimiz gece başladığında yanımda sevdiğim karşımda dostlarım ve arkadaşlarım olduğu sürece yaşamaktan hep zevk alacaktım.

————

(cinsellik içermektedir!!!)

Elimdeki doğum günü pastamla birlikte sokağın kaldırımına çöktüğümde yanımda oturan mahalle dostlarımın iyi dileklerine bir bir cevap verip, uzatılan hediyeleri alma faslı bitmişti.

Sırtımı ev duvarına yaslayıp da benim için toplanmış kalabalık mahalleyi izlerken şanslı oluşuma buruk bir tebessüm bıraktım.

Uzun süredir buradaydım, saat epey geç olmuştu.

Bunu düşünürken çalan telefonum düşüncelerime eşlik ettiğimde çıkarıp baktım. Sevgilim arıyordu.

"Alo?" dedim açar açmaz.

"Murat eve gelir misin?" dediğini duydum.

Kaşlarımı çattım. Birden ayağa kalkmıştım.
"Ne oldu? İyi misin?"

"İyiyim, çok iyiyim. Ama eğer ayıp olmazsa oradakilere eve gelir misin? Sürprizim var da sana."

"Ne ayıbı gülüm benim, kalkacaktım ben de şimdi."

"Acele et o zaman tamam mı?!" deyip yüzüme kapandığında şaşkınlıkla telefonu cebime koydum.

Birincisi, birbirimizden hiç bu şekild kibarca bir şeyler istemezdik. Normalde arayıp 'Nerede kaldın lan unuttun mu beni?' diye bağırıp kavga ederek eve çağırması gerekirdi.

İkincisi, sesi gergindi.

Bu sürprizi iyice merak etmeme sebep oluyordu.

Mahalledekilerle vedalaşıp da arabaya bindiğimde sırf bu meraktan dolayı yolu normalden çok daha kısa bir sürede gelmiştim.

Evden içeriye girdim.
"Yamaç!" diye bağırdım ses versin de yanına gideyim diye.

"Odamızdayım!" dediğini duyduğumda merdivenleri çıktım.

Odadan içeriye girdiğimde orada değildi.
"Yamaç?" diye yineledim.

"Ben... Geliyorum sen bekle."

"Yavrum iyice merak ediyorum hadi artık."

"Bekle geleceğim." dedi.

Banyodan geliyordu sesi. Yatağa oturup dirseklerimi dizlerime yaslayarak oturdum. Sağ bacağımı sallıyordum bir yandan da.

Banyonun kapısı açıldığında itiraf etmeliyim ki çok şey bekliyordum ama onu daha önce hayalini bile kurmadığım iç çamaşırlarıyla görmeyi beklemiyordum.

Beyaz ve biçimli bacakları tamamen ortadayken üzerindeki kısa saten gömlek tek omzundan sıyrılmış beyaz gerdanını da ortaya sürüyordu.

Gözlerim bacak arasına kaydığında avuçlarım arasında çarşafı sıktım. Siyah, kenarları ipli incecik ve tül gibi olan iç çamaşırı yutkunmamı zorlaştırıyordu.

Yetmezmiş gibi bir de arkasını döndüğünde iç çamaşırının kalça arasına girecek kadar ince olduğunu gördüğümde sadece bu görüntüye bakarak bile gelebilecekken sertçe dudaklarımı ısırdım.

"Hassiktir." diye inledim gözlerimi sıkıca yumup açarak.

Birçok kez farklı seks pozisyonu denemiş, farklı yerlerde defalarca kez sevişmiştik ve hiçbirinde bugün olduğu kadar çekingen durmuyordu. Şimdi tamamen benim oğlanım çıplaklığını ve cinsel enerjisini bana sunarken muhtemelen birazdan altımda bayıltacağımın habercisi olan bakışlarımdan çekiniyordu.

Dizime birkaç kez vurdum.
"Gel." diye emrettim.

Sesimin normalde olduğundan daha baskın çıkmasına engel olamamıştım.

