Bölüm 27 (NİŞAN)

18.8K 969 139
                                    

MEDYA: KÜBRA

"Dur şimdi çalma!"

Demirel elini kapının tokmağının üzerinden geri çekip bana baktı. Ben ise tırnaklarımı yemeye devam ederken titreyen bacaklarıma engel olmaya çalıştın.

"Miray birazdan Yüzükleri takacaklar geç kalacağız hadi."

Ellerimi ağzımdan çekip saçımı karıştırdım. Yok hayır şimdi buna hazır değildim. Şimdi girersem Armi ve Hazal'ın tepkileri beni üzüntüden öldürebilirdi.

"Ya ama beni görmek istemezlerse."

Demirel bana yaklaşıp elimi tuttu. Beni çekip kapının önüne getirdi ve elimi sıktı.

"Seni görünce çok sevinecekler."

Ne kadar söylediği yalan olsada başımı tamam anlamında sallayıp dişlerimi alt dudağıma geçirdim.

"Çalıyorum ?"

Soru olarak yönelttiği kelimeye başımla tamam dedim. Ardından Sertçe tokmağı iki defa Kapıya vurdu. Ardından Heyecanlı bekleyiş...

"Ben bakarım."

Ileriden gelen sesle duruşumu dikleştirdim.
Hızlıca açılan kapının ardından Hazal gözüktü. Açtığında gülümseyen Hazalın yüzü bizi görünce düştü. Gözlerinin kocaman açıp bir bana bir Demirel'e baktı. Tam ağzımı açıp merhaba diyecekken Hazal kocaman bir çığlık atıp kapıyı suratımıza kapattı.

Ardından Koşarak uzaklaşan adım sesleri gelince Demirel'e dönüp baktım. O da en az benim kadar şaşırmıştı. Bir kaç dakika bekledikten sonra bu sefer kapının arkasında Oluşan bir Kalabalığın sesi vardı.

"Yemin ederim Miray ve Demirel'in ruhu kapıda. Armi bu mutlu Günü'nde seni yalnız bırakmadı."

"Saçmalama Hazal..."

Ardından kapı tekrar açılınca kaçmak istedim ama çok geçti. Bu sefer kapıyı Buğra açmıştı. Arkasında ise bize şaşkınca bakan Armi ve Hazala özür dileyen gözlerle baktım.

Buğra şık bir takım elbise giymiş Armi ise kırmızı boydan bir elbise giymişti. Birbirlerine bu kadar çok yakıştıklarını nasıl olurda daha önce farkedemedim.

"Siz iki gün sonra gelmiyecek miydiniz?"

Buğra gayet normal bir şekilde bu soruyu sorarken Armi ona hayretle baktı. Daha sonra Öne çıkıp işaret parmağını omzuma değdirip geri çekti.

"Armi..."

Mor bir elbiseyi üstünde mükemmel bir şekilde Hazala da bir bakış atıp devam ettim.

"Hazal... Ben gerçekten çok özür dilerim. Size yalan söylemeyi istemezdim ama mecburdum."

Arminin Şaşkın ifadesi hala değişmemişti. Buğraya dönüp şaşkın bir şekilde sordu.

"Onlar gerçekten şuan buradalar mı? Ölmediler mi? Nasıl olur o bina gözümün önünde patladı. Oradan kurtulamazlardı. Buğra Miray yaşıyor mu?"

Buğra başını evet anlamında sallayınca tekrar bana dönüp Gözlerini kıstı.

"Miray sen misin?"

"Evet Armi çok özür dilerim. Ama bunu yapmak zorundaydık."

Şaşkınca havaya kalkan kaşlarını bu sefer çattı. Fakat Hazal arkadan çıkıp önüne geçti.

"Neye mecburdun Miray en yakın dostlarına bu acıyı yaşatmaya mı? Bu mu senin kardeşliğin. Kaç gündür öldük dirildik."

"Haklısınız hemde çok Haklısınız. Ama bu Benim sizin herkesin iyiliği içindi."

3 TATLI BELA(TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin