Düşman (bxb)

Galing kay queenhurrem

1.3M 95K 48.7K

İki düşman grubu bir araya getirebilecek tek şey aşktı; öyle de oldu. Higit pa

bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş
kırk altı
kırk yedi
kırk sekiz
kırk dokuz
elli
elli bir
elli iki
elli üç
elli dört
elli beş
elli altı
elli yedi
elli sekiz
elli dokuz
altmış
altmış bir
altmış iki
altmış üç
altmış dört
altmış beş
altmış altı
altmış yedi
altmış sekiz
altmış dokuz
yetmiş
yetmiş bir
yetmiş iki
yetmiş üç
yetmiş dört
yetmiş beş
yetmiş altı
yetmiş yedi
yetmiş sekiz
yetmiş dokuz
seksen
seksen bir
seksen iki
seksen üç
seksen dört
seksen beş
seksen altı
seksen yedi
seksen sekiz
seksen dokuz
doksan
doksan bir
doksan iki
doksan üç
doksan dört
doksan beş
doksan altı
doksan yedi
doksan sekiz
doksan dokuz
özel bölüm
özel bölüm-2
özel bölüm-3
özel bölüm-4

final

12.9K 793 704
Galing kay queenhurrem

son kez iyi okumalar dilerim :)❤️

————

Yazardan,

"Çok derine gitmeyin!" diye bağırdı Sinan çıplak bacaklarını okşayan Özgür'e aldırmadan.

Barış belindeki balıklı simitini çekiştirip çocuksu bir üzüntüyle Sinan'a döndü.
"Ya Sinan! Yamaç beni beklemiyor!"

"Yamaç Barış'ı beklesene!"

"Ya of ya! Gel bekliyorum!" dedi Yamaç suyun içine henüz yeni girmişken.

Barış sevinerek peşinden koştuğunda Sinan yine de onlardan ayırmıyordu gözlerini. Taa ki Özgürün eli bacağından karnına çıkana kadar.

Başını hızlıca eğip dizinde yatan sevgilisine baktı.
"Özgür dur bir."

Özgür bu uyarıyı hiç umursamadığını devam ederek göstermişti.

Yiğit, Emirhan, Batuhan ve Murat henüz giyinmedikleri için sahilin arkasında kalan merdivenlerin üstündeki piknik alanındaydılar. Yamaç ve Barış'ı kendisine emanet olarak görüyordu Sinan bu yüzden çok tedirgindi.

"Güzelim kocaman adam olmuşlar abartma artık." dedi Özgür hâlâ onlara bakmaya devam ettiğini görüp.

"Kocaman adamlar boğulamaz mı Özgür?"

Özgür kaşlarını kaldırdı. Boşta kalan elini Sinan'ın çenesine atıp sıktı.
"Böyle mantıklı konuşma verecek cevap bulamıyorum."

Öne çıkan dudaklarına sert bir öpücük bıraktı. Kumsal şu an boştu ve üzerlerindeki şemsiyenin gölgesinden yüzleri pek anlaşılmazdı. Anlaşılsa bile umurlarında olduğu söylenemezdi.

Sinan'ın Özgür tarafından sürekli okşandığı birkaç boyunca Sinan naz yapıp oflamıştı. Suyun içinden öfkeyle çıkan tek bir yeri dahi kuru kalmamış olan Barış'ı ve arkasından sırıta sırıta gelen Yamaç'ı görünce Özgür'ün baldırında duran elini ittirdi.

Özgür her yerde oynaşmayı seviyordu ama Sinan arkadaşları bir şey görecek diye çekiniyordu. Bir keresinde Yamaç Sinan'ın morarmış boynunu fark ettiğinde Sinan utançtan kendine gelememişti. Bu konuda bu kadar utangaç bir yapısının olduğunu yeni fark ediyordu.

"Özgür!" diye bağırdı Barış ağlamaya yakın bir sesle.

Özgür uzandığı bacaklardan biraz başını kaldırdı.

"Ne oldu?"

Barış sudan dolayı kıpkırmızı olmuş gözleri ve büzülü dudaklarıyla ıslak ıslak Özgür'ün yanına oturdu.

"Yamaç beni suya ittirdi. Düştüm. Her yerim çok ıslandı. Boğazıma su kaçtı." dedi alt dudağını iyice sarkıtarak.

Yamaç koşa koşa yanlarına geldi. Barış'ın simiti Yamaç'ın belindeydi şimdi.

"Bu çocuk da hiç şakadan anlamıyor." diye mırıldandı.

Özgür gözlerini Yamaç'a dikti.
"Öyle şaka mı olur? Yüzme bilmiyor, ya boğulsaydı?"

Sesi sert falan değildi fakat ciddi konuşması yüzünden Yamaç bir anda korkmuştu.

Sinan'ın omzundan tuttu. Çekingen bakışlarla Özgür'e baktı. Bunu Sinan dese takmazdı ama Özgür korkutucuydu.

"Sevgilimi üzüp durmayın artık. Size bakmaya mı geldi tatile mi?" diye azarlamaya devam ettiğinde Barış da Yamaç da suspus olmuştu.

Birkaç dakika sessizce oturduktan sonra Yamaç kendilerine doğru gelen sevgilisini görünce ayağa kalktı. Koşarak tam sarılacakken bir anda Murat'ın yanından geçen bikinili kız grubunun Murat'ı alıcı gözlerle süzdüğünü görünce sinirlendi.

Simiti tutup hızlıca üzerine yürüdü ve gövdesini kapatmak için sarıldı.

"Sen girme denize." diye kızdı.

Murat ise kendisine ıslak vücudu, pembe meme uçlarıyla ve belindeki simitle gelen sevgilisini görünce hormonlarına hakim olamamıştı. Kıskançlık konusunda Yamaç'tan geri kalır yanı olmadığı için o da kaşlarını çatıp kollarını ıslak bedene doladı.

"Seni buraya bensiz göndermeye izin veren aklımı sikeyim." dedi dişlerini sıkarak.

Şimdi tüm gün her gördüğü erkeğe -tuhaf bir şekilde kızlardan kıskanmıyordu- öfkeyle bakacaktı. Sonuçta hangisinin sevgilisine baktığını bilemezdi, en kolayı buydu.

İkisi birbirini gizleyerek yürümeye çalışırken Batuhan'ı gören Barış da kalkmak istedi ama sevgilisini beyaz deniz şortu, eşsiz ten rengi ve kaslarıyla görünce yutkundu. Yamaç gibi kıskanmadı. Daha çok böyle birinin neden kendisiyle olduğunu içten içe sorguladı ama bunu düşündüğünü kimseye belli etmedi.

Batuhan bebeği gibi gördüğü çocuğun yanına oturup onu belinden kendine çekti.

"Bebeğim simitin nerede?"

Barış yine küskün haline döndü.
"Yamaç aldı!" diye hırçın bir şekilde konuştu.

"Ver lan çocuğun simitini." dedi Yamaç'a.

Murat Yamaç'ın belindeki simiti kafasından çıkarıp hızlıca Batuhan'a fırlattı.
"Al lan gavat, yemedik. Ben olurum ona simit."

Yiğit ve Emirhan en son gülüşerek plaja indiler. Sonradan gelenler ellerindeki sudan çıktıktan sonra acıktıklarında yiyecekleri şeyleri ve havluları kenara koydular. Normalde bir şemsiye ve bir de Özgür Sinan'ın dizlerine yatmayı tercih ettiği için bir örtünün üzerindeydiler. Şemsiye bir tek onlara yetmeyeceği için yeni bit örtü ve şezlong getirmişlerdi.

Murat suya yürüdüğünde Özgür gövdesine Sinan'ı yaslayacak şekilde oturdu ve gözündeki güneş gözlükleri yüzünden her ne kadar görülmese de gözlerini kısarak,

"Murat fazla derine gitme." diye uyardı.

"Gitmem." dedi Murat da başıyla Yamaç'ı göstererek.

Murat yüzmeyi iyi biliyordu, Yamaç da biliyor olabilirdi ama onu tehlikeye atmazdı.

Yamaç ikinci bir kez suya girdi Murat'la beraber. Batuhan Barış'ın simitini geçirip ıslak saçlarını okşadı ve elinden tutarak onu da suya çekti.