Küçük adımlarla çekine çekine önüme gelip dizime oturduğunda iç çamaşırına, gömleğine ve ona yakından bakıyor olmak, boynundan burnuma dolan orman meyveli vücut yağını solumak bacak aramın sızlamasına sebep oldu. Öyle güzel ve seksiydi ki, dizlerimin üzerinde çöküp bana böyle bir sürpriz yaşattığı için minnettarlığımı dile getirebilirdim.

Saten gömleğin açıkta bıraktığı omzundan öptüm.

"Beğendin mi?" dedi kısık bir sesle.

Omzunu öperken gözlerinin içine baktım.
"Çok." diye mırıldandım.

Elim bacak arasına gitti ve iki yanında duran iplerine bakıp parmağımı çamaşırın kenarına geçirdim.
"Çok beğendim Yamaç."

Elimi oradan ilerletip iç bacağına getirdim ve orayı parmaklarım arasında sıkıştırdım. Kolunu kaldırıp boynuma doladı. Sessizdi bugün.

"Utanıyor musun?" dedim gülümseyerek.

Başını boynuma yasladı.
"Biraz."

Elimi kaydırıp diğer bacağının içini de okşadım.
"Utanmalısın." Bacaklarımı araladım. "Birkaç parça kumaşla sikimi havalandıracak kadar güzelken utanmalısın zaten."

Kirli konuşmamdan hoşlandığını biliyordum. Ben de hoşlanıyordum.

"Bence birkaç parça kumaş varken üstümde sikinin taş gibi olmasına sen utanmalısın." dedi sırıtarak. Sonra ayağa kalktı. Sırtını bana dönüp kucağıma oturdu. Pantolonumun üstünden rahatça belli olan penisimi kalça arasında sıkıştırdı. Ellerini arkadan bacağıma koydu. Yetmezmiş gibi omzunun üzerinden bayık bakışlarla gözlerime baktı. "Öyle etkileyicim ki sikin pantolonun arkasından bile içime girmeye çabalıyor."

Beline kolumu sarıp hafifçe yataktan kendimi kaldırarak ona iyice bastırdım.
"Bu gece hiç içinden çıkmayacağım zaten."

Tiz bir sesle inleyip kendini bana sürttüğünde onu belinden yakalayıp yatağa yatırdım. Üzerindeki gömlek üstünden kayıp da siyah çarşafların üstünde tezatlıkla müthiş bir görüntü sağlarken açık göbeğine baktım.

Altımdaki pantolonun kemerini usul usul hiç acele etmeden çıkardım. Bu gece öyle derinlerinde öyle uzun süre arzulayacaktı ki beni, acele etmeye gerek yoktu. Tadını ala ala sevecektim onu.

Pantolonumı ve tişörtümü çıkarıp da yere attıktan sonra birbirine sürttüğü bacaklarını tek hamlede iki yana ayırdım.

Bacak arasına yerleşip aralık duran alt dudağını dudaklarımın arasında sıkıştırıp ağzımın içine çektim. Dişlerimi geçirdiğim dolgun et parçası altımda kıpırdanıp sızlanmasına sebep oldu. Yoğun bir öpücükle usulca dudaklarımızı buluşturduğumda bana uyarak aynı yavaşlıkla karşılık verdi.

Bacaklarının arasında olduğum için hiçbir yere hareket etmesine veya kapamasına müsaade etmiyor, aksine onu daha da çok delirtmek için ara ara ona sürtünüyordum.

Çok uzun bir süre dudaklarıyla oyalandıktan ve dudaklarını kendi renginden daha koyu bir renge çevirdikten sonra elimi saten gömleğinin düğmelerine attım. Üzerinden hafifçe doğruldum. Bayık bakışlarla yüzüme bakışına karşılık gömleği iki yanından tuttum ve sertçe çektim.

Açılmasına gerek kalmadan tüm düğmeleri sökülmüştü bile.

Bacaklarını kapamak isteyip de ben olduğum için kapayamadığında yüksek sesle inledi.

