Görevimiz Mutluluk 2

Oleh hnde_cevk

27.1K 1.9K 151

Görevimiz Mutluluk devam kitabıdır. Tüm yaşanılanlardan sonra Bade, toparlanıp yeniden hayata tutunmak için ç... Lebih Banyak

1- Yabancı
2- Sağ Olmak
3- Kapanmayan Yara
4- Geri Dönüş
5- Üç saniye
6- İmkansızlıklar Denklemi
7- Güneş Gibi
8. Emanet
9- Tuhaf His
10- En Önemli Adım
11- Yadigar
12- Miş Gibi
13- Yer Edinmek
14- Sürpriz Çiçek
15- Umut
16- Şaşkınlık
17- Sadece
18- Stefano
19- Beyaz Bayrak
20- Kaçak
21- Yüzleşme
23- Kader Sayfası
24- Umut
25- Takip
26- Uyanış
27- Teşekkür
28- Cevap
29- Durmak
30- Karalamak
31- Dünya Küçük
32- Nokta
33- Mutluluğun Bedeli
34- Evliliğin Zamanı
35- Mucize
36- Feryat
37- Çıkmaz Yol
38- Sessizlik
39- Vazgeçiş
40- Tehdit
41- Teklif
42- Sürpriz
43- Güneşi Olmayan Kadın
44- Son
Teşekkür

22- Tuzak

640 43 0
Oleh hnde_cevk

7 yıl önce...

"Kenan! Hepimiz seni bekliyoruz. Kalk!"
Sude kuzenini ısrarcı bir şekilde uyandırmaya çalışıyordu. Oysa Kenan tüm gece boyunca gözünü bir kez bile kırpmamıştı zaten.

Düşündüğü tek şey; dün akşam otelin geniş restaurantında onunla çarpışan ve güzelim üzerine tüm yemeği boca eden o muhteşem kızdı. Bunca yaşına rağmen bu zamana kadar birini görüp bu derece heyecanlandığını hiç hatırlamıyordu.

Mahcubiyet ve şaşkınlıkla üzüntüsünü dile getirirken neredeyse üzerine dökülen yemek için kendisi ondan özür dileyecekti. Sonra yüzüne bile bakmadan çekip gitmişti kız. Hem de herkesin dönüp bir daha baktığı Kenan'a. Bu, bu saçmalığın daniskasıydı. O anı düşündükçe dudaklarını kemiriyor ve onu tanımak için daha çok yanıp tutuşuyordu.

"Siz gidin ben gelmeyeceğim."

"Çok kötüsün. Söz vermiştin." Sude keyifsizce içerledi. "Eğer mesele şu dünkü kızsa hallederiz."

Kenan alay edercesine güldü.
"Gerek yok. Ben hallederim."

"İyi o halde." Sude kendinden emin bir şekilde başını dikleştirip derin bir nefes aldı ve kapıya doğru yürüdü.

"Dün arkadaşlarıyla arasındaki konuşmayı Belma duymuş." dedi kapıyı tutarken. "Bugün sahilde olacakmış."

Bir anda fırladı Kenan yataktan. İşaret parmağını ona doğrulttu.

"Eğer bu bir şakaysa..."

Sude kıkırdayarak ona bakıyordu.

"Sen baya baya abayı yakmışsın kuzen."

Gözlerini devirdi Kenan.
"Hadi Sude hadi." Çıkıp hazırlanması için onu eliyle kışkışladı.

"Endamın yeter be!" Eliyle boyunu gösterdi. "Gençsin, boylu poslu, yakışıklısın, üstelik eline kadın eli değmedi. Bu önemli bir özellik. Bu devirde hangi erkeğin eline kadın eli değmemiştir ki... Duyan seni kadınlardan hoşlanmıyor sanır." Sude onun bu haliyle uzun bir süre alay edeceğe benziyordu.

"Benim kimsenin elinde gözüm yok. Rahat ve mutluyum. Her şeyim var; yatak, yastık, uyku, kendime ayıracağım bolca zaman, boş saatler... Hem senin gibi bana asla sevgili gözüyle bakmayacak birinden de hoşlanmıyorum."

Sude dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı.
"Ben de ne zaman bu konuya geleceksin diyordum. En azından hoşlandığım biri var benim be! Senin o da yok. Tüm bunlar seni gerçekten mutlu ediyor mu?"

"Hem de çok. Hadi Sude, oyalama işte beni. Saatini duymuş mu Belma?"

Durup biraz düşündü Sude gülümseyerek.
"Sabah demiş. Belki de çoktan..."

Sude'nin dışarı çıkası olmayınca Kenan şortunu alıp hızlıca otelin şık banyosuna geçiş yaptı. Sude bu sırada aşağıda onları bekleyen ekip arkadaşlarının yanına inmişti.

Bir dakika gibi kısa bir süre sonra da Kenan tek omzuna gelişigüzel astığı plaj havlusuyla yanlarına geldi.

Kenan'ı gören herkes gülmemek için kendini zor tutuyordu.

Kenan onlara aldırmadan etrafı göz ucuyla kolaçan etti. Sude o sırada kahkahayı patlatınca herkes onunla beraber güldü. Onu daha önce hiç böyle şapşal bir halde görmemişlerdi. Görevdeyken suçluların kabusu olan adam araya bir kadın girince kuzuya dönüşmüştü resmen.

Kenan tişörtüne astığı gözlüğünü havalı havalı gözlerine takıp yürümeye başladı. Çünkü gözlük görmek istediği şeyi iyi kamufle edebilirdi.

"Gülmesenize!" Belma onun hemen arkasında yürürken gözlerini belertip yanındaki arkadaşının eline hafifçe vurdu. Herkes kendini toparlayıp önce birbirine sonra Belma'ya baktı.

En başlarda arkadaşlarının Kenan'a olan baskısıyla Kenan'la sadece birkaç saatliğine sevgili olabilme şerefine nail olmuştu Belma. Gerçi Belma bunun sonsuza dek sürmesini istemişti de Kenan'a bu kadarı bile fazla gelmişti.

Kenan'a göre sevgi sadece anne, babaya, belki olursa evlada karşı ilelebet devam eder, diğerlerinin hepsi fani çemberin içinde kül olurdu. Aşk ise herkese göre -biraz klişe ama onun için gerçekten- sadece bir illüzyondan ibaretti. Gerçekte böyle bir şeyin varlığı yoktu ama bazen bazı yetenekliler bu sihri gerçekmiş gibi gösterebiliyordu.

Basit sihirbazlık numaralarına kanmayacak kadar zekiydi Kenan kendine göre. Bu kızın da ne olduğunu anladıktan sonra onu kolayca içinden atıp yoluna daha rahat devam edecekti.

"İşte şimdi oldu." Sude kuzeninin koluna girdi sevinçle. Belma'ya nispet yapar gibi bakarken Belma'nın kıskançlık dolu bakışlarıyla karşılaşınca keyifle sırıttı. Onu sinirlendirmekten hoşnut oluyordu.

Kenan kolunu Sude'den kurtarıp o kızı aramaya devam etti. Hiçbir yerde yoktu.

"Sude eğer bana yalan söylediysen..." Sözünü bitiremeden dünkü çarpıştığı kız, arkadaşlarıyla birlikte Kenan ve diğerlerinin arkasından geçip önlerinden yürümeye başladı.

Herkes susup Kenan'la birlikte kızın gidişini izledi arkasından. Kenan'ın kalbi heyecanla daha hızlı atmaya başlamıştı. O, önünde ilerledikçe yavaşlayacağa da benzemiyordu.

Sanki karanlık bir suyun binler fit derinlerinde boğulmak üzereymiş de onu görünce oradan kurtulmuş gibi, sanki daha önce nefes almıyormuş da onu görünce nefes almaya başlamış gibi, sanki az önce burnuna hafif bir meltemle gelen çiçek kokusu kışa dönen yüreğinde bahar çiçekleri açtırmış gibi kalbinde kelebekler uçuşuyor, kuşlar kanat çırpıyor, kurumuş bahçeleri yeniden canlanıyordu.

Derin bir nefes alıp peşinden ona uzun uzun dalıp gitti. Sonsuz gibi geliyordu bu an. Bitmesin istiyordu.

Fiziği, narin yürüyüşü, arada bir durup denize hayranlıkla bakışı, ona bakan insanlara hoş bir şekilde gülümseyişi, koşarken ona çarpan çocuğa şefkatle davranıp saçlarını okşayışı... Her hareketi ölçülü ve değerliydi. Baştan aşağıya zerafet akıyordu üzerinden.

Üzerine giydiği siyah kısa pareyosunun etekleri uzun saçlarıyla birlikte rüzgarda uçuşurken aklından sadece onunla nasıl tanışabilirim geçiyordu Kenan'ın.

Buna neden bu kadar kafayı taktığını bilmiyordu. Sanki tanışmazsa ölecekmiş, onunla konuşmazsa kıyameti kopacakmış gibi.

Kız geri dönüp bu tarafa kaçamak bir bakış atınca gözlerini ona kitledi. Onu bu şekilde etkileyeceğini düşünüyordu. Bu güne kadar hiç ihtiyacı olmasa da bu taktiğin kadınlarda her zaman işe yaradığını duymuştu. Üç saniyeden fazla hoşlandığın birinin gözlerinin içine bakarsan ve o da bakışlarını kaçırmazsa kesinlikle senden hoşlanıyor demekmiş.

Saymaya başladı içinden. Bir, iki, üç, dört, beş, altı... Saniyeler geçtikçe kalbinin ılık ılık atışları da hızlanarak saniyenin altmışta biri kadar ritmik bir şekilde göğüs kafesine vurmaya devam etti. Sadece bu bile mucizeydi onun için.

Tamam, dedi içinden genç adam. O da ben şu an ne hissediyorsam aynı şeyleri hissediyor. Bakışlarındaki o duyguyu görebiliyorum.

Tüm bu büyülü anın içinde kıza doğru adım atmasına fırsat kalmadan Sude tişörtünden tuttu.

"Şimdi aradılar. Adamı bulmuşlar. Gidelim."

İlk görüşte aşık olduğu kadın ile görevi arasında zihninde git gel yapan bakışları Sude'nin "Hadi." diyerek yeniden çekiştirmesiyle son buldu.

"Onunla evleneceğim." Kenan netti. Bunu söylediğine bile inanamıyordu ama kesinlikle emindi. İçinde hiçbir tereddüt ya da şüphe yoktu. O evleneceği kadındı.
"Ama önce telefon numarasını almalıyım."

Sude doğru mu söylüyor diye gözlerine iyice baktı. Gözlerindeki o kararlılığı görünce ise ciddileşti.

"Tamam." Ekipten iki kişiye göz işareti yaptı.

"Burhan'la Nail halleder. Hadi biz çıkalım."

Kalan üç kişiyle birlikte plajdan ayrıldılar. Kenan gözden kaybolana kadar kızı takip etti. Sanki gitmesine üzülüyormuş gibi başını öne eğmişti. Ah be! Şimdi gerçekten azılı suçlu yakalamanın sırası mıydı?

"Eğer telefonunu alamazlarsa şimdiden söyleyim; bittin Sude."

"A a. Deli mi ne? Daha düne kadar görevdeyken tatil mi olur? Biz buraya ne için geldik neler yapıyoruz? diye başımızın etini yiyen sendin. İstediğin gibi görevimizi yapıyoruz işte."

Kenan yürümekten vazgeçip durdu. Ayakları bir iki adım geri gidip diğerlerine baktı.

"Siz gidin." Önce anlamsızca birbirlerine baktılar. Sonra sessizce gitmek için adım atacakları sırada "Sen kal Sude." dedi Kenan. Diğerleri Kenan'ın bu ciddiyeti karşısında tedirgin oldu.

Sude'ye baktı Kenan.

"İçimde kötü bir his var."

Sude yutkundu. Kenan kolay kolay bunu söyleyecek biri değildi. Hatta ne olursa olsun o yanlarındaysa kötü gidecek bir şeyin lafını bile etmezdi kimse. O, polis teşkilatının dehasıydı, terörle mücadelenin gururu, en güvenilir ve en yenilmez adamıydı.

"Ne? Ne gibi?"

"Bu kadar kolay olmamalıydı. Kim görev sırasında tatil yapar ki... Ya durum farklıysa..."

Bir süre bekledikten sonra Sude ağzını kapatarak Kenan'a baktı.
"Bu haberin tuzak olduğunu mu söylüyorsun? Tolga bunu niye yapsın?"

"Bilmiyorum Sude. İçim hiç rahat değil. Adrese gidelim, tamam, ama bildiğimiz yoldan değil."

"Nasıl? Tüm planı değiştirmemizi mi istiyorsun? Bunun için aylar harcadık."

"Biliyorum. Bir polisin her zaman bir b planı olmalı değil mi?"

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

38.8K 1.6K 51
Ansızın hayatıma giren bir adamın "Bir çay" sorusu ile başlamıştı her şey.. Sıradan bir kelime bile söylendiği yere ve zamana göre çok tehlikeli olab...
3.6M 132K 73
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
23.2K 1.1K 30
"Açık konuşacağım Cihangir. Başıma gelenleri ve buraya nasıl getirildiğimizi biliyorsun. Senin de benimle evlenmek istemediğini düşünüyorum. Bu yüzde...
4K 249 37
Hande Erçel ve Tolga Sarıtaş Hazal (18), küçükken ailesi tarafından terk edilmiş masum bir kızdır. 18 yaşına kadar yetimhanede büyüyen Hazal, üniver...