"Sana yüzme öğreteyim mi güzelim?"

Barış başını iki yana salladı.
"Yok, boğulurum."

Batuhan yakıcı güneş yüzünden gözlerini kıstı. Soğuk suyun içine girdiğinde irkilmişti.

Plajda duran Emirhan ve Yiğit ise şezlonga oturmuşlardı. Yiğit Emirhan'ın sırtına güneş kremi sürüyordu.

Yanlarından geçen birkaç kız onlara bakıp güldü. Dışarıdan bakıldığı zaman denize gelmiş bir arkadaş grubu gibi göründükleri için aslında kızların böyle ilgili bakması normaldi. Bu tarz yerler yaz aşklarının ve biraz da cinselliğin doğduğu yer gibi bir şeydi.

Sarı saçlı fiziği de kendisi de gayet güzel olan bir kız onlara yaklaştı. Üzerinde siyah dekolteli bir bikini vardı.

"İstersen güneş kremini ben sürebilirim." dedi gülümseyerek.

Bunu Emirhan'a söylediği açıktı. Yiğit bir şey söylemeyip yüz ifadesini bozmadan kıza baktı. Emirhan da baktı ama yüzü dışında hiçbir yerde değildi ikisinin de gözleri.

Emirhan Yiğit'in çenesini tuttu ve dudaklarına küçük bir buse kondurdu. Yiğit ilk defa arkadaşları dışında birisi görüyor diye başta hafifçe irkildi ama Emirhan'ın gözlerinin içine bakarak gülümsedi.

Kız kaşlarını kaldırdı.
"Aaa öyle yani?" dedi şaşkınlıkla.

Yiğit başını salladı. Emirhan gözlerini kızın yüzünden de çekti. Kız dostça gülümsedi.

"Yakışıyorsunuz aslında. Umarım güzel bir ilişkiniz olur."

"Sağ ol." dedi Yiğit sadece.

Sarışın kızın arkasından koşar adım siyah saçlı enerjik olduğunu sadece parlayan gözlerine bakarak bile anlayabileceğiniz bir çocuk geldi.

"Ya peki sen? Umarım sen gaysindir." dedi Sinan'a bakarak.

"Fatih!" diye uyarı niteliğinde bağırdı sarışın kız.

Sinan muhabbettin ne olduğunu bile anlamadığı için kaşlarını kaldırdı.
"Ne?"

Özgür başından beri dinlediği için bir anda Sinan'ın dudaklarına yapıştı. Emirhan'ın kondurduğu küçük öpücüğe nazaran resmen dudaklarını yemek ister gibi hızlıca öpmeye başladığında çocuk resmen şok olmuştu. Elbette Sinan da.

Özgür gözlerini çocuğa her an saldıracak gibi dikti.
"O benim sevgilim. Evleneceğiz biz. Şirket de açacağız."

Çocuk hem anlayamıyor hem de şaşkın gibi kaşlarını çattı.
"Üzgünüm..." diye mırıldandı.

Sarışın kızla kavga ede ede yanlarından ayrıldılar. Özgür Sinan'ın vücudunu hâlâ sımsıkı sarıyordu. Öyle ki Sinan boğulacak gibiydi.

"Özgür çeksene ellerini, yeter! Gitti!"

"Ulan niye o kadar insan varken sen ya?" diye hayıflandı Özgür.

Yiğit ve Emirhan onların bu haline güldüler.

Öte yandan denizdeki çiftlerin de keyfi yerinde gibiydi. Barış belindeki simiti, kıvır kıvır ıslak saçları, kendisine çok yakışan sevimli gülümsemesiyle Batuhan'ın omuzlarına sarılmış bacaklarını beline dolamıştı.

Yamaç ve Murat ise bambaşka bir dünyaydı. Murat Yamaç'ın ensesinden tutup suyun içine soktuğunda Yamaç dizine tekme atmaya çalıştı ama deniz içinde vurulamayacağını bilmeyecek kadar sözelciydi. Belki biraz da cahil.

Murat sudan çıkardığında öfkeyle yüzüne bakıp omuzlarına sert bir yumruk geçirdi.

"Senin evveliyatını sikeyim ben! Ölüyordum!"

"Ben varken? Daha neler." dedi sırıtarak.

Tek hamlede Yamaç'ı kucağına aldı ve daha ne olduğunu anlamadan onu suya attı. Hazırlıksız yakalandığı için çok fazla su yutmuş, tuzlu su gözlerini çok yakmıştı.

Murat onu hemen sudan çıkardı. Yamaç can havliyle ona sarılmıştı. Öksürüyordu. Birkaç kez sırtına vuran güçlü elle beraber gözlerini aralamaya çalıştı.

"İstersen can kurtaran olarak suni teneffüs yapayım?" dedi Murat.

Yamaç bu sefer çocuksu bir öfke ve üzüntüyle sevgilisine baktı. Korktuğunu gördüğü halde böyle yapmasına kızmıştı.

Hiçbir şey söylemeden ellerini üzerinden ayırıp yürümeye başladı. Su boyu için biraz yüksek olduğundan hızlı gidemiyordu pek. Murat çabucak belinden yakalayıp onu havaya kalkacak şekilde kolu üzerinde kucakladı.

"Bırak!" diye çemkirdi Yamaç.

Murat onu dinlemeden sıkıca sarıldı ıslak küçük bedene.
"Canına yandığım."

"Bırak! Sen beni suya attın. Genzim yanıyor, gözlerim çok acıdı." dedi omzundan ittirmeye çalışıp.

Murat bu tarz durumların çözümünü artık biliyordu. O da kendisine söverse sevgilisinin siniri daha hızlı geçiyordu.

"Allah benim belamı versin. Ellerim kırılsaymış."

Yamaç inmeye çalıştı yeniden.
"İstemiyorum. Oturacağım. Öldüreceksin beni."

Murat suyun içinden bacağını tutup beline dolamasını sağladı. Bir elini kalçasına diğerini beline sarıp onu iyice kaldırdı. Biraz derinde olduklarından burada pek kimse yoktu. Olsaydı da fark etmezdi.

Islak ve tuzlu olmasına aldırmadan dudaklarından öptü. Belini okşadı.

"Saçının teline zarar gelse ortalığı siker atarım. Canın canımdan önce gelir yavrum benim. Sadece şaka yaptım. Senin canını yerim ben." dedi yumuşak bir sesle.

Yamaç dudaklarını büzüştürdü. Ellerini boynuna koydu.
"Bir daha atma ama tamam mı?"

"Tamam canımın parçası."

Aralarındaki minik tartışma son bulduktan sonra bir süre daha denizde yüzdüler. Batuhan ve Barış çıkarken Yiğit ve Emirhan girmeye karar vermişti.

Yamaç sırıttı.
"Deve güreşi yapalım mı lan Yiğit?"

Yiğit yüzünü buruşturdu ama Emirhan çoktan gaza gelmişti.
"Yapalım!"

Yiğit'i omuzlarına aldı. İkisinin ağırlığı birbirine yakın olduğu için dengesiz olmuşlardı Murat ve Yamaç'a göre.

Murat Emirhan'ın karşısına, Yiğit de Yamaç'ın karşısına geçti.

"Bir. İki. Üç!"

Aynı anda atıldıklarında iki boksör -Yamaç'ın boksörlüğü şüpheli- karşısında hemen yenilmişlerdi. Yiğit suya düştüğünde Emirhan da düştü.

"Ezik bunlar." dedi Yamaç hırsla sırıtarak.

————

Çiftler otel odalarına dağıldılar. İki kişilik odalarda herkes kendi sevgilisiyle kalıyordu. Dört oda da yan yanaydı.

İlk odada Batuhan ve Barış vardı. İkisi de duş almıştı. Otel odasının balkonuna çıkmış yüksek binadan manzarayı izliyorlardı. Uzun koltukta Barış dizlerini kendine çekmiş sevgilisinin kolunun altına girmişti.

"Eğlendin mi?" diye sordu Batuhan gülümseyerek.

"Evet bebeğim. Çok eğlendim."

Saçlarından sıkıca öptü.

————

Onların yanındaki odada Yiğit ve Emirhan vardı. Emirhan belindeki havluylaydı. Sabah çektiği milyon tane fotoğrafa bakıyorlardı birlikte.