Eğilip göğüs ucunu ağzıma aldım. Dilimi tepeciğinde gezdirmeyi seviyordum. Huylandığı için bacağını kaldırıp dirseğime yasladı ve hafifçe yan döndü yatakta. Gülümsedim. Öpüp emmelerime devam ede ede göbeğine indim. Dişlerimi geçirip oraya da iz bırakırken çekinmedim. Sabaha kadar vücudunda iz bırakılmamış yer bırakmayacaktım.

Elimi bacağında gezdirip dudaklarımı sürüyerek iç çamaşırına getirdim. Üzerinden çıkarıp onu kendinden geçene kadar becermekle kıyafetleriyle bırakıp tekrar tekrar üzerine boşalmak arasında gelip gidiyordum.

Ben sadece dudaklarımı iç çamaşırı üstünde gezdirirken eli kısa saçlarıma inmişti. Sertçe çekiştirip kalçasını havalandırdı. Gözlerimi ona çevirdim. Kızarık göğüs uçları, morarmaya başlamış boynu ve aralık dudaklarıyla yüzüme bakıyordu. Diğer elini de saçlarıma geçirdi. Sonra indirip külodunun ipine parmağını geçirdi.

"Öyle ince ki üstümden çıkarmadan bile becerebilirsin beni." dedi kısık bir sesle.

Erotik gelen ses tonu mümkünmüş gibi beni daha da azdırıyordu.
"Yamaç, sana yemin ederim ki bu gece bilincin bacaklarım arasındayken kaybolacak." Elimi iç bacağına getirip çenemi penisine bastırdım. Bacakları omuzuma çıkmıştı. "Seni öyle bir sikeceğim ki zevkten ismini unutacaksın."

Bacaklarını biraz daha aralayıp saçlarımdan tutarak bacak arasına bastırdı beni. Tehlikeli bir gülümseme sunduğunda ben de sırıtarak doğruldum.

Elimi baksırıma atıp aşağıya indirdim. Aletimi tutup baştan sona birkaç kez okşadım çıplak bacaklarına bakarak.
"Em."

Usulca yatakta doğrulup üzerindeki gömleği yavaşça aşağıya bıraktı. Sürekli belini içeriye doğru kıvırıyordu ve avuçlarıma sığmayan dolgun kalçaları iyice belirginleşiyordu.

Yatakta dizlerim üstündeyken ellerinin üstünde durup kalçasını havaya kaldırarak taş gibi olmuş sikimi tuttu. Önce dilini üstünde gezdirdi. Sonra ucunu dudakları arasında sıkıştırdı. Elimi saçlarına atıp sertçe çektim.

"Oynama benimle, em." dedim dişlerimi sıkarak.

İçini parçalamama az kalmıştı.

Sırıtarak dilini gezdirmeye devam etti. Penisimi tuttum aralık ağzına tek seferde girdim. Beklemediği için öğürdü ancak ıslak gözleriyle emmeye başladı. Başını aşağı yukarı oynatıyor, dilini gezdiriyor, dişlerini değdirmiyordu. Onu daha yeni başlamışken çok zorlamak istemediğimden ipleri ona bırakmıştım. Kalçasını iyice havaya kaldırıp kalçasını sağa sola sallayana kadar. Zaten kalça arasına giren külot iyice incelip içine girene kadar.

Saçlarından sertçe tutup köküne kadar kendimi içeriye ittiğimde burnu kasıklarıma çarpmış gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Gözlerimin içine baktığını görünce tekrar geriye çekilip ağzından çıkmadan aynı hızla sonuna kadar girdim ağzına. Öğürüyor ve bacaklarıma tırnaklarını geçiriyordu ama pek umrumda değildi. Bunu birkaç kez yaptıktan sonra öksürmeye başladığında nefeslenmesi için ağzından çıktım.

Dilini dışarıya çıkarıp inledi.

"Mmhhh." diye mırıldandı.

Tekrar eğilip hızlıca ucunu öptü. Öpücükleriyle testislerime kadar inip dilini sürdü. Ağzına alıp dudaklarıyla ıslattı. Başımı geriye düşürüp inledim. Saçlarını çekiştirdim. Tekrar penisimi ağzına alıp bu sefer beni göğsümden hafifçe ittirdi. Bu kontrolü kendi sağlamak istediğine işaretti. Usulca başını ileri geri oynatırken penisimin sızdıracağını hissettim. Geri çekileceğimi alayınca ben ağzındayken başını iki yana sallayıp alttan gözlerime baktı.

"Ağzıma boşal." dedi dilini çıkararak.

"Küloduna boşalmak istiyorum."

Dizlerinin üstüne otururken hafifçe iki yana araladı. Başını ileri geri yapıp penisimi boğazına çekti. Bilerek yutkunduğunda darlaşan alanla birlikte derin bir sesle inledim. Başını çekip geriye uzandı ve bacaklarını araladı. Elimi penisime atıp birkaç kez aşağı yukarı ovduktan sonra menilerimi karnına ve iç çamaşırına attırdım inleyerek.

Karşımdaki görüntüde bacak arasındaki ince iç çamaşırında az önce boşaldığı için kendisinin ve benim menilerimi taşıyor olması beni fazlasıyla tahrik ediyordu. Derin bir nefes aldı. Elini karnına atıp üzerindeki meniye parmaklarını getirip orta parmağını sürttü. Dudaklarının arasına getirip inleyerek emdi. Her hareketi öylesine profesyonel öylesine seksiydi ki kafayı yemek üzereydim. Altımdaki çocuğu bir gün benden sonra başkasının böyle görme ihtimalinin olması bile beni delirtiyordu. Neyse ki benden sonra gibi bir şey olmayacaktı.

Eğildim. Külodunun ipini kenara sıyırıp penisinin üstüne bir öpücük bıraktım. Usulca sıyırdım üstünden, bacaklarından geçirirken de oldukça yavaştım. Avucumdaki bez parçası bir karış kadar bile değildi. Yere bırakmak yerine komidnin üzerine koydum. Ortada kalan penisini çekiştirdim. Boşaldığı için hassastı. Deliğinin de öyle olduğunu biliyordum. Sevişeceğimiz zaman genelde bir kez boşalmasına yardımcı olup sonra içine giriyordum çünkü o zaman içi daha sıcak ve daha hassas oluyordu.

Bacaklarının arasına gömüldüm. Deliğinin etrafına birkaç öpücük bıraktım. Deliğinin üzerine dilimi kapattım. Altımda kasılıp gevşedi. Kenarlarında gezdirdim. İleriye doğru hafifçe ittirdim. Hızlıca saçlarıma asıldı.

"Ahhh! Ahhh!"

Ard arda inleyişleri kulağıma hoş bir melodi gibi geliyordu.

Baş parmağımı bastırıp gerdikten sonra dilimi çevresinde gezdirdim. İçeriye doğru hafifçe ittiriyor ama tam olarak içeriye girmeye çalışmıyordum. Deliğinin etrafını yaladım. Çok fazla yüksek sesle inliyordu.

"Murat! Mhhh!"

Deliğine dilimle birkaç kez vurdum.
"Emret."

"Aahhh!"

İhtiyaçla ismimi çağırdığında istediğinin sikim olduğunun farkındaydım ancak altımdaki kıvranır halinden çok memnundum.

"Söyle güzelim."

Sonra baş parmağımla iyice gerip dilimi içine doğru kaydırdım.

"Gir! İçime gir ne olur!"

"Yoksa?"

"Ne olur gir içime!"

Elini penisime atıp derin bir sesle inledi. Daha fazla oynayamazdım onunla. Sırıtarak geri çekildim. Deliği gevşeyip kasılıyordu.

Birkaç kez kendimi çekip deliğine doğru yaklaştım. Kalçalarını hafifçe kaldırdım. Penisimi tutup deliğine konumlandırdım ve alışmasına müsaade etmeden tek seferde içine girdim. Öyle bir çığlık attı ki canını çok yaktığımı düşünüp çıkmak için yeltendim.

"Ahhh! Hızlı yap! Murat!"

"Söyle can parçam."

"Çok şey hissediyorum! Ahhh!"

İçinde hareket etmezken ellerini arkaya doğru atıp çarşafı sıktı. Beli içeri doğru kıvrılmıştı. Nefes nefeseydi. Ona istediği zevki verebiliyor olmak erkeklik gururuma iyi geliyordu. Altımda kıvranıyor, ismimi sayıklıyor, inliyordu ve bunların hepsini yaparken sadece benimdi.

Deliği sımsıkı beni sardığından kendini kastığında içeride iyice sıkışıyor gibi hissediyordum. Kendimi hafifçe geriye çekip tekrar içine soktum. Sesli bir şekilde inledim. Delirecek gibi oluyordum. Hafifçe geriye çekilip tekrar girdim Bunu birkaç kez tekrarladıktan sonra ezbere bildiğim zevk noktasına bastırmadan önce alışmasını bekledim. Oraya doğru kendimi ittirdiğimde iradesini hiç tutamıyor birkaç seferde boşalabiliyordu. Bazen onu bu kadar zevke getirecek kadar nasıl bir his yaşatıyordum merak ediyordum ama bunu meraktan öteye asla taşımayacaktık.

İçine girip çıkmaya devam ederken bir anda onu kaldırıp kucağıma aldım ve oturur pozisyona geçtim. Bunu ben hâlâ içindeyken yaptığımdan sesli bir çığlık atmış kendinden geçercesine inlemişti.

Şimdi en derinlerindeydim. Omuzlarıma tutunup gözlerimin içine bakarak kendini kaldırıp oturmaya başladı. Hızlı yapıyordu ve hızlandıkça ben de kendimi tutamayıp kaldırıyordum. Kalçaları kasıklarıma çarpıyor, ıslak bir ses bırakıyordu kulaklarımda. Göğsünü göğsüme yaslayıp tamamen içindeyken ileri geri hareket etti. Hayali daireler çizerek penisimi içinde oynattı. Kalçasına sert bir şaplak atıp sıktım.

"Güzelim benim." diye mırıldandım.

Dudaklarında tatlı bir gülüş oluşunca çenesini tutup öptüm. Öpüşürken kendini kucağımda hafid hafif sektirmeye devam ediyordu. Sabrımın sınırlarındaydık. Geri yatırmak için belini kavrayacaktım ki hızlıca ellerimi ittirdi.

"Hayır böyle. İçime böyle boşalmanı istiyorum."

"Sen nasıl istersen."

Sabrımı kaybetmiş bir şekilde onu kucağımda zıplatmaya başladığımda ellerini saçlarıma geçirmiş inlemelerimiz birbirine karışırken alt dudağını ısırıyordu.

Kendini kaldırıp tekrar oturduğunda prostatına çarpan aletim üçüncü bir çığlığı sundu kulaklarıma. Belinden tutup oraya doğru vurmaya başladım. Penisi sızdırıyordu.

O boşaldıktan sonra içine yaptığım vuruşlarımla boşalacağımı anlayıp kalçasından kucağımda bastırdım sertçe. Kendimi içine doğru bırakırken ikimiz de yüksel sesle inledik.

————

hanginizdiniz la sadece sevişmelerinden kısa kesit attığım için yakınan

(uzun ve duygusal bir metin yazmak istemiyorum ama 1M için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum ❤️)

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 84.3K 53
Bir homofobikle aynı evdeyken hayatta kalma sürem ne kadar olabilirdi? Not: Yazdığım ilk kurgu olduğu için cringe öğeler fazlasıyla mevcuttur.
3.6K 449 10
Sen benim en sevdiğim kitap karakterisin. Ve sonunun böyle olmasını istemiyorum. 27/07/2019
466K 13.2K 52
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
499K 39.7K 41
kurye: lahmacuncudan sipariş veriyosun sayın amına koyduğum barbekü sos yok diye trendyol yemekten 1 puan vermek ne demek