İZLER KALIR

By afroditmavisi

12.3M 886K 686K

"Sana hiç söylemedim ama sana aşıktım. Bunu yüzüne karşı söyleyememek de benim ayıbım olsun." 070822 ☁️ More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
FİNAL : PART 1
FİNAL : PART 2
FİNAL : SON PART
ÖZEL BÖLÜM | PART 1
ÖZEL BÖLÜM | PART 2

38

182K 14.1K 9.6K
By afroditmavisi

Günün ikinci bölümü diğerini okumayı unutmayınnn

Badem - Sen Ağlama

Yanaklarımda kurumak üzere olan yaşları elimin tersiyle silip verdiği iğrenç histen kurtulmaya çalışırken ağlamaktan acımaya başlayan boğazım yutkunurken bana pek kolaylık sağlamıyordu. Göz makyajım aktığı için muhtemelen yüzüm berbat hâldeydi ama şu an bunu umursayacak hâlde değildim.

Derse bile gitmeden eve gidip uyumak istiyordum. Soner de belki de gitmişti, bilemiyordum. Bu konuşmadan sonra okulda kalacağını birbirimizin yüzüne bakacağımızı sanmıyordum.

Ben her zaman onun yüzüne bakardım ama o bakmazdı. Sanırım bir ayrılık konuşması gerçekleştirmişti ve bunu yaptıktan sonra bana umut vermemek için gözlerini saniyelik dahi olsa bana değdirmezdi.

Bu sefer her şey daha berbat olmuştu. Eskiden hiç değilse herkese karşı böyle diyerek kendimi teselli edebiliyordum fakat şimdi o kadar yaşanmışlıktan sonra bu noktaya gelmek fazlasıyla koyacaktı bana. Ona da koyar mıydı acaba?

Tekrardan dolan gözlerimdeki yaşların dökülmemesi için kafamı geriye doğru itip tavana baktım. Kirpiklerimi kırpıştırırken ellerimle yüzüme doğru hava yapmaya başlamıştım. İlk dersin başlarında olmalıydık. En son zillerin çaldığını duymuştum ama pek oralı olamamıştım. Yaklaşık elli dakikadır burada oturuyor olmalıydım. Soner çoktan gitmişti ancak ben onun bıraktığı gibi burada kalmıştım.

Saate bakmak için kolumu havaya kaldırdığımda saatimin ters döndüğünü görmüştüm. Fazla sıkı yaptığımdan çevirmek zorlamış, kemerini çözmüştüm. Buğulu bakışlarımla önümü görmek zorladığı için saati tekrar koluma takacakken yere düşürmüştüm.

"Bir sen eksiktin!" Tüm öfkemi saatten çıkarırcasına saatimi yerden aldım. Direkt cam olan kısmı mermer yüzeyle temas ettiğinden çatlamıştı. "Bir sen eksiktin." diye tekrarladım.

Saatimi avucumun arasına hapsederek ayağa kalktım. Sınıfa gidip çantamı aldıktan sonra direkt eve gidecektim. Bütün gün yorganı kafama çekip ağlayacaktım çünkü başka hiçbir şey yapmak gelmiyordu içimden. Soner beni ne hâle getirdiğini görse hâlâ hiçbir şey hissetmeden durabilir miydi karşımda acaba?

Sahanın olduğu kısımdan çıkıp kapı tarafına döndüğümde yerde olan bakışlarımın odağına bir çift ayakkabı girmişti. Kafamı yavaşça kaldırdığımda görüş açıma Soner'in yüzü girmişti. Spor salonunun kapısına yaslanmıştı, elleri ceplerindeydi. Elaları direkt yüzümü süzmeye başlamıştı.

Gitmemişti.

Sırtını yasladığı kapıdan ayırıp bir, iki adım bana doğru atmıştı. Engel olamadığım bir öfke içime dolarken birkaç büyük adımda yanına ulaştım. Ellerim göğsüyle buluşup onu ittirirken "Geri zekâlı!" diye bağırdım. "Hani benden kurtulmak istemiyordun? Sana demiştim! Beni öpersen benden kurtulamazsın demiştim! Sen ne yaptın? Hemen benden vazgeçtin. İstemiyorum, sensiz bir hayat istemiyorum. Bunu anlamak neden bu kadar zor?"

Onu ittiren ellerimin bileklerinden tutup bana engel olmaya çalışırken ben de Soner'den kurtulmaya çalışıyordum. "Aptalsın, çok büyük bir aptalsın."