"Fotoğrafçılık okusana Emirhan. Çok güzel hepsi." dedi Yiğit hevesle.

Emirhan kararsızca omuz silkti.
"Ben de düşünüyorum da bilmiyorum yani..."

Birkaç fotoğraf geçtikten sonra Yiğit kameraya gülümserken kendisinin de Yiğit'e gülümsediği bir fotoğrafı favorilere ekledi.

"Bunu paylaşalım mı?"

Yiğit kolları arasındaki bedene baktı.
"Nasıl yani?"

"Hikaye olarak. Ya da post da olur. Ama bence gidene kadar post değeri yüksek bir şeyler çekeriz beraber."

"İnsanlar yanlış anlamaz mı?"

"Umrumda bile değil."

"Olur o zaman." dedi Yiğit gülümseyerek.

Emirhan hikaye kısmına fotoğrafı ekleyip kullanıcı adının yanına kırmızı kalp koyarak paylaştı. Yiğit de hesabına hikayeyi ekledi.

Eğilip birbirlerinin dudaklarından öptüler.

————

Onların hemen yanındaki odada Özgür ve Sinan kalıyordu.

"Özgür yapamayız, ellerini çek." dedi Sinan havlusunun içine girmeye çalışan eli tutarken.

"Niye yapmayalım?"

Sinan nazlı nazlı kirpiklerini kırpıştırdı.
"Oteldeyiz, ses gider."

Özgür başını geriye atarak ofladı.

Birlikte yatağa uzandılar. Yapamadıkları için huysuz olduğundan Sinan'ın kolları arasındaydı. Göğsüne başını yaslamıştı.

"Dışarı mı çıksak?" dediğinde başını çevirip baktı.

"Olur. Sahilde otururuz."

————

En son odada da Murat ve Yamaç vardı. Tüm grup onların rahat durmayacağına hemfikir oldukları için seslerinin en az geleceği yerde kalmaları daha iyiydi.

Tabii tahmin ettikleri gibi de olmuştu. Sadece duş almak için (!) birlikte banyoya girdiklerinde bu duş saati (!) epey uzamıştı.

İkisi de çıplak bir vaziyette yatağın içindeydiler. Yamaç dizlerinden birini kendine çekmiş, diğerini uzatmıştı. Murat da bacaklarının arasına uzanıp mümkün olduğunca aletlerini birbirine değdirmemeye çalışarak göğsüne uzanmıştı.

Odaya girerken çok ciddi bir şekilde kavga ediyor olmalarına rağmen bir anda kendilerini bu halde bulmuşlardı. Her tartışmalarının sonu muhakkak böyle bitiyordu. Birbirlerinin vücutlarına olan açlıkları dur durak bilmiyordu.

"O kızın isteğini de sil, beni delirtme." dedi Yamaç elli beşinci kez.

"Kabul edeceğim Yamaç. Belki rahatlarsın."

Göğsünde uzanan bedenin saçlarını sertçe çekti.
"Seni parçalarım bak!"

"Ulan zaten sildik isteği. Sen sildin hatta 10 dakika önce." dedi Murat uykulu ve boğuk bir sesle.

Yamaç şımarıkça omuz silkti.
"Sileceğim tabii. Benim sevgilim benim hesabım benim keyfim."

Haklı olduğu için cevap vermedi.

————

Denize kıyı, ormanlık alanın köşesinde bir kara parçasında yaktıkları ateşin etrafına oturmuş sohbet ediyorlardı.

Az önce anlatılan korku hikayesi yüzünden Barış Yamaç'ın elini sıkı sıkı tutmuş kollarını da beline dolamıştı. Özgür, Sinan ve Murat katlanabilir sandalyede oturuyordu. Sinan ve Özgür hepsini karşısına almış şekildeydi. Batuhan Yiğit'in omzuna kolunu atmış, Emirhan da Sinan'ın sandalyesine yaslanmıştı.

Hepsi içinde bulundukları andan fazlasıyla memnundu. Her birinin aşık olduğu ve dostu olarak gördüğü insanlar yanıbaşındaydı.

Emirhan yanındaki gitar çantasını kucağına çekti.
"Murat hadi bir şeyler söyle." dedi.

Murat, Barış ve Yamaç marşmelov takıp yesin diye oyduğu iki sopayı uzatırken sonuna geldiği sigarasını da attı.

"Ne söyleyeyim?" diye sorduğu topluluğa ithafen.

Herkes sesinin güzel olduğunu biliyordu. Kendi kendine zaten sürekli türkü söylerdi ama topluluk önünde pek söylemiyordu. Genelde Selda Bağcan, Azer Bülbül, Müslüm Gürses dinleyip söylerdi fakat şimdi fikir almak istemişti.

"Erkin Koray-Sevince söyle. Ben de çalayım." dedi Emirhan gitarını çıkarıp.

Gitarı lisenin ilk yılından beri ara ara çalıyordu.

"Çok güzel de o benim sesime gitmez la."

"Gider gider." deyip dizine vurdu Batuhan.

Murat 'peki' dercesine başını eğdi. Emirhan gitarını ayarlayıp notaları hatırlayana kadar ortam sessizleşti. Ardından Murat'a bakıp gitarının teline bir kez vurdu. Şarkıyı söylemeye başladı.

(Şarkıyı burada açabilirsiniz.)

'Sevince, sevince
Sevince durma durma koş ardından
Zaman yoktur git aşkı iste ondan
Sevince tüm insanlar bir başka
Durma dostum sen de yer ver aşka
Sevmek bil ki doğmaktır yeni baştan
Aşık oldum galiba yavaştan
Oooo sevince
Ooo sevince
Öyle bir yol tutmuşum ki sorma
İnandım ki sevince vardır dünya
Sevincedir günlerin bir başka
Durma dostum sen de yer ver aşka
Sevmek bil ki doğmaktır yeni baştan
Aşık oldum galiba yavaştan
Oooo sevince
Oooo sevince
Oooo
Olacak mıydım ben bu halde
Olacak mıydım ben bu halde
Sevince tüm insanlar bir başka
Durma dostum sen de yer ver aşka
Sevmek bil ki doğmaktır yeni baştan
Eriyorum galiba yavaştan
Ooooo sevince
Oooo sevince
Oooo sevince'

Şarkı çalarken hepsinin aklında nerelerden nereye geldikleri vardı. Önce düşman, sonra pişman sonra aşık. Hayatın akışında sürüklenirken geldikleri yerden çok memnundular.

Birbirlerine olan dostluğu da sahip oldukları aşkı da iliklerine kadar hissediyor en kötü günlerinin böyle olmasını istiyorlardı.

Ne demişlerdi? 'Düşman Okulu yenmemiz gerek!'

Asıl yenilgiyi birbirlerinin karşısında boynu bükük duran kalpleriyle sırtlamışlardı.

-SON-

————

sizlerle beraber bir kurgumun daha sonuna geldik. ilk bölümden son bölüme kadar olay örgüsü ve karakterleri işlemek çok hoşuma gitti. yazarken çok keyif aldım. arkamdaki desteğinizi hissettikçe kendimi yazmak için daha heyecanlı, daha istekli hissettim. buradaki kitlemin yeri bende her zaman ayrı olacak.

desteğiniz, ilginiz, sevginiz ve bana kazandırdığınız her şey için teşekkür ederim. başka bir dünyada yeniden sizlerle olmak dileğiyle, hoşça kalın ❤️

(yeni kitabım Merkür Retrosu'na göz atabilirsiniz. kendi reklamımı yapmazsam olmazmış diye duydum.)

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

461K 13K 52
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
613K 37.5K 46
Aren: seni seviyorum.. Ömer: eyvallahta sen kimsin? Mahallesinde ki en tanıdık ve ağırbaşlı abisine gönlünü kaptıran Arenin hikayesi.. Eşcinsellik i...
245K 18.2K 68
Eren: Trendyol kasıyor da WhatsApp'a geçelim mi? 🌑 👾:İnstagram gönderisinde olan operatör ve müşteri konuşmasın...
3.6K 449 10
Sen benim en sevdiğim kitap karakterisin. Ve sonunun böyle olmasını istemiyorum. 27/07/2019