MADNESS • TAEKOOK ✓

By Sevvy97

1.1M 103K 83K

"Hep benim için parla ateş böceğim..." Jeon Jungkook'un babasının akıl hastanesine şizofreni tanısı konulan K... More

0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
42
43
44
45
Final
Özel Bölüm

41

14.3K 1.4K 1.2K
By Sevvy97

Haiii, ben geldiiim. Hıağğğğ şükür kavuşturunaaa sonundaaa dediğinizi duyar gibiyim :D Üzgünüm gerçekten defalarca yazmaya çalıştım bu bölümü, fakat ilham gelmeyince, olmayınca olmuyor. İçime sinmezse de bölümü paylaşmadığımı biliyorsunuz. Bu yüzden acucuk ara açıldı ama kavuştuk nihayet <33

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

Yoongi ve Hoseok birbirlerine sarılarak baygınlık geçirecek şekilde, bir köşeye çöküp kalmışlardı. Gondolo bindikleri için isyan etmeleri bitmek bilmiyordu.

Bu yüzden onlar huysuz ikili olarak söylenmeye devam ederlerken onları dinlenmeleri için başbaşa bırakıp Taehyung ile el ele zincir salıncakların önüne gelmiştik.

"İstersen biraz dinlenelim Taehyung'um." diye mırıldandığımda başını iki yana salladı. "Binelim ateş böceğim, ben iyiyim. Sen de iyiysen binelim." Konuşurken gözlerimin içine bakan irislerinin mutlulukla ışıldadığını görmek muazzam bir histi.

"İyiyim ben, binelim o zaman." dediğimde tuttuğu elimi kaldırıp dudaklarını elimin üstüne bastırdı. "Ateş böceğim hani o gemide en yukarıya çıktığımızda bana bir şey dedin ya, onu yeniden söyler misin?"

"Hangisi Taehyung'um?" diye sorduğumda dudaklarını büzerek tuttuğu elimi indirerek hafifçe kenetlediğimiz ellerimizi salladı.

"Seni seviyorum uğur böceğim." dediğimde dudakları beğeniyle kıvrıldı, ama bu saniyelik sürdü. "Ben de seni seviyorum ateş böceğim ama bu değildi."

Dudakları yine büzüldüğünde uzanıp ağzının ortasına kaçamak bir öpücük kondurup geri çekildiğimde başını önüne doğru eğip yüzüme bakmaktan kaçındı. O an beynimde şimşekler çaktı. Ne dediğimi hatırladım.

"Bana bak sevgilim..." dedim ve çenesinden hafifçe tutarak başını kaldırmasını sağladığımda ağzı aralandı ve yüzünü tatlı bir gülümseme sarmaladı. Ardından heyecan içerisinde elimi bırakıp avuçlarını birbirine çarparak, "Bir daha söyle bir daha ateş böceğim." dedi ve arkasını döndü. Tanrı aşkına neden bu kadar tatlı olmak zorundaydı...

"Sadece bana bak biricik sevgilim." diye soludum. Sesimi duyar duymaz hızlıca bana doğru döndüğünde ışık saçan o güzel çakmak gibi parlak gözleriyle ve eşsiz gülüşüyle karşı karşıya kaldım. Kelimenin tam anlamıyla nutkum tutuluyordu onun bu eşsiz güzelliği ve tatlılığı karşısında.

"Bir daha, bir daha." dedi ve ellerini uzanıp belime dolarken göğüslerimizi birleştirecek şekilde beni kendi bedenine yaklaştırdı.

İçten bir şekilde gülümseyerek, "Benim biricik sevgilim." diyerek kelimelerin üstüne basa basa vurguladım.

"Biricik sevgilim." diye beni tekrarlayıp uzanarak ağzımın ortasına sert ve ıslak bir öpücük kondurup geri çekildi.

"Seni seviyorum sevgilim." dedim dolu dolu gözlerimle. Fakat bu kez gözlerim mutluluktan dolmaya başlamıştı.

"Sevgilin... Sevgilin seni daha çok seviyor ateş böceğim."

*

Zincir salıncaklara binmiş el ele tutuşmuştuk. Biletleri görevliye uzattığımda Taehyung başını çevirerek köşede oturup su içerek bizi izleyen Hoseok ile Yoongi'ye el salladığında kıkırdayarak ben de arkadaşlarıma el salladım.

Üzerlerinden dozer geçmiş gibi halleri vardı. İkisi de çöküp kalmıştı oturdukları yere.

"Sevgilim." dedim ve el ele tutuştuğumuz kolumuzu kaldırıp onun parmakları üstüne dudaklarımı bastırdım.

"Sevgilim..." diye beni tekrarladı ve uzanıp kulağımın arkasına dudaklarını bastırdı.

O sırada platform yavaşça dönmeye başladığında, "Başlıyoruz sevgilim, korkarsan aşağıya değil bana bak." diye ona tıpkı gondolda söylediğim gibi burada da hatırlatma yaptığımda dudağımın kenarına dudaklarını bastırıp başını olumlu anlamda sallayarak geri çekildi.

Arkasına yaslandı. Tek eliyle zincirden tutunup destek aldı. Bense başımı zincire yaslamış ve onu izliyordum. Yanında olduğum için, onunla özgürce vakit geçirebildiğim için o kadar mutluydum ki.

Onu 24 saatliğine de olsa özgürlüğüne kavuşturan kanatları olabildiğim için çok mutluydum. Bunu sağlayan doktor Namjoon'a çok şey borçluydum. Bize gerçekten çok yardımcı olmuştu. Onun sayesinde buradaydık.

Taehyung iç içe kenetlenen parmaklarımızı ikimizin bacağının üstüne denk getirecek şekilde aramıza almıştı.

Tur döndükçe hızlanan zincir salıncakta Taehyung'un saçları rüzgarda özgürce savrulurken ağzı aralandı. "Wooooahh!"

"Uçuyorum sevgilim!" dedi ve başını bana doğru çevirdi. Kıkırdayarak, "Uçuyoruz sevgilim." diye tıpkı onun gibi bağırdığımda, sesim kulaklarımda yankılandı.

-

Zincir salıncaktan indiğimiz gibi Hoseok ve Yoongi'yi de alıp atışlarla oyuncak kazanılan eğlence bölümüne yöneldik.

Taehyung koşturarak led ışıkları yanan bozuk parayla oyuncak kazandıran makinenin önüne gidip cam yüzeyine yapışıp sarıldığında, Hoseok kıkırdadı.

"Ateş böceğim bunlar çok güzel!" diye heyecanla elini oyuncakların bırakıldığı haznenin içerisine sokmaya çalıştığında koşarak onu tutup engel oldum. "Sevgilim, elin sıkışır. Öyle değil bak, bozuk para atıyoruz şuradan ve sonra istediğimiz oyuncağı alabilmek için demir çubuklar varya." dedim ve demir çubukları gösterdim.

"Onları kullanıyoruz bak şu içerideki demir kepçeyi bu demir çubuklarla hareket ettiriyoruz ve istediğimiz oyuncağı o şekilde yakalamaya çalışıyoruz." diye ona açıkladığımda dudaklarını büzerek ıslık çaldı.

"Yapalım mı? Yapalım lütfen, hepsini alalım..." diyerek ayakları üstünde zıp zıp zıplarken, uzanıp ona sıkıca sarıldım. "Yaparız Taehyung'um. Hangisini istersin önce sen seç, hemen alalım."

"Cidden mii?" diye heyecanla cıvıldarken, geri çekilip hızlıca cama yaklaşıp makinenin içindeki oyuncaklara baktı.

İşaret parmağıyla cama vurarak, "Bu... Bunu istiyorum kaplan bak bak kafamdaki gibi kaplan ateş böceğim." diye soluk soluğa konuştuğunda gülümsedim.

O sırada Yoongi'nin sesini işittim. "Biz Hoseok'la şu basketbol atışları yapıldığı makinenin oradayız, haberin olsun." dedi ve köşede kalan basketbol atışlarının yapıldığı alanı gösterdiğinde başımı olumlu anlamda sallayıp ona göz kırptım.

Ardından Taehyung'a geri döndüm. "Hadi Taehyung'um bozuk para atalım." dedim ve cebimden çıkarttığım bozuk parayı deliğe göndereceğim sırada, "Ben atayım, ben atayım." dediğinde kıkırdayarak bozuk parayı elimden almasına izin verdim.

İki parmağıyla kıstırdığı bozuk parayı makinenin çalışmasını sağlayan deliğe yolladığında paranın düşme sesiyle birlikte makinenin içine baktı.

Yanıp sönen led ışıklar para atılmasıyla birlikte tamamen yanarken, renk değiştirmeye başladı. Şarkı çalmaya da başlayınca Taehyung ellerini birbirine çarparak ıslık çalıp o şarkıda dans etmeye başladı.

Uzanıp çenesine dudaklarımı bastırdım. Heyecan içerisinde ellerimi birbirine sürterek yön veren demir çubuğu yakaladığım gibi kepçeyi çevirerek oyuncak havuzunun içindeki istediği kaplana odaklandım. Alabilirim. Tek seferde onu yakalayabilirim.

"Ben de ben de yapayım." diye heyecanla atılan Taehyung'la birlikte yakalaması için kepçeyi oyuncağa indiren butona basmadan önce arkama geçmesi için işaret verdim.

Göğsünü sırtıma yaslayıp omzumun üzerinden başını makineye doğru eğerken, elleri ellerimin üstünden demir çubuğu yakaladı.

"Kaplanı istiyorsun değil mi sevgilim?" diye sorduğumda, "Evet sevgilim." diye yanıtladı beni.

Taehyung'un hafifçe oynatmaları sonucunda kepçe kaplanın hemen yanındaki pikachu 'ya kaydığında yavaşça kaplanın üzerine geri hedef almayı başardım.

"Şimdi hiç oynatmayalım ve yalnızca yakalaması için şu butona basalım Taehyung'um." dediğimde heyecanla ellerini ellerimin üstünden kavradığı demir çubuktan çekti.

"Ben basayım mı?"

"Evet bas Taehyung'um." dediğimde heyecandan genzinden tatlı tatlı sesler çıkarttı.

"Şimdi mi ateş böceğim?"

"Şimdi." diye ona bildirdiğimde işaret parmağıyla kırmızı butona basması bir oldu. Hızla cama yapışıp kaplanın üzerine doğru inen kepçeye baktı.

"Al, al al onu. Hadi yakala..." diye sabırsızca söylenirken endişeyle dudaklarımı kemirerek kepçeyi izledim. Lütfen tek seferde al... İlk seferde alamazsam üzülecekti ve yeniden denemek için hevesi kalmayacağından korkuyordum.

Kepçe kaplanın gövdesine kapandı ve kepçe yukarıya çekerken oyuncak kaplan kepçeden kaysa bile oyuncak havuzunun içine geri düşmedi.

Kenara doğru yönlenen kepçe oyuncağı almamız için kenardaki boşluğa gönderdiğinde Taehyung, "Yaşasın!" diye bağırarak uzanıp oyuncağı aldı.

Kaplanı göğsüne yaslayıp ardından bana doğru sevinçle döndü ve sıkıca sarıldı. "Teşekkür ederim ateş böceğim."

"Mutluluğun, mutluluğum. Rica ederim, sen yeter ki mutlu ol uğur böceğim..."

*

Bir sürü oyuncak kazanmış ve sonrasında da baloncudan bir sürü balon almıştık.

Taehyung hem oyuncakları, hem balonları tutarken gülümseyerek balonları elinden aldım.

"Sevgilim başka bir şeye binmek istiyor musun? Yoksa artık kahvaltı etmek için bir kafeye geçelim mi?"

Taehyung dudaklarını büzerek oyuncaklarını düşürmeden karnını ovaladı. "Gurulduyor, çok acıkmışım sevgilim." dediğinde kıkırdadım.

"O zaman Hoseok ve Yoongi'yi de alıp gidelim Taehyung'um."

Başını olumlu anlamda sallarken, "Hastaneden çıktığımda yine lunaparka gelir miyiz ateş böceğim?" diye sordu.