Gözlerimden yaşlar yeniden akmaya başlarken Soner bileklerimdeki elleriyle beni kendisine çekmiş ve kollarını omzuma dolamıştı. Yüzüm göğsüne gizlenirken yavaşça yere doğru çöktüm. Soner de benimle birlikte çökmüş ve yere oturarak sırtını duvara yaslamıştı. Beni kendisine doğru çektiğinde ona direnecek gücü kendime bulamamıştım.

Neredeyse kucağında oturur bir pozisyondaydım ve yüzüm göğsüne yaslanmıştı, ağlamaya devam ediyordum. Soner omzumdan aşağıya salınmış saçlarımla oynuyordu. Ona kızgındım ama bir yandan da değildim. Onun elinde olmayan şeyler olduğunu da biliyordum ama duygularım ağır basıyordu.

Ben Sonerle bu kadar olmak isterken önümüze hep engeller çıkıyor olması adil miydi?

"Aptalım," dedi dudaklarını saçıma bastırıp bir öpücük bıraktığında. "Biliyorum."

Sol elimi kalbinin üzerine götürdüm teyit etmek istercesine. Neredeyse bir saat önce oturaklarda otururken düzenli bir şekilde atan kalbi şimdi hızlıydı. Ritimden şaşmıştı. Hızla kafamı kaldırarak yüzüne baktım. "Atıyor işte." dedim ağlamaktan kısılmış sesimlr.

"Bak, çok hızlı atıyor." Soner de hissetsin diye belimdeki elini tutup kalbinin üzerine götürdüm. "Hissediyorsun."

Elinin üzerine elimi bastırdım. Ellerimizin altındaki kalbinin atışını hissediyor olmak harikaydı. Ona bir şey hissettirememe korkusu bedenimi öylesine sarmıştı ki şimdi tam tersi olduğunu görünce ne hissedeceğimi şaşırmıştım.

"Benden kurtulmak için yapıyorsun değil mi?" diye sordum kırgın bir sesle. "Ben hayatından çıkayım diye yapıyorsun." Belki bir şeyler hissedememesi doğruydu ama bunu ileri sürerek kendisini benden geriye çekmesi kendi tercihiydi. "Neden anlamıyorsun? Ben seninle olmak istiyorum. Her anımda olan kişi sen ol istiyorum. Ben bu kadar çabalarken beni kendinden itme."

Elini yüzüme çıkarıp ıslak olan yanağıma yapışmış saç tellerini işaret parmağıyla yüzümden çekti. "Mektupları okuduktan sonra seansa gitmedim," dedi zaten bildiğim bir gerçeği dile getirerek. Bu hafta iki kez seansı vardı. Birisine gitmemişti, diğerinde ben yanındaydım ama hiçbir şey anlatmadan çıktığını biliyordum. "Sadece kriz anlarında kullandığım şeyi bir haftadır her gün kullanıyorum."

Dudaklarımı birbirine bastırarak gözlerimi yumdum. Bu haftaki tuhaf tavırlarının nedeni buydu. Uyuşturucunun fazla kullanımının duyguları üzerindeki etkisi yüzündendi. "Bütün bir hafta duygularım alınmış gibi gezdim ortalıkta. Sadece zihinsel değil fiziksel olarak da hiçbir şey hissedemez oldum. Elimi tuttuğunda bir şey hissedememem senin değil benim sorunumdu."

Eli saçımdan aşağılara doğru kayıp yanağıma dokunduğunda yavaşça okşamıştı. "Tam kapıdan çıkmak üzereyken hıçkırıklarını duyduğum an bir haftadır beni terk eden hislerim geri döndü sanki." Kalbinin üzerindeki elimi tuttu. "Yanına gelmek istedim ama ağlamana sebep olduğum için yüzüm tutmadı."

Alnımı omzuna yaslayıp gözyaşlarımı akıtmaya devam ettim. Bu yolun sonunun nereye çıkacağını hiç kestiremiyordum. Soner tedavi olmak için atması gereken adımları atmıyordu. Ben ona karşı hiçbir şey yapamıyordum. Nereye kadar gidecekti bu böyle? Soner ne zaman mutlu olacaktı, biz ne zaman mutlu olacaktık?

"Ağlama," diye fısıldadı kulağıma. "Dayanamıyorum."

Alnımı omzundan kaldırdım. "Sen ne dersen de," dedim yanağımdaki yaşları temizleyerek. "Ben senin gözlerindeki o sevgiyi, hayranlığı gördüm bir kez. Ben senin bizimle beraber büyüttüğün aşkı gördüm. Kabul etsen de etmesen de bu böyle." Bacaklarının üzerindeki oturuşumu düzeltip dizlerimi iki yanında yere yasladım ve ellerimi omuzlarına yerleştirdim.

"Uyuşturucu denilen illeti ben çok araştırdım. Fazla kullanımında böyle şeylere yol açtığını biliyorum. Hissiz birinin teki değilsin. Aksine kalbine benden daha çok sevgi sığdırdığına yemin bile edebilirim. Sen sadece ne yapman gerektiğini bilmiyorsun. Annenin mektubunu okumak seni yaraladı, abininki ise o yarayı derinleştirdi ama bunlar kapanmayacak yaralar değil. Lütfen izin ver o yaraların kapanmasında sana yardımcı olayım. Beni hayatının dışına itme, ne yaşanacaksa beraber yaşayalım."

Hayatımda ilk kez bir insan için bu kadar mücadele ediyordum. İlk kez bir insan için kendimden ödün veriyordum. Bencil birisi değildim ancak kendimi geri plana atacak kadar da iyi olmamıştım hiçbir zaman. Soner tüm ilklerimi tek başına üstlenmişti.

İç çekti. "Hayır desem de bir şekilde hayatıma dahil olacaksın." dedi kabullenmiş gibi.

Kafamı salladım. "Olacağım."

"Seni üzmek, kırmak istemiyorum." dediğinde elalarının bugün ilk kez bomboş bakmadığına şahit olmak kalbimi hızlandırmıştı. "Hayatımda olduğun sürece istemeden seni çok üzeceğim."

"Aksine beni hayatından kapı dışarı edersen çok üzeceksin." Ben iki kişinin çabaladığı bir ilişkinin bozulmayacağına inanıyordum. Soner de en az benim kadar çabalasa iyi yerlere varacağımızı düşünüyordum.

"Baş belası," dediğinde gülmüştüm. "Ne yapacağım ben seninle?" Omuzlarımı kaldırıp indirdim. Beni bir kere kabullendikten sonra her canı sıkıldığında bana ayrılma temalı cümleler kuramazdı.

"Beni bırakma yeter." Bilmiyor olsa da onun bana ne kadar ihtiyacı varsa benim de Soner'e vardı.

"İzin vermiyorsun ki bırakayım." Birkaç dakika öncesinde hüngür hüngür ağlayan ben değilmişim gibi gülerken geriye doğru dönüp tavanlara baktım. Herhangi bir kameranın olmadığını görmek beni rahatlattığında Soner'e dönmüş ve yüzlerimizi birbirine yaklaştırmıştım.

"Şimdi de bir şey hissetmeyecek misiniz Soner Bey?"

Elimi göğsüne indirdim. Yüzümü onunkine biraz daha yaklaştırdığımda elimin altındaki kalbinin hızı iyice artmıştı. Gülümsediğim sırada Soner dudaklarımızın birleşmesini sağlamıştı.

Çocuğun yüzünün dibine kadar girip sınırlarını zorlayan ben değilmişim gibi nefesim kesilmişti. Çok geçmeden öpüşüne karşılık vermeye başladığımda elimin altındaki bedeni kaskatı kesilmişti. Ona böyle hissettirebilmek daha önce beni hiç bu kadar mutlu etmemişti.

Dudaklarımız ayrıldığında bir süre gözlerimi açmadan durmuştum. Yüzlerce kez de öpüşsek bittikten sonra gözlerimi açıp ona bakmakta zorlanacakmışım gibi hissediyordum.

Soner'in bedeni hareketlendi. Birkaç saniye kadar bu hareketlilik devam ettikten sonra durulmuştu. "Aç gözlerini." Zorlanarak gözlerimi açtığımda Soner'in yüzünü görmeyi beklerken yüzümün önünde sallanan kağıt parçası görüş açıma girmişti.

Geriye doğru çekilip kağıdın ne olduğunu anlamaya çalışırken üzerinde yazanları okuyamadığımdan kağıdı elinden almıştım. İkimizin arasındaki kağıdı okumak için kafamı eğdim. Kağıdın üzerinde kocaman harflerle Mavi Gri konser bileti yazıyordu.

