3 TATLI BELA(TAMAMLANDI.)

By soolive123

1.2M 58.8K 5.3K

Demir El çetesinin lideri Demirel kurbanlarını eline silah olarak taktığı demirden yapılma yapay bir elle ka... More

Bölüm 2 - Part1-
Bölüm 2-Part 2-
Bölüm 3
BÖLÜM 4
SOMA!!!
BÖLÜM-5
Bölüm 6
Bölüm 7 (Herşey Başlıyor!)
BÖLÜM 8 (UÇAK!)
Bölüm 8 /Part 2
Bölüm 9 (İTİRAF)
Bölüm 10 (ACI GERÇEKLER)
Bölüm 11 (İLKLER!!)
Üzgünüm
Bölüm 12 (TEHLİKE)
BÖLÜM 13 (GİZLİ)
Bölüm 14 (AİLE)
BÖLÜM 15 ( DENİZ)
BÖLÜM 16 (HUZUR MU? ACI MI?)
BÖLÜM 17 (EZİYET)
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19 (DİKKAT ÇEKME!)
Bölüm 20 (MEZAR)
Bölüm 21 Part-1 (SOĞUK)
Bölüm 21 Part-2 (BYE)
Bölüm 22 (ÖLÜM)
Bölüm 23 (İTİRAF)
Bölüm 24
BÖLÜM 25 (Küçük Misafir)
Bölüm 26 (DÖNÜŞ)
Bölüm 27 (NİŞAN)
Bölüm 28
Bölüm 29(AYRILIK)
Bölüm 30
Bölüm 31(Sezon Fİnali)
Gelecek Sezondan Kesit
Bölüm 32 ( BİTEMEZ)
Bölüm 33
Bölüm 34 ( KADER)
Bölüm 35
:)
Bölüm 36
Bölüm 37 ( HAZAN VAKTİ...)
BÖLÜM 38 (ÖLÜM)
BÖLÜM 39(AŞK)
:(
Bölüm 40 (İKİMİZİN PARÇASI)
FİNAL PART/1
FİNAL (SON)

Bölüm 1

94K 2.5K 282
By soolive123

Medya : Miray


Kader... Bu beş harf hayatımızı belirliyor. Annem herzaman doğduğumuz zaman alnımızda öleceğimizin tarihinin yazıldığını söylerdi. Ne annemizi ne de babamızı seçebiliyoruz. Bu değişemiyecek bişey. Sizin elinizde olmayan şeyler. O zaman zorlamaya gerek yok. Peki ya değiştirebileceğimiz bir kader gerçekten var mı?

Gözlerimi açar açmaz gözümü tavanda ki bir noktaya odakladım. Hergün hayatım daha fazla zorlaşıyor bunları atlatmak içinde bu yataktan güçlü kalkmak zorundaydım. Babama hakim olabilmek için yeterince güçlü olmalıyım. Kendime ve sinirlerime hakim olabilmek için ise daha fazla güçlü olmalıyım çünkü son zamanlar da yaşadığım her olay sabrımı yeterince zorlamıştı.

Yaklaşık iki dakika daha tavana odaklandıktan sonra yataktan kalkıp hemen lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp aynadaki yansımama baktım. Her zamankinden daha şişmiş gözaltlarımı biraz ovuşturup kocaman ofladım.

Ardından lavabodan çıkıp mutfağa gittim. Babam sandalyede oturmuş önündeki telefona bakıp duruyordu. Bu sahneyi defalarca görmüştüm. Onu her uyardığımda sonunda ağlayarak evden çıkıp evimizin az ilerisinde ki parkta saatlerce oturuyordum. Bu sefer onu görmezden gelerek bir bardak su içtim. Daha sonra bardakların bulunduğu raftan zarfı alıp telefonun üstüne koydum.

Bu ne dercesine bana baktı. Gözlerimi devirip istemeyerek konuşmaya başladım.

"Patrondan avans istedim. Borcunun çok az kısmını olsada öde."

Elini zarfa götürüp açtı. Parayı sayıp cebine koyunca hayret eder bir şekilde güldüm. Uyarmayacaktım ya da müdahale etmeyecektim ama sabrımın son raddesindeydim aynı zamanda. Gülmemin ardından babam kafasını bana çevirip ' Ne var?' dersicesine kafasını salladı.

"Baba lütfen yeter. Bir daha asla borç filan alma. Ben bir şekilde kumar borçlarını ödeyeceğim. Ama lütfen başka borç alma kimseden."

Bir süre bana bakıp kıpkırmızı gözlerini devirerek tekrar telefonuna baktı.

"Miray çok büyük bir hata yaptım. Bunu nasıl ödüyeceğiz bilmiyorum."

Duyduğum karşısında refleks olarak elimdeki suyu babamın yüzüne fırlattım. Daha sonra bu yaptığıma pişman olarak elimle ağzımı kapattım. Ama olan olmuştu. Babam bir hışımla ayağa kalktı sinirden daha da kızaran ıslanmış yüzü ve gözünü eliyle silip bana bir tokat atıp Evden çıktı.

Evden çıkana kadar attığı her adımı izledim. Kapıyı sinirle açıp sert bir şekilde ardından kapatınca gözyaşlarımı serbest bıraktım.

"Sende beni annem gibi terk ediceksin değil mi?"

Elimdeki boş bardağı yere atıp kırılma sesinin ardından odama doğru koştum. İçimi dökmek için biraz daha ağlamak için kendime izin verdim. Bu son olmalıydı.

Sakinleşene kadar yatağım da oturdum. Daha sonra hazırlanıp okula gitmem gerektiğini kendime hatırlatıp hızlıca üniformamı giyindim. Hırçın açık kumral saçlarıma azda olsa şekil verdikten sonra çantamı hazırlamaya başladım. O sırada kapı çalınca hemen bir kitabı daha çantama koyup kapıya koştum.Dolaptan ayakkabımı alıp kapıyı açtım. Hazal ve Armi derse geç kalma endişesiyle bana bakıyorlardı. Ayakkabımı giyip az önce yaşadığım şeylere rağmen zorla gülümseyerek onları karşıladım.

"Günaydın kızlar!"

Dakik ve endişeli Armi acele acele "Günaydın kanka ama acele et geç kalcaz." dedi.

Başımı tamam anlamında sallayıp kapıyı kapattım. Armi ve Hazalın evleri bizim eve iki dakikalık mesafelerdeydi. Bu arada Hazal ve Armi benim küçüklüğümden beri arkadaşlarım. Aslında Arkadaştan çok kardeşlerim. Annem beni terk etmeden önce bile yanımdaydılar. Hatta annemin gidişinden sonra beni ayakta tutan şey onlardı. Babamın borçluları kapıya dayandığında onları Hazal ve Armi ile birlikte ikna ediyorduk. Yani şuan hala kaçıp gitmemiş olmamın nedenleriydi kısaca.

Armi... Bizim ufağımız . Aramızda en tatlımız. En çok gülümsemesini severim ve bana katlanabilecek tek insan heralde... Onunla en çok beraber saçmaladığımız zamanları seviyorum.

Hazal...aramızda en güzel ve en süslü olanımız. En çok merhametini severim.Bir sıkıntım olduğunda beni en iyi teselli edecek insan o... Onu sinirlendirdiğim zamanları çok seviyorum.

Bana gelince ... Aramızda en hareketli olanıyım. Fazla açık sözlü ,sinirlenince gerçekten ne dediğini bilmeyen asabi. Güldüğümde bile çatık olan kaşlarım asabiyetimi tamamlıyor. Ve babamı büyütmek zorunda olduğum için fazla korumacıydım.

Okula gelince koşarak sınıfa girdik. Hoca daha gelmemiş sınıfta acaip bir gürültü vardı. Hemen yerimize geçip oturduk. Armi önümde Hazal ise arkamda oturuyordu. Hoca gelene kadar biraz konuşmak için Hazal gelip yanıma sıkıştı Armi ise arkasını döndü.

"Şurada ki Selen'e bakın biz gelir gelmez sustu. Eminim bizim hakkımızda konuşuyordu."Arminin sitemiyle dönüp Selen'e baktım. Gerçekten bize dik dik bakıyordu. Kafamı çevirip Hazala batım.

"Onur hala seni mi seviyor?"

Kendini beğenmiş bir tavırla başını sallayıp "Köpek gibi peşimde." dedi.

Bende gülümseyip önce Hazala sonra Armi'ye baktım.

"Demek ki o yüzden kuduruyor."

Armi beni onayladı daha sonra kapının açılıp kapanma sesiyle Hazal yerine geçti Armi de önüne döndü. Matematik hocamız büyük bir egoyla sınıfa girip masasına oturdu. Arkamı dönüp Hazala baktım.

Ve ağız harekeyleriyle "Uyku modu." dedim.

Gülerek beni onayladı. Matematik dersi bizim için uyku demekti. Tabi benle Hazal için. Armi için ise yapamadığı halde sırasını biraz daha öne çekip dikkatlice hocayı dinleyip eziyet çekmesi. Yani en azından Hazalla ben zorlamıyorduk.

Başımı sıraya koyup önce biraz etrafı inceledim. Sınıfımızdaki tipleri teker teker süzdüm ama bir türlü zaman geçmiyordu oflayarak dersin sonunu gelmeyeceğini bilsemde iki dakikada bir ofluyordum. Tekrar ofladıktan sonra telefonumun titreme sesiyle hızla elimi çantama atıp telefonu çıkardım. Şu eski model sürgülü telefonlardandı. Babamdan mesaj gelmişti. Hemen mesajı açıp okumaya başladım.

'Miray hemen eve gel çabuk.'

Hayır yine bişey mi gelmişti babamın başına. Ayağa fırlayıp kitaplarımı çantama yerleştirmeye başladım. Hazal bana baktı.

"Ne oldu?"

"Babam beni eve çağırmış hemen gel diye mesaj atmış."

Kaşını kaldırıp doğruldu. Daha sonra Armi de beni farkedip arkasını dönünce aynı açıklamayı ona yapıp sınıfın kapısına doğru ilerledim.

"Ders bitmedi Miray yerine otur."

Evet doğru ne matematik dersini ne de matematik hocalarını severim. Hocanın yüzüne bile bakmadan kapıya ilerlemeye devam ettim. Tabi lafımı da esirgemedim.

"Yok yazın hocam."

Kapıdan çıkar çıkmaz eve doğru koşmaya başladım. Borçluları ben kız olduğum için daha nazik oluyor ve ne dersem kabul ediyorlardı. Lütfen Lütfen ben gelene kadar babama bir şey yapmasınlar.Bunu düşünüp daha hızlı koşmak için telefonumu cebime koyup çantamı yere attım. Yaklaşık bir beş dakika sonra eve gelmiştim. Kapıyı yumruklamaya başladım.

"Baba kapıyı aç ben geldim."

Bir kaç kez daha vurduktan sonra cebimde anahtarı aramaya başladım. Hayır çantada kalmıştı. Ve ben salak gibi çantamı yere attım. Ya babama birşey yaptıysalar. Geç kalmış olabilirim. Tekrar geldiğim yolda koşup çantadan anahtarı aldım ve eve gelip kapıyı açtım. Sadece babamı yerde ölü bir şekilde bulmaktan çok korkuyordum.

Yİne de içeri girip sakin bir şekilde yürümeye başladım.

"Baba evde misin?"

"Babaa!"

"Lütfen ses ver!!"

Evi baştan sona dolaştıktan sonra evde olmadığını kesinleştirmiştim. Acaba şaka yapıyor olabilir miydi? Bu konuda ne kadar hassas olduğumu biliyor. Ne kadar aptal olsa da böyle birşeyi asla yapmaz.

Cebimden telefonu çıkarıp babamı aradım. Telefonu çalıyordu ama cevap vermiyordu. Bİr kez daha aradım. Ve yine aynı sonuç. 1 saat içinde 20 defa aradıktan sonra en sonunda telefonu meşgul çaldı.

Ne olmuş olabilirdi ki? Beni terk mi etti. O zaman niye mesaj attı ki? İki elimi ensemde birleştirip gözlerimi kapattım. Daha sonra sırtımı duvara dayayıp yere doğru bıraktım kendimi.

Bir beş dakika öylece durduktan sonra tekrar ayağa fırladım. Bu şekilde bekleyemem. Gidip onu arıyacağım. Kapıya doğru koşup kapıyı açınca karşımda Armi ve Hazalı görünce duraksadım.

"Sizin ne işiniz var burada?"

"Seni merak ettik. Ne oldu Miray baban nerede?"

Hazalın endişeli sesiyle Bakışlarımı ayakkabılarıma indirdim.

"Yok gitmiş."

"Emin misin?"

"Evet beni çağırdı hemen gel dedi ama şimdi yok. 20 defa aradım açmadı şimdide meşgul çalıyor."

Armi kolumu tutup ovuşturdu.

"Miray kuruntu yapıyorsun. Baban sana bunu asla yapmaz. Serkan Amcayı az çok tanıyorum. Seni çok çok seviyor."

Hayır ne o ne de annem beni seviyor. Bana bu hayatı yaşattıkları için ikisinden de nefret ediyordum. Ama muhtaçtım. Babamın ne kadar aptal olsada yanımda olmasına muhtaçtım. Onunla konuşmak için kavga yolunu seçsemde ona muhtaçtım. Bir ailem olduğunu düşünmem için muhtaçtım. Beni yalnız bırakamazdı.

"Bakın ben babamı aramaya gideceğim belki parka gitmiştir. O da benim gibi bunalınca parka gidiyor birkaç kere gördüm. Belki bir kaç yere de bakarım."

Armi endişeyle gözünü açıp "Miray bak borç aldığı kişilerin yanına gideyim deme. Sen parka bakıp gel bizde Hazalla Okan amcaya haber verelim."dedi.

Okan amca Hazalın babası ve polisti. borçlularının babamın başına silah dayadığını bildiği halde birşey yapmamıştı. Şimdi de birşey yapmayacağını bilsemde Armiyi onayladım. Sonra arkamı dönüp evin kapısını kapattım.

"Tamam o zaman ben parka gidiyorum."

Hazalla Arminin cevabını beklemeden parka doğru koştum. Parka gelince baştan sona üç kez dolaştım. Ama babamdan tek bir iz yoktu. Bulduğum ilk banka oturup tekrar telefonuma baktım. Ne bir arama nede bir mesaj vardı. Gözümü kapatıp bu sabaha dönüp babamı bırakmamayı diledim.

"Baba geri gel."

Tekrar gözümü açıp dileğimin gerçekleşmesini bir an umut ettim. Fakat gördüğüm tek şey öğle vakti olduğu için tek tük olan insanlarında parkı terk ettiğiydi. Belki de eve gidip günlerce yataktan çıkmayıp depresyona girmeliydim. Sonra da beni terkeden annem ve başımı sürekli belaya sokan babamdan da kurtulduğum için mutlu olurdum.

Bir süre düşündükten sonra herşeyi boşverdim. Tam eve gitmek için kalkınca ağzıma kapatılan bir bezle çırpındım. Neler olduğunu idrak edemiyorken telefonumun titremesiyle ekrana baktım ama elimden kayıp düştü. Belki babamdan bir haber gelmişti.

Ağzıma kapatılan şeye elimden geldiğince dayanırken gözümün önünde belli belirsiz bir karanlık oluştu ardından kalbimdeki derin boşluk zifiri karanlığıyla birlikte beni içine doğru çekti.

Günahlar...Bir babanın günahını neden çocuğu öder ki. Bu da mı kaderdi. Şuana kadar yaptığım gibi boyun mu eğmeliydim. Ya da kaderimi değiştirebilir miydim?

Continue Reading

You'll Also Like

1M 23K 39
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...
17.4K 1K 49
"Niye Yağız..."dedim çaresizce gözlerine bakarken. "Sokaktan geçen biri benim ağladığımı görse yardım eder Sen niye yapmıyorsun bunu?Niye benden kend...
4.6M 257K 94
Benim ruhum delik delikti. Biri benim anahtarımı bulup açsa ve o ruhu çıkarsa , ruhumun üzerindeki yanık izlerinden , hayal kırıklığı izlerinden , ac...
75.5K 11K 35
Güzel, genç bir kadın.... Onun hayatına hiç beklemediği anda giren bir adam.... Genç adamın hayatından çıkmak istemeyen eski sevgili.... Yeni bir çev...