"Sen ne zaman istersen geliriz, sevgilim." dediğimde dudakları yukarıya doğru kıvrıldı, tembel bir şekilde gülümsedi.

O sırada 5-6 yaşlarında görünen bir çocuk, annesinin elini bırakıp bizim yanımıza gelip işaret parmağıyla Taehyung'un kucağındaki pokemon oyuncaklarından birini gösterdi.

"Bunu mu istiyorsun?" diye sordu Taehyung çocuğa bakarak. Saçları uzun ve alnına dökülen küçük çocuk başını olumlu anlamda salladığında, Taehyung yavaşça dizleri üstüne çöktü ve istediği oyuncağı ona uzattı.

"Yok beyefendi gerek yok, kusura bakmayın. Oyuncakları çok seviyor, sürekli alıyoruz aslında." Annesi araya girip Taehyung'un verdiği oyuncağı oğlunun elinden almaya çalıştığında çocuk ağlamaya başladı.

"Hadi hyungunun yanına gidelim, bak seni köşede bekliyor, hadi bebeğim."

"Kalsın, kalsın oyuncak onun olsun ağlamasın." Taehyung oyuncağı eline geri tutuşturan kadına başını sallayarak konuşurken oyuncağı geri çocuğa verdi.

"Ağlama, senin bu." dedi ve çocuğun elmacık kemiklerine düşen gözyaşlarını sildiğinde kalbim eridi, pamuk gibi yumuşadım bu gördüğüm tablo karşısında.

Taehyung... O kadar güzel bir insandı ki... Yaşayamadığı çocukluğuna rağmen ağlayan bir çocuğu susturmak için çabalıyordu ve o muazzam bir erkekti. Benim muazzam sevgilim, biricik sevgilim.

"Hyunga çok teşekkür ederim de hadi Leewoo." dedi annesi oğlunun sırtını sıvazlayarak.

"Taehyung, adım." diye mırıldandı Taehyung gözyaşlarını sildiği çocuğun başını sıvazladı.

"Teşekkür ederim Taehyung hyung." diyerek atılıp onun boynuna oyuncakla birlikte sarıldı.

*

Misler gibi yiyip karnımızı tıka basa doldurmuştuk. Gerçekten hepimiz o kadar acıkmıştık ki, inanılmaz yemiştik.

Taehyung ile bir sürü fotoğraf çekinmiştik. Yemek yerken ağzına bulaşan pirinç kekinin sosunu gülerek silerken bile fotoğraflarını çekmiştim.

Oyuncaklarıyla, balonlarıyla, pamuk şekerleriyle...

"Hoseok onu yeme o benim demedim mi sana ya!" Yoongi'nin huysuzca söylenen sesiyle birlikte Hoseok hınzırca kıkırdayınca ben de onunla birlikte sırıttım.

"Az önce yersen ye banane demiştin ama yaa." diye yakındı Hoseok. Yoongi dolu ağzıyla birlikte oflayarak yemek çubuklarını salladı. "İyi be aman." dedi söylenerek.

Chopsticklerini sallamaya son verip tabağındaki yemeğine gömüldüğünde Taehyung oyuncaklarından tavşan olanı sağ omzuna, kaplan olanı sol omzuna yerleştirdi.

"Ateş böceğim benim böyle resmimi çeker misin?" diye heyecanla soluduğunda masadaki telefonumu hızla alıp kamerayı açtığım gibi onun resmini arka arkaya çekip bu muazzam görüntüyü çektiğimiz fotoğrafların arasındaki yeni anılarımıza ekledim.

"Ateş böceğim, arabadaki pamuk şekerleri alıp yiyebilir miyim?" diye sorduğunda ensemi sıvazladım.

"Tatlı söyleyecektik ama, pamuk şeker mi yemek istiyorsun?" Sorusuna soruyla karşılık verdiğimde başını hevesle beni onaylarcasına salladı.

"Tamam o zaman hadi gel arabadan gidip alalım." dediğim gibi sandalyemi itekleyip ayağa kalktığımda Taehyung neşeyle "Yaşasın." diye sevinç nidaları dökerek omzundaki oyuncakları yanındaki boş sandalyeye bıraktı ve peşimden kalktı.