Okuduğum yazıyla bir süreliğine kalbim durdu bile diyebilirdim. "Ne?" dedim neredeyse bağırırcasına. "Ne, ne, ne? Bu gerçek mi?"

Sanki elimdeki kağıt parçası bir paraymış gibi havaya kaldırmış ışıkta incelemeye başlamıştım. "Ben şu an elimde gerçekten Mavi Gri konser bileti mi tutuyorum?" O anın heyecanıyla okuduğum şeyin yanlış olabilme ihtimali dahi geçmişti aklımdan.

"Gerçek. Konser yarın." Yarın akşam saat sekizdeydi. Mavi Gri'den önce adını ilk kez duyduğum bir şarkıcının da çıkacağı yazıyordu kağıtta.

"Bileti geçen hafta almıştım." Üzerimdeki şoku atabildiğimde kollarımı hızla Soner'in boynuna dolamıştım. "Erken doğum günü hediyen." dedi yüzünü boynuma gömerken. Doğum günüme iki haftadan az bir süre kalmıştı.

"Şimdi birlikte Mavi Gri konserine mi gideceğiz?" diye konuştum heyecanla. Ancak elimde sadece tek bir bilet vardı. Geriye çekilip yüzüne baktım. "Senin biletin?"

Bakışlarını yere indirdi. "Evde."

"İnanmıyorum," derken sesim titremişti mutluluktan. "Hep bunun hayalini kurmuştum."

"Biliyorum." Avuç içini belime bastırarak beni kendisine doğru çekti. "Bu yüzden aldım zaten."

Yakınlaşan yüzlerimizle yutkunurken dudaklarını alnıma bastırmıştı. İçime dolan huzurla beraber gözlerim kapanmıştı. "Daha dersin bitmesine var." dedim kısık bir sesle. "Teneffüse kadar kimse gelmez buraya, burada kalalım mı?"

Kafasını salladı. "Kalalım."

Başımı yüzüm boynuna dönük olacak şekilde omzuna yasladım. Gözlerim kapalı bir şekilde elimi diğer omzuna götürdüğümde iki kolunu da belime sarmıştı.

Derin bir nefes alarak kokusunu içime çektim. Daha yirmi dakika öncesine kadar aramızdaki her şeyin bittiğini düşünerek ağlarken şimdi Sonerle sarmaş dolaş olmak beni de şaşırtmıştı. Çünkü bu defa Soner'in sözlerinde kesin olduğunu iliklerime kadar hissetmiştim.

Ne olursa olsun, aramızda ne yaşanırsa yaşansın mutlaka bir çıkış yolu bulacağımıza bugün tüm kalbimle inanmaya başlamıştım. Gerisinin pek de bir önemi yoktu.

***

Beste; Soonneerr

Beste; Şimdi ben yarın için plan yaptım

Beste; Sabah senin Psikiyatrist randevuna gidiyoruz

Beste; Ben yine piknik sepeti hazırlayacağım

Beste; Randevundan sonra aynı parka gider piknik yaparız

Beste; Sonra tüm gün benimle gezmek zorundasın kusura bakmaa

Beste; Seni kendi keşfettiğim yerlere götüreceğim

Beste; Akşama doğru da bir yerde yemek yeriz

Beste; Sonra konsere geçeriz

Beste; Uygun mudur

Soner çevrimiçi.

Soner; Uygun

Beste; Tamamm

Beste; Sabah sekizde görüşürüz o zaman

Beste; İyi gecelerr

Beste çevrimdışı.

Beste çevrimiçi.

Beste; <3

Beste çevrimdışı, 23.45.

Soner; İyi geceler

Soner çevrimiçi, 23.45.

Soner çevrimdışı, 23.45.

Soner çevrimiçi, 04.57.

Soner yazıyor...

Soner çevrimiçi.

Soner yazıyor...

Soner çevrimiçi.

Soner yazıyor...

Soner çevrimiçi, 04.58.

Soner çevrimdışı, 04.58.

***

;)

Continue Reading

You'll Also Like

682K 45.4K 31
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
25.3M 900K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
597 234 9
"Sizde kimsiniz?" "Biz kim miyiz? Bizlere kimsiniz diye sorarsanız buna bizden önce bir çok kişi cevap verecektir. Onlara göre seviyesizleriz. İstedi...
3.5K 1.2K 35
Dünya hiç olmadığı kadar kaos içinde. Büyük bir savaş, bambaşka bir evrene açılan boyut kapısı, çeşitli yaratıklar, büyücüler ve çok daha fazlası. E...