Bana yetişmesi için bekleyip elimi tutması için ona doğru uzattığımda yanıma varınca dudaklarını yanağıma bastırıp ellerimizi iç içe geçirdi.

Birlikte yürüyerek kafeden çıkıp aracın önüne varınca arka koltukta kalan pamuk şekerlere uzanmadan önce ufak bir duraksama yaşadım.

"Mor mu yeşil mi mavi mi yoksa pembe olanı mı istersin Taehyung'um?" diye sorduğumda başını uzatıp koltuğun üstündeki pamuk şeker paketlerine kısaca göz gezdirdi.

"Pembe olanı." dediğinde alt dudağımı ısırarak gülümseyip yavaşça kapıdan başımı içeriye uzatıp pembe pamuk şekere uzandım. Aldığım gibi geri çekilip kapıyı kapattığımda otomatik olarak kapılar kilitlendi.

Anahtarı cebime tıkıştırdıktan sonra pamuk şekeri paketini açıp poşetinden çıkararak tuttuğum çubuğu ona uzattım.

Heyecanla alırken, "Woah pembe bulut gibi..." dedi ve parmaklarıyla dokundu. "Woahh ateş böceğim yumuşacıııık pamuk gibi." diye şaşkınlık içerisinde soluduğunda onun bu masumluğu ve tatlılığı karşısında mest oldum.

Tanrım, onu karşıma çıkarttığın güne şükürler olsun. Onu tanıma fırsatı bana sunduğun için sonsuza dek minnettar olacağım...

Bir parça yavaşça kopartıp onun dudaklarına doğru uzattım. Aralık dudaklarından içeriye tıkıştırdığımda, gözleri irileşti. Eliyle ağzını kapatarak, "Eridiiii buu." diye şokla fısıldadığında kıkırdadım. "Ama çok tatlı mmh çok tatlııı."

Elini indirip dilini dışarıya çıkartarak dili üstünde eriyen pamuk şekerini gösterdiğinde bir parça daha koparıp onu da kendi ağzıma tıkıştırdım. Dilim ve damağım arasında eriyen pamuk şekeri ona dilimi çıkartarak gösterdiğimde, uzanıp işaret parmağıyla dilime dokundu.

"Woah sen de erittin."

Çenesinden tutarak ağzına sulu bir öpücük kondurdum. "Taehyung'um seni çok seviyorum, her şeyimle..." dedim dudaklarına fısıltımı bırakarak.

"Jungkook?!" Tam o sırada arkamdan tanıdık gelen sesle beynimden aşağıya kaynar sular dökülmüş hissiyle sarsıldım.

Gözlerim dehşetle irileşirken hızla geri çekilip omzumun ardına baktığım anda babam ile karşı karşıya kaldım.

**

Bölüm sonu... Allahım şükür kavuşturanaaaa. Yemin ediyorum ilhamsızlıktan ölüyorum Madness için. Yazacaklarım belli, kafamda kurguyu en başında kurguladım başlarken, fakat sorun şu ki yeni bölümü yazmak adına ilhamım bir türlü gelmedi. Bu yüzden ara açıldı ve beklettim. Çok üzgünüm. Sabırla beklediğiniz için de minnettarım. Sizi çok seviyorum, umarım bölümü sevmişsinizdir <33

Bol bol oy ve yorum isteriiim, gelecek bölümde görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın, baiii Xx

Instagram & Tiktok: Sevvyniz / Sevvy97 & Twitter: Sevvyniz

-Şevval

Continue Reading

You'll Also Like

371K 34.1K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
1.9M 133K 38
Açık unutulan kamera, son derece ateşli bir hoca ve ben.
91.7K 788 100
[TAMAMLANDI] "koyduğum tüm kitapları okuyup öneriyorum. 𝙉𝙤𝙩: Final yapmamış ficleri önermeyi sevmem ama eğer ki önermişsem bilin ki okunmaya değer...
21.9K 2.5K 31
min yoongi, park jimin'in hayallerindeki aşktan bile güzeldi